Baykal'dan kurultayla ilgili ağır iddia

Abone ol

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Sarıgül ve ekibini sert bir dille suçladı. Kurultayda kavga çıkaranları vandallara benzeten Baykal, olaylarla ilgili iddialarda bulundu.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Sarıgül ve ekibini sert bir dille suçlayarak, kurultayda ortaya çıkan manzaraya neden olanları ''vandallık''la nitelendirdi. Baykal, ''Bu olayları gerçek CHP'liler yapmadı. Bunların bir kısmı Şişli'deki otopark mafyasının mensuplarıdır. Bazıları Şişli'deki bar ve pavyonların badigartlarıdır'' dedi. Baykal, ''Bu olayları gerçek CHP'liler yapmadı. Bunların bir kısmı Şişli'deki otopark mafyasının mensuplarıdır. Bazıları Şişli'deki bar ve pavyonların badigartlarıdır'' dedi. Baykal, parti içinde Sarıgül ve ekibine yönelik tasfiye harekatının başlayacağı işaretini de vererek, ''Partiyi çıkmaza sokmak isteyenlere CHP fırsat vermeyecektir. CHP'yle kimsenin oynamasına izin verilmeyecektir'' ifadelerini kullandı. CHP Grubu bugün olağanüstü kurultayın ardından partisinin Meclis'teki ilk grup toplantısını yaptı. Toplantıya istifa edeceği söylentileri yayılan İstanbul milletvekilleri Zülfü Livaneli ile Kemal Derviş'in katılmaması dikkat çekti. Baykal, CHP'nin zaman zaman kurultay yaptığını; ancak kurultaya olan yoğun ilginin şaşırtıcı olduğunu söyledi. ''Kurultaya, CHP dışındaki güçlerin yarışmasıymış gibi bir güç yön verdi. Hepimizi üzen tablolar ortaya çıktı. Gerçek CHP'liler çok büyük üzüntü duydu, rencide oldu, bu acıyı hepimiz yaşadık. Bunlara karşı tavır takınılmalıdır. Karşı karşıya olduğumuz manzaranın arkasında kimler var?'' diye soran Baykal, şöyle konuştu: ''CHP kurultayı deyip geçersek çok büyük haksızlık yapmış olursunuz. O manzara orada kendiliğinden ortaya çıkmadı. CHP'ye yakışmadı diyenlere saygı duyuyorum. Ama bunun arkasında kimler vardı? Kürsüler tahrip edilmiş, elektronik sistem bozulmuş. Vicdanlar kanar, böyle bir şey olamaz; tam bir vandallık. Kimisinin cüzdanı kayboldu, kimisinin ayağı ezildi. Kurultaya giriş manzarası evlere şenlik. Camlar, kapılar kırılıyor. İyi niyetle elektronik sistem kuruluyor, ama vurup geçmişler. Açış konuşması yapacağım, kendi kurultayımı huzur içinde açmamı engellemeye çalışıyorlar. Başlarındaki insanın, CHP'li bir belediye başkanına yaptığı saldırı tablonun iç yüzünü bize gösteriyor. Bir vandallık (Türk Dil Kurumu Sözlüğü'ne göre vandallık, eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkma düşünce ve davranışı). Ağzını yüzünü kanatmalar, yumruğunu ağzına sokmalar. Pişman değilim diyorlar. CHP'de böyle bir şey var mı, bu demokrasiye yakışır mı? Bir büyük facia yaşadık. Kurultayı basanlar değil, onlara destek olan pek çok çevreye karşı mücadele verilmiştir. İlk kez böyle bir zorbalık ve şiddet dayatılmıştır. CHP bunu ters yüz etmiştir. Bu tablonun arkasında kimin olduğu da görülmüştür.'' Baykal, kurultayda ortaya çıkan manzaranın sahiplerinin, kurultay öncesinde çözüm diye gösterdiklerini bu acı manzarayla baş başa bıraktığını ifade ederek, ''Bu manzaranın arkasındakiler, önündekiler, umut bağlayanlar, medet umanlar hepsi fotoğrafın içinde. Gençlik kollarımız var. Kurultay başkanı güvenlikten yardım istedi. CHP'nin hangi tehditlere maruz kaldığını anladınız mı? Teslim mi olacaktık, korkacak mıydık? Direndik, anlattık, halkımız