Baykal'ın hedefi Unakıtan
Abone olCHP Lideri Baykal, Başbakan Erdoğan'ın dün yaptığı grup konuşmasına cevap verdi. Baykal, Erdoğan'ın vakit geçmeden Unakıtan'la yollarını ayırmasını istedi...
CHP Lideri Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında Başbakan
Erdoğan'a cevap vermek için kürsüye çıktı. Partililerin
alkışlarıyla kürsüye gelen Baykal'ın, "Öyle zannediyorum ki,
bugünkü toplantı heyecanlı olacak" sözleri, gülüşmelere yol açtı.
Konuşmasına Abdi İpekçi'nin ölüm yıldönümünü hatırlatarak başlayan
Baykal, Uğur Mumcu ve diğer basın şehitlerine gönderme yaparak, "Bu
lanetli kış günleri siyasi tarihimizi en acı bir şekilde lekeledi.
Çok değerli, namuslu, ahlaklı, toplumun yüzakı ve seçkin
evlatlarının acısını sizlerle paylaşmak istiyorum" dedi. Son
günlerde toplumun bir temel konu hakkında kenetlendiğini bildiren
Baykal, "Bu konu siyaset ve yolsuzluklar konusudur" dedi. Baykal
şöyle devam etti: Temiz siyaset arayışı, özleyişi, ihtiyacı doruk
noktaya gelmiştir. Bunları sıkıntıya sokan olgular çıkınca toplum
büyük bir tepki vermiştir. ALLAH UNAKITAN'IN AYAĞINI DOLAŞTIRDI
Şimdi Türkiye bunu konuşuyor. Kısa bir süre önce Maliye Bakanı'nın
Allah ayağını dolaştırdı. Durduk yerden, CHP ve onun Genel Başkanı
hakkında uluorta sözler söyledi. Bahsettiği parti Türkiye'nin
aydınlık geleceği olan CHP. Onun genel başkanı hakkında birtakım
iddialar söylüyor. Nerede söylüyor, bu iktidara en yakın gazetede
yedi sütunluk manşetiyle söylüyor. Sessizce mırıldanma değil bu
sözler... Bu sözler sayın Başbakan'ın dostunun sahip olduğu Yeni
Şafak Gazetesi'yle dünyaya ilan etti. MALİYE BAKANI SUÇ İŞLEMİŞTİR
CHP tarafından derhal bir açıklama yapıldı. Bu açıklamanın ardından
Unakıtan ben böyle bir şey söylemedim dedi. Ama muhabir
söylediğinde ısrar etti. Maliye Bakanı'nın böyle konuşması iftira,
yalan ve suçtur. Bu iddianın mağduru, bu haksızlığın muhatapı CHP
ve onun Genel Başkanı. E ne gerekir, gereğinin yapılması, hesabın
verilmesi, özür dilenmesi gerekir. ERDOĞAN TUTARSIZ Biz derhal
Maliye Bakanı başta olmak üzere AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakanın, benim ve tüm siyasi partilerin genel başkanlarının
tümüm mal varlıklarına ilişkin resmi açıklama yapılmalıdır. Ben
kendim ve Erdoğan'ın malvarlığıyla ilgili resmi açıklamayı yapalım
dedim. Sayın Maliye Bakanı ortalıktan kayboldu. Başbakan susmayı
tercih etti. Baktı olmuyor. Çıktı önemli bir açıklama yapacağını
söyledi. Herkes Salı günü bu açıklamayı bekledi. Ben de Atina'da
bekledim bu açıklamayı. Dün Başbakanın yaptığı açıklamayı dikkatle
izledim. Başbakan şahsi malvarlığı ile hiçbir açıklamayı gördük.
