Baykal kalacak partiyi gençleştirecek!
Abone olCHP lideri, Balyoz planıyla ilgili "pazarlık" iddiasını bugün de sürdürdü. Baykal, parti yönetimini de yenileyeceğini açıkladı!
Baykal, Kanal D Haber Bülteni'ne katılarak, gündeme ilişkin
sorularını yanıtladı. Baykal, Anayasa değişikliği teklifine karşı
çıkarken Erdoğan ile Başbuğ arasındaki zirveye dikkat çekti ve
pazarlık imasında bulundu. Baykal, parti yönetiminin de
gençleştirileceğini söyledi.
Canlı yayında ''Anayasa değişikliğine neden karşı
çıkıyorsunuz'' sorusu üzerine Baykal, Hükümet'in yapmaya
çalıştığı anayasa değişikliğini, içeriği ve yöntemi bakımından
doğru bulmadıklarını söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, ''Sayın Baykal
darbe olunca mı Anayasa değişikliğini gündeme alacak'' sözlerinin
hatırlatılması üzerine Baykal, siyasi hayatları boyunca tüm
darbeler karşısında tutarlı ve net bir tavır takınan bir kadro
olduklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''12 Mart muhtırasından 12 Eylül'e günümüze kadar bütün askeri
darbeler karşısında tavır takındık. Bunlar karşısında mücadelemizin
bedelini ödedik. Ben 12 Eylül askeri müdahalesinden sonra 7 yıl
siyasi haklarımdan mahrum bırakıldım. Hiçbir mahkeme kararı
olmadan, hiçbir suçlama olmadan Zincirbozan'a sürüldüm.
Darbe konusunda siyasi polemik yapmak bunların ağzına yakışmıyor.
Çünkü bunlar 28 Şubat hareketi sayesinde önleri açılan, 28 Şubat
hareketi gerçekleştiği için siyasete devam etme imkanı bulan, 28
Şubat'ın katkısıyla siyaset yapan insanlardır.''
İÇERİĞİ SORUŞTURULMADAN OLMAZ!
Anayasa değişikliğinin içeriği soruşturulmadan gündeme
getirilecek bir konu olmadığını belirten Baykal, milletvekili
dokunulmazlığını fikir özgürlüğüyle sınırlandırılacak bir anayasa
değişikliği getirilmesi durumunda Türkiye'deki bakışın farklı
olacağını söyledi.
Baykal, ''Ancak bunlar neyin peşindeler? Bunlar, askeri
yıldırmaya ve susturmaya çalıştılar. Şimdi sıra yargıya
geldi. HSYK'yı ve Anayasa Mahkemesini kendi siyasi kontrolleri
altına almak istiyorlar. Bunların nüfuz edip, tam denetim altına
alamadıkları bir yüksek yargı var, şimdi o yüksek yargıyı da
kontrol altına almak istiyorlar'' değerlendirmesinde bulundu.
''HADİ VERDİK GİTTİ PAZARLIĞIYLA BU İŞLER
YAPILMAZ''
''Çankaya'daki üçlü zirveden sonra kuvvet komutanları
serbest bırakıldı. Bir pazarlık mı dönüyor?'' yönündeki
sözleri hatırlatılarak, ''Ne demek istediğinin'' sorulması üzerine
Baykal, şöyle konuştu:
''Çok çarpıcı iddialar ortaya atılıyor. Bu iddialarla
ilgili kamuoyunu tatmin edecek doyurucu sonuçlar alınmış
değil. Dursun Çiçek olayı bir süreden beri kamuoyunda
konuluşuyor. Eldeki belge ıslak imza mı değil mi? Güven verici
şekilde kanıtlanmalı. Bunun için yapılması gereken bazı
araştırmalar var. İlgili kişi diyor ki, o albay, 'Orijinal
imzalı ise parmak izim olması lazım. Onun için savcı uzattığında
tutmadım' diyor. Bunun incelenmesi lazım. Daha
kanıtlanmamış bir ithamı, iddiayı, daha bu aşamadayken, Genelkurmay
yetkilileri 'maalesef yaptığı anlaşılıyor' derse, demişse, benim
vatandaş olarak bunun dayanağını öğrenme ihtiyacım var. Hangi yeni
olay var? Jandarmadaki olay, daha önce hem Ankara'daki hem
İstanbul'daki mahkemelerin ciddiye almadığı, tatmin edici bulmadığı
Adli Tıp raporunun ötesinde bir şey değil.''
