Baykal'a göre Erdoğan yanlış yolda
Abone olCHP lideri Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'ın çıkışının pazarlık havası taşıdığını iddia etti. Baykal Türkiye'de yaşanan terörün duygusal değil, siyasi olduğunu savundu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, teröre başvuranların siyasal
taleplerinin karşılanmasıyla terörün önlenemeyeceğini belirterek,
terörle sonuç aldıklarını görenlerin, daha fazla terörle daha fazla
sonuç almaya çalışacaklarını, bu terörün arkasında siyasi bir
projenin yattığını kaydetti. Deniz Baykal, yaptığı yazılı
açıklamada, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Kürt sorunu vardır'
ve 'daha fazla demokrasi ile çözülecektir'' söyleminin, terörle
mücadeleyi zaafa uğrattığını ve etnisiteyi siyasallaştırdığını öne
sürdü. Baykal, şöyle devam etti: ''Sorunu bir birey hakkı,
kültürünü yaşama hakkı gibi değil, bir grup, bir cemaat hakkı gibi
algıladığı mesajını yayıyor, iki ulusa dayanan, iki etnik yapıyı
esas alan bir Türkiye varmış gibi mesajlar veriyor. Bu söylem
tehlikelidir ve yanlıştır. Başbakan'ın da içinde yer aldığı süreç
ile girişim pazarlık havası taşımaktadır. Ne deniliyor? 'Hele
silahları bir bırakın, arkası gelir'. Ne demek bu, neyin arkası
gelecek? Yani silah bırakılacak, arkadan af gelecek, sonra siyasi
hakların iadesi vs. Sık sık vurgulamaya çalıştığım gibi terörün
arka planındaki siyasi proje, adım adım uygulamaya konulacak.
Başbakan'ın, hükümetin ve bazı çevrelerin önemsemediği, görmediği
veya görmek istemediği tehlike budur. Bu süreç, Erdoğan'ı
İmralı'yla pazarlığa kadar götürecek bir süreçtir. Bu nedenle
Başbakan'ı bir kez daha uyarıyorum. Başbakan'ın sergilediği
'pazarlığa hazır' tavırla terör durmaz. Terörle sonuç aldıklarını
görenler daha fazla terörle, daha fazla sonuç almaya çalışırlar.
Teröre başvuranların siyasal taleplerini karşılayarak terör
önlenemez. Teröre elinizi verirseniz kolunuzu, kolunuzu verirseniz
vücudunuzu kaptırırsınız.'' ''GÖNÜL ALARAK TERÖR KONTROL EDİLEMEZ''
CHP Genel Başkanı Baykal, hükümetin çok tehlikeli ve yanlış bir
istikamete girdiğini savunarak, demokratikleşmeyi bireylerin temel
insan hak ve özgürlüklerine yönelik bir genişleme olarak anlamanın
ötesine geçtiğini ifade etti. Şiddet uygulayan insanlarla, onların
talepleri etrafında işbirliği yapmanın, müzakere yapmanın
öngörüldüğü an, olayın artık bir bireysel demokrasi sorunu olmaktan
çıktığını belirten Baykal, ''Artık etnik bir grubun kendisini
hukuka, anayasaya, devlete dayatması gündeme gelir. Onları
yumuşatarak, onlarla temas kurarak, onların gönlünü alarak bu
konuda terörün kontrol edebileceği vehmine kapılmak yanlıştır''
dedi. Deniz Baykal, şunları kaydetti: ''Şimdi söz konusu olan ne? 1
Ekim'e kadar eylemsizlik durumuna geçmek. Avrupa'da eylemsizlik
kararını açıklayan kişi diyor ki, 'Bu İmralı'nın talimatı ve o
bizim liderimiz'. İmralı, bu Başbakan'ın girişimiyle kendisini
yeniden otorite olarak kabul ettirdi, iç ve dış kamuoyuna da tescil
ettirdi. 'Şu terörü görmezlikten gelelim', 'bu terörü görmezlikten
gelelim' anlayışının yanlışlığının kabul edildiği, PKK dahil
uluslararası terör konusunda bir kararlılık içine girildiği, Kürt
kökenli yurttaşlarımızın, Güneydoğu'da her meslekten, her kesimden
insanımızın ezici çoğunluğuyla 'artık bitsin bu iş' demeye
başladığı bir süreçte Başbakan'ın attığı adım ile terör örgütüne
nefes aldırılmış, bir anlamda meşruiyet kazandırılmıştır. Bu çok
hassas bir konudur. Türkiye'de belli bir çevrenin yaratmak istediği
gibi, bunu büyük demokratik açılım, sorun çözülüyor, uzlaşma
sağlanacak, terör kontrol altına alınacak diye sunmak
aldatmacadır.'' Demiryollarına sabotaj yapmanın, karayollarına
mayın döşemenin, turizm bölgelerinde çöp kutularında, havalimanında
taksi bagajında bomba patlatmanın, masum insanları öldürtmenin
demokratikleşme çabalarıyla ilgisini soran Baykal, ''Bunlar,
ürkütüp, korkutup, masaya oturtturma zorlamalarıdır'' dedi.
