Baykal hükümeti eleştirdi
Abone olCHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin saldırı sonrası şeytan taşladığını savundu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Hükümetin Danıştaya saldırı olayının niteliğiyle niçin bu kadar yakından ilgilendiğini, olayın laikliğe karşı bir saldırı olmadığını kanıtlama ihtiyacına niçin bu kadar çok sürüklendiğini gerçekten anlamak çok güçtür'' dedi.
Baykal, partisinin yeni genel merkezi binasında yapılan Parti Meclisi (PM) toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Deniz Baykal, bir gazetecinin, ''Sayın Başbakan 'meseleler karşısında uzlaşı içinde olacağız' dedi. Bu açıklama gerilimin düşürülmesine yardımcı olur mu?'' sorusu üzerine, Danıştayda yaşanan olayın niteliği konusunda saptırma çabasının hükümete egemen olduğunu savundu.
Yapılan açıklamalarda ''Susurluk ve derin devlet ilişkilerinin anlatıldığını'' ifade eden Baykal, ''Susurluk ve derin devlet ilişkileri içinde olanlarla bizzat bu cinayeti işleyen kişi arasındaki bağlantının inandırıcı, güven verici sağlam bir şekilde ortaya konulmasını kamuoyu bekliyor'' dedi.
''Şeytan taşlayarak, derin devlet ve Susurluk ilişkileri anlatarak bir hukuki iddiayı kanıtlama imkanı yoktur'' diyen Baykal, ''Bunun kanıtlanmasını bekliyoruz. Bize Türkiye'de derin devlet anlayışı içinde davrananlarla Susurlukla ilişkisi olan bir takım insanların bulunduğunu ve karşılıklı ilişkilerini anlatıyorlar. Bunu biliyoruz. Bunun, Danıştaya saldırıyla bağlantısını öğrenmek istiyoruz'' dedi.
Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu bağlantıyı bize söyleyecek olan yargıdır. Yargıdan bu doğrultuda şimdiye kadar hiçbir şey çıkmamıştır. Hükümete karşı tuzak kurmak için bir takım insanların Danıştayda hakim öldürmeyi göze alacak bir ilişki içinde olduklarını kanıtlasınlar. Türkiye'de bir gerçek şudur; Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı cinayeti göze alacak insanlar vardır. Hizbullah gerçeğini yaşadık. O zihniyette olan bir insanın bu cinayeti niye işlediğini açıkça söylemesi karşısında hükümetteki bu telaş niye? Bunun altında ne var? Daha yargı hüküm vermedi siyaset hüküm veriyor. Bürokratların bu konularda dikkatli bir dil kullanarak çetenin, örgütün niteliğini ifade etmekten uzak olarak değerlendirmeler yaptığına tanık oluyoruz.
Hükümette, yaşanmış olayı yeni bir yorumla kamuoyuna sunma çabası görüyorum. Bu gerçekten çok yadırgatıcı, şaşırtıcı bir tablodur. Hükümetin bu olayın niteliğiyle niçin bu kadar yakından ilgilendiğini, olayın laikliğe karşı bir saldırı olmadığını kanıtlama ihtiyacına niçin bu kadar çok sürüklendiğini gerçekten anlamak çok güçtür. Laikliğe karşı bir saldırının yapılmış olması bu hükümeti niçin bu kadar çok rahatsız ediyor. Yapılmış olabilir, geçmişte de yapıldı. Hükümet, Danıştaya saldırıda daha da bir hassas davranma gereği duyuyor. Bunun altında bir suçluluk telaşı mı var acaba? Bu gerçek niye kabul edilmiyor da bize yeni yeni senaryolar yazılıyor. O senaryolar geçerli olabilir, bunun dayanaklarıyla ortaya koyulması lazım. Ortaya koyun. O zaman deriz ki; Türkiye laikliğe karşı mücadele eden insanlarla başka amaçlara karşı mücadele eden insanlar el ele verip gidiyorlar. Öyle bir irtibatın olması bu eylemin laikliğe karşı bir mücadele niteliğini ortadan kaldırmaz. O nitelik var. Hükümet şeytan taşlamaya başlamıştır.
