Baykal: Hesaplaşmam henüz bitmedi!
Abone ol12 Eylül’den sonra Zincirbozan’a gönderilenler arasında bulunan Deniz Baykal, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, 'Ben 12 Eylül’le meydanlarda hesaplaştım' sözlerine katıldığını belirtti...
Milliyet gazetesi yazarlarından Fikret Bila’ya konuşan
Deniz Baykal “Sayın Demirel’in söylediği manada ben de meydanlarda
hesaplaştım. Zincirbozan’dan çıktım, yasakla mücadele ettim,
Meclis’e döndüm, CHP'yi açtım, genel başkan oldum; bu manada evet
hesaplaştım ama benim hesaplaşmam sürüyor” diye devam
ediyor.
“HENÜZ BİTMEDİ”
Baykal, dünkü görüşmemizde 12 Eylül’le hesaplaşmasının bitmediğini
vurguladı ve şöyle konuştu:“12 Eylül’de çok canlara
kıyıldı, çok canlar yandı, çok acılar çekildi. Bu bakımdan Ankara
Adliyesi’ne gelen, etrafında toplanan insanlarımızı, müdahil
olanları çok iyi anlıyorum, saygı duyuyorum. Benim partim de dahil
partiler de müdahil oldular.Onları da anlıyorum.
Darbeye karşı bir duruş almak adına müdahil oldular. Parti
kararıdır, saygıyla karşılıyorum. Ama benim açımdan 12 Eylül’le
siyasi hesaplaşma bitmedi. 12 Eylül’ün kurduğu rejimle hesaplaşmam
sürüyor. 12 Eylül’ün demokratik, laik rejime verdiği tahribatı
giderinceye kadar, Türkiye’de tam ve gerçek demokrasi kuruluncaya
kadar benim hesaplaşmam sürecek.”
“VESAYETE KARŞI MÜCADELE”
Baykal, 12 Eylül’ün yarattığı vesayetten kurtuluyoruz derken, bu
kez demokrasinin başka vesayetler altına girdiğini belirterek,
şöyle devam etti:
“12 Eylül’ün kurduğu vesayetle mücadele edip, ondan kurtuluyoruz
derken, yerine demokrasinin üzerinde ve yine 12 Eylül zihniyetiyle
başka bir vesayet kurulmuşsa, hesaplaşma bitmemiş demektir.
Demokrasi sadece darbe tehdidi değil her türlü baskı ve tehditten
kurtuluncaya kadar bu mücadelenin sürmesi gerekiyor.
Bu siyasi bir mücadele, siyasi bir hesaplaşmadır. Bu bakımdan benim
kişisel olarak müdahil olmamın bir önemi yok. Çok daha büyük acılar
çekmiş insanların hak ve hukukunun takibi çok daha önemli.”
“EVREN’E KARŞI MUHTIRA”
Baykal, Zincirbozan’a sürüldüğünde nasıl bir mücadele verdiğinin en
yakın tanığının Demirel olduğunu anımsatarak, şöyle dedi:“Ben
Zincirbozan’dan doğrudan Kenan Evren’e bir mektup yazdım. Bir
anlamda Evren’e bir karşı muhtıra niteliğindeydi. O mektubumda
Evren’e, ‘Demokrasiyi rafa kaldırmaya, bizi buraya sürmenizin
hukuki ve siyasi açıdan hiçbir geçerli dayanağı yoktur.
Bu yetkiyi nereden aldınız’ diye sordum. Bugünlerden o günlere
bakan bir mektuptu. Ağır eleştiriler ve suçlamalarda bulundum.
Bunun sorumluluğunu taşıyacağını ve hesabını vereceğini ilettim. Bu
mektubum, devlet arşivlerinde duruyor olmalı. Ben siyasi
hesaplaşmaya 12 Eylül günü başladım, Zincirbozan’da devam ettim
hâlâ da sürdürüyorum.”
