Baykaldan çarpıcı belge yorumu
Abone olBaykal eylem planıyla ilgili hiç bu kadar ayrıntılı konuşmamıştı. CHP liderinin belgeyle ilgili kuşkuları var.
CHP lideri Deniz Baykal belgeyi ilk gördüğünde laubali
metin reaksiyonu gösterdiğini açıkladı. Baykal ayrıca AK Parti ve
Gülen'in hedef seçilmesini de manalı karşılıyor
'İrtica Planı' belgesiyle ilgili soruları yanıtlayan Baykal, 12 Eylül askeri müdahalesinin gündeme getirilebileceğini ve anayasadaki güvencenin kaldırılabileceğini söyledi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Star Televizyonu'ndaki Arena
programında gazeteciler Uğur Dündar ve Nedim Şener'in sorularını
yanıtladı.
Baykal, Taraf Gazetesi'nde yayımlanan 'İrtica ile Mücadele Eylem
Planı' belgesinin Türkiye'deki temel siyasal gerginlik konularının
düğüm noktasında ortaya çıkan bir kilitlenme konusu durumuna
geldiğini söyledi.
Belgenin içyüzünün 12 gündür ortaya konulamamış olmasını
yadırgadığını belirten Baykal, "12 gündür bu kadar önemli bir
belgenin net olarak doğru olup olmadığının cevabının verilememiş
olması gerçekten çok üzüntü vericidir. Bu gecikmenin Türkiye'deki
yanlış gerginliği, sakıncalı kutuplaşmayı daha da derinleştirmekte
olduğunu görüyorum" diye konuştu.
Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer biz bunu net bir şekilde, kısa bir süre içinde
cevaplandıramazsak insanlar şu andaki peşin fikirli konumlarında
kemikleşeceklerdir. Giderek yaygınlaşacaklardır ve bir süre sonra
bunları toparlamak mümkün olmayacaktır. Yani biz neyi bekliyoruz?
Bir an önce gerçek çıksın da yanlış bir istikamette tavır takınmış
olan insanlarımız kemikleşmeden kendilerini toparlayabilsinler ve
Türkiye'deki gerginlik, kutuplaşma ortadan kaldırılsın. İşte bu
gecikmenin böyle bir ağır toplumsal ve siyasal maliyeti de ortaya
çıkıyor."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, belgenin doğru olup olmadığını
gördükten sonra düğmeye basıp harekete geçmesinin daha sağlıklı bir
yaklaşım olacağını ifade eden Baykal, belgenin doğru olduğu
varsayımıyla yargıya intikal ettirildiğini söyledi.
BELGENİN 2 AYRI HEDEF SEÇMESİ KUŞKULU
Belgenin, üstünde durulması gereken pek çok yönü bulunduğunu
anlatan Baykal, resmi açıklamayı saygıyla beklediğini belirterek,
şöyle konuştu:
"Belgeyi okuduğumuz zaman önemli, ciddi, sorumlu ve dikkatli bir
politika belgesi niteliğini taşımadığını söyleyebilirim. Belgeyi
ilk gördüğümde 'Bu laubali bir metin' reaksiyonunu göstermiştim.
Böyle bir ciddi bir rapor falan niteliği taşımadığını
görmüştüm.
Bir kuşku da şu 2 hedef seçmiş. Birisi AKP öbürü de bir cemaat.
İkisini de birlikte seçmiş. Aynı anda ikisine karşı bir strateji
öneriyor. Bu tuhaf birşey. Yani AKP'ye karşı, AKP'nin çeşitli
cemaatleri himaye etmesine karşı, tutumuna karşı bir çalışma deyip
geçemiyorsun çünkü 2 ayrı müstakil hedef koyuyor."
ALBAY'IN İMZASI
Belgeyle ilgili basının bir kısmının imza yüzde 90 benzer, hatta
aynı diyerek belgeyi geçerli saydığını, bir kısmının da bu konuda
netlik olmadığını söylediğini vurgulayan Baykal, "Ortaya bir metin
çıkarılmışsa, bu metnin altında Genelkurmay'da önemli bir daireden
sorumlu birinin adı yazılıysa, o adın altındaki imzanın herhalde o
insanın atmış olduğu imzanın bırakınız benzerliği ayniyet içinde
olmasından daha doğal birşey olamaz" diye konuştu.
