Baykal'ın umudu türbanlılar
Abone ol"İnsan odaklı" yeni belediyecilik anlayışı ile çalışacaklarını belirten Baykal, ilginç açıklamalarda bulundu.
CHP Genel Başkanı Baykal, Hürriyet`e partisinin seçim programı
ile Kıbrıs sorununa ilişkin görüşlerini anlattı. Yerel seçimler
için dürüst ve başarılı başkan adayları çıkardıklarını belirten
Baykal, ‘insan odaklı’ yeni belediyecilik anlayışı
uygulayacaklarını söyledi. Baykal, ‘‘Türbanlıdan yine oy istiyorum,
Politikamız değişmedi’’ dedi. CHP Lideri Deniz Baykal, Önceki sabah
Hürriyet Ankara Bürosu`nda Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök,
Ankara Temsilcisi Sedat Ergin, Ankara Temsilci Yardımcıları Faruk
Bildirici ve Şükrü Küçükşahin ile Parlamento Muhabiri Şaban
Sevinç`in sorularını yanıtladı. Baykal`ın açıklamaları şöyle:
Politikamızda değişiklik yok Türbanlılardan bu seçimde de oy
istiyorum. Politikamızda değişen hiçbir şey yok, 3 Kasım
seçimindeki aynı anlayışı gösteriyoruz. Yani, türban oradaki
vatandaşla ilgili bir konu. Bizim yaptığımız mücadele Türkiye`nin
gelecekte yaşayacağı modelle ilgili konu. Şu andaki insanların
tümünün anlayışını ve tercihlerini problem gibi almak, onları hasım
gibi görmek fevkalade yanlış. Biz yöneticiler olarak ülkeyi öyle
yönetmeliyiz ki, eğitim, yönetim, hukuk kararlarını öyle almalıyız
ki 20 yıl sonra Türkiye istediğimiz çağdaş Türkiye olmaya devam
etsin. AKP’ye kaygılar seçime yansır Toplumun belli kesimlerinde
seçime de yansıyacak belli kaygıların olduğu açıktır. AKP
iktidarıyla ilgili kaygıları hiç kuşkusuz önemli sayarak toplumun
belli bir kesimi karar alacaktır, oy kullanacaktır. Buna karşılık
başka kısmı da başka faktörlerin etkisi altında oyunu
kullanacaktır. Büyük kentlerde entegrasyon sorunu Göç alan bütün
kentlerimizde, -ki bunlar sahil şeridindeki kentlerimizdir- müthiş
bir entegrasyon problemi var. İstanbul`da denizi görmemiş, 15
yaşında çocuklar var. 10-15 yıldır ilçesinden çıkmamış kadınlar
var. İstanbul`da bir tarikat reisinin hakim olduğu bir bölgede
gazeteciler kadınlarla konuştu. Adam boşan diyor boşanıyorlar.
Şeyh, adama kızını eşinden boşat diyor boşatıyor, kızı alıyor vs.
Ortaçağ dönemindeki gibi bir durum. Bu nereden geliyor. Almanya`da
Türklerin entegrasyon problemleri var, ondan daha vahim problem
İstanbul`da var. Öyle bir entegrasyon ki, daha Türkiye Cumhuriyeti
hukukuna entegre olmamış, bırak İstanbul`a olmayı. Hemşeri
dernekleri kapsama alanında Şimdi büyük kentlerde köy dernekleri,
il dernekleri var. İşte bunlar entegrasyon ihtiyacının sonucu.
İnsanlar boşlukta, yalnız, sahipsiz ve kendi dayanakları içinde bir
dayanışma gerçekleştirmek istiyorlar. Belediyeler derneklerini çok
yakın bir izlemeye almalıdır. Okulun camını belediye yapacak
Metropollerdeki gençler tamamen sahipsiz. Belediye ve sivil
kuruluşlar işbirliği yapmayınca, toplumun başka organizasyonları
eline düşüyorlar. Belediyeler buna sessiz kalmamalı, gençlere yurt
ve iş olanakları yaratılmalı. Efendim işte okulun camı kırık, damı
akıyor, çocuklar para verin de bunu aktaralım. Artık bu olmamalı.
Belediyelere hedefiniz okullardır diyorum. Kırık cam varsa, dam
aktarılamıyorsa oraya güçlüklü çocuğunu göndermiş aileye ‘hadi 10
milyon ver’ demek, yakışmıyor. 80 bin Rum’un Kuzey’e gelmesi çok
yanlış BİZİM Kıbrıs`ı siyasi istismar konusu olarak ele almamız
sözkonusu değil. Şu ana kadar hiç olmadı, bundan sonra da hiç bir
zaman böyle yapmayız. Bizim Onur Öymen Kıbrıs konusunda çok bilgili
ve hazırlıklı. CHP`de Kıbrıs konusunda konsensüs tabii ki var.
Annan Planı`nın Kıbrıs`ın geleceğinde Türk toplumunun haklarını
yeterince korumadığı konusunda bir anlayışımız var. Bu konuda bir
tereddüdümüz yok. TOPRAK VERİLEBİLİR Annan Planı`nda bizi rahatsız
eden nokta güneyden 80 bin kadar nüfusun kuzeye aktarılmasının
öngörülmesi. Toprak esnekliği göstermemiz gerekirse gösterelim.
