Baykal'ın bu iddiaları doğru mu?
Abone olCHP lideri Deniz Baykal uzunca bir süredir bir iddiada bulunuyor. Baykal, bir grubun Türkiye ekonomisi ve maliyesini eline geçirdiğini savundu. Peki o grup kim?
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal,
Hükümet'in, çok tehlikeli bir kadrolaşmanın altyapısını oluşturmaya
çalıştığını iddia ederek, ''Maalesef Türkiye ekonomisi ve maliyesi,
bugün Albaraka kadrosunun eline geçmiştir'' dedi. Baykal,
Antalya'da, partisinin il genel meclisi ve belediye meclisi
üyelerinin katıldığı toplantıdan önce düzenlediği basın
toplantısında, iktidarın, bütün kuruluşları kendi anlayışına göre
şekillendirme peşinde olduğunu söyledi. Buna göz yummalarının
mümkün olmadığını kaydeden Baykal, şöyle konuştu: ''Maalesef çok
tehlikeli bir kadrolaşmanın altyapısını oluşturmaya çalışıyorlar.
Ellerindeki yetkileri, dar bir kadronun Türkiye'nin olanaklarını
kullanmasını sağlamak amacıyla değerlendiriyorlar. Maalesef Türkiye
ekonomisi ve maliyesi bugün Albaraka kadrosunun eline geçmiştir.
Albaraka'da çalışanlar Türkiye'nin maliyesine bütün bankalar
sistemi üzerinde çok etkin bir konumda bulunan yetkilerle
donatılmış olan TMSF yönetimine yerleştirilmişlerdir. Bu
kadrolaşmanın Türkiye'nin dikkatinden kaçırılmasına göz yumamayız.
Türkiye maliyesi Albarakacılar'ın eline geçmiştir.''
-DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI- CHP Lideri Baykal, iktidarın
yolsuzluklarla mücadelede ''ciddi zafiyet'' içinde olduğunu
savunarak, iktidarın, Anayasa'da yer almasına rağmen yolsuzluk
suçlamasına muhatap olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarını
kaldırmamakta ısrar ettiğini öne sürdü. Baykal, bu durumun toplumda
ciddi bir rahatsızlık yarattığını ifade ederek, sözlerini şöyle
sürdürdü: ''Her geçen gün yeni yeni iktidar kadrolarının karıştığı
yolsuzluk haberleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Bunlar karşısında
etkin bir mücadele ne yazık ki götürülemiyor. Hükümet'in kendisine
yönelik yolsuzluk suçlamaları karşısında geliştirmeye çalıştığı bir
savunma, 'Siz de de yolsuzluk yapanlar var' iddiasıdır. CHP'ye
yönelik bu iddiaların hiçbir temeli yoktur. Biz bu konularda çok
açık ve net bir tavır takınıyoruz. Herhangi bir CHP'li ile ilgili
yolsuzluk iddiası varsa derhal yargı süreci içinde
değerlendirilmesini talep ediyoruz. Eğer söz konusu kişi bir
milletvekiliyse, onun dokunulmazlığının kaldırılmasını istiyoruz.
Bütün milletvekili arkadaşlarımız, kendilerine yönelik yolsuzluk
suçlamaları karşısında dokunulmazlıklarının kaldırılmasını
içtenlikle ve kararlılıkla talep etmektedir. Biz de bütün
CHP'lilerin her türlü dokunulmazlığının, her iddia karşısında
kaldırılmasına destek verme kararındayız.'' İktidarın bir yandan
CHP'lilere yönelik suçlama yapıp, öte yandan bu suçlamanın
gereğinin yerine getirilmesi için CHP milletvekilinin
dokunulmazlığının kaldırılmasını da engellediğini iddia eden
Baykal, şu görüşleri dile getirdi: ''Eğer bir CHP'liyle ilgili bir
tereddütleri varsa hiç çekinmesinler, derhal Meclis'e gelsinler o
milletvekilinin dokunulmazlığını derhal kaldırsınlar.
