Baykal'dan terör reçetesi
Abone olBaykal sanayicilere seslendi. Ekonomik değerlendirmeler yaptı. Konuşmasında terörle mücadelenin reçetesini de sundu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ankara Sanayi Odası Mart
ayı Meclis Toplantısına katılarak sanayicilere hitap eti. Baykal
"GAP çok büyük enerji, sulama, barış, terörle mücadele
mücadelesidir" dedi ve GAP'ın nihai karını ölçü almadan zararları
da göze alarak ciddi yatırımlar yapmanın gerekli olduğunu
söyledi.
Baykal şunları söyledi:
"Türkiye’de büyüme istihdamı arttıran bir büyüme şeklinde
gerçekleşmedi. 1923 yılında Türkiye Teşvik-i Sanayi kanununu
çıkardı. Liberal bir anlayışla bu yapıldı. Ama 1929 bunalımı bunun
gelişmesine izin veremedi devletçi bir politikaya yönelindi.
TERÖRLE MÜCADELE İÇİN GAP |
Kamu yatırımı artık Türkiye'nin resmi gündeminden düşmüştür. Bunun sonucu olarak GAP da kendi kaderine terkedilmiştir. GAP çok büyük enerji, sulama, barış, terörle mücadele mücadelesidir. İşsizlikle mücadele ediyorsan GAP projesini derhal ayağa kaldırmak ve kamu yatırımlarını önemsemek lazım. GAP'ın nihai karını ölçü almadan zararları da göze alarak ciddi yatırımlar yapmak lazımdır. GAP bir muhasebe ve finans karlılığı meselesi olarak değerlendirilmemesi lazım. |
Sonraki yönetimler hep sanayinin önemini kavradı. İnönü, Bayar,
Menderes, Demirel hep fabrika açma sanayi yatırımı yapma gayreti
içindeydi.
Şimdi sanayi ihmal edildi. Bunu en temel bir konu olarak ele almak
lazım. Spekülatif sanayiye her türlü imkan sağlanırken çalışan
üreten cezalandırılmıştır. Bunu değiştirmek bir ihtiyaç olarak
gözükmektedir.
İKİZ AÇIK TEHLİKESİ
Önümüzde ikiz açık tehlikesi vardır. Biri bütçe diğeri cari
açık tehlikesi. Bütçe dengeleri açısından bakınca 2009’da iş
çığırından çıktı.
2009’da bütçe açığı 3 kat arttı. Cari açık azalarak 2009’da bir
denge sağlandı. Ama 2010’da görülen trend bütçe açığı ve cari açık
olarak ikiz açık tehlikesini göstermektedir.
Önümüzdeki dönemde yaşanması muhtemel siyasi gelişmeler ikiz açık
tehlikesinin gerçekleşme ihtimalini de kuvvetlendirmektedir.
HEM EKONOMİ KÜÇÜLÜYOR HEM AÇIK ARTIYOR
Dış ticaret açığının ekonomik küçülmeye rağmen devam ediyor olması
Türkiye’nin rekabet gücünün ortadan kalktığını gösteriyor.
Bunun sebebi hiç kuşku yok kur politikasıdır.
İthalat üzerindeki TSE denetimi kaldırıldı ve bu şirketlerimizi
haksız rekabete sürüklüyor.
ÜRETİCİYE HAKSIZLIK
Sanki ithal edilen her ürün Allah’ın emri TSE’ye uygun. Bu kendi
üreticimize haksızlıktır.
Dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanacaksın sonra rekabet
edeceksin. Bu olmaz.
Devletin finans ihtiyacını doğru yerden karşılayalım ya da asgariye
indirelim. Kendi ayağımıza vurmak zorunda kalmadan
karşılayalım.
Bağ-Kur ve SSK prim borçları tahsili zorlaşmış bir durumdur. Buna
bir çözüm bulunmalıdır. Futbol kulüplerinin vergi borçlarına
yapılan düzenleme gibi bir kolaylaştırma yapılabilir ama borç silme
olmamalıdır. Makul bir şekilde taksitlendirilerek ödenebilir bir
hale getirilmelidir. Bu ihtiyacı haklı buluyoruz.
