Baykal ihanet çetesini sordu
Abone olCHP lideri Baykal, Danıştay saldırısı sonrası Erdoğan'ın açıklamalarını sert bir dille eliştirdi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Danıştay saldırısıyla ilgili
soruşturma sürecinde Hükümet yetkililerinin yaptıkları açıklamaları
eleştirerek, ''Bunların olayın sonrasında takındıkları tavır,
suçluluklarının telaşını yansıtıyor. Farkında oldukları
sorumluluklarının örtbas edilmesini sağlamaya çalışıyorlar'' diye
konuştu.
Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada,
Danıştay'a yönelik saldırının ardından yaşanan gelişmelere değindi.
Bu olayın çok doğru şekilde değerlendirilmesi gerektiğini ifade
eden Baykal, saldırının öncesinde Danıştay 2. Dairesinin türban
kararıyla ilgili olarak yaşanan bazı tartışmalara, Hükümet
kanadından yapılan açıklamalara dikkati çekti.
Saldırıyla ilgili soruşturma sürecine de değinen Baykal, bugün bir
köşe yazarının, ''Tarihimizin en ağır dezenformasyon kampanyasının
yürütüldüğü, olayın, devletin ve ordunun sırtına yıkılmak
istendiği'' değerlendirmesini yaptığını belirtti. Baykal, bu görüşü
paylaştığını, söylenenlerin tamamen doğru olduğunu kaydetti.
Olayın ardından devletin en soğukkanlı olması gereken
yetkililerinin ''Bu bir çete işidir, saldırının arkasından bir
ihanet çetesi çıktı'' dediklerini ifade eden Baykal, sözlerini
şöyle sürdürdü:
''Utanmadan, 'Deniz Baykal da bu ihanet çetesinin içindedir'
demişlerdir. Türk İntikam Tugayı, Susurluk, Küre, Sauna çeteleri,
teker teker bu olayın sorumlusu olarak ifade edilmiş, emekli
subaylar, Hükümet tarafından bu çetenin reisi olarak ilan
edilmiştir. 'Hedef iktidar' denilmiş, buna inanmamızı
istemişlerdir. Başbakan, başbakan yardımcıları, Dışişleri Bakanı bu
doğrultuda konuşmuşlar, son olarak da Milli Savunma Bakanı 'bu bir
Babıali baskınıdır' demiştir.
Başbakan Yardımcısı, saldırıdan 2-3 saat sonra 'Sürprizlere hazır
olun' demiştir. Başbakan bir komplodan söz etmiş, bir devlet
büyüğümüz, bunun türbanla ilgisi olamayacağını söylemiştir. Şimdi
iyi niyetli bakan insanlar, gelinen noktada 'Hükümeti,
başbakanımızı acaba kim yanılttı, İstanbul polisi mi Ankara polisi
mi?' tartışmasını yapıyor. İyi niyetli bir başbakanın, Hükümet
yetkililerinin daha soruşturma sürerken kamuoyuna böyle açıklamalar
yapması doğru mu, mümkün mü?
Sorumluluğu, o emniyet müdürü, bu istihbarat daire başkanı diye
başka yerde aramayın, sorumlu doğrudan doğruya Hükümettir,
Başbakan'dır, bakanlardır. Kimse 'Başbakanı kim yanılttı?' demesin.
Başbakan bilerek Türkiye'yi yanlış yönlendirmek istemiştir,
çarpıtmıştır. 'Bir süre sonra mahcup olacaksınız' demiştir. Şimdi
soruyorum Sayın Başbakan mahcup oldunuz mu bu gelişmeler
karşısında?''
''BU TELAŞIN ARKASINDA NE VAR?''
Hükümetin davranışının normal olmadığını savunan Baykal, ''Niye
böyle davranıyor? Bu telaşın arkasında ne var?'' diye sordu. Ortada
bir komplo varsa bunun ortaya çıkarılması gerektiğini belirten
Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''(Kimse Danıştaya o karardan
dolayı böyle bir saldırı yapamaz) diye düşünmemizi mi istiyorsunuz?