Dursun Çiçek'in üstleriyle ilgili eleştirilerinin anımsatılması
üzerine Baykal, ''Bu aşamada doyurucu bir inceleme yapılmadan
yukarıdaki bir zirvede bu konu konuşulmuş, 'maalesef yapıldı' diye
bir anlayış ortaya çıkmışsa bunun sorgulanması lazım'' dedi.
"İSTİFA ÇAĞRISINDA AYNI NOKTADAYIM"
''Belge doğruysa Genelkurmay Başkanı'nı istifaya çağırmıştınız.
Bugün yine aynı noktada mısınız'' sorusunu Baykal, ''Tabii, hiç
şüphe yok. O belge doğruysa o belgeyi hazırlayan insanı feda
ederek, Genelkurmay'ın en hassas biriminde böyle bir çalışmanın
yapılmış olmasının sorumluluğunu ortadan kaldırmak mümkün değildir.
Eğer orada yapıldıysa, bunu nasıl yaptı bu kişi? Kimlerle işbirliği
içinde'' diye yanıtladı.
''Komutanlar da sorumluluğu almalı diyorsunuz'' denmesi üzerine
Baykal, ''O araştırılmalı, onlar da hesap vermeli, incelenmeli,
soruşturulmalı ve sorumluluğu üstlenmelidir. 'Vay bizim bilgimiz
dışında burada böyle bir şey yapmış' diyerek, bu iş kapatılmaz.
Eğer öyleyse, ben öyle olup olmadığı da belli değil diyorum. Ama
şimdi yukarıda bir mutabakat sağlayalım diye 'Canım bu işin ötesini
karıştırmayacaksanız hadi verdik gitti' pazarlığıyla bu işler
yapılmaz'' diye konuştu.
''Pazarlık kimler arasında yapıldı'' sorusunu
Baykal, şöyle yanıtladı:
''Bilemem. Ama beni rahatsız eden şudur, zirve toplandı, zirveden
saatler sonra İstanbul'da üç general tahliye oldu. Arkasından iki
önemli şaşırtıcı açıklama yapıldı, Genelkurmay'dan. Açıklamalardan
birisi Dursun Çiçek'in bu işte sorumlu olduğuna dair emarelerin
çıktığı savcılık tarafından ifade edildi. Mahkemeye gönderildi
mahkeme 'saçmalamayın' dedi, kabul etmedi. Ne oldu, kim veriyor?
Hukukla mı veriyorsunuz, siyasetle mi veriyorsunuz? Soruşturmanın
gereğini yapmak için mi veriyorsunuz, soruşturmanın önünü kesmek
için mi veriyorsunuz? Aynı şekilde üçüncü bir dava olarak
İstanbul'da birinci orduyla ilgili olay o konuda bir açıklama
yapıldı. Düşündürücü açıklamalardır.''
''YENİ, GENÇ DEĞERLİ KİŞİLER CHP VİTRİNİNDE YER
ALACAK''
Kılıçdaroğlu'nun ''Kurultayımızda sağlıklı bir değişim olacağını
umuyorum'' sözleri hatırlatılarak, ''CHP'nin vitrininde yeni
isimler görecek miyiz?'' sorusu üzerine de önümüzdeki kurultayda
genel merkezin yapısının değişeceğini bildirdi.
Tüzüklerinin değiştiğini, ancak yürürlüğe girmediğini belirten
Baykal, kurultaydan sonra yürürlüğe girecek tüzükle genel başkan
yardımcısı sayısının artacağını ve partinin önündeki konuların her
birisiyle bir genel başkan yardımcısının doğrudan sorumlu olacağını
anlattı.
Baykal, yeni genç ve değerli kişilerin CHP vitrininde yer alacağını
bildirdi.