Bayrağı eşine devretti!
Abone olMeclis'e giremeyince bayrağı eşine devreden Nazlı Ilıcak, Aksiyon'a çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Aksiyon Dergisi'nden Erdal Şen'in Nazlı Ilıcak'la yaptığı
röpürtoaj: Nazlı Ilıcak'tan bayrağı devraldı Kısa süren
milletvekilliği döneminde Meclis’in en renkli simalarından biri
olan Nazlı Ilıcak bayrağı eşine devretti. Ilıcak’ın eşi AK Parti
Milletvekili Emin Şirin iki buçuk ayda 35 soru önergesi vererek
adından en çok söz ettiren vekillerden oldu. Geçen dönem Fazilet
Partisi milletvekili olarak parlamentoya giren Nazlı Ilıcak, kimi
zaman yolsuzluklarla ilgili belgeleri mahkemelere intikal ettiren,
kimi zaman tabu sayılan konuları Meclis kürsüsüne taşıyan en sivri
dilli vekil olarak hafızalarda yer etti. Ilıcak, Merve Kavakçı ile
birlikte Meclis’e girdiği için siyasi yasaklı haline geldi.
Meclis’te kendisi yok ama misyonunu eşi sürdürüyor. Bayrağı
devralan Emin Şirin, bilindiği gibi 3 Kasım’da AK Parti’den
İstanbul Milletvekili seçildi. Nazlı Ilıcak’ın siyasi ömrü
yetmediği için soramadıklarını artık eşi soruyor. İki buçuk ayda
Meclis’e 35 soru önergesi vererek bu alanda rekor kıran Şirin,
Ilıcak gibi flaş olmaya aday. Emin Şirin, iş dünyasının yakından
tanıdığı bir isim. Özellikle Ortadoğu ülkelerinde yıllarca ticaret
yaptı. Haberx internet sitesinde siyaset üzerine yazıyor. Siyasete
sadece bir dönemliğine giren Emin Şirin kendini ‘yolsuzlukları
ortaya çıkarmaya adayan, hırsızları kovalayan’ bir milletvekili
olarak tanımlıyor. Mücadelesinin eşininkiyle özdeşleştirilmesine
tepki göstermese de, “Soru önergelerimi ancak verdikten sonra eşim
haberdar oluyor” diyerek kendi tarzını ortaya koyuyor. “O da, ben
de doğru bildiğimiz şeyin üstüne sonuna kadar gideriz.
Karakterlerimiz benzer” diyor. Üç danışmanı var Emin Şirin’in kısa
süre içinde Meclis çalışmalarındaki aktif katılımının arkasında
danışmanlarının rolü var. Meclis Başkanlığı vekillere bir danışman
tahsis ediyor. Şirin cebinden ödeyerek iki danışman daha istihdam
ediyor. Basından da geldiği için gelişen olayları kolaylıkla
çözümleyebiliyor; “Danışmanlarımdan biri gazeteci. Mükemmel arşiv
çalışmaları yapıyor. İkinci danışmanım Behzat Elbistanlı. Tarım
Bakanlığı’nda senelerce genel müdürlük yapmış, çok tecrübeli,
devletten emekli bir arkadaşımız. Nadir Ünal adında emekli bir
bankacı da üçüncü danışmanım. Haberx sitesinde bir forum açtım.
Buraya bugüne kadar 500’ün üzerinde akıllı uslu yazılar geldi.