Konuşalım ama şunu değiştirmeyelim, burada bir Türk toplumu olsun,
burada da bir Rum toplumu olsun. İkisi de beraber bir siyasi
organizasyon yapsınlar. PLAN ADİL DEĞİL Kuzeye nüfus gelmesi
öngörülmeden barış kurulsun diyorum. Yani planı nüfus gelmesine
yönelik niye yapıyorsun, barışı kuralım, ondan sonra bu
geliş-gidişler zaten düzenlenir, ama yerleştirmek üzere
getiriyorsun. Buradaki mesele şu, Kuzey bir Türk yurdu olmaktan
çıkarılsın anlayışı var. Yani 200 bin nüfusun var, 80 bin geldiği
zaman yüzde 40 eder. Bunlar bir yere yerleştiriliyor. Bu planın
mesajı şudur; ``Güney Rum yurdu, kuzey gelecekte Türk yurdu
olmaktan çıkarılacaktır.`` RUMLAR KARŞI DEĞİL Bana göre Rumlar,
plana karşı çıkıyormuş gibi yapıyorlar. Bugünkü plan aynen
yürürlüğe konulursa hiç tereddüt etmeden kabul ederler. Pazarlık
masasından müzakere pozisyonunu takviye etmek için itiraz
ediyorlar. Plan böyle kabul edilirse KKTC`den 50-60 bin kişi
evinden tahliye olacak. Böyle bir plan nüfus kargaşası yaratacak.
BARIŞ GÜCÜ NEDEN? Asıl ilginci, KKTC`ye barış gücü yerleştirilmesi
öngörülüyor, Plan diyor ki, kuzeye mutlaka barış gücü
yerleştirilmesi lazım. Niye barış gücü yerleştirilmesi lazım.
Çatışma olacak orada diyor. Şimdi yok çatışma. O zaman olacak
diyor. Niye olacak, 80 bin kişiyi getiriyorum buraya diyor. Böyle
şey olur mu kardeşim. Merkel CHP`ye söz verdi AB için itiraz
etmeyecek BAYKAL, Almanya anamuhalefet partisi CDU`nun lideri
Angela Merkel`in Türkiye`nin AB üyeliğine engel olmayacağını
söyledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen`in Türkiye`nin
üyeliğine karşı çıkan Merkel`den ‘‘Müzakereler başlamış olursa
engel olmayız’’diye söz aldığını söyleyen Baykal, şöyle dedi:
‘‘Merkel`in geçen haftaki Ankara ziyaretinde Alman
Büyükelçiliği`nde bir yemek düzenlendi. Yemeğe AKP`li
milletvekilleri de, bizimkiler de katıldı. Bu konu görüşülürken
bizim Onur Öymen, Merkel`i epey sıkıştırmış. Merkel, Türkiye`nin
AB`ye girmemesi görüşünü korumuş ama sonra da `Eğer biz iktidara
gelmeden AB ile Türkiye arasındaki tam üyelik müzakereleri başlamış
olursa durum değişir, yani AB`nin yaptığı ahde CDU olarak iktidara
gelirsek biz de vefa gösteririz` demiş. Ve bu sözü sizin AB karşıtı
dediğiniz Onur Öymen aldı Merkel`in ağzından. Onur yemekten sonra
gelip bana müjde gibi bu olayı anlattı.’’ Merkel onuruna verilen
yemeğe CHP Genel Başkan Yardımcıları Onur Öymen ve Kemal Derviş,
AKP`li TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger, TBMM AB
Komisyonu Başkanı AKP`li Yaşar Yakış, SHP Genel Başkanı Murat
Karayalçın ve Başbakan Tayyip Erdoğan`ın Danışmanı Cüneyt Zapsu
katılmıştı. Merkel`e ise CDU Federal Meclis Grup Başkan Yardımcısı
Wolfgang Schaeuble ve Alman Büyükelçisi Dr. Wolf Ruthart Born eşlik
etmişti. AB’yi kimse benden çok isteyemez HERKES diyor ki, ‘‘Baykal
AB`yi önlemek için yapıyor.’’ Kim benden çok isteyebilir? Böyle şey
olur mu? Ben Gümrük Birliği`nin Avrupa Parlamentosu`ndan geçmesi
için en büyük çabayı göstermiş dışişleri bakanıyım. İçeriğiyle
ilgili tereddütler olsa bile ‘‘Bu anlaşma bize AB kapısını açmak
için şarttır artık’’ dedik. Türkiye`nin AB`ye girmesi, büyük iş,
tarihi iş, stratejik bir olay. Bunun konuşulduğu planla, Kıbrıs`ın
konuşulduğu plan çok farklı. Birisi 70 milyonluk ve nüfusu artan,
genç, dinamik bir toplumun Avrupa`ya entegre edilmesidir. 250
milyar dolarlık bugünkü değeriyle bir milli gelirin Avrupa
zenginliğine monte edilmesidir. 100 milyar doların üzerinde bir dış
ticaret hacminin, bugünkü rakamlarla söylüyorum, bugünkü AB
ekonomisine kapı olarak açılmasıdır 100 milyar dolarlık bir dış
ticaret. Dünyanın geleceğine yönelik en önemli kritik coğrafyasının
AB`ye entegre edilmesidir. Ve askeri bir güç haline gelmesi
demektir, siyasi bir güç haline gelmesi demektir. Ve bütün bunların
ötesinde dünyanın şu andaki en temel çatışma konusuna yepyeni bir
pencere açılması demektir.