''TÜRKİYE'DEKİ TERÖR DUYGUSAL DEĞİL, SİYASİ'' Türkiye'de terörün
''Kürtçe müzik yapalım'' veya ''dershane açalım'' diye
başlamadığını dile getiren Baykal, şöyle devam etti: ''Türkiye'de
yaşanan terör duygusal, tepkisel bir terör değil, hesaplı, kitaplı,
bilinçli bir terördür. Terörün arkasında siyasi bir proje vardır.
Bu projenin sahibinin kim olduğunu daha dün Başbakan'a
'eylemsizlik' kararını duyuran kişi bir kez daha açıkladı.
'Önderimiz odur' dedi. Projenin bayrağı İmralı'da çizilmiş,
meydanlarda açılmıştır, otorite İmralı'dır. Bu da gösteriyor ki
Başbakan'ın içinde yer aldığı girişim, başlatılan süreç yanlışlarla
doludur.'' Türkiye'de hak ve özgürlüklerle ilgili sıkıntı varsa,
bunların telafi edildiğini ve edileceğini dile getiren Baykal,
şöyle dedi: ''Ama diyorsak ki, iş bununla bitmez, biz bireylerin
hak ve özgürlükleriyle meşgul değiliz, bir etnik kesimi kurucu
unsur haline getirmek istiyoruz, işte bu olmaz. İnsanlar kendi
etnik kimliklerini açıkça ortaya koyabilirler. Dillerini
konuşabilirler, müziklerini yapabilirler, yayın yapabilirler, kitap
çıkarabilirler, radyo yayını kurabilirler, televizyon kurabilirler.
Bunların sakıncası yoktur. Bunlar insanın bireysel hak ve
özgürlüklerinin bir parçasıdır. Diyorsanız ki, bu yetmez, ana
dilini konuşmak yetmez, o dile mensup olan insanlar, o toplumun
bütün unsurları bir araya gelmelidir ve demelidir ki, 'bu devleti
yeninden yapılandıralım, biz de bu toplumun, bu devletin bir ana
unsuru olalım, etnik kategori olarak bizlerden oluşan bir devletin
söz konusu olduğunu kayda geçirelim ve anayasaya koyalım', işte bu
kabul edilemez. Bu özü itibariyle siyasi projeye mesafe aldırtmak
demektir. Çok yanlıştır. Ortada vurgulanması gereken şey işin terör
boyutudur.'' ''PROJE, SİYASİ HARİTAYI DEĞİŞTİRMEYİ ÖNGÖRÜYOR''
Teröre ''Kürt sorunu'', siyasal nitelikte bir sorun demenin, ''bu
konuda adımlar atarak çözeriz'' deyip, terörü gözden kaçırmanın,
önemsizleştirmenin, meşrulaştırmanın ve doğallaştırmanın çok
tehlikeli olduğunu belirten Baykal, şunları kaydetti: ''Söylenecek
söz çok açıktır, çok nettir. Yapılacak olan şey bu yapılanın terör
olduğunu, bu terörün Güneydoğu'daki Kürt kökenli insanlarımızın
sorunlarıyla hiçbir ilgisi olmadığını, onları da bütün Türkiye'yi
de ciddi sorunlarla, sıkıntılarla karşı karşıya bıraktığını ve
bırakacağını, bu nedenle de hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini
söyleyip, ekonomik, toplumsal, sosyal ve güvenlik önlemlerini
almaktır. Çünkü, siyasi proje belli bir süreç sonucunda aşamalardan
geçerek sonunda bölgedeki siyasi haritayı değiştirmeyi
öngörmektedir. İlk iş bunu anlamaktır. Bunu arabuluculuk yapmaya
kalkan aydının da anlaması lazımdır. Niye arabuluculuk yaptığını
bilmesi lazımdır. 'Ben terörü durdurmaya arabuluculuk yapıyorum'
demekle iş bitmez. Senin durdurmaya kalktığın terörün arkasında ne
var? O terör niçin var? Sen müdahale ettin diye o amaç ortadan mı
kalkacak? Sen o amaç karşısında ne düşünüyorsun? O amaca terör
dışında ulaşın mı diyorsun? Yoksa, 'bu amaç doğru değildir, bu
Türkiye'yi karıştırır' mı diyorsun? Herkesin bu ve benzeri soruları
kendisine sorup düşünmesi ve yanıtını çok açık vermesi lazımdır.''
CHP Genel Başkanı Baykal, terörün arkasında siyasi bir projenin yer
aldığını ifade ederek, herkesin etnik temelde ayrışma, ayrıştırma
çabasına destek vermekten uzak durması gerektiğini belirtti.
Demokratikleşme, insan hakları, hukuk devleti konusunda TBMM'nin
üzerine düşeni yapmasının önemine işaret eden Baykal, ''Bölgeler,
iller, ilçeler arası dengesizlikleri ortadan kaldıracak ekonomik,
toplumsal ve sosyal önlemler, güvenlik ihtiyacı gözden kaçırılmadan
öncelikle alınmalı, teröre meşruiyet kazandıracak, terörle
mücadeleyi zaafa uğratacak girişimlerden de özellikle
kaçınılmalıdır'' dedi.