Baykal'dan Erdoğan'a cevap
Abone olCHP Lideri Baykal, Erdemir’in satışına, Başbakan Erdoğan’ın iddiasının aksine "ideolojik argümanlarla" karşı çıkmadıklarını söyledi.
TOBB’un 60’ıncı Genel Kurulu Başbakan Erdoğan’la ana muhalefet
lideri Baykal arasında "Erdemir" polemiğine sahne oldu. Baykal,
Genel Kurul’da yaptığı konuşmada, Türkiye’nin kendi ayakları
üzerinde duracak bir ekonomik tablo çıkarmak zorunda olduğunu
vurguladı. Konuyu Erdemir’in satışı ve buna karşı çıkan CHP’ye
Başbakan Erdoğan’ın yönelttiği eleştirilere getiren Baykal, Erdemir
dahil "elde avuçta ne varsa" satılarak dönemin kurtarılmaya
çalışıldığını söyledi. Satışa karşı çıkmalarının ideooljik
karşıtlık olarak algılanmasının yanlış olduğunu söyleyen,
"İdieolojik argümanla karşı çıkmıyoruz" diyen Baykal, kuruluşun
özelleştirilmesi değil satışının söz konusu olduğuna dikkat çekti.
Erdemir’in en büyük 500 sanayi kuruluşunun birincisi olduğu, zarar
etmediği, geçen yıl 640 milyon dolar kar ettiği, teknolojik
ilerleme için 1.5 milyar dolar bütçe ayırdığı ve bunun 330 milyon
dolarının geçen yıl kullanıldığına dikat çeken Baykal, Erdemir’le
birlikte İskenderun Demir çelik, bazı maden yatakları ve Erdemir’in
Romanya’daki şirketinin de satılmak istendiğine işaret etti. "AKLI
BAŞINDA HERKES KARŞI" Erdemir’in rakiplerine satılacağına da işaret
eden Baykal, "Kaça satılacak? 2 yıllık karına" dedi. Baykal,
Erdemir’in satışına "aklı başında herkesin" karşı olduğunu söyledi.
Erdemir’in Türkiye ekonomisinin can damarı olduğunu vurgulayan
Baykal, Erdoğan’ın yakın dostu İtalya Başbakanı Berluskoni’nin
İtalyan bankalarının yabancılara satışını engellemeye çalıştığını
anımsatarak, "Ama biz Türkiye’de isteyene gel buyur diyeceğiz.
Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye’nin derdi günü kurtarmak değil
sadece satarak, kapatarak Türkiye’nin ekonomik sorunlarını bitirmek
mümkün değil. Biraz da üreteceksiniz" dedi. "TÜRK EKONOMİSİNİ CAMİ
ÖNÜNDE BULMADIN " Baykal, konuşmasında Erdoğan’ın ekonomiye ilişkin
iyimser değerlendirmelerine de yanıt verdi. Ekonomideki tablonun
doğru görülmesinin gelecek açısından önem taşıdığına dikkat çeken
Baykal, Türkiye ekonomisinin uzun tarihsel süreç içinde çeşitli
yönetimlerin katkılarıyla şekillendiğini anımsattı. "Türk ekonomisi
sokakta bulunmuş, birilerinin lütfedip başarıya götürdüğü bir
ekonomi değil" diyen Baykal, ekonominin arkasında 80 yıllık emek
olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Türk ekonomisinin sahipsiz, cami
önüne bırakılmış bir ekonomi olmadığı gerçeğini herkesin kafasına
yerleştirmesinde yarar var." Baykal, Atatürk, İnönü, Bayar,
Menderes, Demirel, Özal, Yılmaz ve Çiller’i anarak gelmiş geçmiş
tüm yöneticilerin haklarını yemeden anmanın herkese düşen milli bir
görev olduğunu ifade etti. AKP’nin 5 yıldır uygulanan IMF
programını sürdürdüğünü, 3 yıl daha uzatılması için niyet mektubu
verdiğini anımsatan Baykal, enflasyonun Başbakan’a teslim
edildiğinde yüzde 70’lerden 35’e düştüğünü bunda mücize değil
halkın fedakarlığının bulunduğunu, Erdoğan’ın da aynı programı
uygulayarak yüzde 10’lara çektiğini anlattı. Baykal, Erdoğan’a
"Kimse bu tabloyu kendi kişisel başarısı olarak görmesin" diye
çattı. Baykal, bunun işini yitiren milyonlara saygısızlık olacağını
ifade etti. Türkiye’de ikili bir ekonomik yapınının ortaya
çıktığını "düşük kur, yüksek faiz politikası" izlendiğini TL’nin
yapay olarak değerlendiğini, faizlerin hala enflasyonun üzerinde
olduğunu belirten Baykal, sıcak para tehlikesine de dikkat çekti.