Niçin yapmadığı ile ilgili geçerli olmayan, tutarsız gerekçeler
söylüyor. Açıklama yapmıyor, diyor ki, 'açıklama yasaktır'... Hiç
kimsenin kendi malvarlığıyla ilgili yapacağı açıklama yasak
değildir. Erdoğan'ın elini kolunu bağlayan bir şey yok. Kaygı
duymasın, başına bir şey gelmez. Erdoğan açıklamanın yasak olduğunu
ilan ediyor, gizli olabileceğini söylüyor. GEL YASAĞI KALDIRALIM
Ben Erdoğan'a sesleniyorum, gel yasağı kaldıralım o zaman Bir günde
çıkarırız bunu. Başbakanın şikayetçi olduğu böyle bir engeli
kaldırmak niye güç olsun? Yasak kalksın. O yasak Başbakanın kendi
malvarlığını açıklamasına yönelik bir yasak. Bu benim malvarlığımı
açıklamamı öngören bir yasak. Ben de bunu kaldıralım diyorum.
Başbakan malvarlığı açıklamasını yapmadı. Ne yaptı bunun yerine,
CHP dedi, Atatürk dedi, Türkiye İş Bankası dedi. Bir türlü
Unakıtan, Recep Tayyip Erdoğan demedi. ERDOĞAN MİNDERDEN KAÇMASIN
Bu yolsuzluk minderi, Erdoğan bu minderden kaçmasın! İstediği
minderde tartışalım, terör, çiftçi, Kıbrıs, esnaf, emekli hangi
minderde istiyorsa onu tartışalım. Ama hepsini yerinde tartışalım,
birbirine karıştırmayalım. Başbakan hesap verme sorumluluğundan
kurtulmak için gündemi karıştırma çabası içinde. Bunların hepsinin
cevabı var, hepsinin cevabını vericem. Cevabını istediği soruları
da sorucam tabi. ZENGİN OLMAK AYIP DEĞİL! Konunun gerçek zemini
siyasilerin yetkilerinden kaynaklanan kişisel bir zenginliğe girip
girmediği tartışmasıdır. Kimsenin malında kimsenin gözü yoktur.
Zengin olmak ayıp değildir, günah değildir. Biz bu konuları
dedikodu yapmak için konuşmuyoruz. Biz bu konuları onun bunun
malvarlığı ile ilgili, kişisel merak tatminlerinden öte 'sen kamu
otoritesi kullandığın zaman bunu kendi kişisel zenginleşmen için
kullandın mı, kullanmadın mı?' bunu toplum merak ediyor. Ciddi
ülkelerde toplum mekanizmalarını kurmuş ve denetliyor. YOLSUZLUK
İKTİDAR DEĞİŞTİRİYOR ABD'de şu an Enron davası yaşanıyor.
Çevremizde yaşanan siyasi huzursuzlukların, darbelerin, isyan
girişimlerinin, iktidar değişimlerinin altında yolsuzluk iddiaları
vardır. Bu bütün dünyada böyledir. Şu anda Türkiye'de bir eski
başbakan ve bakanlar Yüce Divan'da yargılanıyor. Bu Türkiye'nin,
Türkiye siyasetinin ana meselesidir. Türkiye yıllardır yolsuzlukla
içli-dışlı yaşanmıştır. ERDOĞAN TOPU TACA ATIYOR Başbakan topu taca
atıyor. Efendim sadece siyasetçi olmazmış. Toplumun bazı
kesimlerinin de kaldırılması lazımgelirmiş. E senin elini kolunu
tutan mı var? Böyle bir engel mi var? Varsa gel sana destek olalım.
Ama o konuda harekete geçmiyorsun. Onun bunun arkasına
saklanıyorsun. Örtbas ediyorsun. Dokunulmazlık meselesi ta başından
beri bu Başbakanın ve AK Parti'nin temel zaafiyeti olarak ortaya
çıkmıştır. Türkiye'de siyasi bakımdan bir netleşme, yolsuzlukların
siyasete nüfus etmediği güvencesini alma durumumuz yok mu? Var...
BU PARAYI NASIL SAĞLADIN? Maliye Bakanı tuttu muhalefetle ilgili
tereddüt yaratmaya çalışıyor. Biz netiz, biz hesabımızı verdik,
sıra sizde.... Siyaset adamının parasının olması günah değil,
yanlış değil. Önemli olan sen o parayı ne zaman kazandın? Ne yaptın
da kazandın? Soru bu... Sen o parayı iktidar gücünü kullanarak mı
kazandın, alnının teriyle, grişimciliğinle, emeğinle mi kazandın?
