BDP yeni paketten bunları bekliyor
Abone olBDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, çözüm sürecini değerlendirdi ve partisinin demokratikleşme paketinden beklentilerini açıkladı.<br/>TBMM...
BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, çözüm sürecini
değerlendirdi ve partisinin demokratikleşme paketinden
beklentilerini açıkladı.
TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, çözüm sürecine ilişkin
gelişmeleri değerlendiren BDP Grup Başkanvekili Baluken, “Bu süreç
içinde yaklaşık 6 ayı aşkın bir süre geçti hükümetin ortaya koyduğu
tek bir somut adım gerçekleşmedi. Çözüm noktasında net, kararlı bir
adımı ortaya koyacak güçlü bir politik irade ortaya konmadı.
Aylardır yürüyen bu süreç ile ilgili zamana yayma, bölgesel
gelişmelere ve içerideki gelişmelere göre pozisyon belirleme
fırsatçılığına girdi hükümet” diye konuştu.
“SAKLAYARAK ÇALIŞMAK DOĞRU DEĞİL”
İdris Baluken, Demokratikleşme Paketi ile ilgili olarak, “Kürt
halkının ihtiyacını karşılayan bir düzenleme bir somut adım ortaya
konulmadı. Bütün bu süreç içinde biz bu Demokratikleşme Paketi ile
ilgili izlenen yolun yanlış olduğunu söyledik. AK Parti’nin bütün
toplumsal kesimlerle, inanç gruplarıyla, farklı kimliklerle
birlikte bir yol haritası izlemesi gerektiğini, bunun sonucunda
ortaya çıkan sonuçlara göre son halini vermesi gerektiğini ifade
ettik. Şimdi yeni bir tarih ortaya atıldı. Biz bu tarih açıklandığı
süre içinde de parti organlarımız aracılığıyla yaptığımız
açıklamalarda AK Parti’nin bu şekilde kamuoyundan saklayarak bir
çalışma yürütmesinin doğru olmadığını, somut bir çalışma varsa
başta partimiz olmak üzere bütün toplumsal kesimlerle bir yöntem
izlemesi gerektiğini söylüyoruz. 30 Eylül’de bu paket açıklanacak
mı, açıklanmayacak mı bilmiyoruz. Ülkemizde hala belirttiğimiz
bütün konularda ciddi düzeyde vesayet anlayışı devam ediyor.
Özgürlüklerinin kısıtlanmasıyla ilgili bir tutum devam ediyor.
Basın özgürlüğü önündeki engeller, demokratik siyasetin önündeki
tıkanıklar hala devam ediyor. AK Parti 11 yıldır iktidarda ve bu
süre içinde zaman zaman Türkiye’nin sorunlarını çözme iddiasıyla
güçlü beklentiler oluşturarak Türkiye kamuoyunun önüne getirdi. Bu
süre içinde hazırlanan hiçbir paketin Türkiye’nin temel sorunlarını
çözmediği gözlemledik” açıklamasında bulundu.
“SON ŞEKLİ TÜRKİYWE HALKLARI VERMELİ”
”Pakete son şeklini verenin Başbakan değil, Türkiye halkları olması
gerektiğini ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullanan İdris
Baluken, Demokratikleşme Paketi ile ilgili beklentilerini açıkladı;
“Biz bu paketle ilgili tekrar bugün görüşlerimizi açık ve net ifade
ediyoruz. Kürt halkı açısından sorun, daha önceki hükümetlerde
olduğu gibi ve AK Parti’nin 11 yıllık iktidarında olduğu gibi
beklenti oluşturan ve içinden bir şey çıkmayan paketler değil, bir
halkın varlığının kabul edilip edilmesi hususu olduğunu vurgulamak
istiyorum. AK Parti şunu ortaya koymalı, Kürt halkını bir halk
olarak tanıyor mu, Türkiye’deki bütün halkları, bütün inançları
asimile etmeye çalışmadan, farklılıklarına saygı duyacak şekilde
kabul ediyor mu etmiyor mu iradesini ortaya koymak lazım. Kürt
halkının halk olarak varlığı tanınıyorsa bu halkın diline,
kimliğine, statüsüne, ortaya koyduğu siyasal iradeye saygı
duyulacak mı, duyulmayacak mı? Biz gerek Kürtlerin, gerek
Alevilerin, Türkiye’deki gayrimüslimlerin, özgürlükle ilgili sorun
yaşayan bütün farklı kesimlerin, bu süreç içinde özgürlüklerin,
insan haklarına saygı temelinde yeni bir sayfanın açıldığı bir
siyasal zemin ile tanışıp tanışmayacağını önemsiyoruz.”
