Bayramda yaşlıları unutmayalım
Abone olÖmürlerinin kalan bölümünü huzurevinde geçiren yaşlılar, her bayramda olduğu gibi bu bayramda da şeker ve kolonyalarını hazırlayıp ziyaretçi yolu gözlüyorlar.
Her biri farklı nedenlerle ömürlerinin kalan bölümünü
huzurevinde geçirmeyi tercih eden yaşlılar, her bayramda olduğu
gibi bu bayramda da şeker ve kolonyalarını hazırlayıp ziyaretçi
yolu gözlüyorlar. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na
(SHÇEK) bağlı Adana Huzurevi'nde kalan yaşlılar, doktoru,
hemşiresi, aşçısı, fizyoterapisti, diyetisyeni ve bakıcılarıyla tüm
ihtiyaçları giderilerek, çeşitli sosyal etkinliklerle mutlu bir
yaşam sürüyorlar, ancak birçoğu, ailelerini sık görememekten
yakınıyor. Büyük bölümü çocuk ve torun sahibi olan, bazıları
eşleriyle huzurevinde kalan yaşlılar, yaklaşan Kurban Bayramı
nedeniyle şeker ve kolonyalarını hazırlayıp ziyaretçi yolu
gözlemeye başladılar. Sivas'ın Yıldızeli İlçesi'ne bağlı Halkaçayır
Köyü'ndeki evini yıllar önce terk ederek Adana'ya gelen ve
huzurevinde 41'nci bayramını geçirmeye hazırlanan Nizamettin Baybal
(78), AA muhabirine, filmlere bile konu olabilecek yaşam öyküsünü
anlatırken, duygulu anlar yaşadı. Annesini çocuk yaşta kaybeden,
babasının evlendiği 4 üvey anne tarafından büyütülen Nizamettin
Baybal, çok acılar çektiğini belirtti. Baybal, şunları söyledi:
''Annem öldükten sonra babam Sivas'ta tanınan bir ailenin kızıyla
evlendi. Sırtımdan sopa hiç eksik olmadı. Ayşe anne, ekmek yerine
dayak, soğuk kış günlerinde hırka yerine sopayı sırtımdan eksik
etmezdi. Sonra hastalanıp ölüm döşeğine düşünce, herkesin önünde
bana (hakkını helal et) dedi ve bütün mal varlığının bana
bırakılmasını vasiyet etti. Ancak, babam onun vasiyetini dinlemedi,
bana tek kuruş vermedi. Köyde aşık olduğum kızı babam istemeyince
kaçırmak zorunda kaldım. Nasıl olsa köylü araya girer, babamı ikna
eder diye düşünüyordum ama olmadı. Ne kalacak yerim ne de tek kuruş
param vardı. Misafir kaldığım komşu köydeki arkadaşımın evinden
çıkıp, sevdiğim kızı ailesine geri göndermek zorunda kalınca
memleketi terk ettim. Bulduğum ilk trene binip önce Kayseri'ye
oradan da (Adana'da sıcak memleket, sokakta da yatarım) diyerek
buraya geldim.'' 50 yıl önce geldiği Adana'da inşaat işlerinde
çalıştığını, hiçbir sosyal güvencesinin olmadığını belirten
Nizamettin Baybal, şöyle devam etti: ''Yaşlanıp çalışamaz duruma
gelince huzurevine sığındım. Burada ücretsiz kalıyorum. Devlet de
bana 3 ayda bir 180 YTL yaşlılık maaşı veriyor. Burada çok mutluyum
ama bayram günleri heyecan kadar hüzün de yaratıyor. Çünkü sevdiğim
kızı alamayınca (ondan sonrası haram) deyip hiç evlenmedim. Ne
çocuğum ne torunum var. Kapımı çalacak tek bir kişi yok. Şimdiki
aklım olsa (Sevdiğimi Allah bana yazmamış) der başkasıyla
evlenirdim. Gençlere tavsiyem bekar kalmasınlar. Hayat yalnız
çekilmiyor. İnsanın sadece gençliğinde değil yaşlılığında da hayat
arkadaşına ihtiyacı var.'' Huzurevinin en neşeli simalarından olan
92 yaşındaki Hayriye Daşkan ise Nizamettin Baybal'ın aksine
çocuklar gibi şen. Çocukları ve torunlarının her bayram kendisini
ziyaret ettiğini anlatan Hayriye Daşkan, aldığı şekerleri
misafirlerine ikram edeceği bayram gününü bekliyor. Huzurevi Müdürü
Nurdan Kama ise 192 yaşlının kaldığı kuruma sivil toplum
kuruluşlarının büyük destek ve ilgi gösterdiğini belirterek,
''Organize edilen bayram eğlenceleri yaşlılarımıza tüm
sıkıntılarını unutturuyor. Onları mutlu görmek bizleri de mutlu
ediyor'' dedi.