Böyle kazandıysan helal olsun, ama iktidar gücüyle bunu
sağlamışsan, işte burada sıkıntı var. Toplum bu konuda aydınlanma
ihtiyacı içinde. BURAYA NASIL GELDİNİZ? Sayın Erdoğan, belediye
başkanı olmadan önce malvarlığı neydi, şimdi malvarlığı nedir. Soru
bu kadar basittir. İstanbul Belediye Başkanı olmadan önce
malvarlığı neydi aradan 12 yıl geçmiştir. Şimdi malvarlığı ne
durumdadır? Sen değil misin, 'Çocuğumu yurtdışında okutamıyorum'
diyen. Çocuklarını yurtdışında eşinin dostunun yardımıyla okutacak
durumdan buraya nasıl geldiniz? Türkiye'nin önemli bir işadamı
(Rahmi Koç'u kastediyor) 1 milyar doları nasıl buldunuz dedi. Bir
yandan maaşım yetmiyor diyeceksiniz, öte yandan şimdiki
malvarlığınızı nasıl oluşturduğunuzu izah edemeyeceksiniz...
MALVARLIĞI DAVA KONUSU OLDU Bu konuda tereddütler sadece toplum
kesimlerinden değil; çok önemli yargı mekanizması içinde yeralan
yetkililerin de zihninde bir tereddüt olarak ortaya çıktı. Bu
konuda girişimler yapıldı, bu girişmler net bir hukuki sonuç
doğuramadan süreç tıkandı. Başbakanın mal varlığı geçmişte de dava
konusu olmuştur. Erdoğan hakkında dava açılmış, bilirkişi kurulmuş,
bilirkişi olumlu rapor vermiş. Başka bir bilirkişi oluşturulmuş.
Oradan da olumsuz bir rapor çıkmış. İki çelişkiyi ortadan kaldırmak
için yeni bir bilirkişi oluşturulmamış, direk olarak ikinci
bilirkişi esas alınarak bu karar yargıtaya götürülmemiştir. TOPLUM
CEVAP BEKLİYOR Şimdi bu konu vuzuha kavuştu mu acaba? Şimdi bu
Başbakanlık öncesi tablo. Başbakanlık sonrası tablo nedir? Kamuoyu
bunu bilmek istiyor. 'Benim böyle bir mecburiyetim yok' demesi
açıklamak istememek durumudur. Yok eğer 'yasalar izin vermiyor'
diyorsa, biz de destek veriyoruz. Unakıtan ardından Başbakan konusu
Türkiye'nin gündeme geldi. Bu tablo karşısında hiçbir şey olmamış
gibi davranmamak olmaz. Bu konuyu takip edeceğiz. Başbakan gerekli
bildirileri yapıyorum diyor. Ama herkesin cevaplandırmasını
istediği nokta: Senin malvarlığın siyaset öncesi ve sonrası nereden
nereye nasıl geldi? Toplum bunun cevabını bekliyor... ATATÜRK
VASİYETİNDE NE DEDİ? Şimdi sayın Başbakan olayı başka yere taşımaya
kalktı. Bir İş Bankası tartışması açılmak isteniyor. İş Bankası
Atatürk'ün kurdurduğu bir bankadır. Kendisinin kurduğu ve öncülük
yaptığı bir bankadır. Vasiyetinde İş Bankası hisseleriyle ilgili
düzenlemesini kendi el yazısıyla yapmıştır. O vasiyet doğrultusunda
işlem yapılmaktadır. Bu vasiyet maalesef 12 Eylül'den sonra ihlal
edilmiştir. Bu vasiyetle Atatürk İş Bankası'ndaki hisselerinin kuru
mülkiyetini, CHP'ye bırakmıştır. Bu hisselerin elde edeceği
gelirlerin nasıl dağıtılacağıyla ilgili ayrıntılı bir düzenleme
getirmiştir. Bu düzenlemede önemli nokta, İş Bankası'nın elde
ettiği gelirlerinin ikiye bölünürek bir kısımının Tarih Kurumu'na
bir kısmının Dil Kurumu'na verilmesini vaseyet etmiştir. Bu vasiyet
doğrultusunda 12 Eylül 1980'e kadar sürekli işlem yapıldı. BU
KURUMLAR O KURUMLAR DEĞİL Ama 12 Eylül'de ilginç bir şey oldu. CHP,
Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu kapatıldı. Şimdi isim
benzerliğiyle bugün karşısınıza çıkan iki kurumun Atatürk'ün
vasiyet ettiği kurumla alakası yoktur. Atatürk'ün işaret ettiği
özel bir kurumdur. Toplumun saygın tarihçileri orada bulunmaktadır.