Niçin böyle düşünmemizi istiyorsunuz? Çünkü husumet tohumlarını
ektiniz, hedef gösterdiniz, insanları tahrik ettiniz.
Suçluluk duygusu içinde olduğunuzdan dolayı bu olayın, sanki öyle
değişmiş de Hükümete karşı komplo içinde olan birilerinin
düzeniymiş gibi anlaşılmasını sağlamaya çalışıyorsunuz. Bunun için
yetkinize tecavüz ediyorsunuz, hukuku ihlal ediyorsunuz, her türlü
yanlışı yapıyorsunuz, kamuoyunu aldatmaya teşebbüs ediyorsunuz.
Bunların, olayın sonrasında takındıkları tavır, suçluluklarının
telaşını yansıtıyor. Farkında oldukları sorumluluklarının örtbas
edilmesini sağlamaya çalışıyorlar. Bugün işbaşında bulunan
Hükümetin tavrı, güven veren, doğru bir tavır değil. Fırsatını
bulsa örtbas edecek. Neyse ki yargı henüz daha bu arzularına tam
teslim olacak aşamaya gelmemiştir. ''
''TMY ASKIDA''
Son zamanlarda terör olaylarının arttığını vurgulayan Baykal, bir
süre önce TBMM'ye gönderilen ve tartışmalara yol açan Terörle
Mücadele Yasa (TMY) Tasarısı'na dikkati çekti. ''TMY'ye ne oldu, bu
yasaya ihtiyaç mı ortadan kalktı?'' diye soran Baykal, Hükümetin
''tasarıyı aynen çıkarmaya cesaret edemediği için askıya
aldığını'' ileri sürdü.
Baykal, Hükümetin, CHP'nin eleştirilerinin doğru olduğu ortaya
çıkacağı için ''tasarıda değişiklik yapmayı da kendisine
yediremediğini'' savundu.
Konuşmasında yolsuzluklar konusuna da değinen Baykal, ''Bir AKP
milletvekili, 'Ben AKP'yi tuz sanıyordum ama tuz kokmuş' dedi. Bu
bir itiraf. Bunu görmezlikten gelmek mümkün mü? Bu, herkesin
bildiği Ali Dibo düzeni. AKP'nin tabanında Ali Dibo, yukarda da
Dubai Kuleleri var'' diye konuştu.
''BAŞBAKAN, ÖNÜNE GELENİ AZARLIYOR''
Deniz Baykal, ekonomiyle ilgili değerlendirmelerde bulunurken,
mevcut kur düzeyinin kalıcı olduğunu, hatta yükselme eğiliminin
bulunduğunu savundu. Geçtiğimiz günlerde ''bir piyasa devalüasyonu
yaşandığını'' kaydeden Baykal, bu olayın sonucunda faiz oranlarının
da yükseldiğine işaret etti.
Türkiye'nin, izlenen ekonomik politika nedeniyle giderek daha fazla
borçlanmak zorunda bırakıldığını kaydeden Baykal, işsizliğin
tehlikeli biçimde arttığını, açıklanan ''bol makyajlı resmi
rakamların'' ise gerçeği yansıtmadığını savundu. Baykal, sözlerini
şöyle sürdürdü:
''Ekonomi açık veriyor, açık verince borç geliyor, borçlanınca faiz
ödeniyor, faiz ödenince, yatırım yapılamıyor, işsizlik ortaya
çıkıyor. İşsizlik olunca yoksulluk yaşanıyor ve bu kısır döngü
ortaya konulunca Başbakan, önüne geleni azarlıyor. Çiftçiyi, işsiz
genci büyükelçiyi azarlıyor. Önemli olan Başbakanımızın tedavi
edilmesi, buna ihtiyaç var. Bunun yolu; ekonomiyi, bunalım üreten
bir ekonomi olmaktan çıkarıp, mutluluk, rahat, özgüven üreten bir
ekonomi haline dönüştürmektir.''