Baykala göre Başbakan şaşırdı!
Abone olOrg. Başbuğ'a ilk destek CHP'den geldi. Baykal'a göre tartışma bitti ancak işin peşi bırakılmamalı.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Silahlı Kuvvetlerin
darbe yaptığına dair iddialar sağlam hukuki belgeye dayanmıyorsa
ortada komplo vardır, yıpratma kampanyası vardır''
dedi.
16. Uluslararası Eşme Turistik Kilim, Kültür ve Sanat Festivali'ne
katılmak üzere helikopterle Uşak'ın Eşme ilçesine gelen Baykal,
parti otobüsünden vatandaşları selamladı.
Belediyede basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Baykal,
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un basın toplantısını
değerlendirdi.
Baykal, Orgeneral Başbuğ'un askeri savcılığın gerçekleştirdiği
soruşturma sonucunu hukuki dayanaklarıyla izah ettiğini, bir süre
önce ortaya atılan büyük suçlamalara dayanak yapılan, Silahlı
Kuvvetlerin darbe hazırlığında olduğu izlenimini veren çalışmanın,
iddianın belge niteliğinde olmadığını, geçerlilik taşımadığını, o
nedenle bu iddiaların ''temelsiz, mesnetsiz ve
dayanıksız'' olduğunu ifade ettiğini söyledi.
"BELGE VE İDDİALAR MESNETSİZ"
Askeri savcılığın yaptığı açıklamadan sonra sağduyu sahibi
herkesin bu tespitte bulunduğunu ifade eden Baykal, şöyle
konuştu:
''Hepimiz olayı öyle görüyorduk. Şimdi şu ortaya çıkmıştır. İçinde
olduğumuz aşamada hukuki süreç içinde savcılık herhangi bir davaya
konu olabilecek geçerlilikte, itibarda bir belge
bulunmadığını, ortaya atılan iddiaların temelsiz, mesnetsiz
olduğunu ortaya koymuştur. Bu tablo karşısında tabii
Başbakan'ın ve bazı çevrelerin tavrı ilgiyle izlenmeye değer. Sayın
Başbakan yine bugün yaptığı açıklamada, sürecin tamamlanmadığını,
bu konudaki çalışmaların devam edeceğini, konunun daha sonraki
aşamalarını da yakından izleyeceklerini ifade etmektedir.
"SONUÇLAR BAŞBAKAN"I ŞAŞIRTMIŞTIR"
Öyle anlaşılıyor ki bu aşamada gerçekleştirilen hukuki
çalışmanın ortaya koyduğu sonuç Başbakan'ı şaşırtmıştır.
Başbakan böyle bir sonuç beklemiyordu, farklı bir
değerlendirme içindeydi. Başbakan, belgenin
yayınlandığının ertesi günü parti kongresinde ciddiye alarak, buna
itibar ederek, önemseyerek, bunun geçerli belge olduğunu kabul
ederek, Silahlı Kuvvetlere karşı ağır iddialar, ithamlar ifade
ederek değerlendirme yapmıştı.
Başbakan'ın bu konudaki anlayışının o belgenin geçerli
olduğu, o kağıtta ifade edilenlerin anlam taşıdığı anlayışına
dayalı olduğunu biliyoruz ama bu anlayışı yaşanan hukuki süreçte
kanıtlanamamıştır, çökmüştür. Bunun geçerli olmadığı
ortaya çıkmıştır.''
AYRINTILAR HABERİN
DEVAMINDA...
''BELGE YOKSA KOMPLO VARDIR''
Deniz Baykal, mevcut aşamadaki hukuki incelemenin, ortaya atılan
iddianın geçerli olmadığını ortaya koyduğunu belirterek, şöyle
devam etti:
''Başbakan 'Bu süreç bitmedi gerisi var' diyorsa
derhal hukuki tespitle, bu iddiaların geçerli bir hukuki belge
olduğunu ortaya koymak durumundadır. Yani siyaset yapılacak bir
alan değildir. Burada hukuk konuşmalıdır. Ciddi hukuki
gerçekler ortaya atılmalıdır. Şu aşamada yapılmış hukuki
inceleme, ortaya atılan iddianın dayandığı kağıdın geçerli bir
belge olmadığını göstermiştir.
Onun geçerli bir belge olduğunu, ortaya atılan görüşlerin belli
askeri çevrelerin görüşleri olduğunu Başbakan iddia ediyorsa, bu
iddiasını hukuken geçerli bir tespitle kamuoyunun önüne taşımak
durumundadır. Taşımadan o kabulle, varsayımla kampanyaya devam
etmek bir başbakana yakışmaz. Şu anda yapılan hukuki çalışma ortada
belge bulunmadığını, boş iddia bulunduğunu göstermiştir ama bu
durumun ortaya çıkardığı bir başka sorumluluk vardır.