Biz 12 Eylül'de kapatıldık, 1992 yılına kadar kapalı kaldık.
1992'nin 9 Eylül'ünde açıldık. Kim olarak açıldık? Atatürk'ün
kurduğu parti olarak açıldık. Biz Atatürk'ün kurduğu CHP'nin 12
Eylül'deki en son kurultay delegeleri, en son temsilcileri 11 yıl
sonra biraraya gelerek Atatürk'ün kurduğu CHP'nin yeniden
açılmasını kararlaştırdığı ve o karar doğrultusunda genel başkan ve
yönetimini seçtiği için o CHP'yiz. VASİYET KANUNLA DEĞİŞİR Mİ? Bu
bizim iddiamızdır. Kurulduktan sonra bu iddia doğrultusunda
Hazine'ye biz açıldık, kesinti yok, temsiliyet sürekli, hükmi
şahsiyet aynı, verin bizim İş Bankası'ndaki hisselerimizi dedik.
Hazine, yok canım onlar çok değişti dediler. Biz hukuk mücadelesini
başlattık. Bu Yargıtay'ın sağlam hükmüyle yeniden Atatürk'ün
Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurduk. Bu CHP Atatürk'ün CHP'sidir.
Bugün elimizde mahkeme kararı, sürekli temsiliyet, yargının sağlam
kararıyla ortadadır. Bu kararı aldıktan sonra Hazine'ye 'şimdi
verin' dedik. Kıvıramadılar verdiler. Şimdi biz böyle yaptık. 12
Eylül yönetimi Türk Tarih Kurumu'nu Türk Dil Kurumu'nu kapattı.
Yerine kanunla hükümet yeni bir kurum oluşturdu. Ve bize dedi ki,
Atatürk'ün parasının gelirini buna vereceksiniz. Sen bir vasiyeti
kanunla değiştirme hakkına nasıl sahipsin? O ayrı bir kimlik, bu
ayrı bir hukuki bir kimlik. Atatürk'le hiçbir ilişkisi olmayan iki
kimlik. BANKADAN TEK KURUŞ GELMEDİ Bu hukuk dışı Anayasaya göre
düzenleme uzun bir süre sürdürüldü. Bu kurumlarda bütün toplumu
rahatsız eden olumsuz gelişmeler ortaya çıktı. Yolsuzluklar ortaya
çıktı. Biz dedik ki, 'Bu kurumlar Atatürk'ün vasiyeti
doğrultusundaki kurumlar olamaz. Biz bu ihtilafı Anayasa
Mahkemesi'ne taşımak durumundayız....' CHP'de bugünü kadar hiçbir
dönemde hiçbir parti yöneticisi İş Bankası ve Atatürk'ün vasiyeti
doğrultusunda tek bir kuruşu parti için kullandırtmamıştır. Bugüne
İşbankası'nın tek bir kuruşu CHP'ye gelmiş değildir. Onun bir tek
kuruşuyla ilgili değiliz. CHP'nin kursağında İş Bankası'ndan girmiş
bir tek kuruş yoktur. Biz onu şahsi paramız diye düşünmeyiz. Bizi
ilgilendiren o paranın Atatürk'ün kimliğine uygun bir şekilde
harcanması. Keşke o parayı Anadolu'daki öğrencilere burs olarak
dağıtabilsek... İŞ BANKASI TÜRKİYE'NİN YÜZAKI O para Anadolu'daki
evlatlarımızın eğitimine harcanmalıdır. İş Bankası Türkiye'nin
yüzakı bir kurumdur. Dünya çapında bir bankadır. CHP'nin hissedarı
olan bir banka dünya çapında bir büyük başarının sahibi haline
gelmiştir. O banka AKP'nin elinde olsaydı ne olurdu? Benim orada
görev yapan arkadaşlarıma ilk söylediğim şu oldu: Sakın ha!
