Baykaldan tehdit gibi sözler
Abone olBaykal, Başbakan'ın "ispatlayamazlarsa alçaktırlar" dediği uluslararası projenin ayrıntılarını açıkladı; sonra da ağır sözlerle uyardı; MGK'ya da sert çıktı
CHP Lideri Baykal, basın toplantısı düzenledi... 25 gün önce
başlayan Kürt açılımı sürecinde AK Parti ve MHP arasındaki
gerilimin artması üzerine gözler Baykal'a çevrilmişti...
Başbakan'ın "Doğduluğunu ispatlayamazlarsa alçaktırlar, namussuzdurlar" sözlerine Baykal uluslarası proje iddialarının ayrıntılarını açıklayarak cevap verdi. "Başbakan küfürle hakaretle yıldırmaya susturmaya çalışıyor" dedi...
MGK'yı ne getireceğini bilmeden sürecin parçası olmakla suçladı; "Bu sürece göz yumanlar kim olurlarsa olsunlar tarihi bir vebalin altına girererler. Ben bilmiyordum diyemezsin senden güç alıyorlar. Farkında olmadan bu sürecin parçası haline gelme" dedi.
Türkiye'nin tarihi bir ayrım noktasına geldiğini belirten Baykal, Başbakan'ı da uyardı: "Sözlerim yeterince ağırdır. Bunu gerçekleştirmek için adım atarlarsa Türkiye'de siyaset çok farklı bir noktaya gelir."
İşte Baykal'ın açıklamaları:
MGK BİLE GERİLİMİN PARÇASI
Ortada henüz proje netleşmiş değildir. Herhangi bir uygulama gerçekleşmiş değildir. Ama başlatılan çalışma ve tartışmalar, düşünceler görüşler Türkiye’yi olumsuz etkilemeye başlamıştır. Geldiğimiz noktada maalesef çok ciddi gerilim kendisini göstermeye başlamıştır. Türkiye'yi olumsuz etkileyecek bir gerilim tırmanıyor... MGK bile gerilimin tarafı haline gelmiş durumdadır..
SANATÇILAR BÖLÜNMEYE BAŞLADI
Sanatçılar bölünmeye başlamıştır. Toplumun sevdiği saydığı sanatçılar ible bölünmektedir.
HÜKÜMET İŞİ GÜCÜ BIRAKMIŞ
Bu sürecin sonunda müthiş gelişmelerin olacağı, anaların gözyaşının dineceği, bir büyük barış ortamının gerçekleşeceği beklentisi yaratılmaktadır. Ama bunların nasıl gerçekleşeceği konusunda hiçbir ipucu verilmemektedir. Hükümet işi gücü bırakmış bu konuya konsantre olmuştur. Hükümetin ne yapacağı hala belli değil..
Toplumda bir bölünmeye sürüklenildiği, etnik ayrımcılığın gündeme gelip gelmeyeceği endişesi öne çıkmaktadır. Bir bölünme kaygısı, bir bölünme telaşı Türkiye'de toplumsallaşmaya başlamıştır. Toplumda 'bölünüyor muyuz' diye soruyor.
KÜFÜR NOKTASINDAKİ SÖYLEMLER TEHLİKELİ
Başbakan'ın küfür noktasındaki söylemler, bir süre sonra toplumun her noktasında yaygınlaşmaya başlayabilir. Bu anlaşıy bir süre sonra halkı, insanlarımızı da çok tehlikeli yollara sürükleyebilir.
Hükümet bir şey yapmak istiyor ama adını koyamıyor.. Yapmak istediği şeyin adını başkasının koymasını tercih eder gibi bir anlayış içindedir. yapmak istediğini birilerinin ağzından topluma duyurmak ister gibi bir anlayış içinde. Takvimi belli değil, çerçevesi belli değil, bu sürecin içinde görüştüklerinin arasında halk yok.
CHP ROTASI BELLİ OLMAYAN GEMİYE BİNMEZ
Hükümet CHP'yi de sürecin içine sokmak istemiştir. Biz CHP olarak ne istediğine karar ver öyle gel konuşalım demişizdir. Biz CHP olarak rotasını bilmediğimiz gemiye, hangi limana demirleneceği belli olmayan gemiye binmeyiz. Gideceğimiz yer belli, anaların gözyaşına gideceğiz sözleri bir saptırmadır.
[PAGE]HÜKÜMETİN MÜZAKERE KANDIRMACASI
Ortaya çıkan birinci gerçek hükümetin herkesten görüş alıyorum diye aslında müzakere yapıyor. Görüş alıyoruz diye kamufle ediliyor. Hükümet aslında daha müzakere sürecindedir.
