Baykal hükümete yüklendİ
Abone olCHP Genel Başkanı Deniz Baykal yaptığı konuşmada AK Parti Hükümeti'ne yüklendi. Seydişehir'in özelleştirmesine değinen CHP Lideri, "Emir büyük yerden" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin Seydişehir, Erdemir
gibi Türkiye açısından önem taşıyan tesislerin satışıyla ilgili
uyarıları dikkate almadığını belirterek, ''Haraç mezat satılan
tesislerin toplumumuzda yaratacağı sorunları, sıkıntıları hep
birlikte yaşıyoruz, yaşayacağız. Yanlışı matematiksel verilerle
kanıtlasanız dahi kabul ettirilebilir olmaktan çıkmıştır. Çünkü
emir, yüksek yerden gelmiştir'' dedi. Baykal, ''(Bizim büyüklerimiz
bu talimatı verdi, boynumuz eğik,çaremiz yok, kusura bakmayın) da
demiyorlar. Vatana, millete hizmet edeceklermiş gibi söylüyorlar
ya, işte o insanın kanına dokunuyor'' diye konuştu. Partisinin grup
toplantısında yaptığı konuşmada, Seydişehir Alüminyum Tesisleri'nin
satışına değinen Baykal, satışın ''Oldu bittiye getirilerek,
alelacele yapıldığını'' söyledi. Kısa bir süre önce yönelttikleri
soru üzerine Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, ''Seydişehir ile
ilgili değer tespiti çalışmalarının sürdüğünü, bu aşamada rakam
verme imkanının bulunmadığını'' bildirdiğini anımsatan Baykal,
sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hükümet, sattığı malın değerinin ne
olduğunu bilmiyor. Özelleştirme İdaresi, bunun öğrenilmesi
ihtiyacını hissetmiyor. Alelacele, bir hafta içinde ihale
yapılacağı açıklanıyor. İhale yapıldı ve Seydişehir Alüminyum
tesisleri satıldı. Türkiye 300 bin ton kadar alüminyum ithalatı
yapıyor. Satılan tesis, 60 bin tonluk sıvı alüminyum üretimi
gerçekleştiriyor. Yıllardan beri hiçbir modernleştirme, geliştirme
yatırımı yapılmadan beklemeye alınmış, çürümeye bırakılmış bir
konumdayken bu fabrika 60 bin tonluk bir üretim gerçekleştiriyor ve
kar ediyor.'' Baykal, Seydişehir Alüminyum Tesisleri ile
Türkiye'nin en ucuz elektriğini üreten Antalya Oymapınar Enerji
Santrali'nin, Türkiye'deki boksit madenlerinin hemen hemen tümünün
ve Antalya'daki Seydişehir liman tesislerinin de alıcı şirkete
devredilmiş olacağına dikkati çekti. ''BAŞBAKANIN HEMŞEHRİSİ...''
Fabrikanın stoktaki malları ve kasasındaki para dikkate
alındığında, 305 milyon dolara satıldığı belirtilen tesislerin
aslında 250 bin dolara satılmış olduğunun ortaya çıktığını iddia
eden Baykal, şöyle devam etti: ''Kim aldı bu tesisleri? Alanlar,
Türkiye'nin Karadeniz Otoyolu ihalesi sırasında bütün Türkiye'nin
yakından tanıdığı bir grup. Sayın Başbakanın hemşehrisi...Bir süre
önce Samsun'da gübre fabrikasını aldılar ve alır almaz işçileri
çıkardılar. Anayasa Mahkemesi'nde Yüce Divan'da görülmekte olan
yolsuzluklar dosyasında adı çok sık geçen bir kişi. Şimdi buna, biz
bu tesisi satmış görünüyoruz. Hükümetin onayına sunulacak, Rekabet
Kurulu'nun da onay vermesi lazım.'' Seydişehir Alüminyum
Tesisleri'ne 60 milyon dolarlık yatırım yapılması durumunda üretim
kapasitesinin hızla artacağına işaret eden Baykal, ''Bu, bir
politika, AKP politikası. Günün moda politikası. Bu politikanın
bedelini, haraç mezat satılan bu tesislerin toplumumuzda yaratacağı
sorunları, sıkıntıları hep birlikte yaşıyoruz, yaşayacağız''' dedi.
