Baykal: IMF'den kopamazlar
Abone olBaykal, "Ne yazıkki bugün geldiğimiz noktada sürekli bir büyüme zeminine uturduğumuzu söylemek hayal" dedi
BAYKAL: ''HÜKÜMETİN IMF'SİZ DEVAM SENARYOSU YOKTUR'' İzmir'de
düzenlenen 4. Türkiye İktisat Kongresi'nin açılışında konuşan
Baykal, hükümetin IMF dışında bir politika ortaya koyarak
uygulamaya devam etme şansının çok geçerli görünmediğini ifade
etti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, 4.
İktisat Kongresi'ni Türkiye ekonomisinin değerlendirilmesi ve
soruşturulması açısından bir fırsat olarak gördüğünü belirterek,
''Türkiye'nin bugün karşılaştığı ekonomik sorunların temelinde ne
yattığını sorgulamak öncelikli iştir. Ne yazık ki bugün geldiğimiz
noktada yaşadığımız krizlerin ertesinde ülkemizi sürekli bir büyüme
zeminine oturtabildiğimiz söyleyemeyiz'' dedi. Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Bülent
Arınç ve bakanların da izlediği konuşmasında Baykal, Türkiye bir
büyüme noktasına henüz gelemediğini ifade ederek, ''Türkiye'nin
bugün içinde bulunduğu tablo, krizlerin yol açan borçluluk
durumunun kaldırılacağı izlenimi vermiyor. Türkiye'nin borçları
artmağa devam ediyor. Borçları artan istikrarı yakalayamayan bir
tablo sergiliyoruz. İşsizlik ve buna bağlı sosyal sorunlar
ağırlaşıyor. Bu manzara ile Türkiye bütçesini sadece borç ödemeye
yönelik bir muhasebe belgesine yönelmeye başladı. Yatırım
yapamayan, kamu yatırımlarını askıya almış büyümeye yönelik
hedeflerini erteleme görüntüsü sergiliyor. Bunların nedeni
1980'lerin ortasında kendini gösteren, yönetenlere egemen olan bir
anlayıştır'' diye konuştu. ''YENİ FİNANSMANLARA İHTİYAÇ VAR'' Vergi
gibi klasik yöntemlerin bir tarafa bırakılması gerektiğini, daha
kolay uygulanabilir, toplumu rahatsız etmeyeceği düşünülen yeni
finansmanlara ihtiyaç bulunduğunu kaydeden Baykal, ''Vergi alma,
borç al anlayışı kendini gösteriyor. Vergi dışı birtakım ek
kaynakların yeni kaynakların devreye sokulması tercih edildi. Bunun
başında da borç geliyor. Türkiye cesaretli bir biçimde önce kendi
terciliyle sonra mecburiyetle çok tehlikeli borçlanma girdabının
içine çekildi. Sonra borçluluğu döndüremez hale geldi. Bugünkü
sıkıntıların temelinde borçlanma yatıyor. 1980'lerin sonunda bu
tabloya ek olarak bir de Türkiye'deki iç finans piyasalarının
uluslararası alanda Türkiye'nin borçluluğunu sürdürmesi için taze
paraya ihtiyacı vardır. Bugün bizim iktisat politikamızı bu açmaz
tutsak aldı. Bu tablonun sonucu borçluluğun devam etmesi,
Türkiye'de bir ithalat patlaması, TL'nin değerlenmesidir. Yaşanan
ithalat patlamasının dış ödemeler dengesini sıkıntıya sokması, cari
açığın artımı sözkonusudur. Bunun kaygı verici olmaması için
Türkiye'ye sermaye girişinin devam etme zorunluluğu vardır. Bu
sürede yatırımların artırılması, reel sektörün ayağa kaldırılması,
yabancı sermayenin ekonomiye kazandırılması ile sıcak paranın
bertaraf edilmesi ihtiyacı artıyor. Bunlar uygulanmadığı zaman kriz
kendini gösteriyor'' dedi. ''SICAK PARAYA BÜYÜK BEDELLER ÖDÜYORUZ''
Türkiye'nin sıcak paraya olağanüstü faiz ödediğini, sadece 2004 ilk
çeyreğinde yurtdışından gelerek TL'ye çevrilen paranın dolar
bazında üç ayda yüzde 15.3 gelir sağladığını hatırlatan Baykal,
''Yıllık kazançlarda dolar bazında yüzde 80'leri aşan bedeller
ödüyoruz. Bu tablo sürdürülemez. Türkiye ABD'den zengin değildir.
Her gün Karun hazinesi bulsak bile bu denli aşırı karla karşılamaz.
Hazine'nin yerli yatırımcıya TL bazında ödediği faizler
karşılanabilir değildir. Bu kadar yüksek borçlanan başka ülke
yoktur. Bu tür tefeci faizlerin ödenmesi mümkün değildir'' diye
konuştu. Son zamanlarda borçlanmalarda düzelme var gibi
göründüğünü, şimdi ise üstüste cari açıklar verilmeye başlandığını
belirten Deniz Baykal, ''Gerçek cari açık Irak'a ihracat gibi
gösterilerek kapalı gösterildi. 2003 yılı cari açığı ikinci yüksek
rekordu. 2004 beklenen ise 7.6 milyar dolar cari açıktır'' dedi.
Yatırım iklimi oluşmamakta bir direncin olduğuna işaret eden
Baykal, ''Kamu alanında yatırım askıya alındı. Sanayide kapasite
kullanım oranı sınırlarına gelindi. Merkez Bankası'nın 2003 yılı
raporunda belirttiği gibi sanayi üretimi zirveye ulaştıktan sonra
durmaya girebilir. Toplumun büyük çoğunluğunun gelirleri reel
anlamda geriledi. Bu anlamda ekonomide bir ısınma söz konusu
değildir. Bu durumda ekonomide kırılganlık yok demek yanlış olur.
Sosyal politikalarda büyük bir çöküş yaşanıyor. Bütçenin sosyal
yönlü harcamalarının kısıtlanması. Dış borçlar yeniden yapılanmalı,
yüzde 6.5 yerine kamusal hizmet anlayışı ön plana çıkarılmalıdır''
ifadelerini kullandı.