Baykal uyardı !
Abone olCHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal, parti içinde ‘Susun konuşmayın, benim dediğim doğrudur, ben ne dersem o olur’ anlayışına itibar edi...
CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal, parti içinde ‘Susun
konuşmayın, benim dediğim doğrudur, ben ne dersem o olur’
anlayışına itibar edilmemesi gerektiğini belirterek “Her şeyi
tartışalım, konuşalım” dedi.
Baykal, Bilecik programı kapsamında Bozüyük CHP İlçe Teşkilatı’nı
ziyaret etti. Baykal’ı Bozüyük’e gelişi sırasında Yeni Sanayi
karşısında CHP eski Milletvekili Yaşar Tüzün, partililer ve
İstanbul’un Kadıköy, Kartal ve Beşiktaş ilçe örgütü üyeleri
karşıladı.
Buradan parti binasına geçen Deniz Baykal, partililere hitaben bir
konuşma yaptı. Baykal, sıkıntılı günler yaşadıklarını anlatarak,
“Seçim kaybedebiliriz, ama partiye güveniniz kesinlikle
sarsılmasın. Tartışmadan korkmayın. Yanlış varsa o yanlışı konuşun,
söyleyin. Yanlışı yapanı bulacaksın, düzeltecek kişiyi bulacaksın
ve daha sonra bu iş kendiliğinden toparlanır. Partinin iyi
yönetilmesini sağlayın. O yanlışı kimin yaptığını tespit edin.
Yanlış yapanı değiştirin” dedi.
"BİZ TARTIŞAN BİR PARTİYİZ"
Deniz Baykal, açıklamasında, "Ben Cumhuriyet Halk Partisi’ni, bir
ölçüde kızgın, hesap sorucu, partisine sahip çıkıcı, partisini yere
göğe koymayan, ne olursa olsun arkasında duran, bir kısım izlenen
politikaları beğenmeyen, şikayet eden ama birbirini anlayan, seven
ve tahammül eden, birbirine muhtaç olduğunu bilen, coşkulu,
heyecanlı o büyük, eski CHP’yi görmek istiyorum. Bozüyük’te de
bugün onu görüyorum. Bunu bozmayalım ve koruyalım. Ama sakın susun
konuşmayın, benim dediğim doğrudur, ben ne dersem o olur anlayışına
itibar etmeyin. Her şeyi tartışalım, konuşalım. Bizim şu anda her
şeyden çok parti sorumluluğu ve bilinciyle tartışmaya ihtiyacımız
var. Herkes yanlış yapar. Yanlış yapılmaması mümkün değildir.
Önemli olan yanlışın yapılması değil, yapılan yanlış karşısında
sessiz kalınmasıdır. Yapılan yanlış karşısında ses
çıkarılmamasıdır. Yapılan yanlış karşısında teslim olunmasıdır.
Yanlışı tartışmanın yanlış olacağının zannedilmesidir. Cumhuriyet
Halk Partisinde (CHP) hiç bir zaman bu anlayış egemen olmadı.
İnşallah Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yanlışını tartışabilen bir
parti olacak. Yanlışını konuşabilen bir parti olacağız. Yanlışı
konuşmayı yasaklarsanız hem kendinize, hem partinize hem de
memleketinize en büyük kötülüğü yaparsınız. Bunları yapmayalım. Biz
zaten böyle bir gelenekten geliyoruz. Biz tartışan bir partiyiz.
1973 seçimleri öncesinde bu parti ortasından çatladı. İsmet İnönü
ve Ecevit arasında büyük tartışmalar oldu, büyük istifalar yaşandı.
