Baykal'tan teröre taviz yok
Abone olCHP Lideri Baykal, teröre doğrudan ya da dolaylı sahip çıkan, destek veren bütün kesimleri kamuoyuna teşhir etmek, göstermek ve tecrit etmek gerektiğini belirtti.
Baykal, yaptığı yazılı açıklamada, terörle mücadele konusunda
kafaların çok net olması gerektiğini ifade etti. Türkiye'yi
kuranların bir ırk, bir kan, bir kafatası devleti kurmadıklarını,
siyasi bilinç, siyasi şuur ve siyasi anlayış devleti kurduklarını
kaydeden Baykal, "Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan ve
devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür. İşte
günümüzün vazgeçilemez, tartışılamaz anlayışı da budur, bu
olmalıdır" dedi. Etnik kimliğin sosyal yaşamın, insani hakların
doğal bir parçası olduğunu belirten Baykal, şunları kaydetti:
"Herkes soyunu sopunu, anasını, babasını, atasını, dedesini
bilecek. Kendi kimliği ile iftihar edecek, kimsenin kimliği
kimseden daha üstün değil. Birbirimize saygı göstereceğiz. Ama bu
farklılıklara siyasi ve hukuki bir anlam izafe etmeyeceğiz. Bu
farlılıklara siyaset ve hukuk hak farklılaşması getirmeyeceğiz.
Bireyin her türlü kimliği, inancı, mezhebi, dini, hepsi saygı değer
olacak." Baykal, geçmişte ana dilini konuşmanın, yayın yapmanın,
öğretmenin, kimliğini açıklamanın yasak olduğu bir dönemden
geçildiğini kaydederek, şöyle devam etti: "Bir insanın etnik
kimliğinin şu ya da bu olmasında hiçbir sakınca yoktur, buradan
telaşa kapılmayalım. Bırakın herkes kendi kimliğini açıkça ifade
edebilsin, ama olaya Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı olma
çerçevesinden bakalım. Türkiye bu doğrultuda son dönemde büyük
adımlar attı. Anayasa değişiklikleri yaptı, kanun değişiklikleri
yaptı." Türkiye'deki bu demokratik atılımlar ve köklü değişimlere
rağmen terörün sona ermediğine işaret eden Baykal, son zamanlarda
terörün yeniden canlandırılmak istendiğini, elinde silahını tutan
terör örgütünün devlete şart koşması noktasına kadar gelindiğini
savundu. Baykal, Türkiye'de yaşanan terörün duygusal, tepkisel bir
terör olmadığını, arkasında siyasi projesi olan bir terör olduğunu
belirterek, şöyle devam etti: "Ne yazık ki, günümüzde terör örgütü
silahını elinde tutarak devlete şart koşmuş, yandaşları Hükümete
'süre doluyor, sözlerinin gereğini yap, söylediklerinin içini
doldur' demeye başlamış, Hükümet ise bu konudaki aczini, yanlış
politikasını sessizliği ile örtmüştür. Çünkü Başbakan'ın dolaylı
bir müzakere sürecinin içine girmiş olması bu sonucu doğurmuştur,
Hükümeti de sıkıntıya sokmuştur. Artık net olarak biliniyor ki,
şiddet ve terör uygulayanların belli talepleri vardır. 'İmralı'daki
şartlar düzeltilsin, bir genel af öngörülsün. Bunlar sağlanırsa biz
de silahları bırakırız değil, pasif eylemsizlik haline geliriz.
Yani, elimizde silah her an müdahale etmeye hazır vaziyette
dururuz, fakat tetiği çekmeyiz, benim tetiği çekmememi sağlamak
istiyorsan listemi onayla' denilmektedir. Peki, uyguladıktan sonra
ne yaparsın? 'Yeni bir liste veririm, gene derim ki, bak tetik
elimde.' Ne yazık ki bu sürecin bir parçası olunmuştur." Baykal,
dünyada uluslararası platformda terör lanetlenirken, Kürt kökenli
vatandaşların ezici çoğunluğunun Türkiye'de şiddet ve terör
ortamının yaratılmasına her gün daha fazla karşı çıktığı bir sırada
Başbakan'ın girişiminin yanlış olduğunu savundu. Deniz Baykal,
yapılması gereken şeyin, siyaseten terör kadrolarını tecrit etmek
olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Teröre doğrudan ya da dolaylı
sahip çıkan, destek veren bütün kesimleri kamuoyuna teşhir etmek,
göstermek ve tecrit etmek lazımdır. Yapılması gereken iş budur.
Kimse teröristi himaye edememelidir, etmemelidir, onun elini
güçlendirecek adımlar atmamalıdır. Teröre karşı çok kararlı, çok
net bir tavrın başta hükümet olmak üzere bütün toplum tarafından
sürdürülmesi lazımdır."