Medyadaki arkadaşlardan, devletteki irtibatlardan kanallar
çalışıyor” diye konuşuyor. Meclis çalışmalarından arta kalan
zamanını seçim bölgesindeki çalışmalara ayıran Emin Şirin’le
Ilıcak’ların Beylerbeyi’ndeki Ahşap Konağı’nda konuştuk. Yanında
bulunan Nazlı Ilıcak’a da yeni çıkan Tercüman’ı sorduk. – Soru
önergelerinde ilginizi bankacılık konularına yoğunlaştırdınız. Özel
bir sebebi var mı? Daha ziyade özerk kurulların çalışmalarına
odaklanıyorum. Gerek Enerji, gerekse Çalışma Bakanlığımız kendi
bakanlıkları içindeki hassas konulara hiç tereddüt etmeden yürümeye
başladılar. Ben bu arada özerk kurullarda boşluk gördüm. SPK’da,
BBDK’da. – Devletin herhangi bir birimiyle irtibatınız var mı? MİT
ve istihbarat birimleriyle irtibatım yok. Ama gelirse MİT’ten biri
ile konuşmaktan hiç imtina etmem. O da devletin şerefli bir
görevini yapıyor. Devlette çalışan ama elinde belgesi olan ya bir
yolsuzluk ya bir suiistimal ya da yanlışlık görüp de intikal
ettirmek isteyen herkese kapım açık. Herkes de beni bildiği için
bana geliyor. Ama bunları yaparken dikkat ettiğim şu: Belgeye
dayanmayan hiçbir şeyi önemsemiyorum. İmzasızları dikey olarak çöpe
atıyorum. – Geçmişte imzasıyla ihbarda bulunanların başının yandığı
görüldü. Size ismiyle birlikte bilgi verenler için böyle bir risk
var mı? Ben görevimi yaparken hiç bir tereddüdüm yok. Benden hizmet
bekleyen insanın da aynı samimiyeti göstermesi lazım. Kimseye zulüm
göstertmeyiz, ezdirmeyiz. Benim yüzümden kimsenin başına bir şey
gelmez. Partimiz, Recep Tayyip Erdoğan’dan teşkilatın son insanına
kadar herkese sahip çıkar. Cevaplar tatmin edici değil – Soru
önergelerinize verilen cevaplar tatmin edici mi? Basına intikal
eden sorularımın cevapları geldi. BDDK’dan geldi ama tatmin
olmadım. Tekrar soracağım. Pamukbank, Yapı Kredi, Demirbank ve
diğer bankalarla ilgili çok soru var cevabını alamadığım. 500 belge
geldi – Elinize ulaşan imzalı belgelerin sayısı kaça ulaştı?
Ağırlığı teşkil eden konular neler? 500’ü geçti. Katiyyen mübalağa
etmiyorum. Ağırlığı oluşturan birinci sırada yolsuzluklar. Ardından
haksızlıklar. – Yolsuzlukların miktarıyla ilgili bir rakam
verebilir misiniz? Örneğin, BDDK hadisesini ele alalım. 20—30
milyar dolar bir rakam görünüyor. İkincisi SSK yolsuzluğu. Senede
3—4 milyar dolar heba oluyor. Üçüncüsü gümrükler meselesi. İçinde
maalesef hem siyaset hem bürokrasi var, burada çok büyük kaçaklar
var. Alt alta koyduğunuzda Türkiye’nin iç—dış borcunun dörtte biri
kadar bir rakam çıkar. En büyük mesele bürokrasi – Bürokrasi
önünüze engel çıkarıyor mu? AK Parti’nin en büyük meselesi Irak,
Kıbrıs, ekonomi falan değil bürokrasidir. Bu bürokrasi içgüdüsel
bir şekilde mücadele veriyor. Bunun tedbiri siyasi iktidarın
bürokrasiye hürmet etmesi ama teslim olmamasından geçer. Biz 25
bakana indik ama işler azalmadı. Kanun değişiklikleri yaparak
bakanlarımızın milletvekillerinden bakan yardımcısı tayin
edilmesini istiyorum. – Sizin aşamadığınız bir konu oldu mu? Ben
bir soru sordum, üç hafta oldu hâlâ cevaplarını alamadım. İş—Doğan
birleşmesi benim gözümde fevkalade usulsüz bir birleşme. Belediye
Başkanı’ndan gelen telefon – Böyle bir işe soyunmanıza tepkiler
geliyor mu? Tabandan gelen reaksiyon çok güzel. Bugüne kadar
rahatsızlığını ileten bir büyükşehir belediye başkanı bile oldu.
Bana telefon etti ve iş takipçiliği ile suçladı; bana başka bir
firmayı methetti. Ben de kendisine gerekli yazı ile cevap verdim.
Bunlar benim doğru yolda olduğumu gösteriyor. – Nazlı Hanım’ın
milletvekilliği dönemi de oldukça aktifti ama kısa sürdü. Onun
bitiremediklerini siz mi bitireceksiniz. Nazlı Ilıcak’ın bıraktığı
bayrağı Emin Şirin mi devraldı? O da, ben de doğru bildiğimiz şeyin
üstüne sonuna kadar gideriz. Haksızlığa uğrayanın yanındayız. O
iktidar partisi milletvekili olsaydı yaptıklarının çok daha
fazlasını başarırdı. Birçok derde deva olacak işlere imza atardı.
