Baykal'dan postmodern darbe iması
Abone ol"Bükümetin bileti kesildi. Gidici bunlar" diyen Baykal, bu gidişin nasıl olacağı konusunda ise açıklama yapmadı.
CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'ın YÖK Tasarısı ile
ilgili tavrının Türkiye'de temel Anayasal kurumlar arasında bir
çatışmayı çok ileri bir noktada tahrik ettiğini bildirdi. Baykal,
''Tartışmalar hep böyle başlar. Hakimlerle tartışırlar, üniversite
hocalarıyla tartışırlar, gençlerle tartışırlar, medyayla
tartışırlar ve ondan sonra da giderler...'' dedi. Baykal partisinin
grup toplantısında yaptığı konuşmada, YÖK Tasarısı ile ilgili
değerlendirmelerde bulundu. Tasarı ile Milli Eğitim Bakanlığı'na
hakkı olmayan bir yetkinin verildiği, üniversitelere alınacak
öğrencilerin hangi temel eğitimden geçirileceği tartışmalarının
bulunduğunu ifade eden Baykal, ayrıca konunun bir demokrasi
tartışmasına dönüştürüldüğünü de bildirdi. İktidarın ''Demokrasi
anlayışımızın gereği olarak biz bunu yaparız'' noktasına geldiğini
kaydeden Baykal, şunları söyledi: ''Bunu da tartışmak gerekiyor.
Türkiye'de anayasal sistemimiz bir denge anlayışını yansıtmaktadır,
grupların karşılıklı dengesine dayalı bir Anayasal sistemimiz
vardır. Hükümetin bu sistem içinde Milli Eğitim Bakanlığı eliyle
Anayasamızda kendine özgü statüsü olan üniversitelerin yetkisine el
uzatması, (demokrasi anlayışının gereğidir) diye kabul edilemez.
Böyle bir anlayış ilkel bir demokrasi anlayışını yansıtır.
Günümüzde demokrasi daha ince dengeleri gerektiren bir noktadadır.
Bunu gözden uzak tutmamaya ihtiyaç vardır.'' AK Parti'nin iktidara
geldiği ilk günlerde toplumsal mutabakatı öne çıkartan bir
yaklaşımı olduğunu belirten Baykal, ancak bugün gelinen noktada
bundan uzaklaşıldığını ve kaygı verici gelişmelerin yaşandığını
söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tavrının Türkiye'de temel
Anayasal kurumlar arasında bir çatışmayı çok ileri bir noktada
tahrik ettiğini savunan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Üniversiteler ve çeşitli vesilelerle yargı kurumları ile yaşanan
tartışmalar... İktidarın içine girdiği istikamet kaygı verici bir
rotada seyretmektedir. Bu tartışma dolayısıyla şimdi bu biraz daha
derinleşmiştir. Anayasal kurumlar arasında bir çatışma, bir
tartışma ortaya çıkmaya başlamıştır ve buna Sayın Başbakan medyayı
da karıştırmıştır. Başbakan kendisine en büyük katkıyı vermiş olan,
en büyük desteği sağlamış olan ve olağanüstü bir iyiniyetle ve
yardımcı olma saikiyle, yol gösterme anlayışıyla, kendisine omuz
vermeye çalışan çevreleri acımasız bir biçimde suçlamaya başladı.
Bu bizim Sayın Başbakanımızın alıştığımız, gözlediğimiz bir
tavrıdır. Ama şimdi Sayın Başbakan medya gruplarını da suçlama
ihtiyacı içine girmiştir. Etme, bulma dünyası... Bu bizim siyasi
hayatımızda sık yaşadığımız birşeydir. Tartışmalar hep böyle
başlar. Hakimlerle tartışırlar, üniversite hocalarıyla tartışırlar,
gençlerle tartışırlar, medyayla tartışırlar ve ondan sonra da
giderler... Bu süreç işlemeye başlamış görünüyor. Sayın Başbakan'ın
yeni bir durum değerlendirmesi yapması gerektiğini düşünüyorum.
Kendisini bir yıl evvelki söylemlerinin tutsağı olarak saymasın,
ülkenin yararına gördüğü ve Türkiye'yi tekrar uyuma, iç dengeye
kavuşturacak kararları cesaretle alsın. Hiç kızmasın. medyaya,
yazarlara, bize de kızmasın, bir an evvel derlenip toparlansın.
Yoksa bu gidiş iyi bir gidiş değil.''