DTP YETKİLİLERİ ISRARLA İMRALI DİYOR
DTP'nin, İmralı'nın ya da Kandil'in farklı, değişik öneriler sunacak durumda olmadığı, aslında bunların herhangi biriyle ortaya çıkacak müzakerenİn hepsiyle müzakere olduğu anlamına geldiğini söylemiştik. Böyle olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. DTP yetkilileri ısrarla İmralı'nın muhatap alınması gerektiğini söylemekteler.
PKK'NIN PROJESİ DÜN NEYSE BUGÜN DE ODUR
İkinci gerçek şudur ki; PKK'nın projesi başlangıçta neyse şimdi de odur. Değişen bir şey yoktur.
TERÖRLE MÜCADELE DEĞİL MÜZAKERE EDİYORLAR
Terörle mücadele değil müzakere yapıldığı görülmektedir. Çerçecvesi belirsiz, yaygın temas halinde bir çalışma yürütülmektedir. Sakın ha hiçbir şeyi konuşmayın anlamında bunu söylemiyorum.
DÜNYADA ÖRNEKLERİ VAR, MÜZAKERE YAPARSIN AMA..
Eğer terörün sona ereceğinden eminseniz eğer tamamen bitme noktasına geldiğini görüyorsanız, bir araya gelip görüştükten sonra tamamen kalkacağı güven anlayışı içindesiniz o zaman ben konuştum çözdüm dersiniz.
Dünyadaki bütün iktidarlar bitirme noktasında bu müzakereleri yapmışlardır. Ve başarıya ulaşmışlardır.
Şimdi hem müzakereye başlayacağım hem silahların bırakılması şart değil diyeceğiz. Sizin muhataplarınız silahları bırakmayacağız diyecek ama siz müzakereyi sürdüreceksiniz... Bu temasların getireceği nokta teröre son verilmesi değildir.
HACI BEKTAŞİ VELİ, YUNUS EMRE, MEVLANA..
Türkiye Anadolu'da sadece milli mücadele sonrası dönemi söylemiyorum. Bin yıldan beri Türk islam kimliği anlayışı içinde bir Türk İslam kimliği geliştirilmiştir. Bu da sadece silahla savaşla gerçekleştirilen bir süreç değildir. Kültür insanlarının filozofların şairlerin ve onların düşüncelerini Anadolu'ya tkaşıyan öncünün çabası vardır. Hacı Bektaşi Veli, Mevlana Yunus Emre bir kenara bırakılarak olmaz. Bu coğrafyanın bir kültür kimliği haline dönüşmüştür.
DIŞARIDAN BAKANLAR 'ONLAR TÜRKLER' DEMİŞLERDİR
Farklı entnik kimlikler milli devleti kurdu. Osmanlı İmparatorluğu, Selçuk'a dışarıdan bakan insanlar 'onlar Türkler' demişledir.
MOZART TÜRK MARŞI'NI NASIL YAZMIŞ
Mozart Türk Marşı'nı yazmış. Kürtlerle de karşı karşıya gelmiş, Çerkezlerle de gelmiş. Ama Türk marşı yazmış.
TÜRKLER ERMENİLER'İ KESTİ DİYORLAR
Türkler Ermeniler'i kesti diyorlar. Etnik Kürtler mi kesti demiyorlar. Onlar bizi böyle algılıyorlar...
Etnik kimliğe güçlü vurgu yapılması yanlış. Farklı kökenlerden gelmiş insanların her birisi bir etnik kimliğe kendini hapsetmek zorunda mı?
Arapça, Lazca konuşan vatandaşlarımız var. Ama onlar kendilerini böyle yaşamama konusunda rahatsız hissetmiyorlar.
[PAGE]VATANDAŞLIK TANIMI DEĞİŞTİRİLİYOR
Türklüğü bir etnik kimliğe indirgeyerek birilerinin etnik kimlik arayışının önünü açmak istiyorlar. Bu son derece yanlış. Arap kökenli bir insan Türkiye'De yaşıyorsa Türk milli kimliğinin parçasıdır.
Bizleri ayrıştırmaya yönelik projeler var. Anayasadaki Türk milli kimlik anlayışını kaldıralım önerisi tartışılmaktadır. 66. maddeyi ortadan kaldırmaya yönelik bir arayış var. Etnik kimliklere kendi etnik kimliklerini ifade etme çağrısı yapmak da ikinci temel noktadır.
TÜRKİYE'Yİ ANADİLDE EĞİTİMLE AYRIŞTIRACAKLAR
Bu işte Türkiye'yi ayrıştırma projesidir. Bunu bir demokrasi projesi diye kabul ettirmek mümkün değildir. Etnik kimlikleri eğitimle ayrıştırmayı öngörüyorlar. Elbette herkes anadilini özgürce kullanacaktır ama bu ayrı. ben devlet olarak anadillerden birisini üniversitede bir eğitim konusu olarak öğreteceğim sonra öğrenciler seçmeli ders olarak okulda öğretecekler sonra o anadilde edebiyat öğreteceğiz tarih öğreteceğiz. Bütün bunların amacı gençlerimizi bu toplumun bir parçası olmaktan çıkartmaktır.