Parti bitti denilirken seçime girdik ve seçimlerden birinci parti
olarak çıktık. 1989 yılında yine buna benzer olayların ardından
girilen seçimlerde yine birinci parti çıktık. Sorumlu ve bilinçli
tartışma Cumhuriyet Halk Partisine her zaman yarar. Birbirinin
hakkını teslim eden ve gerçeği arayan tartışma Cumhuriyet Halk
Partisine çok yarar getirir. Şu anda o tartışma tam olarak hiç bir
platformda yapılmıyor. Acaba tartışırsak partiye zarar mı veririz
düşüncesini yaşıyoruz. Bırakın tartışılsın ve konuşulsun. Aday
olacak arkadaşlarımız aday olsunlar. Birbirlerini kırmadan neden
aday olacaklarını anlatsınlar. Belki o arada yaptığımız
yanlışlıkları görürüz. Yerel seçimleri yaptık, elimizdeki en güzel
yerleri bu yanlışlıklarla kaybettik. İçinden ve derinden yaşıyorum,
çünkü Antalyalıyım. İzmir’de yaşanan sonuçlar. Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde yanlışımız yok mu? Tabii ki var. Bu anlamda bu
yanlışlıkları dile getirerek partimizin siyasi kültürünü
canlandıralım ve ayakta tutalım” dedi.
"PARTİNİZE SAHİP ÇIKIN"
Baykal, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Türkiye’nin en önemli
partisi olduğunu, tarih boyunca da öyle olduğunu anlatarak, “Şimdi
öyle gözükmüyor, biliyorum. CHP hiç olmasa da iyi olur gibi
göstermeye çalışıyorlar. Ama sakın ola ki bunlara itibar etmeyin.
Cumhuriyet Halk Partisi dün olduğu gibi bugün ve yarın da
Türkiye’nin en önemli siyasi partisidir. Kendinize, partinize ve
partinizin ilkelerine güvenin. Gelecekte Cumhuriyet Halk Partisine
çok daha büyük ihtiyaç var. CHP’nin üzerinde toz toprak ve kir
olabilir. Şöyle bir temizlenelim, siz Cumhuriyet Halk Partisini o
zaman görün. Cumhuriyet Halk Partisini ayağa kaldıracak olan
sizlersiniz. Yukarıda konuşulanlara siz bakmayın. Doğru bildiğinizi
yapın ve iradenizi kimseye teslim etmeyin. Sizden alınan cesaretle
Cumhuriyet Halk Partisi büyük başarılara gider. Partiyi bu inançla
sahiplenmenizi istiyorum. Sıkıntılı günler yaşıyoruz, seçim
kaybedilebilir ama partiye güveniniz kesinlikle sarsılmasın.
Yanlışı yapanı bulacaksın, düzeltecek kişiyi bulacaksın daha sonra
bu iş kendiliğinden toparlanır. Partinin iyi yönetilmesini
sağlayın. Partinin söylediği her sözün bize inanmayanlar tarafından
da ciddiye alınmasını sağlayın. Bunu sağlayabilirsek CHP inandığını
söyler. Söylediğinin arkasında durur. Bunu Türkiye’ye
anlatabilirsek özlediğimiz Cumhuriyet Halk Partisini hak ettiği
yere hızla taşırız. Partinize sahip çıkın. Tartışmadan korkmayın.
Yanlış varsa o yanlışı konuşun, söyleyin. O yanlışı kimin yaptığını
tespit edin. Yanlış yapanı değiştirin. Öğrensin gelsin daha sonra
doğrusunu yapsın. Demokratik eğitim işlesin. Yanlış karşısında
teslim olmak en kötüsüdür” diye belirtti.
"BU İKTİDARI DENİZ BAYKAL GETİRDİ" İDDİALARI
Deniz Baykal, ‘Bu iktidarı Deniz Baykal getirdi’ şeklindeki
söylemlere de şu şekilde cevap verdi;
“Şöyle bir anlayış var. Bu iktidarı, bu Başbakanı buraya kim
getirdi. Bazılarının kafasında Deniz Baykal getirdi. Niye Deniz
Baykal getirdi. Çünkü onun hakları yoktu o zaman, Deniz Baykal ona
bu hakkı verdi. Deniz Baykal ona bu hakkı vermeseydi, bu olamazdı.
