Baykaldan Erdoğana ağır sözler
Abone olBaykal Erdoğan'ın üslubuna taktı. İşsizlik için sunduğu önerilere Erdoğan'ın verdiği cevap CHP liderini kızdırdı.
Baykal'ın gündeminde Erdoğan vardı. Baykal,
işsizlik önerilerini sunduğu paketle dalga geçtiğini savunan
Erdoğan'a "Bu üslup maganda üslubu" sözleriyle tepki
gösterdi.
Baykal "kırk fırın ekmek yesen de adam olamazsın" diyerek Erdoğan'ın "Kırk fırın ekmek yesende iktidara gelemezsin" sözüne cevap verdi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Sinop'ta, partisince düzenlenen mitingde halka hitap etti.
ÇAREYİ SÖYLEDİK
Başbakan bir çaresi varsa söyleyin, uygulamazsam siyasi hayatımı
bitiririm dedi. Ben de dedim ki, senin çare bulmanı istiyorum
dedim. Bende bu konuda uygulayıcı gerçekçi ayağı yerde 7 tane
teklif yaptım. Bu teklifi ekonomiyle ilgili çevreler, iş dünyası,
esnaf kuruluşları, çok doğru çok önemli diye karşıladı. Bende
merakla bekliyorum başbakan ne söyleyecek acaba?
Çıkmış demiş ki, siyasi hayatımı bitiririm demek ne anlama geliyor?
İçinde bir gerilim var kavga etme ihtiyacı var. En normal konuyu
konuşurken dahi çareyi söyle uygulamazsam siyasi hayatımı bitiririm
diyor.
Çareyi söyledik, bekledik iki gün çıksın bir şey söylesin. Dünyada
krize tedbir almayan bir tek Türkiye kaldı. Sadece Türkiye’de
başbakan meydan meydan dolaşmakla övünüyor. ABD, Fransa, İtalya her
yer yapıyor. Sende yap ilan et. İşsizlikten kırılıyor insanlar.
Aileler intihar etmeye başladı.
Kasım sonu itibariyle işinden ayrılan insan sayısı resmi rakama
göre 645 bin. İşsiz olmakla, işten çıkarılmayı birbirinden ayırmak
lazım. Bir insan işinden uzaklaştırıldığı zaman o büyük bir şoktur.
645 bin işinden çıkarılmış insan sayısı, akşam eve ekmek götüremez
hale birden düşmüş insan sayısı. Türkiye’nin ana meselesi bu.
Söyledik 7 tane madde. Sonra çıktı, “Hadi sen işine bak” dedi.
Benim işim milletin derdi. Kırk fırın ekmek yesende iktidara
gelemezsin diyor, bu neyin cevabı? İşsizliğe çare demiş, bende
çaremi söylemişim, çareye karşı da söylediği laflar.
BU ÜSLUP MAGANDA ÜSLUBU
Bu üslup maganda üslubu. Bu üslup başbakan üslubu değil. Biz
Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün üsluplarına alışığız. Ne söylediğini
bilmeye alışığız. Bu külhanbey maganda üslubu ona yakışıyor
olabilir, ama T.C. Başbakanı’na yakışmıyor.
Bana diyor ki kırk fırın ekmek ye iktidara gel. İçimden geçen şu.
Bak sen iktidar olmuşsun ama adam olamamışsın. Bana öyle geliyor ki
kırk fırın ekmek yesen de adam olamazsın.
Türkiye’nin borcu 220 milyar dolardı, 80 yıllık Türkiye’nin borcu.
Bunlar iş başına geldi, 7 yılda o borç 1 kattan fazla arttı. Bugün
Türkiye’nin borcu 500 milyar dolar. Elde avuçta ne varsa, eserler,
fabrikalar, tesisler, santraller, metro kimya tesisleri tümü
satılmış.
Bu doğal mı? Bunu böyle kabul edebilir miyiz? Türkiye’nin ekonomisi
iyi gidiyor diyebilir miyiz? İşsizlik diye anlatıyoruz. Bizden
başka bunu konuşan yok. Başbakan meydanlarda, Sinop’a da geldi.
İşsizlikten, esnaftan, çiftçiden bahsetti mi? Çaresini şöyle şöyle
bulacağız dedi mi? Ne konuştu burada varsa yoksa CHP, medya, basın
gazeteciler.
SEN İŞİNİ YAP
CHP’yle uğraşacağına sen işini yap. Sen işini yaptığın zaman
vatandaş senin hakkını verir. Çiftçiye esnafa emekliye karşı
görevini yap.
Başbakanlık ahlakıyla kültürüyle belli bir seviye gerektirir.
Başbakan asabını kontrol edemiyor. Ne zaman ne söyleyeceğini tam
bilemiyor. Aynadan çıktığı zaman ortalık karışıyor. Ama üslubuna
dikkat etsin.
Geçenlerde her kuşun başından kavurma olmaz demiş. Kuş ve baş
laflarını da çok fazla ağzına almasın. Her kuşun eti yenmez
unutmasın bir. Kuş ve baş laflarını da bıraksın iki. O başın içinde
ne var, kuşun nesi var sorusu geliyor. O nedenle başbakan bu
konuları bıraksın.