gerçekleri kendi gözleriyle gördü'' yorumunu yaptı. MEDYA VE HÜKÜMETE SERT ELEŞTİRİ Baykal, Sarıgül'ün yolsuzluk iddialarına kurultayda yanıt veremediğini hatırlatarak, medyayı olayı yazmamazlık, hükümeti de raporun gereğini yerine getirmemekle suçladı. Baykal, ''Yolsuzlukla mücadele kahramanları, yanınıza yaklaşılmıyor. Burada niye korumuyorsunuz, niye gıkınız çıkmıyor? Türkiye'de belediyeler vesayet altında. İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin raporu var, niye gereği yerine getirilmiyor? Rüşvetin parasını kim verdi? Bunları soracak bir makam, savcılık yok mu? Bütün Türkiye'de bunu savunmak CHP'ye mi kaldı?'' diye sordu. Baykal, kurultayda manzaraların tek tek kaydedildiğini ve bu görüntüleri incelemek için bir komisyon kurulduğunu belirterek, ''Bu olayları gerçek CHP'liler yapmadı. Bunların bir kısmı Şişli'deki otopart mafyasının mensuplarıdır. Bazıları Şişli'deki bar ve pavyonların badigartlarıdır. Yaşanan manzaralarını yapanlar hangi düzeyde olursa olsun partinin yetkili organları inceleyecektir. Bu süreçten partimiz arınarak çıkacaktır'' dedi. ''Partiyi çıkmaza sokmak isteyenlere CHP fırsat vermeyecektir. CHP'yle kimsenin oynamasına izin vermeyecektir'' diyen Baykal, verilen mücadelenin parti içi mücadele olmadığını, CHP'yi savunmanın, Türkiye'yi sahiplenme mücadelesi olacağını dile getirdi. Medyanın muhalefete muhalefet ettiğini, bunun önemli bir sorun olduğunu iddia eden Baykal, komplo teorilerini gündeme getirdiği için kendisini eleştirenlere de, ''Komplo teorileri yaratıyor deniliyor. Bu, Ortadoğu kültürünün uzantısı deniliyor. Ortadoğu'da insanlar komplo kavramlarıyla düşünüyorlar. Bilgi ve yetenekleri daha mı farklı? Komplo onlar için bir gerçek. Komplo dünyasında yaşıyorlar. İsveç'te komplo teorisiyle düşünmezsiniz; ama Ortadoğu'da kimin eli kimin cebinde belli değil. Komplocu olmayın da Polyanna'cı mı olun? Durduk yerde kızımın hesabı varmış diye uydurma belgeyi niye üretiyorlar? Bunu sormayacak mıyız? Bunlar teori değil, gerçekler'' ifadelerini kullandı. ''ORTADOĞU'DA POLYANNA POLİTİKASI İZLENİYOR'' Baykal, Irak'taki seçimlerden bir siyasi sonuç mu, yoksa etnik, mezhepsel, dini kimlik tablosu mu ortaya çıkacağının iyi düşünülmesi gerektiğini vurguladı. ''Seçimler, Irak'ta ortaya çıkan parçalanmanın tescil edilmesidir. Bu seçimde Sünniler biz katılmıyoruz diyorlar. Bu tablo Irak'ın kimlik çatışması ortamına sürüklenmekte olduğunu gösteriyor. İnsanların etnik kimlikle kendilerini ifade etmeleri Ortadoğu'yu büyük sıkıntı içine sokar'' diyen Baykal, ''Biz bu uyarıda bulunmuş, Pandora'nın kutusunu açmayın demiştik. Şimdi bu kaygı ortaya çıkıyor. Askeri güç de bunu engellemeye çalışmadı. Irak toplumunu birbiriyle kaynaştıracak bir alt yapı oluşturulamadı. Biz Irak'ın toprak bütünlüğünün sağlanmasını istiyoruz. Etnik çatışmadan korkuyoruz. Bunun işaretleri ortaya dıkan manzaranın sahiplerinin, kurultay öncesinde çözüm diyçıkıyor. Türkiye Irak konusunda tezlerini, hedeflerini, müttefikimiz ABD'ye anlatmayı başaramadı'' dedi. Baykal, hükümetin Irak konusunda etkisiz kaldığını öne sürerek, Türkiye'nin önerilerinin gündemden düştüğünü, Kerkük'ün nüfusunun çok ciddi şekilde çarpıtıldığını, Türkiye'nin uyarılarının dikkate alınmadığını ifade etti. Türkiye'ye, ABD'nin ''Siz bu işi unutun. Bu işler Irak'ın kendi