Baykal, satışın iptaliyle ilgili olarak hukuki mücadelelerini
sürdüreceklerini, olumsuz gelişmeleri yargı kararıyla önlemeye
çalıştıklarını söyledi. ''İNSANIN KANINA DOKUNUYOR'' Seydişehir'in
ardından Erdemir'de de benzer bir tablonun ortaya çıkabileceğini
ifade eden Baykal, işi bilen herkesin ''Aman yapmayın, kıymayın''
diye ayağa kalktığını ancak, hükümetin bu uyarıları dikkate
almadığını söyledi. Baykal, şöyle konuştu: ''Bu işler niye böyle
oluyor, bu arkadaşlarımız gerçekten bu satışların Türkiye'nin
yararına olduğunu mu düşünüyorlar? Bir süre önce Erdemir'de çalışan
ve özelleştirme hareketine en çok karşı çıkan, imzalar atan isimler
şimdi bakan, milletvekili oldular, o yaptıklarını unuttular. Bu
niçin böyle oluyor? Yanlışı matematiksel verilerle kanıtlasanız
dahi kabul ettirilebilir olmaktan çıkmıştır. Çünkü emir, yüksek
yerden gelmiştir. 'Bunu yapacağız, çaremiz yok' diyorlar. 'Bizim
büyüklerimiz bu talimatı verdi, boynumuz eğik, çaremiz yok, kusura
bakmayın' da demiyorlar. Vatana millete hizmet edeceklermiş gibi
söylüyorlar ya, işte o insanın kanına dokunuyor.'' Türkiye'nin
önemine önce iktidarın inanması gerektiğini kaydeden Baykal, ''Bu
noktadaki sorunlar, sıkıntılar bizi çok büyük yanlışlara
sürüklüyor'' dedi. DOKUNULMAZLIKLAR Baykal, konuşmasında,
dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili olarak partisinin Kadın
Kolları tarafından gerçekleştirilen kampanyaya da değindi. Başarılı
bir çalışma yapıldığını belirten Baykal, şunları kaydetti:
''Türkiye'ye konunun önemi bir kere daha anlatılmış oldu. Ama
hükümette bu konuda hiçbir hareketlenme yok. Kös dinliyorlar,
aldırdıkları yok. Ama bizim görevimiz bu konuyu tekrar tekrar
gündeme getirmektir. Bu konu niye gerçekleştirilmiyor, çünkü AKP'li
milletvekillerinin, bakanların ve Başbakanın TBMM'de dosyaları var.
Dokunulmazlıkları kaldırılsa, yargı harekete geçecek. Bu dosyalarda
neler var bakıyoruz; ihaleye fesat karıştırma, görevi kötüye
kullanma, hayali ihracat, naylon fatura, dolandırıcılık, zimmet,
nitelikli zimmet, özel ve resmi evrakta sahtecilik, usulsüz arsa
satışı, kayıp trilyon, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık...
Türkiye'yi yöneten kadronun röntgeni bu...'' ''Seçimden önce
dokunulmazlıklar konusunda söz verildiği halde, 3 yıldır harekete
geçilmediğini'' ifade eden Baykal, ''Samimiyet yok. Dürüstlük,
inandığını söylemek, söylediğinin arkasında durabilmek yok. Alnı
açık biçimde toplumun karşısına çıkabilmek yok'' görüşünü savundu.
''YOLSUZLUKLARLA İÇLİ DIŞLI'' Baykal, Belediyeler Yasası ile Emekli
Sandığı'ndan emekli olan belediye başkanlarına makam tazminatı alma
hakkı tanınırken, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin kapsam dışı
bırakıldığına dikkati çekerek, bunun, bir zihniyeti, anlayışı
yansıttığını söyledi. Yine aynı yasa ile belediyelere istediği
kadar şirket kurma hakkı verildiğini ancak, bu şirketlerin kamu
tarafından denetlenmesinin engellendiğini savunan Baykal, ''yerel
yönetimlerdeki yolsuzlukların önemli bir bölümünün bağlı şirketler
aracılığıyla yapıldığını'' söyledi. Baykal, ''mahkeme kararı ile
kanıtlanamasa dahi bu konuda pek çok müfettiş raporu bulunduğunu''
bildirdi. Deniz Baykal, ''Kamu kaynağını kullanan bir şirketi nasıl
denetleme hakkından vazgeçersiniz, anlamak mümkün değil. Bu,
AKP'nin 'yolsuzluklara damardan girdik' anlayışının somut bir
kanıtıdır. Yolsuzluklarla mücadeleye değil, yolsuzluklara damardan
girmişlerdir ve yolsuzluklarla içli dışlı yaşamaya devam
etmektedirler'' diye konuştu.