ANAYASAMIZDA ÇOK NET BİÇİMDE YASAKLANMIŞTIR
Herkesin kendi anadilini öğrenmesi konuşması geliştirmesi haktır. Ama devletin resmi görevi o anadili öğretmek değildir. Anayasamızda bu çok net ifadelerle yasaklanmıştır.
Anadilde eğitimin kapısı açılacaktır. Ve Mustafa Kemal'in kurduğu Türkilye Cumhuriyeti devleti çok ciddi biçimde adğılmaya gidecektir. Bu süreç buraya doğru gidiyor bilerek ya da bilmeyerek...Devlet başka dilde eğitimin önünü açamaz.
BAYKAL'DAN UYARILAR
Bu tehlikeli süreçte ben uyarılarımı yapmak istiyorum.
1,. Bu ucu açık süreç bir an önce netleştirilmelidir. Bu belirsizlik türkiye'yi tehlikeye sokuyor. Hükümet ne istediğine bir an önce karar vermeli.
2. Bu süreç içinde milli bütülüğü milli kimliği zaman içinde dağıtmaya yönelik projeleri kesinlikle uygun görmeyeceğini kamuoyuna ifade etmelidir.
İnatlaşmanın, küfürleşmenin ardında yatan tablo budur. Kurnazca ortaya atılan proje bundan sonra takip edilecek olursa Türkiye'de huzurun tehlikee girdiği görülür. Milli siyaset Türkiye'nin huzuruyla kesinlikle oynamamalıdır.
[PAGE]ULUSLARARASI PROJEYE KİMLER KATILDI?
Başbakan değişik bir üslupla hakaret ederek yıldırmaya, susturmaya çalışıyor.
Türkiye’nin elindeki bu proje uzun süreden beri uluslar arası ilgi ve katkı ile şekillendirilmiş bir projedir. Bunun tartışılır bir tarafı yoktur. Çok açık yalın bir gerçektir. Siyasi hayatımızda bir rapor konuşuluyor.
Projeyi hazırlayan uluşsalarası kuruluş Atlantik konseyi bir ABD kuruluşu. İçinde devlet yönetiminde sorumluluğu üstlenmiş çeşitli kişiler çalışıyorlar. En son 13-15 nisan 2009’da Washington’da toplantı yapıldı. Toplantıya katılanlar arasında Norveç’in Washington büyükelçisi de vardı ve Norveç hükümeti bu çalışmaların gerçekleşmesi için fon tahsis etti.
Açık toplum enstitüsü olarak bilinen enstitünün temsilcisi, ABD ve İngiltere’nin eski Ankara büyükelçileri o toplantıda yer aldılar ve Eylül’de İstanbul’da bir toplantı daha olacak. Bu kişiler Türkiye’ye geldiler. Dışişleri Bakanlığı karşıladı ağırladı. Türkiye’den giden kişiler o konularda ciddi katkılar yaptılar.
KADEMELİ AFFI ÖNEREN ONLAR
Burada PKK üyelerine kademeli af çıkarılması önerildi. DTP’li tutukluların serbest bırakılması önerildi. Anayasa’daki Türk kelimesinin çıkarılması önerildi ve yargının katı ve hesap vermeyen niteliğine son verilmesi istendi.
Ankara Öcalan’la görüşmeyi kabul etmeyebilir ama DTP’liler bu meseleyi çözer denildi ve bu çerçevede yeni düzenlemelerin reformların yapılması istendi. Bu açık gerçek, örtülebilir tarafı yok.
GÜL'ÜN 'BAŞIMIZA DERT AÇILIR' DEDİĞİ BU
Cumhurbaşkanı Gül’ün, “Başımıza başka işler açılır’ dediği herhalde budur. Başbakan'a soruyorlar. Hemen harekete geçmemiz lazım, yılbaşına kadar zamanımız yok diyor. Ya kim ne şart koştu? Ne demek zamanın yok?
Başbakan ağır hakaretler küfürler söyleyerek bu gerçek saklanamaz. Başbakan’ın telaşsı zaten bu konunun önemli olduğu ortaya çıkmıştır.
Türkiye bu konuyu başkalarının yönlendirmesiyle ele alırsa bu Türkiye’ye yarar getirmez. Bunun somut örneklerini herkesten çok daha iyi biliyoruz. O konuda üzerimizde düşeni de elbette yapıyoruz. Yapmaya da devam edeceğiz.
