Baykal'dan dini istismar uyarısı
Abone olCHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Hukuka, eğitime, siyasete dini sokmayın kardeşim" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Hukuka, eğitime,
siyasete dini sokmayın kardeşim. Din hepimizin başımızın tacı, onun
yeri ayrı. Onu siyasi malzeme haline getirmeyin" dedi.
Partisinin Sinop İl Kongresi'nde konuşan Baykal, Türkiye'nin temel
kutsalları bulunduğuna işaret ederek, "Camiye siyaset
girmez, camiye siyaset sokulmaz, cami ayrı, siyaset ayrı. Cami
başımızla beraber. Bu ikisi karıştığında olmaz" dedi.
'Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye'ye getirdiği bu anlayış sayesinde
ülkeni bütün Ortadoğu ülkelerinden farklı bir konumda bulunduğunu
kaydeden Baykal, şöyle devam etti:
"Hukuka, eğitime siyasete dini sokmayın kardeşim. Din
hepimizin başımızın tacı. Onun yeri ayrı, onu siyasi malzeme haline
getirmeyin. Bu bizim temel kutsalımız, bu tahrip oluyor. Anayasa
Mahkemesi ne karar aldı? 'Sen dini siyasete alet ediyorsun' dedi.
Sen bu temel ilkede bir zafiyet sergiledin. Mahkeme kararıyla
mahkum olmuşsun bu işi yaptığın için. Yapma kardeşim, bir kez
yaptın bir daha yapma."
Siyasetin orduya da sokulmaması gerektiğini belirten
Baykal, "Siyaset ayrı, kışla ayrı. Kışla 72 milyonun içinden
geçtiği bir sistem. Vatandaş kimliği ile gelecek, milli bir duygu
içinde gelecek, Türk milletinin bir parçası olarak gelecek, orada
görev yapacağız, disiplin, tutarlılık olacak" diye konuştu.
Ordunun siyasetin içine çekilmesi hainde bundan en büyük zararı
Türkiye'nin göreceğini ifade eden Baykal, şöyle devam etti:
"Şimdi yavaş yavaş TSK siyasi tartışmanın içine sokuluyor.
Kaç yıldır dava sürüyor, Haziranda üç yıl olacak. Bu üç yıl içinde
hüküm ortaya çıktı mı? Sadece iddia var. Bir iddia varsa
kanıtlayacaksın. Mahkemeden de hüküm alacaksın. Bu yapılmadı,
yüzlerce insan mağdur edildi, bazı insanlar şeref intiharları etti.
Bu yakışıyor mu Türkiye'ye? Ortada hala bir şey yok. Bu böyle
gidemez. Ordu, kışla siyasetin dışında olacak. Siyaseti kışlaya
sokmayacaksın. 'Siyaseti kışlaya sokacağım' dediğin anda en büyük
yanlışı yaparsın."
Mahkemelere de siyasetin bulaştırılmaya çalışıldığını savunan
Baykal, "(Habur'da yaşanan olaylar, hukukun, adaletin gereği olarak
yaşandı) demek mümkün müdür?" ifadelerini kullandı.
Yaşananları daha kalıcı, daha genel uygulama haline dönüştürme
çabası bulunduğunu ileri süren Baykal, Anayasa değişikliği ile
HSYK'nın siyasetin denetlediği kurul haline getirilmeye
çalışıldığını savundu.
"Mahkeme siyasetin yönlendirdiği mahkeme haline gelecek.
Siyaset adalete ne yapacağını dikte edecek. Bizim hukuk
üstünlüğümüzün özü hükümetin hukukla denetlenmesidir. Siyaset
yanlış yaptığında ona birisinin dur demesi lazım" diyen Baykal,
böyle bir anlayışın doğru olmadığını belirtti.
Mahkemelerin vatandaşın güvencesi olduğunu vurgulayan Baykal,
"Böyle bir sıkıntılı tablonun içinde milletimiz ilk fırsatta 'Artık
yeter, senin yaptığın işler Türkiye'nin başına sıkıntı açacak'
diyecek ve ilk seçimde milletimiz iktidara hak ettiği cevabı
verecek" diye konuştu.