“ÇIKMAK İÇİN DİLEKÇE VERMEM”
Baykal, 12 Eylül yönetiminin kendilerini Zincirbozan’dan çıkarmak
için bir kâğıt imzalamaya kalktığını, ancak buna direndiğini de
şöyle aktardı:“Bizi Zincirbozan’a tıktılar. Amaçları yeni kurulmaya
başlayan partileri yönlendirmemizi engellemekti. Sayın Demirel’le,
rahmetli İhsan Çağlayangil’le ve birçok arkadaşla oradaydık. Bir
gün bir astsubay bir kâğıt dolaştırmaya başladı. Bana da
getirdi.
Baktım, bir taahhütname, işte dışarı çıktıktan sonra burada
yaşadıklarım, gördüklerim hakkında açıklama yapmayacağım, diyor ve
altını imzalamamızı istiyor. Ben, AP’lilerin imzaladığını gördüm.
Sayın Demirel de imzalamış. ‘Ben imzalamam’ dedim. ‘Benden burada
yaşadıklarımızı unutmamı istiyorsunuz, böyle bir şeyi imzalamam’
diye direndim.
Sonra bir binbaşı geldi. Ona da aynı şeyi söyledim. Sonra ‘seni
komutana götürüyoruz’ dediler ve götürdüler. Odada Zincirbozan’ın
komutanı, Çanakkale Bölge Başkanı var. ‘Niye imzalamıyorsun’ diye
sordular. ‘İmzalamam’ dedim. ‘O zaman çıkamazsın’ dediler.
‘Çıkamazsam çıkamayayım’ diye karşılık verdim.
Nedenini sordular. Ben dedim, ‘buraya girmek için dilekçe vermedim,
siz getirdiniz, buradan çıkmak için de dilekçe vermem. Bizi buraya
getirmenizin de çıkarmanızın da sorumluluğu sizindir’. Zemin
kattaki odama döndüm.
Bahçede AP’liler tur atıyorlar. Bana imzala da çıkalım gibi
işaretler yapıyorlar. Ama imzalamadım. Sonuçta direneceğimi
anladılar ve o kâğıdı iptal ettiler, yırtıp attılar. İmzasız
çıktık. Hatta Sayın Demirel, yanıma gelip, ‘o imza işi benim de
hoşuma gitmedi, sizi tebrik ederim, bu hareketinizle benim
boynumdan değirmen taşını aldınız’ dedi.”
DEMİREL’DEN CHP YEMEĞİ
Baykal, Zincirbozan koşullarında da CHP adına mücadeleye devam
ettiklerini belirtirken, 9 Eylül anısını da şöyle
anlattı:“Zincirbozan günleri devam ediyor. 9 Eylül yaklaşıyor,
CHP’nin kuruluş yıldönümü. 12 Eylül’e karşı kutlama yapma kararı
verdik CHP’li arkadaşlarla.
9 Eylül sabahı önce normal biçimde kahvaltıya indik. Sonra
odalarımıza gidip en iyi kıyafetlerimizi giydik, kravatlarımızı
taktık. Dikkat çekmemek için birer birer aralıklı olarak aşağıya
indik. O arada karakolun yanındaki arazide kasımpatılar açmış, bir
arkadaşımız gidip çiçek topladı.
Sonra bir anda binanın önündeki Atatürk büstünün önünde toplandık
ve saygı duruşunda bulunduk. Atatürk’ün büstüne, topladığımız
çiçeği koyduk.
9 Eylül’de CHP’nin kuruluşunu kutladık. Demirel, bu tavrımızdan çok
etkilendi, duygulandı. Gelip bana, ‘Sizi yine tebrik ediyorum, bir
daha inandım ki, Türkiye‘de demokrasi ölmeyecek, yaşayacak’ dedi.
Akşama da, ziyaretçilerin getirdiği erzaklardan biz CHP’lilere bir
ziyafet sofrası kurdurdu, beraber kutladık.”