BAŞBAKAN TELAŞINDAN KÜFÜR EDİYOR
Türkiye'de birdenbire 1 ay önce düğmeye basılmış gibi harekete geçilmesi, bakanın işini gücünü bırakıp bu konuya odaklanması tesadüf değildir. Türkiye için bir yol haritası için düğmeye basıldığı gerçektir. Bunun saklanır gizlenir bir tarafı yoktur. Başbakan ağır hakaretler küfürler söyleyerek bu gerçeği saptıramaz. Başbakanın telaşından zaten bunun böyle olduğu açıktır.
EĞİTİMİN BAŞINA MİLLİ SIFATI KONMUŞ ÇÜNKÜ..
1989 raporunun hala arkasındayız. Onun içindir ki eğitimin başına milli sıfatı eklenmiştir. Ama biz etnik kimlikleri özendiren eğitim yapılmasını özendirirsek o zaman milliyi kaldırmak gerekir, bu bir aldatmacadır.
Üniter devlet sözü milli kimliğini örtbas etmesi için kullanılamaz. Devlet üniter ama kimlikler parçalanmış. Üniter devlet sözü kamufle için kullanılamaz.
ATATÜRK'E EŞDEĞER BİR İŞ YAPIYORLAR!
Bu tarihi bir ayrım noktasına geldiğimizi gösteriyor. Yaptığımız iş Atatürk'ün devlet kurmasına eşdeğer bir iştir deniyor... Eğer gerçekten öyle adımlar atılırsa gerçekten öyle olur doğrudur. Türkiye Cumhuriyeti anlayışının sonuna gelindiğini gösterir. Bu ayrışmaların sonunda kardeşlik, demokrasi insan hakları çıkar diye düşünenler yanılgı içinderi. Irak'ta ne çıkarsa Türkiye'de de o çıkar. Yugoslavya'da ne çıkarsa Türkiye'de de o çıkar.
BİZİ BÖLERSE DİL BÖLER, TERÖR DEĞİL
Bu sürecin sonunda çatışma çıkar. Bu sürece göz yumanlar tarihi bir ayıbın içindedirler. Bu tarihi bir sorumluluktur. Bu ayıptan dönülmelidir. Yılmaz Özdil'in saptaması çok doğru bir saptamadır. Bizi terör bölemez. Bizi bölerse dil böler.Şimdi birileri bunu çok iyi bilerek hareket ediyor. Etnik dilde eğitim yapmak için adımlar atarak aslında Türkiye'yi ayrıştırmaya yöneltmektedirler.
O bölgede özellikle çocukların Türkiye üzerinde kendilerini söz sahibi görmekten hızla uzaklaşmaları. Zaten en önemli sorun bu. O çocukları kurtarmak lazım. türkiye'de söz sahibi olmalarına imkan verecek şekilde Türkçe'yi öğretelim derken o çocukları şimdi başka ir dünyaya yönlendirmenin hazırlıklmarı yapılıyor. Sözlerim yeterince ağırdır diye düşünüyorum. Kimseyi kırmak istemiyorum.
BAŞBAKAN'A TEHDİT GİBİ SÖZLER
Bu temel kimliği tahrip etmeye yönelik bir uygulamadır. Bunu gerçekleştirmek için adım atarlarsa Türkiye'de siyaset çok farklı bir noktaya gelir. Herkes kendine çeki düzen versin. Kendilerine emanet edilmiş Türkiye'yi perişan etmesinler.
MGK SÜREÇTEN NE ÇIKACAĞINI BİLİYOR MU?
Milli Güvenlik Kurulu'nun bu vahim sürece imza attığını söyleyebilir miyiz?
Milli Güvenlik Kurulu'nun ısrarlı vurgu yaptığı anlaşılıyor. Milli birliğe yönelik çalışmaları destekliyoruz diyor bildiri. Nereye gideceği belli olmayan bir süreci peşin desteklemek zaten bizi rahatsız eden. MGK bu açıklamayı yaptığı halde kaygılarımız var. MGK açıklamasında bu hedefe yönelik bir destek var mı yok mu? Süreç öyle tarif edilmiş ki MGK da sürecin parçası haline geldi, kandi'de temaslar yapan gazeteci de sürecin parçası haline geldi. Bilmeden o sürece angaje olmak yanlıştır. MGK bu süreçten ne çıkacağını biliyor mu? MGK biliyorsa mesele yok. MGK bizim bilmediğimiz toplumun bilmediği maddeleri biliyorsa mesele yok. Ben herhangi bir suçlama yapmak istemiyorum. Ama ayrı ayrı düşünceleri ne olursa olsun çok değişik kesimleri, insanları kurumları bu sürecin parçası haline dönüştürme çabasıdır. O yüzden biz bu sürecin dışında kaldık. Birileri bu süreci desteklemek zorunda kalmış olabilirler. Ya da şartlar oraya getirilmiş olabilir.