''ÇARPITMA VE SAPTIRMA GAYRETİ''
''İktidar gürültüsü bir kenara itilerek olayın hukuki değerlendirmesinin kamuoyuna sunulması'' gerektiğini söyleyen Baykal, ''Görmeyiverelim. Başka bir olaymış gibi sunuverelim. Böylece bir kutuplaşmayı, gerginleşmeyi önleme şansını elde ederiz duygusu maalesef toplumun pek çok kesimine egemen olmuştur ve bu tablo çok tehlikeli olan hukukun siyasete boyun eğmesi sürecini de cesaretlendirmektedir'' dedi.
Hükümetin büyük bir telaş içinde, bütün gücüyle, imkanlarıyla bu olayı büyük çarpıtma ve saptırma gayreti içine girdiğini ileri süren Baykal, yalın gerçeklerin, sağduyunun ve yaşanan olayların ortada olduğunu söyledi. Baykal, ''Telaş ortaya çıkmıştır. Bol bol Atatürk, cumhuriyet, laiklik sözleri telaffuz edilecektir. Uzlaşma çağrıları yapılacaktır. Bunların gereğinin yapılması konusunda güven verici bir gelişme ortaya koyulmadığı sürece ilk uygun fırsatta bunun tam tersi açılımlar yapılabileceğini de toplumumuz izlemektedir. Bu acı olaylara hükümet çok ciddi katkılar yapmıştır. Kuru gürültüyle bunu kamufle etmek mümkün değildir'' diye konuştu.
''SEN SUS YARGI KONUŞSUN''
Bir gazetecinin, ''Bu olayların içinde ordudan atılmış askerlerin bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine Baykal, bu bağlantıyı henüz göremediklerini kaydetti. Baykal, ''Alparslan Arslan 'o kim oluyor' diyor. Öbürü 'o bir meczuptur. Benim böyle bir ilişki içinde olmam söz konusu değil' diyor. Telefon görüşmesi var deniliyor. Bu görüşmede ne var? Arıyorlar, söyleyecek bir şey bulamıyorlar. Telefon görüşmesinin tutanağı koyuldu mu ortaya, koyulmadı. Ivır zıvır açıklamalar'' dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in konuyla ilgili açıklamalarını eleştiren Baykal, ''Sana ne. Sen sus yargı konuşsun. Ama ihtiyaç olan bir komplo anlayışını kabul ettirmek'' diye konuştu. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bir çıkış noktasından çok geniş bir kesimle bağlantı kurulmak isteniyor. Bize anlattıkları hikayeler ile fotoğraflar gösteriyorlar. Evet onlar o dünyaların insanları ne olmuş yani. Sen bununla Alparslan Arslan'ın bağlantısını kur. Var mı? O boyutunda bir şey daha görmedik? Aradan bu kadar zaman geçti hiçbir gelişme yok. Ama ortada gürültü, patırdı var. Şeytan taşlama dediğim bu. Herkes konuşuyor, hüküm veriyor. Gerçeği kamufle ediyorlar.
Uçağına aldığın 6 gazeteciden biri Vakit iken şimdi niye götürmedi Mısır'a Cezayir'e? Şimdi götüremiyor. Bunları unutacağız, Susurluk konuşacağız. Kamuflaj çabası var, bunun altında da telaş var? Toplum güdülmek, yönlendirilmek isteniyor. Akıl var mantık var, yaşanan olaylar var. Toplum gerginliğe sürüklenir, Türkiye'yi kim gerginliğe sürüklüyor? Laiklik tartışmasın kim açıyorsa o sürüklüyor.''
Baykal, bir başka soru üzerine, olayların ''Susurluk'' ile bağlantısı varsa bunun da ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi. Deniz Baykal, ''Ama şimdi nutuk atıyorsunuz. Şok olacaksınız, büyük açıklama yapılacak... Hani bekliyoruz. Bize tozlu raflardan Susurluk fotoğrafları getirerek şok olmamızı sağlayamazlar. Bizim şok olmamızı; o çevreyle bu cinayeti işleyenler arasında organik işbirliğini kanıtlayacak delilleri ortaya koyarak sağlayabilirler'' diye konuştu. Deniz Baykal, bir soru üzerine Emniyet Genel Müdürünün örgütün niteliğini açıklamaktan kaçındığını, bu sorulara cevap vermediğini savundu.