Bizden şikayetçi ve televizyon, basından şikayetçi. Şimdi sen niye
durup durup CHP diyorsun. Benimle uğraştığı yetmiyor, İsmet
Paşa’yla uğraşıyor. İsmet Paşa’ya uğraşıyor da, Atatürk’e bir şey
diyemiyor.
MEDYAYLA UĞRAŞIYOR
Şimdi bir de medyayla uğraşıyor. Bak bizim sana karşı bir husumetim
yok. O medya da sana bugüne kadar en büyük omzu vermiş medya. Şimdi
niye şikayetçi? Şimdi bizim de CHP olarak medyanın da üstünde
durduğu bazı konular bunu rahatsız etmeye başladı.
Birden bire rahatsız olmaya başladı. Nedir onlar yolsuzluklar.
Başta Deniz Feneri. Deniz feneri çıktı başbakanın kimyası dengesi
bozuluverdi.
DENİZ FENERİ DAVASI
Deniz Feneri’nin anlamı değeri ne? Deniz Feneri Türkiye’deki
yolsuzluğun artık kişisel yolsuzluk olmaktan çıktığını, yolsuzluğun
artık bir insanın sütünün bozuk olmasından kaynaklanmadığını,
dernekleştirilmiş, kanunu kullanan devleti kullanan, iktidarı
kullanan bir yolsuzluğa dönüştüğünü ortaya koyuyor.
Bu yolsuzluk ki evlere şenlik. Hayırsevermiş gibi kendilerini
takdim ediyorlar, parayı topluyorlar Almanya’da, kuryelerle buraya
taşıyorlar parayı, o parayı kendi hesaplarına şirketlerde
değerlendiriyorlar, TV kanalı kuruyorlar, o kanalda AKP’ye destek
oluyorlar ve bu çarkı döndürüyorlar.
Bu olurken, hükümet karar alıyor diyor ki bu millete halka topluma
yararlı bir teşkilattır diyor, karar çıkarılıyor. Arkasından bir
karar daha çıkarılıyor, buna vergi kolaylığı yapmak lazım.
Türkiye’nin barışı huzuru için cephede sınırda hayatını tehlikeye
atmış, gazi olmuş şehit olmuş insanların ailelerine yardımcı olmak
için kurulmuş olan Mehmetçik Vakfı’na tanınmayan vergi kolaylığını
bu sahtekârlara tanıyor.
Bu Türkiye’deki bir yolsuzluk. Almanya’dan dosya bekleniyordu, 6 ay
beklediler dosyayı. CHP olarak gittik o dosyayı Türkiye’ye
getirdik. Şimdi geldi diyorlar, şimdi de tercüme edilmesi
bekleniyormuş. Kanunsuzluğu yapan vatandaşlarımız. Bizim
vatandaşlarımız da senin yakınların eşin dostun. Tanıyor musun
onları dedik, önce tanımıyorum demeye çalıştı, sonra fotoğraflar
çıktı. Şimdi diyor ki, insanın diyor arkadaşı suç işlemiş olabilir
diyor, belki senin de arkadaşın suç işlemiş diyor, bozuksa bozuk
diyor.
Kimin hakkında diyor? Fener yolsuzluğunu yapanlar hakkında.
Olabilir ben sana sen onları neden tanıyorsun diye eleştiri
yöneltmiyorum.
Seni ben bu yolsuzluk olduğun halde, başbakan olarak yetkilerini
kullanıp gereğini yapmıyorsun diye suçluyorum. Niye bu konuyu
aydınlığa kavuşturmadın? Neden üzerine gitmedin? Takip etmiyor
olman suç.
ÇIK KARŞIMA ÇIK
Çık karşıma çık. Arkamdan konuşma. Yüzüme konuş. Çık ortaya
yüzyüze tartışalım, konuşalım. Sen bana söyle ben de sana
söyleyeyim. Neden kaçıyorsun, demokrasi kaçağı olmak Başbakan'a
yakışır mı?
Meydanlarda gez bağır çağır, ama yüz yüze gelelim diyince yok.
Kaçıyor. Gel konuşalım herkes dinlesin, herkes televizyonlardan
seyretsin.
Başbakan'ın korktuğu, çekindiği şeyler var. Ülkenin durumu ortada.
Yoksulluğu kaldıracağım dedi, yolsuzluğu kaldıracağım dedi,
yasakları kaldıracağım dedi ama hiçbiri olmadı. Halk artık cep
telefonuyla bile rahat rahat konuşamıyor. Bir teşkilat kurmuş,
hafiye teşkilatı kurmuş. Herkesin telefonunu dinleyip birini
mahkemeye, diğerine hapse gönderip işlerine bakıyorlar.
Televizyonları satın almış. Çoğu kendi kontrolü altında. Olmayanı
da cezalandırıyor zaten. Şimdi Başbakan diyor ki, İşimiz hikmet,
derdimiz millet. Ben o sözü şöyle açıklayayım. Senin işin yalan,
dolan, talan, adın da Tayyip Erdoğan...