Baykal tempoyu düşürmedi
Abone olCHP Genel Başkanı Deniz Baykal söylemlerini giderek sertleştiriyor. Başbakan Erdoğan'ı çobana benzeten Baykal'a göre Erdoğan sadece devleti satmıyor..
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
''Olmayacak duaya amin demem'' diyerek, Türkiye'nin dış
politikasında sürekli olarak kendisine dayatılanları kabul ettiğini
öne sürdü. Baykal, ''Bir kez de sen kimsenin kabul etmeyeceği
şeyleri onlara kabul ettir. Yahu senin inandığın bir davan yok mu?
Türkiye'nin bir doğrusu yok mu'' dedi. Deniz Baykal, partisinin
TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, hükümetin TBMM'yi
Temmuz'da tatile sokarak 3 Ekim'de Ankara Protokolü'nü sessiz
sedasız imzalamaya çalıştığını savundu. CHP'nin protokol
imzalanmadan önce konuyu TBMM'de ele almak istediğini vurgulayan
Baykal, ''Umarım bu konu yarın TBMM Danışma Kurulu'nda kabul
edilir. Eğer edilmezse biz bunu Genel Kurula getireceğiz'' dedi.
CHP Genel Başkanı Baykal, 3 Ekim'de imzalanacak Ankara
Protokolünün, AB tarafından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanıma
anlamına gelecek biçimde Türkiye'nin önüne konacağını söyledi.
Türkiye'nin protokolü imzalamadan önce ''imzanın bu anlama
gelmediğini'' açık bir biçimde metne yazması gerektiğini belirten
Baykal, şunları kaydetti: ''Biz burada Güney Kıbrıs'ın tuzağına
düşmek istemiyoruz. O tuzağa 3 Ekim'de mutlaka çekmek isteyecekler.
Bize dayatılan bu imza konusu daha önce hiçbir ülkeye karşı
kullanıldı mı? Tabi ki hayır. Kopenhag kriterlerinde Güney Kıbrıs'ı
tanımak diye bir madde mi vardı? Bu imzayı atarsak bunu başka
imzalar başka tavizler izler. 3 Ekim yaklaşıyor, bize 'hadi imzala'
diyecekler. Biz diyoruz ki bu imza Güney Kıbrıs'ı tanıma anlamına
gelmez de. Oraya yaz ve öyle imzala, bunu şart koş. Ama 'illa da
imzalayacaksın' derlerse sana tavsiyem hiç imzalama...
İmzalamayacağını göster. Biz hala hiçbir teklife hayır diyemeyecek
bir konumda müzakere sürdürüyoruz. Böyle bir şey olur mu? Başbakan,
'Muhalefet liderinin dediklerini kimse kabul etmez, biz olmayacak
duaya amin demeyiz' diyerek müzakere sürecini değerlendiriyor. Bir
kere de sen kimsenin kabul etmeyeceği şeyleri onlara kabul ettir.
Bunu sen yap. Niye hemen teslim oluyorsun. Yahu senin inandığın bir
davan yok mu? Türkiye'nin bir doğrusu yok mu? Bu gidişle sen
Erdemir'i de Seydişehir'i de çiftçi yi de bu milleti de satarsın.''
-''O HAYAL ÇÖKTÜ''- Baykal, Ekim'de Ankara Protokolünün bu haliyle
imzalanması durumunda Kıbrıs davasının büyük darbe yiyeceğini ve
KKTC'nin hukuki durumunun sarsılacağını söyledi. Bu ödünlerin AB'ye
üye olmak için verildiğine inanmanın da zor olduğunu belirten
Baykal, ''Bunları yapıp AB'den ne bekliyoruz? AB artık tam üyeliği
söyleyemiyor. Bize en büyük desteği verenler bile söyleyemiyor. O
balon söndü, o hayal çöktü'' dedi. AB konusunda yaşanan
olumsuzlukların Türkiye'nin demokratikleşme ve yenileşme
mücadelesini geriletemeyeceğini belirten Baykal, sözlerini şöyle
sürdürdü: ''Bizim bu konudaki mücadelemiz AB'nin daha adı bile
ortada yokkenbaşlamıştı. Bu mücadele aynen de devam edecek.
Dışişleri Bakanı, AB inzibatı ile modern demokrasinin
yaratılacağını söylemiş. Senin o konuda bir güçlüğün varsa onu
AB'de arama, tarihine bak. Türkiye modernleşmeye ve
demokratikleşmeye devam edecek, yeter ki siz engel olmayın.
Başbakanın son dönemlerde CHP'ye karşı kullandığı üsluba bakıyorum
ve bunun bir Başbakana yakışmadığını düşünüyorum. Her hafta
yanıtlıyorum ve bir daha yapmaz diye düşünüyorum ama devam ediyor.
Bunun altında ne var niye sıkıştıkça saldırganlaşıyor. Merak
ediyorum: Geçtiğimiz hafta da Başbakan çok kızdı ve 'Bunlar 2 koyun
güdemez. Bunlar memurdur' diye bize sataştı. Bir kere koyun gütmek
çok saygıdeğer bir iş. Burada kimi itham ediyor bilemiyorum. Ancak
Türkiye'yi kurtaranlar koyun gütmüyorlardı ve onlar memurlardı. Bu
Cumhuriyeti kurdular ve bugünlere getirdiler. Peki sen ne yaptın?
'Tüccar siyaset' dedin, gelinen nokta 335 milyar dolar borç, bunun
100 milyar dolarını sen ekledin, koyun güden adam sen ekledin. 20
milyon yoksul yarattın, işsizlik rekoru kırdın, AB'yi yüzüne gözüne
bulaştırdın. Kıbrıs'ta büyük ödünler verdin, Irak'ı sadece
seyrettin. O memurlar kursağına haram girmemiş insanlardı, senin
etrafının durumu iyi, çoluğunun çocuğunun durumu iyi. Üniversite
sınavına girip kazanamayan milyonlarca şanssız çocuk var. O
çocukların kendilerini yurt dışında okutacak amcaları yok. Başbakan
bunları unutmuş, CHP'ye sataşma hakkını kendinde buluyor, ben de
buna şaşıyorum. Yahu sen otur oturduğun yerde. Senin her tarafından
olumsuzluklar akıyor. Otur oturduğun yerde bize sataşma bizi
sinirlendirme.'' Deniz Baykal, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın,
Dünya Bankası Başkanı'na bir mektup göndererek, çeşitli kamu kurum
ve kuruluşlarından 29 bin işçinin işten atılacağı yönünde taahhütte
bulunduğunu ve bunun için para istediğini ileri sürerek, sözlerini,
''Aman konu hassas duyulmasın denmesine karşın bu mektup ortaya
çıktı. Bu kadro; yani aflarla kendini aklayan bu kadro bunları
yapıp durduk yerde CHP'ye laf atmaz mı... İşte bu insanın kanına
dokunuyor'' diye tamamladı.