İşin aslı; 2002’de seçim yapıldı, AKP birinci parti çıktı. AKP’nin
milletvekili sayısı meclisteki 3’te 2’ye yakın noktadaydı. Bu
milletvekillerini kim yazdı, AKP’nin Genel Başkanı, Recep Tayyip
Erdoğan yazdı. Kimin Başbakan olacağını kim kararlaştırdı; AKP’nin
Genel Başkanı. Seçime girerken oy pusulasında kimin adı vardı,
Recep Tayyip Erdoğan’ın. Partinin Genel Başkanı olarak hukuken
anayasaya göre meşru şekilde halktan oy istedi mi? Halktan oy aldı
mı? Halkta ona oy verdi mi? 363 milletvekilini de onun adına seçti
mi? Şimdi seçimden sonra diyor ki; ‘Senin milletvekili olma hakkın
yok, sen milletvekili olamazsın, dolayısıyla sen Başbakan
olamazsın, başka birisi Başbakan olsun. Sen dıştan idare et, gene
sen önümüzdeki seçime genel başkan olarak gir. Gene sen kimin
milletvekili olacağına sen karar ver. Yine sen kimin başbakan
olacağını, kimin bakan olacağını belirle. Ama sen bizzat
milletvekili, bakan, başbakan olma’. Bizim hukukumuz böyle diyor.
Niye sen böyle demedin diyorlar bana. Şimdi ben de size
anlatıyorum. Bu hukuk dediğimiz herkese lazım ve evrensel bir
olaydır. Bu hukuk Avrupa Birliği hukuku değildir. Bu 12 Eylül
hukukudur. Avrupa’nın bir başka ülkesinde böyle bir durum olamaz.
Böyle bir saçmalığa kimse izin vermez. Milletin iradesine alacan,
Meclisin 3’te 2’sini oluşturacaksın, ama kendin milletvekili
olamayacaksın ve ‘bunda da biz yarar göreceğiz’ diyeceğiz ki o
milletvekili olamasın dıştan idare etsin. Bugün o hukuk yerle bir
oldu. Biz bu konuda değişiklik istemiyoruz dediğimizi dedik.
Doğrusu budur. Halkın sevgisini saygısını mı kazanırdık? Kendi
militanlarımın gönlüne göre laf etmiş olurdum da Başbakan
düşmanlığı yapmış olurdum da ama vatandaşın inisiyatifine tercüman
olur muydum? CHP bir ana muhalefet partisinin genel başkanından
bunu duyunca, buna oy vermiş, gelecekte bana oy verecek insanlar
‘aferin devam et’ mi derdi? Allah razı olsun verdiğiniz oylarla bu
kadar arkadaşımız milletvekili oldu. Hükümeti bizim partimiz kurdu.
Ama ben milletvekili olamıyorum, siz benim milletvekili olmamı
ister misiniz istemez misiniz, ben bir referandum yapsam size
sorsam acaba ne dersiniz dese idi. Diyebilir miydi? Ayıp olmaz
mıydı. Bize, partimize yakışır mıydı. Yanlış yapmadık, bu bizim
iftiharımızdır. Bizim demokratik anlayışımızın en güç dönemde
sınanmasıdır. Yüzümüzün akıyla çıktık bu imtihandan. Ama şimdi tam
tersini söylerler aslı astarı yoktur. En demokratik hareket
Cumhuriyet Halk Partisidir. Böyle uydurma demokraside değildir,
gerçek demokrasidir. Partimizi ayağa kaldıralım, sizler içindesiniz
biliyorsunuz. Bunları düzeltmek için bir arayışı başlatın. Neyle
olur, tartışmayla olur. Önümüzde bir kurultayda var. Bu kurultay
sürecinde doğru bir çözümü, yeni bir yönetimi hatalara düşmeyecek,
gelecekte de düşmeyecek umudunu veren taze bir yönetimi iş başına
getirin arkadaşlar” dedi.
Baykal, ziyaret sonunda gazetecilerin ‘Kongrede aday olacak
mısınız?’ şeklindeki sorularını ise cevapsız bıraktı.
(İHA)