İMRALI SORUSUNA KIZDI
Baluken, bir gazetecinin sorduğu soru esnasında “İmralı’dan
bağımsız siyaset üretmekte zorlanıyorsunuz” şeklindeki ifadesine
yönelik olarak, “İmralı’dan bağımsız bir siyaset yapmıyorsunuz’
sorusu provokatif bir sorudur. Tarafsız, objektif bir gazetecinin
sorması gereken bir sorudan çok kendi siyasal düşüncenize uygun
olarak ortaya koyduğunuz bir sorudur. BDP’nin ortaya koyduğu
çalışmalar, politik mücadeleler ortadadır. Bizim açımızdan Kürt
özgürlük hareketinin bütün bileşenlerinin ortaya koyduğu görüşler
son derece önemlidir. Tabanımız üzerinde ciddi düzeyde etki yaratan
politik perspektiflerdir bunlar. Bu paketin İmralı’ya gitmediğini
açıkladık. Siz neye dayanarak ‘bu paket İmralı’da Öcalan ile bu
paket paylaşıldı’ diyorsunuz bilmiyorum. Bizim elimizdeki verilere
göre bu paket Öcalan ile ortaklaştırılmadı. Diğer STK alanları ya
da Kürtlerin örgütlü kurumları ile paylaşılmadığını biliyoruz.
Hükümeti bu yanlıştan vazgeçmeye çağırıyoruz. Öcalan ile KCK ile
STK’larla, BDP dışında diğer siyasi partilerle bu paketin
ortaklaştırılmasını söylüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Kandil’den ‘Öcalan’ın onayından geçmeyen bir paketi kabul etmeyiz’
mesajı neden geliyor, buna ne diyeceksiniz?” sorusuna cevap veren
Baluken, “Bizde bu sorunun çözülmesi için başından beri yapılan
bütün çalışmaların muhataplarla ortaklaştırılması gerektiğini
söylüyoruz. Bu muhatapları ortaya koyarken Öcalan’ın konumunu, KCK,
PKK’nin konumunu, BDP’nin konumunu defalarca ifade ettik. Aynı
düşüncedeyiz. Öcalan’dan bağımsız, KCK, BDP bağımsızlı olarak
hükümetin 11 yıllık pratiği ile ortaya koyacağı hiçbir çalışmanın
Kürt meselesinin çözümüne hizmet etmeyeceğini söylüyoruz" dedi.
ANADİLDE EĞİTİM KONUSU
“Anadilde eğitim konusunda pakette bir düzenlemenin olmadığı ifade
ediliyor. Yeni bir formülden bahsediliyor. Özel okullarda çoktan
seçmeli dil ile eğitimin önünün açılması gibi bir formül sizi ikna
eder mi?” şeklindeki soruya, “Bu formül bizi ikna etmez. Daha önce
anadilde savunma ile ilgili düzenleme yapılırken araya bir para
ilişkisi ortaya konulmuştu. Ne zaman Kürt sorunu ile ilgili
toplumsal bir talep hükümeti sıkıştırmaya başlasa, hükümet bundan
kaçacak şekilde, araya para ilişkileri koyacak şekilde çözüme
hizmet etmeyen yaklaşımları ortaya koyuyor. Kürt halkının eğitim
talebine ‘paran kadar eğitim’ anlayışıyla yaklaşılıyorsa biz bunu
kabul etmiyoruz” şeklinde cevap veren Baluken, “Çözüm Süreci’nde iş
Demokratikleşme Paketi’ne kilitlenmiş durumda. Beklediğiniz gibi
bir şey çıkmazsa Çözüm Süreci rafa mı kalkacak?” sorusuna ise, şu
ifadelerle cevap verdi: “Bunu tek başına ifade edebilecek
pozisyonda değiliz.”