Verdiğim soru önergelerinden iki örnek vereyim. Bayrağı devraldık
mı almadık mı siz çıkartın. Önergelerin istisnasız hepsinden Nazlı
Hanım’ın daha sonra haberi oldu. Meşhur dışişleri komisyon
toplantısı bittikten sonra Nazlı Hanım bana telefon etti ‘Ne oldu,
ne yaptınız?’ diye sordu. Devlet sırrı, anlatamam dedim. Nazlı
Hanım’dan istifade etmemek olmaz – Nazlı Hanım kendine gelen
bilgileri size aktarıyor mu? Kendisinin arşiv çalışmaları benim
için çok kıymetli. Bu kadar tecrübeli insanın tecrübesinden
istifade etmemek de olmaz. – NATO Komisyonu’ndan istifa ettiniz.
Gerekçeniz neydi? Grup başkanvekillerimizden birisiyle yaptığımız
bir görüşme üzerine oldu. İki komisyonda çalışmamın kayırma gibi
bana gösterilen bir teveccüh olduğunu söyleyince, ben böyle bir
teveccühü kabul etmediğimi söyledim. – Parti içinde bir uyumsuzluk
mu var? Bakın bunlar çatlak değil. 363 kişilik grubu sadece boş bir
disiplinle tutmak mümkün değildir. Bunu katılımcılıkla
tutabilirsiniz. AK Parti’nin temellerinden bir tanesi de Necmettin
Erbakan ile Oğuzhan Astiltürk’ün çalışma tarzına uymuyor.
Katılımcılık açısından bir fark var. Bazı arkadaşlarımız bunun
sistematiğini bulamadılar. Medya ile ilişkiler bozuk – Hükümetin en
büyük eksikliği ne? Yaptıklarını doğru dürüst izah edememesi. İhale
Kanunu’nda 50 tane sakatlık vardı. Bunları bir türlü izah
edemiyoruz. Medya ile ilişkilerimiz doğru dürüst çalışmıyor. Kemal
Unakıtan gece gündüz çalışıyor, adamcağız yaptığını anlatamıyor.
Kendisi bu af kapsamı içinde kalmadığı halde öyle lanse edildi ve
birşey söylenemiyor. Yaşar Yakış dünyanın en samimi, en çalışkan
insanlarından bir tanesi. Adam neredeyse vatan haini ilan edildi.
Bizim medya ilişkilerimizde müthiş bir bozukluk ve başıboşluk var.
NAZLI ILICAK: TERCÜMAN UMDUĞUMDAN FAZLA SATTI – Nazlı Hanım, eşiniz
dışişleri komisyonunda neler konuşulduğunu size sır diye
söylememiş. Ertesi gün bütün gazetelerde bu toplantının ayrıntıları
yer alınca ne yaptınız? Garip buldum tabii. Sen bana söylemedin,
bak bütün gazetelerde çıktı, boşuna saklamışsın dedim. Ama o zaman
Tercüman çıkmamıştı. Eğer çıksaydı ben bu işin peşini bırakmazdım.
Tercüman olsaydı zaten Emin’e de sormazdım, yakışık almazdı. Öyle
bir gizli toplantıyı haber yapmak maksadıyla eşimden almak onu da
zor durumda bırakır ama komisyon toplantılarından bilgi almamak
mümkün değil. Biri vermezse diğeri verir. – Tercüman’a gösterilen
ilgi beklediğiniz gibi mi? Beklentimizin üzerinde teveccüh gördük,
bir hasret varmış demek ki. Duygusal yönü ağır basıyordu
kampanyanın. Maalesef korsan gazete çıktığı için 50–60 bin daha çok
gazete satacak iken onlara kaptırdık. Daha hâlâ yönünü bulamayanlar
var. Biz yine de ümit ettiğimizi bulduk. Fikir gazeteleri çok
yüksek tirajlı olmamasına rağmen ilk üç dört gazetenin arasında
bulunuyoruz. İlk çıktığımızda 270—300 arasında sattık. – Bu çıtayı
koruyabilecek misiniz? Fiyat artırarak hangi noktaya oturduğumuzu
görmemiz lazım. Ben Mehmet Ali’ye, ‘normal fiyatımıza geldiğimizde
100 bin satsak bile bundan memnun olmamız lazım’ diyordum. Ayrıca
Fethullah Gülen’in “Sonsuz Nur” kitabını vermeye başladık. Müspet
yankılar aldım. Ben her zaman Gülen’e saygı gösterdim. İsterse
mahkeme mahkum etse bile sevip saymaya devam edeceğim.