bankadaki para-pul işlerine karışmayacaksınız! O bankanın yasalara,
Atatürk'ün anlayışına uygun bir şekilde yönetilmesini
denetleyeceksiniz. Siz bankanın başarısına yardımcı olacaksınız.
ÜLKÜ HANIMA'A 5 MİLYAR ÖDÜYORUZ... Bu CHP'nin yüzakıdır, yüzakı.
Buradan kimsenin bize bir şey dokundurması mümkün değildir. Bizim
Atatürk'ün vasiyeti doğrultusunda hiçbir aykırı şey yapmamız mümkün
değildir. Biz Atatürk'ün vasiyetinin gereğinin yerine
getirilmesiyle meşguluz. Bu vasiyetin içinde Atatürk'ün manevi
evladı bir sayın hanımefendinin de yaşamına yakışan, uygun bir
şekilde değerlendirilmesi doğrultusunda bir tercih belirtilmiştir.
Bu tercih konusunda CHP gerekeni yapmıştır. Biz de gerekeni yaptık.
Şu anda Ülkü Hanımefendi'ye yüzde 42'lik bir net maaş artışıyla 5
milyar Türk Lirası'nın ödenmesini öngördük. Kendisine 5 milyar net
bir ödeme yapılmaktadır. Elbette hanımefendinin yüksek bir yaşama
düzeyinde olması hakkıdır. Ancak toplumun içinde bulunduğu
koşullarda bu düzeyin yanlış bir düzey olmadığı kanısında olduğumuz
ifade etmeliyiz. Bu bakımdan da yanlış yapmıyoruz. Görevimizi
yapıyoruz. Atatürk'ün hatırasına emanetlerine, gereken değeri
saygıyı bugüne kadar oludğu gibi bundan sonra da göstereceğiz. SEN
TÜRKİYE'YE SAHİP ÇIK! İşbankası'ndan bize gelen tek kuruş yok.
Kurumlarla ilgili itilaf ise... O seni ilgilendirmez. O senin işin
değil. Sen bırak Atatürk'ü, Atatürk'ün en önemli vasiyeti Türkiye
Cumhuriyeti, sen ona sahip çık! Neymiş, biz Papadopulos'la aynı
ağzı kullanıyormuşuz. Başbakan bunu bilerek mi yapıyor, bilmeyerek
mi yapıyor anlamış değilim. Bizim Kıbrıs'la ilgili görüşlerimiz
belli. Şimdi bunlar unutulmuş, bize Papadopulos diyor. Niye diyor?
Hükümetin planına biz dudak büktük. Bu planı çok büyük bir iddia
ile ortaya koydular. Kıbrıs'ta yanlışlar yapıldı. Şimdi böyle bir
açmaza biz niye sevinelim. Sen limanlarımı ve havaalanlarımı
Rumlara açacağım diyerek, senin üzerine yöneltilen baskıyı haklı
çıkarıyorsun. ERDOĞAN KKTC DİYEMİYOR Erdoğan bir türlü KKTC
diyemiyor. Türk kesimi diyor. Sen KKTC'ye sahip çık! Yıllardır sen
değil misin, çözümsüzlük politikası götürdünüz diye. Sen
Papadopulos'la sen yıllarca aynı şekilde Denktaş'ı çürütmeye
çalışmadınız mı? Şu Başbakanın haline bak? Bunu o da biliyor da,
derdi malvarlığı tartışmasını kaydırmak. Bu konuları konuşmaya
başlarsak, otururuz sonuna kadar konuşuruz. Efendim bazı Batılı
çevreler memnun olmuş. Tabi memnun olurlar, çünkü sen onlardan
taahhütlerini yerine getirmediği için hesap sormuyorsun, onların
sana yap dediği şeyi yapacağım diyorsun. Bunlar boş laflar...