Kaldırmazlarsa namerttirler. Bir CHP milletvekiliyle ilgili
yolsuzluk iddiası ortaya atanların, ellerinde yetki olduğu halde
onun dokunulmazlığını kaldırmamaları, hiçbir şekilde kabul
edilemez. Herkesi iddiasına sahip çıkmaya, hukukun önünü açmaya
çağırıyoruz. Kendileriyle ilgili yolsuzluk iddiaları karşısında
dokunulmazlık seddini önlerine geriyorlar. Bizimle ilgili yolsuzluk
suçlamaları yapıyorlar. Bizimle ilgili iddialarda da dokunulmazlık
seddini onlar geriyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Kaldırın onu.
Verin mahkemeye, yargılayın. Bütün bunlar iddialarına inanmayan,
konuyu gerçek zemininde takip etmeyi göze alamayan, fakat suçlama
yaparak sonuç almaya çalışan bir tutumun yansımasıdır.'' -''IMF'NİN
HİMAYESİ''- CHP Genel Başkanı Baykal, Türkiye'nin IMF'yle yeni bir
anlaşmayı önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğini hatırlatarak,
bunun, Türkiye'de uzun bir süreden beri izlenen ekonomi
politikasının hala bir himaye altında sürdürülmesi ihtiyacının
ortadan kaldırılmadığını gösterdiğini belirtti. Türkiye'nin
önümüzdeki üç yıllık bir dönem için IMF'nin denetimi altına girmeyi
bugünkü yönetimin kararıyla tercih etmiş durumda olduğunu kaydeden
Baykal, bu durumun, Hükümet'in Türk ekonomisinin sorunlarını
çözdüğü anlayışının geçerli olmadığını ortaya koyan çok somut bir
tablo olduğunu söyledi. Hükümetin, önümüzdeki üç yıl için de IMF
gözetimine talip olduğunu savunan Baykal, şöyle konuştu: ''Bunun ne
gibi gelişmelere yol açacağını geçmiş deneyimlerimizden çok iyi
biliyoruz. Bu demektir ki, önümüzdeki 3 yıl boyunca çalışan kesimin
gelirleri, ücretleri sıkıntıyla karşı karşıya kalacaktır. Tarım
kesimi çok ciddi bir bunalım yaşamaya devam edecektir. Türkiye'de
ithalat serbest bırakılırken, vergiler olağanüstü düzeyde
seyretmeye devam edecektir. Vergi adaletsizliği, dolaylı vergilerin
hızla artıyor olması, önümüzdeki dönemde de sürecektir. Türkiye
bütün bu gelişmelerin sonucunda borçlanan bir ülke konumunda
olmaya, cari açık veren bir ülke olmaya devam edecektir. Bunların
sıkıntısını da geniş halk kesimleri, düşük ücretle, yetersiz
gelirle ve yüksek vergiyle taşımak, buna tahammül etmek durumunda
kalacaktır. Böyle bir ekonomik konjonktüre Türkiye, orta dönemli
olarak 3 yıllık bir süre için sokulmuş durumdadır.'' Deniz Baykal,
AB ile ilgili sıkıntılı bir sürece girildiğinin artık Hükümet
tarafından da kabul edildiğini ifade ederek, başmüzakerecinin hala
belirlenmemiş olmasını da eleştirdi. Baykal, bir gazetecinin,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ticari hayattan çekilmiş olmasına
ilişkin açıklamalarını hatırlatması üzerine de, ''Sayın Başbakan'ın
kamuoyunun baskıları sonucunda ticari ilişkilerini tasfiye etmek
zorunda kalması, öyle anlaşılıyor ki, onu üzmeye devam ediyor. Bir
türlü bunu içine sindiremediği anlaşılıyor. Ama bu işler böyle.
Siyasetle ticaret iç içe geçmez. Başbakanların ticaret yaptığı,
dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Başbakan'ın kendi özel
tercihleri bir yana, ama demokrasinin pratiği böyledir. Ticaret ve
siyaseti ayırmak gerektiğini Başbakan kabul etmek durumundadır''
yanıtını verdi.