Baykal: Kradi iptali tam bir fiyasko!
Abone olCHP Genel Başkanı Deniz Baykal hükümeti topa tuttu. Baykal, hükümetin ABD kredisini iptal etmesine ilişkin olarak "tam bir fiyasko" nitelemesini yaptı.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği açısından 17 Aralık Zirvesi'nden bu yana ortaya çıkan gelişmelerin ''Türkiye'nin canını daha çok sıkmaya başladığını'' belirterek, ''Reformsa reform, devrimse devrim hepsine açığız ama, ikinci sınıf Avrupalı olmaya kesinlikle kapalıyız'' dedi. Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 1 milyar dolarlık ABD kredisinin iptalinin ''tam bir hükümet fiyaskosu'' olduğunu savundu. Baykal, ABD'nin Irak'a yönelik askeri harekatının ardından, ABD'nin Irak politikasına destek vermesi karşılığında 1 milyar dolarlık hibe kredisinin gündeme geldiğini ifade ederek, Devlet Bakanı Ali Babacan'ın, bu konudaki anlaşmayı ABD'li muhatabıyla imzaladığını anımsattı. O dönemde Türkiye'nin dış politikasının parayla yönlendirilemeyeceği ve siyasi koşula bağlı bir yardım anlaşmasının hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği uyarısında bulunduklarına dikkati çeken Baykal, kredinin kullanımının önce askıya alındığını, yaklaşık 2 yıllık bir sürecin ardından da ABD'li yetkililerin açıklamalarıyla kredinin iptal edildiğinin ortaya çıktığını kaydetti. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ciddi bir hükümet, bu anlaşmanın niçin imzalandığını, niçin gereğinin yerine getirilmediğini açıklamak zorundadır. Bu, bir hükümet fiyaskosudur. Bu fiyaskoyu kamufle etmek için 'ekonomi çok düzeldi, ihtiyaç yok' denildi, bu doğrultuda açıklamalar yapıldı. Paranın Afganistan'a verileceği anlaşılınca Başbakan hafif kekremsi bir ifadeyle 'İnşallah Afganistan'ın hayrına olur' değerlendirmesini yaptı.'' Sürecin bu noktaya gelmesinde CHP'nin uyarılarının büyük önem taşıdığını kaydeden Baykal, ''CHP ne yapıyor diye soranlara ithaf olunur'' dedi. AB KONUSUNDA HEYECAN KAYBI Baykal, Avrupa Birliği'nin (AB) Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn ile dün yaptıkları görüşmeye de değindi. Başmüzakereci atamasıyla ilgili olarak hükümet içinde bir uyum olmadığını savunan Baykal, atamanın zamanlamasıyla ilgili olarak Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın ''birbiriyle çelişen açıklamalar yaptıklarını'' söyledi. AB üyeliği süreciyle ilgili olarak Türkiye'de biraz heves ve heyecan kaybı yaşandığını belirten Baykal, ''bunun sorumluluğunun tümüyle Türkiye hükümetine ait olduğunu söylemenin doğru ve haklı olmayacağını'' kaydetti. Türkiye'de 17 Aralık Zirvesi'nin ardından büyük bir heyecan yaşandığına, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın zirve dönüşünde Kızılay meydanında vatandaşlara ''Bayramınız kutlu olsun'' diye seslendiğine dikkati çeken Baykal, şöyle devam etti: ''Aradan geçen sürede ortaya çıkmaya başladı ki 17 Aralık'ın bayram ilan edilecek bir tarafı yok. Biz, o dönemde de ilgileri uyardık. Geldiğimiz noktada haklılığımız ortaya çıkmıştır. 17 Aralık'ta Türkiye'nin AB ile ilişkileri bakımından alınması gereken kararların alınmadığı anlaşıldı. 17 Aralık'tan bu yana ortaya çıkan gelişmeler ise Türkiye'nin canını daha çok sıkmaya başlamıştır. 17 Aralık'ta alınan tarihin tam üyelik tarihi olmaktan çıkmaya başladığı, daha şimdiden, bir yıl geçmeden ortaya çıkmaya başlamıştır. 'Tarih alamazsak iç politika açısından sıkıntı olur, tarih almadan döndü derler' diye düşünüyorlardı. Ne oldu aldığınız o tarih şimdi?'' Baykal, Türkiye'nin tam üyelik dışında bir statüyü kabul edemeyeceğine ilişkin görüşünü yineleyerek, ''Reformsa reform, devrimse devrim hepsine açığız ama, ikinci sınıf Avrupalı olmaya kesinlikle kapalıyız'' diye konuştu. ERMENİ SORUNU İktidarda bulunanların çoğunlukla Türkiye'nin yararlarının ötesinde, güçlü çevrelerin beklentilerini esas alarak politika yürütmeyi tercih ettiklerini öne süren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Irak'ta AB'de, Kıbrıs'ta bu oldu. Yepyeni bir anlayışa, yaklaşıma şiddetle ihtiyaç duyuyoruz. AB ile ilişkilerimiz bakımından bir müzakere çerçevesi belirlenmesi işi var. Bu çerçevenin Haziran ayında ortaya konulacağı anlaşılıyor. Katılım ortaklığı belgesinin revize edilmesi de sonbaharda gerçekleşecek. AB'de 'acele etmeyelim' anlayışının, hiç olmazsa bugünkü siyasi ortamda kendisini gösterdiğine tanık olmuyoruz. Katılım ortaklığı belgesi yayınlandığı zaman bizi çok rahatsız edebilecek pek çok konunun gündeme geldiğine tanık olacağız. Türkiye'nin hiç hazır olmadığı, bazı kabulleri öngören bir çerçevenin önümüze konulması olasılığı var. Bunlardan en önemlisi Ermeni sorunuyla ilgilidir. Bu konuyu tekrar önümüze koyacakları anlaşılıyor. Bayram yaptığımız 17 Aralık'ta zaten bunun işaretleri vardı. Bu konuda yaptığımız hazırlığımızı Sayın Başbakan'a da ileteceğim. TBMM olarak 550 milletvekilinin imzasıyla, hep birlikte sahiplenerek ortaya konulması önerimizi götüreceğiz. Sayın Başbakan inanıyorum bu önerimizi değerlendirecektir. Umut ediyorum bu konuda ulusal tavrı, hep birlikte bütün dünyaya sergileme fırsatı bulacağız.''