işleri, siz işinize bakın'' mesajı verdiğini belirten Baykal, Irak'ta parçalanmanın olacağının söylendiğini; ancak hiçbir tedbir alınmadığını vurguladı. Baykal, ''Irak'ta kırmızı çizgilerimiz ortadan kalkmıştır. Hükümet, bu durum karşısında seyirci kalamayız demekle yetinmiştir. Türkiye sadece niyet beyanında bulunmuştur. Ortadoğu'da Polyanna politikası içine girilmiştir. Gelinen nokta hayal kırıklığıdır'' dedi. Genelkurmay 2. Başkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı'nın şikayet ve iyi niyet talep eden açıklamalar yaptığını dile getiren Baykal, ''Ortadoğu kontrolümüz dışında aldı başını gidiyor. Türkiye'ye yönelik temposu artan bir diplomatik trafiğe tanık oluyoruz. Türkiye kritik yeni bir döneme sürüklenmektedir. Hepimizin özen gösterme mecburiyeti vardır. Tünel daralmıştır, Türkiye dikkatli olmalıdır. Dış politikanın kaderi, Başbakan ve Dışişleri Bakanı'na emanet edilemeyecek kadar ciddi bir tablodur'' diye konuştu. Baykal, halkı dış politika alanında harekete geçirmek gerektiğini, bunun CHP tarafından 1 Mart tezkeresinde yapıldığını belirtti. RTÜK KANUN TASARISI VE SEKA Baykal, RTÜK Kanun Tasarısı'nı da eleştirdi. TBMM'ye ait olan her siyasi partinin katkı vermesiyle oluşan adaylık anlayışının Bakanlar Kurulu'na indirgenmesinin kabul edilemeyeceğini kaydeden Baykal, ''Şeker, Enerji Kurulu gibi RTÜK de Bakanlar Kurulu'nun şekillendireceği bir kurul haline dönüştürülüyor. Düzenleyici kuruluşların bağımsız olmasına ihtiyaç var. Özerk kuruluş kavramı çıkmaz. Bakanlar Kurulu emrinde bir RTÜK yaratmak istenmektedir. AKP'nin gerçek demokrasiyle ilgisi yoktur. Toplumun bütün kurumlarını kendi denetimi altına almak istemektedir. Bunu uygun görmüyoruz. Demokrasi kılıcını basın kuruluşlarının önüne getirmektedir. RTÜK kararlarının yargı denetimine tabi olamaması öngörülmektedir. Bu anayasa aykırıdır. Özgür yayıncılık istiyoruz'' dedi. SEKA ile ilgili yargı kararının özelleştirme destekçileri açısından sevindirici olmadığını hatırlatan Baykal, SEKA'nın kapatılmasının işçiler açısından olumlu olmadığını, arsaların talan edildiğini ileri sürdü. Baykal, şöyle konuştu: ''Fabrikayı çalıştırmak için yatırım yapılmıyor. Bu alanda, yüzde 30 ithalat yapılıyor. Özelleştirmeyin demiyoruz, ama kapatmayın. Bu işsizliği arttırır. Yine Balıkesir'de 1.1 milyon dolar fabrikayı sattılar. Mahkeme iptal etti. Danıştay kararı onayladı; ama yapacak bir şey yok denildi. Özelleştirme çağdaşlık konusundur. Siz dinozor musunuz diyorlar. Gerçek ortada.'' İzmir Limanı'nın AK Parti teşkilatında görevli bir kişiye 'al işlet' denilerek verildiğini belirten Baykal, bu kişinin şirket kurup liman yönettiğini, başkanlığın 'iptal ettik' demesine karşın devletin bedelini öd dkan manzaranın sahiplerinin, kurultay öncesinde çözüm diyeyeceğini ifade etti. Baykal, ''Adam parasını ödemiş, satın almış. Devlet şimdi bunun bedelini ödeyecek. Birileri özelleştirmeden şikayet etme, ağzına biber sürerim dedi diye yanlışları görmezden mi geleceğiz?'' şeklinde konuştu. Baykal konuşmasını yaparken, bir partilinin laf atması üzerin Grup Başkanvekili Kemal Anadol, ''Yerine oturun'' diyerek müdahale etti. Baykal ise, ''Dokunmayın'' diyerek partilinin yerine oturmasına izin verilmesini istedi. Baykal, kurultayın ardından kendisine ulaşan mesajlardan da örnekler okudu.

Günün Önemli Haberleri