12-24 ya da 36 aylık sürelerle bir düzenleme yapılabilir.
Eldeki bütün veriler şunu gösteriyor KOBİ’lere yönelik kredilerde
azalma olmuştur.
Krizin darbesini sanayi, sanayi içinde darbeyi de KOBİ’ler
yemiştir. Krediye erişimde çok ciddi sıkıntılar yaşamışlardır.
KREDİ GARANTİ FONU HAYATA GEÇİRİLMELİ
KOBİ’ler, 2007 87, 2009 82 milyar kredi kullanmışlardır. Takibe
uğrayan krediler de artmıştır.
Kredi garanti sistemi etkinleştirilmelidir. Biz bunu daha Türkiye
krize girmeden önermiştik. İzmir’de “Kriz geliyor. Önlem alın” diye
uyarmıştık.
Vergi indirimleri de bu öneriler arasındaydı. Ama hükümet dikkate
almadı. Başbakan sinirlendi ama 3 ay sonra yavaş yavaş dediklerimiz
yaptı.
Bu öneriler arasında kredi garanti fonu hala hayata
geçirilmedi.
Yeni iş kuranlara yönelik teşvikler getirilmelidir. Kamu
yatırımları önemsenmelidir.
TÜRKİYE YAPAY GÜNDEMİN TUTSAĞI HALİNE
GETİRİLDİ
Türkiye’nin gerçek gündemi kalkınma, istihdam, işsizlikle
mücadele.
Bundan daha doğal bir şey yok. Ama maalesef uzun bir süreden bu
yana, biz istediğimiz, halk istediği için değil Türkiye yapay
gündemlerin tutsağı haline getirilmiştir.
Bunu iktidar yapıyor. Şimdi de anayasa değişikliğini gündeme
getirdi. Gel de konuşma. Ama bu yapay bir gündem meselesidir.
Anadolu’yu geziyorum bir kişi bile “Ne olacak bu anayasa” demedi.
Anayasanın içinde işçi, köylü, memur, iş adamı yok.
Nereden kaynaklanıyor bu ihtiyaç. Ama birilerinin ihtiyacı var
herhalde. Ne var bunun altında. Nedir bu telaş.
KAVGANIN SEBEBİ 3 MADDE
Kavga nereden geliyor. Kavga 3 maddeden geliyor. Anayasa Mahkemesi,
HSYK ve parti kapatma meselesi.
Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değiştirilecek. Birdenbire
değiştirilecek. 17 üye seçilecek. Bunun 3 tanesini meclis, 14
tanesini cumhurbaşkanı seçecek.
Meclis seçecek diyoruz ama iktidar çoğunluğu seçecek. Sen
yanılıyorsun diyorla. Hayır gerçek budur. Orayı bir siyasi partinin
organı haline getirmektir amaç.
Anayasa Mahkemesi RTÜK’e de YÖK’e de benzemez.
Anayasa Mahkemesi bizi de rahtsız eden kararlar alır ama ne yapılım
memleketin Anayasa Mahkemesi.
Bir sorun olduğu zaman karar alır. Bazen seviniriz bazen üzülürüz.
Bir siyasi partinin organı haline gelmesi fevkalade
sakıncalıdır.
DAHA NE YAPACAK
Anayasa Mahkemesi Başkanı düzenlemenin anayasaya uygun olmadığını
söylüyor daha ne yapacak.
Çıkarılan yasa anayasayı ihlale teşebbüs olarak ortaya çıkar be
mahkeme o teşebbüsü iptal eder, mahkum eder.
Bu çok sakıncalı bir şey. Türkiye’de bir siyasi partinin açıkça
anayasayı ihlale teşebbüs ediyor olması beni üzüyor.
Başbakan risk alıyoruz diyor. Devlet yönetmek hiç gerek yokken risk
almak değildir.
Bu gerginlikten ne yarar sağlayacak, ne yarar bekliyor
bilemiyorum.
Siyasi çıkara dayalı mağduriyet senaryolarıyla ülkeye ızdırap
çektirmeye kimsenin hakkı yok.