UNAKITAN'LA YOLLARINI AYIRSIN Başbakan bu Maliye Bakanı'yla
yollarını ayırmalıdır. Maliye Bakanı ve Başbakan ilişkileri
konusunda artık net bir karar almalıdır. Bakınız daha dün
Galataport'la ilgili hükümetin kendi içinde vicdan sahibi bir
Bakanın, bir Başbakan yardımcısının ahlaklı bir tutumu karşısında
bu konunun yürütemediğini gördük. Başbakan kendi kabinesini ikna
edebilmiş değil. Bu böyle gitmez. Başbakan Maliye Bakanı'nın
istifasını isteyecek ya da Unakıtan istifasını sunacak. Başbakan
işi inada döktü: Bırakmam, birlikte yürürüm diyor... Başbakanın bu
inadını kıracağız... UNAKITAN İÇİN GENSORU VERECEĞİZ Başbakanın çok
sevdiği bir şarkı var 'Beraber yürüdük biz bu yollarda'... İnsan
merak ediyor: Sayın Başbakan hangi yollarda beraber yürüdünüz? Ne
yolları onlar? Karanlık yollar mı, aydınlık yollar mı? Başbakanın
yürüdüğü yolları toplum öğrenmek istiyor. Bu yolları kiminle
yürüyürsunuz. Öyle anlaşılıyor ki, o yallarda Unakıtan'la o
yallarda yürüdünüz. Artık yolları ayırmanız lazım. Bu toplum bu
yolculuğu seyretmekle yetinmeyecektir. Bunu başbakanın dikkatine
sunmak istiyorum. Unakıtan hakkında gerekeni yapmalıdır. Biz
kendisine yardımcı olacağız. Önümüzdeki günlerde Maliye Bakanı
hakkında yeni bir gensoru vereceğiz. Bunu bir fırsat olarak
değerlendirsin başbakan... ERDOĞAN'A DESTEK VERECEĞİZ... Ayrıca
yapılmış olan servet beyanının gizliliğinin kaldırılmasını öngören
yasa teklifimiz TBMM'ye verilmiştir. Onun gereğini hepbirlikte
yapalım. Bu konu çözülsün. Başbakan da malvarlığını kamuoyuna
açıklama imkanını bulsun. Tereddütler, söylentiler, dedikodular
ortadan kalksın. Önümüzdeki hafta öyle sanıyorum bu konuların
tartışılacağı bir hafta olmaya devam edecektir. Biz siyasetin
mutlaka Türkiye'de şeffaf, hesap veren bir siyaset haline
dönüşmesini sağlaycağız. Bunu çok temel sayıyoruz. Bu konu hem
ekonominin, demokrasinin ve hem siyasi istikrarın düğümlendiği bir
konudur. Bu konuda CHP olarak kararlılığmızı sürdürüyoruz. Tekrar
Başbakana ifade ediyorum; kimin dokunulmazlığını kaldırmak
istiyorsa getirsin; sadece siyasetçinin değil, bürokratın, belediye
başkanının kimin istiyorsa getirsin, pilavdan dönenin kaşığı
kırılsın.... UNAKITAN'I SIRTINDAN İNDİR Başbakan oyun bilip de
oynamayan geline benziyor. Geline söylüyorlar, 'hadi kızım oyna'
diyorlar, 'yerim dar' diyor. Sayın Başbakan ne gerekiyorsa gel
birlikte konuşalım. Kendi malvarlığınla ilgili açıklama yap,
Unakıtan'ın sırtından indir, Türkiye'nin sırtından indir. Türkiye
bunu istemiyor.