Tüm sorunun, imzayı o metni kaleme alarak bilerek mi atıldığı,
imzanın bu metne mi atıldığı, başka bir yere atılmış imzadan mı
taşındığı sorularının yanıtının olduğunu ifade eden Baykal, "Bu
metin orijinal metin mi fotokopi metin mi bunun derhal netliğe
kavuşturulması lazım" dedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un yaptığı açıklamadan
Genelkurmay içinde böyle bir hazırlığın yapılmadığının ifade
edildiğini vurgulayan Baykal, ancak Başbuğ'un açıklamalarının
Genelkurmay ile bağlantılı birilerinin dışarda bunu hazırlaması
olasılığının tümüyle bertaraf etmediğini, bu olasılığın açık
olduğunu dile getirdi.
DARBE YENİ SORUNLAR GETİRDİ
Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Genelkurmay ile bağlantılı ancak Genelkurmay dışında ve askeri
hiyerarşi dışında birilerinin böyle bir çalışma yaptığının ortaya
çıkması tabii ki çok vahim bir tablodur. En güvendiğimiz kurumun
içinde güven vermeyen bir tablonun bulunduğu, bir askeri
hiyerarşiye kesinlikle uygun düşmeyen, Silahlı Kuvvetler'in komuta
kademesinin söylemlerini ciddiye almayan, onun tam tersi
istikamette örgütlenmeler, hazırlıklar yapan birtakım çetelerin
kurulduğu ortaya çıkar. Bu vahim bir tablodur, üzüntü verici bir
olaydır. Tekrar böyle bir tabloya tanık olmak hepimizi yaralar,
üzer. Türkiye artık askeri müdahalelerle ülkenin bir yere
gitmeyeceğini yeterince deneyip görmüştür. Bütün her derdinin o
darbeye gerekçe diye söylenen sorunların çözümünü bırakınız, yeni
yeni sorunlarla, sıkıntılarla, gerilimlerle ülkeyi karşı karşıya
bıraktığı yaşanarak görülmüştür."
ERDOĞAN'IN SUÇ DUYURUSU KOMPLEKS ÜRÜNÜ
Başbakan Erdoğan'ın bu konudaki tavrını da eleştiren Baykal,
"Olmayan darbeye yönelik sahte, gösterişli tavırlar işin
ciddiyetini kaybettiriyor" dedi.
AK Parti'nin suç duyurusunun kahramanlık kabul edilecek bir tarafı
olmadığını ifade eden Baykal, "Bunun altında bir kompleks var.
Bunlar şık şeyler değil. Bu belgeyi geçerli bir belge olarak kabul
etmenin altında Türkiye'de kurumlararası bir gerginliğe davetiye
vardır. Sakınca taşıyan odur" diye konuştu.
Baykal, darbelerin incelenebileceğini, 12 Eylül askeri
müdahalesinin gündeme getirilebileceğini, anayasadaki güvencenin
kaldırılabileceğini, Türkiye'nin askeri müdahaleyle
hesaplaşabileceğini belirten Baykal, şöyle konuştu:
"Bu belge de belki onun bir parçasıdır, içeride yuvalanma vardır ya
da hiyerarşi içinde hazırlık vardır ya da daha önce komuta
kademesi, kuvvet komutanları kendi aralarında konuşmuşlar,
niyetlenmişler ama uygun görmemişler, yapmamışlardır. Onun
irdelenmesi gerekirse ele alınabilir. Bunlar Türk siyasetinde
geçmişte büyük önem taşımış, halen de dikkatle incelenmesi gereken,
gelecekte de önem taşıyacağını düşündüğüm konularıdır. Bunların
hepsine yönelik devletin hukuk sistemiyle, güvenlik örgütleriyle,
silahlı kuvvetleriyle, medyasıyla, sivil toplumlarıyla,
iktidarıyla, muhalefetiyle bunlara karşı bir güvenlik
geliştirmesine ihtiyaç vardı."