"HİÇ KİMSE ETNİK AYRIŞTIRMA TUZAĞINA
DÜŞÜREMEYECEK"
Konuşmasında herkesin etnik kimliğine saygı gösterilmesi
gerektiğini de vurgulayan Baykal, şunları kaydetti:
"Her şeye saygı göstereceğiz. Kimliğimiz, etnik kökenimiz
ne olursa olsun hangi coğrafyanın ürünü olursak olalım hepimiz
Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin parçası olmaktan iftihar
edeceğiz. Gelecekte hiç kimse bizi etnik ayrıştırma tuzağına
düşüremeyecek. Düşürmek isteyenleri etkisiz kılacağız. Herkesin
etnik kimliğine saygı göstereceğiz. Herkesin ailesine sülalesine
değer vereceğiz ama hepimiz Türk milletinin bir parçası olduğumuzu
unutmayacağız, unutturmayacağız. Hem inançlarımıza sahip çıkacağız,
hem Atatürkçü olacağız, tarihimizle iftihar edeceğiz hem de çağdaş
dünyaya en ileri anlayışla yaklaşacağız. Hem silahlı kuvvetlerimize
destek vereceğiz, sahip çıkacağız, onuruyla kimsenin oynamasına göz
yummayacağız, hem de ülkeyi milletimizin siyasi kararı ile
demokrasi içinde geleceğe doğru hep beraber
yöneteceğiz."
Türkiye'nin bu kaynaşmayı gerçekleştirdiği zaman artık kimsenin
Türkiye'nin yükselişini engelleyemeyeceğini belirten Baykal,
"Ekonomi dürüst insanların elinde olmalıdır. Ekonomi bu ülkeyi
düşünen insanların elinde olmalıdır. Rant anlayışı değil, kapkaççı
anlayışı değil, üretimden, yatırımdan, ihracattan ve adaletten
mutlu olan bir anlayışı Türkiye'ye egemen kılmalıyız. Bunları
sosyal adalet anlayışı içerisinde yapacağız" dedi.
"TUTARLI OLACAKSIN"
Yolsuzluklarla mücadele konusunda da kararlı bir politika
izlenemediğini iddia eden Baykal, şunları kaydetti:
"Adana'da bir olay çıktı, Başbakan savcıları göreve
çağırdı. "Adana'daki olayı inceleyin"... Adana'daki savcıları
göreve çağırıyorsun, Deniz Feneri sanıkları için bir yıldır
iddianame bile hazırlanmadı. Onları niye göreve çağırmıyorsun?
Bakın, 'Adana da soruşturulsun Deniz Feneri de, sen de,ben de
soruşturulalım' dedim. Ama Başbakan dokunulmazlık zırhının arkasına
saklanmayı tercih ediyor. Tek taraflı adalet olur mu? Deniz Feneri
niye soruşturulmuyor, bir türlü gereken yapılmıyor? Bizim
yargılamamız gerektiği halde yargılamadığımız, bürokratik
engellerle Alman adaletinin elinden alınıyor. Bunların imtiyazı,
özelliği ne? Niçin üzerine gidilemiyor? Nedir bunların özelliği?
Kim niçin himaye ediliyor. Niçin 'gereğini yap' diyemiyorsun? Nedir
bunların ağırlığı? Değerli arkadaşlarım adalet bir bütündür. 'Ben
rakibimle ilgili yolsuzluğun üzerine giderim, kendimle ilgilileri
engellerim'... Böyle olur mu? CHP gibi olacaksınız, tutarlı
olacaksın. Dokunulmazlık kaldırılsın, bütün milletvekilleri için
kaldırılsın, kaldıramıyorsan ikimiz için kaldıralım, Tayyip Erdoğan
senin de, Deniz Baykal'ın da kaldıralım."