Baykal, Türkiye’de 38 milyar dolar sıcak para bulunduğu, bu paranın
"faiz kur makasından yararlanmak için" geldiği ve çıkması halinde
Türkiye’yi büyük bir tehlikenin beklediğine işaret etti. Erdoğan’ın
"havadan para kazanma dönemi bitti" dediğini anımsatan Baykal,
sıcak paranın dolar faizi üzerinden yüzde 30 kazandığını
vurgulayarak Erdoğan’a "Türkiye’de hangi iş adamı o parayı
kazanıyor?" diye sordu. Türkiye’de reel piyasayla mali payasa
koşullarının birbirinden "kopmaya" başladığını kaydeden Baykal,
yüzde 10’luk büyüme oranı açıklandığını belirterek, bu büyümeye
karşı mükellef sayısının 120 bin azaldığını, kayıt dışılık, icralı
senet sayısının ve işsizliğin arttığını, vergi tahsilatı ve
elektirik kullanımının azaldığını vurguladı. "BÜROKRASİ SADECE
YABANCI SERMAYE İÇİN AZALTILIYOR" İnşaat, tekstil, turizm gibi
sektörlerin durumuna da değinen Baykal, yatırımda bürokrasinin
azaltılmasının sadece yabancı sermayeye dönük algılandığını
belirtti. Baykal, bürokrasinin yerli sermaye için de azaltılması
gerektiğini ifade etti. Baykal, Türkiye’nin kendisine yeni
sektörler geliştirmesi gerektiğini söylerken, bilgi teknoloji
alanında ciddi atılım yapması gerektiğini kaydetti. Türkiye’nin
borç ödeyip faiz dengesini tutturmanın ötesine geçmesi, reel
sektöre yönelmesi gerektiğini belirten Baykal, Başbakan’ın doğrudan
yabancı sermaye yatırımlarının arttığına ilişkin açıklamalarına
karşı da 2004’te sadece 300 milyon dolarlık bir net doğrudan
yabancı sermaye girişi olduğunu savundu. Borç yükünün kabul
edilemez şekilde yüksek olduğunu, Erdoğan’ın açıklamalarının aksine
borcun GSMH içindeki oranında bir azalma bulunmadığını savunan
Baykal, Başbakan’a "Kendinizi aldatmaya gerek yok" dedi.
Türkiye’nin 5 yıldır yüzde 6.5 faiz dışı fazla verdiğini, buna
rağmen ülkede borçların azalmadığını belirten Baykal, "Ortaya çıkan
manzara kaygı veriyor" dedi. Toplanan vergilerin faiz ve borç
ödemesine aktarıldığını belirten Baykal, KDV ve kurumlar vergisinin
yüksek olduğunu, bu nedenle kayıt dışı ekonominin büyüdüğünü
söyledi. Baykal, "Vergi vergiyi kaçırmaya başlamıştır" dedi.
İktidarı işsizlikle ilgili istatistiklerde "oyun" yapmakla suçlayan
Baykal, iş gücüne katılım oranı şeklinde bir kavram kullanıldığını,
bunun da yüzde 48.5 kabul edildiğini, bu nedenle işsizliğin "düşmüş
gibi" gözüktüğünü söyledi.