Baykal'dan Evren'e mektuplu rest
Abone olCHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın, 12 Ağustos 1983 tarihinde Kenan Evren’e yazdığı mektup ortaya çıktı.
Mektupta Baykal Evren'e “MGK, 1982 Anayasası’nın
yürürlüğe girmiş hükümlerini değiştiremez. Anayasa, siyasal
partilerin nasıl kapatılacağını belirlemiştir. Anayasa’nın hiçbir
maddesinde de TBMM’ne siyasal parti kapatma yetkisi
verilmemiştir” restini çekmiş.
Baykal, "Milli Güvenlik Konseyi Sayın
Başkanlığı’na" diye yazdığı mektupta, MGK’nın 31 Mayıs
1983 tarihli ve 79 Sayılı kararını hatırlattı.
Anayasa’nın hiçbir maddesinde TBMM’ye siyasal parti kapatma yetkisi
verilmediğinin altını çizen Baykal'ın, Kenan Evren'e gönderdiği
mektupta şu ifadeler yer aldı:
“79 sayılı kararla 16 siyaset ve devlet adamının fiilen tutuklanma
biçiminde ortaya çıkan ‘ikamete tabi tutulma’sı
ise tam bir hukuk faciasıdır. MGK, yeni Anayasa kendisine yer
verdiği için ve yer verdiği ölçüde görev yapma durumundadır. MGK,
1982 Anayasası’nın yürürlüğe giren maddelerini tamamen ya da kısmen
değiştiremez, iptal edemez, yürürlükten kaldıramaz ve bu maddelerin
kapsamını bir kısım TC Vatandaşları için genişletip daraltamaz.
Anayasa’nın geçici 4. Maddesinde düzenlenen siyasal hak
kısıtlamalarını nasıl affedemez ise, kapsamlarınıda genişletemez.
Kısacası MGK, 1982 Anayasası’nın yürürlüğe girmiş hükümlerini
değiştiremez.
BÖYLE YETKİ YOK
Halbuki 79 sayılı karar Anayasa’ya ve siyasi partiler kanununa göre
kurulup hükmü şahsiyet kazanmış bir siyasal partiyi Anayasa’nın
yürürlüğe girmiş maddelerini açıkça ihlal ederek 'temelli
kapatmıştır'. Anayasa, siyasal partilerin nasıl
kapatılacağını belirlemiştir. Anayasa’nın hiçbir maddesinde de
TBMM’ne siyasal parti kapatma yetkisi verilmemiştir. 1982
Anayasası’nın kabulünden sonra ise, TBMM bile sahip olmadığı yargı
yetkisinin, onun adına MKN’nin kullanması, meri hukuk düzeni içinde
anlaşılabilir değildir. 1982 Anayası’nda, iddianamesiz, savunmasız,
yargılamasız, kanunsuz, yetkisiz, yargı organı dışında alınacak bir
tutuklama kararına yer yoktur.
ASIL ÖNEMLİ OLAN
Sanıyorum asıl önemli olan, bir Anayasa ihlalini de göze alarak,
bir siyasi partinin kapatılmasına, on binlerce insana yeni siyasal
hak yoksunluğu getirilmesine ve 16 kişinin toplumdan tecrit
edilmesine niçin ihtiyaç duyulduğudur. Öyle anlaşılıyor ki, bu
uygulama, geçmişe dönük bir hesaplaşma hevesinden değil geleceği
biçimlendirme özleminden kaynaklanmaktadır. Siyasal hayatımızda
gelecekte büyük tartışmalara konu olacak bu karar ve uygulama ile
ilgili değerlendirmemi daha bu aşamada doğrudan MGK’ne bildirmenin
dürüstlük gereği olduğunu ve kamuoyunda açıkça tartışılamayan, bu
nedenle de muhtemel zaafları ortaya konulamayan bu kararla ilgili
görüşlerimi bilmeye MGK’nin özellikle hakkı ve ihtiyacı olduğunu
düşündüm. Avrupa’da 700 yıl önce Magna Carta, Habeas Corpus ile
güvence altına alınan temel hakların Türkiye’de 1983 yılında ihlal
edilmesi karşısında, hakları ihlal edilenlerin bile bu duruma
itiraz edememeleri gibi bir ayıptan ülkemi korumak istedim. Gücüm
bu kadarına yetti.”