Baykal ve karanlıkta kalan noktalar
Abone olCHP lideri Baykal'ın gündeminde Maliye Bakanı Unakıtan var. Baykal, bakanın oğlunun Ofer ile yapılan toplantıya katıldığını iddia ediyor. Ancak karanlıkta kalan noktalar var.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile
yatıp Unakıtan ile kalkıyor. İşadamı Sami Ofer'in Kuşadası Limanı
ihalesi ile ilgili iddialarını son olarak bütçe görüşmelerinde dile
getirdi. Ancak Baykal'ın iddiaları tam olarak net değil. Bugün
yazarı Nazlı Ilıcak, Deniz Baykal ve üç nokta
yazısıyla karanlıkta kalanları köşesinde ele aldı.
Yazı: Nazlı Ilıcak
Kaynak: www.bugun.com.tr
-Meclis'teki tartışmalar, artık çok canlı... Liderler eteklerindeki
taşı döküyor.
Bu arada, her fırsatta, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan hedef
tahtasına oturtuluyor.
Deniz Baykal'ın, 23 Aralık tarihli Tempo dergisine dayanarak, Sami
Ofer ile yapılan toplantıya Kemal Unakıtan'ın oğlunun da
katıldığını söylemesine doğrusu çok şaşırdım. Tempo dergisindeki
iddialar, Verso Araştırma Grubu'nun Başkanı Erhan Göksel'den
kaynaklanıyor. Başka şahit yok.
- Tempo dergisi, ilk defa 8 Kasım 2005 tarihli nüshasında,
"Unakıtan yakalandı" başlığıyla bir iddia ortaya atmıştı. İddiaya
göre, Ofer Grubu'nun temsilcisi John Tercek, 14 Nisan 2003'te
Unakıtan'a bir mektup göndermişti. Mektupta Tercek, Maliye
Bakanı'na, "İşlerim var, bu hafta gelemem; bir başka Türkiye
ziyaretimde beraber oluruz" diye yazıyordu.
Tempo'nun bu iddiası karşısında, bir araştırma yaparak bazı
bilgilere ulaşmıştım. Bir kere bu, mektup değil, "Erhan Göksel'in
dikkatine" gönderilen bir e-posta mesajıydı. Mesajın aynısı, Mehmet
Kutman'a da gitmişti. Şu farkla ki: Tempo'da yayınlanan yazıdan,
"Erhan Göksel'in dikkatine" bölümü çıkarılmıştı. Kaldı ki,
Ofer'lerin niyeti Kuşadası ihalesiyle ilgili bir pazarlık yürütmek
olsaydı, herhalde Tercek, "gelemeyeceğim" demek yerine, koşarak
Türkiye'ye gelirdi.
- Kuşadası limanı ihalesi 21 Şubat 2003'te gerçekleşti. O tarihte
ihaleyi Limaş kazandı. Bir ay içinde yükümlülüğünü yerine
getiremeyince, Özelleştirme Yüksek Kurulu, liman inşaatını, 28
Nisan 2003'te ikinci gelen Ofer Grubu'na vermeyi kararlaştırdı.
Devir sözleşmesi 2 Temmuz 2003'te gerçekleşti. Bu arada, Unakıtan
Oferlerle görüşmüş de olabilir. Özelleştirme'den mal satın alan bir
grupla biraraya gelmekten doğal bir şey var mı? Ayrıca, birinci
olan grup mükellefiyetini yerine getiremeyince, ikincinin devreye
girmesi de ihalenin tabiatı gereği. Üstelik, asıl tartışmalı konu,
2000 yılında satışa çıkarılan Kuşadası limanına 60 milyon dolar
teklif eden ve bunu da ödemeyen Limaş'ın, 2003 tarihli ihaleye
girmesine nasıl izin verildiği hususudur. Önceki ihaleye girip, 2
milyon doları zor denkleştirdikten sonra çekilmek zorunda kalan
Limaş, 2003'te neden tekrar ihaleye sokuldu? Herhalde, Kuşadası
ahalisinin oluşturduğu yerel bir girişim grubu olduğu için buna göz
yumuldu.
- Tempo, 23 Aralık sayısında da iddiaları sürdürdü ve Tercek'in 14
Nisan 2003 tarihinden hemen sonra, İstanbul'a gelerek, Ceylan
Oteli'nde Maliye Bakanı Unakıtan ve oğluyla buluştuğunu yazdı.
Maliye Bakanı böyle bir görüşmenin olmadığını söylüyor.
Aslında, olabilirdi de. Çünkü, tam o tarihlerde, Limaş devreden
çıkarılıyor ve 27 milyon dolar vererek ikinci gelen Ofer Grubu,
Egeport'u alıyor. Ters olan, oğlunun böyle bir toplantıda bulunması
ki, Kemal Unakıtan, kendisinin bile Oferle görüşmediğini
söylüyor.
Tayyip Erdoğan, bakanına sahip çıktı. "Müddei, yani iddia sahibi,
isbat etmekle mükelleftir. Bunu yapmadığınız takdirde siz 3
noktasınız" dedi.
Deniz Baykal'ın elindeki tek belge Tempo dergisiyse, işte bu
olmadı. Baykal Meclis'te Tempo'daki iddiaları tekrarladı: "Ceylan
Otel'de Özelleştirme İdaresi tarafından tutulan odaya gelmiştir
Unakıtan, masanın bir ucunda sayın bakan, diğer ucunda oğlu
oturmaktadır. Özelleştirme İdaresi Başkanı, bakanın hemen sağ
tarafında yanındadır. Giren çıkan garsonlar bu işin tanığıdır. Biz
bunların hepsinin ifadesini aldık ve kanıtladık. Maliye Bakanı
gelecek, burada itiraf edecek, özür dileyecek! İstifa edecek! Orada
durulmaz artık!"
Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, sorumluluk altında. Böyle
bir toplantı oldu mu? Bu toplantıya Unakıtan'ın oğlu katıldı
mı?
Baykal, sadece garsonları mı tanık gösteriyor, yoksa Kilci de mi
böyle bir olaya şahit olmuş?
Başbakan, bakanına güvenerek ona kefil oldu. Deniz Baykal,
şahitlerini açıklamak zorunda. Yoksa, "..." durumuna düşer.
Ve maalesef, 3 noktayı, herkes dilediği gibi doldurabilir.