Belge yoksa komplo vardır. Silahlı Kuvvetlerin darbe
yaptığına dair ortada dile getirilen iddialar sağlam hukuki belgeye
dayanmıyorsa ortada komplo vardır, yıpratma kampanyası
vardır.''
''KİM DARBE HAZIRLIĞINI KABUL EDEBİLİR?''
Türkiye'nin kısa süre içerisinde çok önemli konuları tartıştığını,
ülkede gerginlik ve kriz üreten bir tablonun hakim olduğunu,
iktidarın, hem ekonomide hem de siyasette çok ciddi kriz konularını
gündeme getirdiğini savunan Baykal konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Yani düşünün şu anda Türkiye hiç geçerliliği söz konusu olmadığı,
gündemde olmadığı halde darbe paniğine sürüklenmek isteniyor. Aklı
başında kim, şimdi Türkiye'de bir darbe hazırlığı bulunduğunu kabul
edebilir? Öyle bir şey söz konusu değil. Silahlı Kuvvetlerin
kumanda kademesinin anlayışı ortada, tutumlar ortada.
Böyle bir konu yok ama Türkiye günlerdir sanki bir darbe depremine
maruz bırakılıyor. Silahlı Kuvvetlere karşı bir komplonun
gerçekleştirildiği ortaya çıkıyor. Hükümet bu komplo içinde bunu
engelleyici tavır sergilemek yerine, bu komplonun bir parçası
haline dönüşme izlenimini verecek bir üslupla konuya yaklaşıyor.
Başbakan Şanlıurfa'da, bir komplo olduğu anlaşılan bu tertibin
içinde sanki sorumluluk üstlenmiş gibi Silahlı Kuvvetlere karşı
suçlayıcı üslupta konuşuyor. Böyle bir şey olabilir mi?''
''GERİSİNİ GETİREMEYECEKSEN ÖZÜR DİLE''
Deniz Baykal, ortada bir ''komplo'' olduğunu, bunun aydınlatılması
gerektiğini ifade ederek şöyle devam etti:
''Türkiye'de devletin, Anayasamızın temel kurumlarına karşı
kampanyaları sorumsuz bir şekilde bir takım çevrelerin
tezgahlaması, Hükümetin buna göz yumması hatta bu kampanyaların
içinde sanki rol üstlenir hale gelmesi çok acı bir manzara. Bu
Türkiye'yi bir kriz tablosuyla kaçınılmaz olarak karşı karşıya
bırakıyor. Şu anda onun içindeyiz.
Yani şimdi yavaş yavaş Başbakan üslubunu toplamaya başlıyor.
Girdin, sen açtın bu kampanyayı. Sen bunun bir parçası oldun ama
hala 'burada bitmedi'... Bitmediyse gerisini getir. Eğer gerisini
getiremeyeceksen çık özür dile milletten söylediğin sözlerden
dolayı. Bu defa komployu aydınlat. Ortada bir komplo var. O
komploda sorumluluk üstleneceğine komployu aydınlat. Ya da komplo
değil ortada ciddi hukuki bir belge varsa bunu göster.''
Baykal, 15 günlük süreçte eldeki iddianın geçerli olmadığının,
yapılan ilk askeri savcılık incelemesinin sonucunda ortaya
konulduğunu belirterek şunları söyledi:
''Ama 'bizi o tatmin etmedi gerisi var'... Gerisi nerede var? Hukuk
devleti içinde hangi merci ne bilgi getirebilirse getirsin koy
ortaya. Bekle koyacağız tavrı da bu ithamı ayakta tutma çabasıdır
ve çok tehlikelidir, çok sakıncalıdır. Yani daha önce yapılmış olan
yanlışı sürdürme gayreti içinde gözüküyor. O yanlışın artık ortaya
çıkmaya başlamasına rağmen elde de hiçbir delil olmadığı halde
başlangıçtaki peşin fikirli suçlamasının arkasında devam ediyor, bu
yanlıştır.
Türkiye, Silahlı Kuvvetleriyle, Hükümetiyle, iktidarıyla,
muhalefetiyle, yargı organlarıyla el ele vermek, birlik ve bütünlük
içinde çalışmak durumundadır. Bunun gerçekleştirilmesi büyük bir
sorumluluktur. Siyasetçinin, devlet adamının görevi bu uyumu ve
dayanışmayı sergilemektir. Onu sabote etmek, onu mayınlamak, onu
dinamitlemek değil. Ve Türkiye'de şimdi Hükümetten kaynaklanan,
Anayasanın, devletin temel kurumlarına yönelik bir suçlama, bir
kuşku yaratma çabası, sistematik bir şekilde götürülüyor.''