“BU ÇELİŞKİ DEĞİL Mİ?”
“Gazetecileri provokatif soru sormakla suçluyorsunuz ama, bu süreç
başlarken bile sizin parti sözcüleriniz ‘muhatap Öcalan’dır’
açıklamaları vardı, bu çelişkili olmuyor mu?” şeklinde soru sorması
üzerine Baluken, “Bugün de farklı bir şey söylemiyoruz. ‘Öcalan’dan
bağımsız olarak BDP siyasi bir çalışma yapmıyor’ şeklindeki bir
cümleye verdiğimiz cevaptır. BDP yapısı içinde çalışmalarda bulunan
7 yaşındaki bir çocuğa da sorsanız size aynı şeyi söyler. Bölgedeki
gerçekliği en iyi şekilde gözlemleyen bir siyasi partiden
bahsediyoruz. Bütün 24 saatimizi, bütün enerjimizi bölgedeki halkın
taleplerinin bir çözüm programına kavuşturulması konusunda harcayan
bir siyasi yapı olarak Öcalan’ın ne derece etkin olduğunu
biliyoruz. Bu yaşanan 6 aylık süreçte bu açık bir şekilde ortaya
koydu. Muhataplık konusunda farklı bir tartışma söz konusu değil.
Çözüm konusunda hükümetin ortaya koymadığı düzenlemeler söz konusu”
dedi.
28 Şubat Milli Kurulu tutanaklarının açıklanmasıyla ilgili olarak
konuşan Baluken, “Biz bütün askeri darbeleri BDP olarak her zeminde
kınıyoruz. O tutanaklar incelendiğinde bir Genelkurmay Başkanı’nın
halkın iradesini temsil eden biz Başbakan üzerindeki tahakküm kurma
anlayışını orada gördük. Bunun kabul edilemez olduğunu ifade
ediyoruz. Türkiye’de darbe süreçleri demokrasileri kesintiye
uğratan süreçlerdir. Hala bu ülke bir darbe anayasası ile
yönetiliyor. 12 Eylül’ün bütün baskıcı, faşist ruhunu yansıtan bir
anayasa ile bu ülke yönetiliyor. 28 Şubat’ı aynı zihniyetin devamı
olarak görüyoruz. Hükümet darbelere karşı bir tutum içinde olacaksa
burada 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan’ın ruhunu ortadan kaldıracak
şekilde çalışmalar yapması gerektiğini söylüyoruz” diye
konuştu.
DERBİDE YAŞANANLAR
Beşiktaş-Galatasaray maçında yaşanan olaylarla ilgili olarak ta
konuşan Baluken, “Ortada bilinçli olarak yaratılmış bir güvenlik
zafiyeti var. Olaylar sonrasındaki açıklamalar baktığımız zaman
daha çok Gezi Parkı direnişindeki duruşu ile Çarşı grubuna karşı
hedef alan bir kampanyanın başlatıldığını görüyoruz. Statlarda daha
güçlü güvenlik çemberlerinin, üniversitelerde kampüs içinde benzer
şekilde polisiye yaklaşımların ela alınmasını gerektiren yazıları
okuduğumuzda bizdeki kaygılar artıyor. Toplumun genelinde bir
gerilim var. Burada daha fazla güvenlik tedbiri uygulamalarından
çok daha fazla özgürlükleri nasıl ortaya koyabilirizin
tartışmasının yapılması lazım. Çarşı grubu ile ilgili bilinci
olarak yürütülen kampanya var. Gezi Parkı olaylarından sonra çok
ciddi operasyonlar yapıldı. Rövanşist yaklaşan bir anlayışla karşı
karşıyayız. Ben Galatasaray taraftarıyım, Çarşı grubuna yönelik
yapılacak olan sistemli, politikalara karşı gerekli tavrımı ortaya
koyarım” ifadelerini kullandı.
(İHA)