BDP Meclis'e dönüş için kararını verdi
Abone olBDP Genel Başkan Adayı Selahattin Demirtaş, yemin etmek için gerekli ortamın oluşmadığını söyledi.
Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER
ANKARA- YSK vetosu ile Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve 5 tutuklu milletvekilinin tahliye edilmemesi üzerine yemin etmeyen BDP bu kararından "demokratik siyaset ortamı oluşmadığı" gerekçesiyle geri adım atmadı.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Biz parlamentodan çekilmiş değiliz, ancak genel kurul çalışmalarına katılabilmemiz için asgari demokratik siyaset ortamının oluşturulması gerekir. Bu gün itibariyle bu koşulların olgunlaştığını görmüyoruz" dedi.
Artan şiddet nedeniyle hayatını kaybeden askerlerle PKK'lıların üzüntüsünü birlikte paylaştığını söyleyen Demirtaş, hükümete Öcalan ile acil müzakere çağrısı yaptı.
AK Parti iktidarını 80 askeri darbesinin amaçlarını yerine getirmek ve yeni Ergenekoncu olmakla suçlayan Demirtaş özetle şunları söyledi:
POLİSE DE GERİLLAYA DA YAZIK: Savaş ve şiddet hiçbir sorunumuzu çözmeyecektir. Yüzyıl daha savaşılsa çözüm yine siyasetle olacaktır. Buradaki maharet bu dakikadan itibaren hiç kimsenin burnu dahi kanamadan sorunu çözme gücünü göstermektedir. Yaşamını yitiren askere de, polise de, gerillaya da, sivile de yazıktır. Hepsi de ana baba evladıdır ve bu sorun da onların paylarına düşen şey maalesef ki bedellerin en ağırıdır.
ACİL ÖCALAN'LA MÜZAKERE: Çok zorlu ve kanlı bir sürece doğru göz göre ilerken hiçbir siyasetçi buna izleyici kalamaz. Bu nedenle acil olarak müzakere öneriyoruz. Barış konusunda Sayın Öcalan ile başlatılan süreç kaldığı yerden devam etmeli ve hükümet kendisine sunulan protokollere cevap vermelidir. İmralı'daki hukuksuz tecrit derhal sonlandırılmalıdır. Haftalardır yaptırılmayan avukat ve aile görüşmelerinin yanı sıra sivil heyetlerin İmralı'ya gidişine izin verilmelidir.
BDP İLE DİYOLOG BAŞLATILMALI: BDP ile de demokratik anayasa inşa sürecinde açık ve şeffaf bir diyalog süreci başlatılmalı ve savaş dışı yöntemlerle bütün sorunlarımızın çözümünün mümkün olduğu hükümet tarafından ilan edilmelidir. Hükümet, Kürt sorununu şiddet dışı yöntemlerle nasıl çözeceğini açık bir şekilde kamuoyuna anlatmalı ve BDP'nin desteğini almak için önerilerimize kulak kabartmalıdır.
SURİYE MUHALİFLERİNDEN FAZLASINI BEKLEMİYORUZ: Kimseden lütuf ya da sadaka istemiyoruz. Suriye'de desteklediğiniz muhalefetin istediğinden fazlasını değil, Libya'da bavullarla para taşıdığınız muhaliflerin istediğinden fazlasını değil, mazlum Filistin halkının istediğinden fazlasını değil, ya da Kıbrıs halkının istediğinden fazlasını değil, Mübarek rejiminin baskısı altında yıllardır ezilen Mısır halkının istediğinden fazlasını da değil, bütün ezilen halklar gibi biz de sadece kendimize ait olanı, bizden zorbalıkla çalınanı geri istiyoruz. Türkiye sınırları içinde kendi anadilimizle, kültürümüzle yaşamak, kendimizi demokratik özerklikle yönetmek istiyoruz.
KAPIDAN ATILDIK PENCEREDEN GİRDİK: Pek çok engele rağmen seçimlere girmedeki ısrarımız demokratik siyasete olan inancımızın göstergesidir. Kapıdan atıldık, pencereden girdik, pencereden atıldık bacadan girdik. Yeter ki bu ülkeye barış gelsin, yeter ki sorunlarımızı demokratik siyasetle çözelim.
PKK EYLEMLERİNİ DURDURSUN: Kürt sorununu çözeceğim, yeni bir anayasa yapacağım diyen bir hükümetin bu iradeye zerre kadar saygısının olmadığı bir ortamda kim ki halen BDP'den fedakarlık bekliyorsa insafsızlık yapıyor. Bu noktadan sonra kendini ve yanlışını düzeltmek durumunda olan hükümetin kendisidir. Bu savaş derhal durmalıdır. Hükümet askeri operasyonlarını, PKK de eylemlerini durdurmalıdır.
PKK'YI DAĞA BİZ ÇIKARTMADIK: PKK'yi dağa çıkaran BDP değildir, devletin hatalı politikalarıdır. Ama BDP, devletin bu hatalı politikalarını düzeltmesine yardımcı olarak PKK'nin dağdan inişini sağlayabilir. Bu nedenle çağrımızın ilk muhattabı doğal olarak ki hükümettir. Bu gün itibariyle asker, derin devlet vb. bahanesi de kalmamıştır. Varsa hükümetin herhangi bir çözüm formülü, açıklamasının tam da zamanıdır. Yok eğer çözüm formülü yoksa birlikte oluşturmanın da tam zamanıdır. Bu çerçevede biz BDP olarak, oluşturulacak bir akil insanlar heyetinde de, hakikat komisyonunda da, anayasa konseyinde de yer almaya hazırız. Yeter ki ortaya savaş seçeneği dışında ciddi bir çözüm arayışı çıksın. Biz buna destek olacağız. Bunun için meclisin açılmasını beklemeye de, BDP'nin yemin etmesini beklemeye de gerek yoktur.
KENDİ EVİNİN ÖNÜNÜ SÜPÜREMEYEN:Kendi içinde halkalara özgürlük veremeyen bir hükümetin, diktatörlere yaptığı demokratikleşme çağrısı gülünç olmuş ve hiçbir etki yaratmamıştır. Kendi evinin önünü süpüremeyenlerin uluslararası alanda ciddiyeti de kalmamıştır. Hükümetin burada atması gereken ilk adım, Ortadoğu giderek daha fazla patlarken, içerideki savaşı nihai olarak bitirmek olmalıdır. Biz BDP olarak, içeriden ve dışarıdan Türkiye toplumuna dayatılan her türlü savaşa karşı çıkacağız.
TEHDİT DİLİ KULLANMAKLA SUÇLAYANLARA: Yatıp kalkıp bizi tehdit dili kullanmakla suçlarken bile bizi tehdit edenler iyi bilmedir ki; Bir birey ya da bir halk, onurluca yaşama şansına sahip değilse direnmek dışında başka bir seçeneği de yoktur. Yok olacaksa da direnerek yok olacaktır, var olacaksa da direnerek kazanacaktır. Ama her halükarda onurunu kaybetmeyecektir. Eski ergenekoncular bu açıdan bizi iyi tanırlar, ama bu tazeler henüz onuru için direnen insanların gücünü görmedikleri için, tankın, topun, gazın, copun, emrindeki savcının, medyanın insan onurunu teslim alabileceğini sanıyorlar. Etrafındaki bir grup Kürt'e dağıttığı ulufelerin herkeste aynı etkiyi yaratacağını sanıyorlar halen.