Baykal gelinen yerden memnun değil
Abone olCHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AB'ye tam üyelik sürecinde AK Parti ile girilen yolun, Türkiye'yi ''tam üyeliğe götürmediğini'' savunarak, memnuniyetsizliğini dile getirdi.
CHP Lideri Baykal, yaptığı yazılı açıklamada, CHP'nin AB ile
ilişkiler, tam üyelik, Kıbrıs ön şartı ve derogasyonlar konusunda
söylediklerinin, içeride ve dışarıda her gün daha fazla kabul
edilmeye başlandığını ifade ederek, ''AKP ve yandaşlarının telaşı,
CHP'ye yönelik haksız, tutarsız ve ilkesiz suçlamaları arttı''
dedi. AB'ye tam üyeliğin ısrarlı savunucusu ve takipçisi
olduklarını belirten Baykal, ancak AK Parti ile gelinen noktanın
tam üyelik olmadığını, bu yolun Türkiye'yi tam üyeliğe
götürmediğini savundu. Baykal, şunları kaydetti: ''Biz Avrupa
planında, Avrupalılarla el ele Avrupa'yı birlikte yönetmek
istiyoruz. Üvey evlat, sığınma eş muamelesi görmek istemiyoruz.
Eşit üyelik, eşit hak istiyoruz. Ama AKP hükümetiyle yandaşları, bu
süreçte, 'AB olmazsa Türkiye de yok, AB olmadığı zaman bir yaşam
şansımız yok' havası yaratıyorlar. Türkiye'ye, eli mahkum bir
şekilde, onlar ne takdir ederlerse öyle olmaya mecbur ülkeymiş gibi
bir anlayış kabul ettirilmek isteniyor. Ama hükümet, göstermelik
şovlardan da geri durmuyor. Bu hükümet bir yandan 'Gitmeyiz,
kaldırmayız uçağı' diye konuşuyor, öte yandan Dışişleri Bakanı,
Genelkurmay Başkanı'na 'Paşam perişan oluruz. Yalnız kalamayız,
herkes bizi terk eder, ayakta kalamayız haberiniz olsun' diye
teslimiyet, çaresizlik anlayışını açıklıyor ve ikna etmeye
çalışıyor. Bu acziyeti, teslimiyet anlayışını yabancılar bilmiyor
mu, görmüyor mu, okumuyor mu? Elbette biliyor ve görüyorlar. Hatta
İsveç Başbakanı gibi çok şaşıranlar da oluyor. İsveç Başbakanı
Sayın Persson diyor ki, 'Biz, Türkiye'nin kabul ettiği
kısıtlamaları kabul etmezdik. Neden bu koşullarla kabul ettiler,
direnmediler diye şaşırdık ve madem direnmiyorlar, kabul ediyorlar
tamam öyleyse dedik.'' ''GÜVENCE VERMİŞTİNİZ'' CHP dışında
kimsenin, 1999'da Türkiye'ye mektup gönderen Lipponen'e ''Ne oldu,
siz Kıbrıs ön şart olmayacak diye mektup yazmış, güvence
vermiştiniz'' diye sormadığını dile getiren Baykal, şöyle devam
etti: ''Bunu, 6 yıl sonra Sayın Lipponen'e PES Heyeti Başkanı
olarak CHP'ye geldiğinde ben sordum. 'Siz çok iyi bilirsiniz,
mektubu siz yazmıştınız, Kıbrıs ön şart olmayacak demiştiniz, ama
bakın ön şart diye önümüze getirildi' dedim. 'Hangi önkoşullardan
bahsediyorsunuz' diyen ve benden 'Örneğin Kıbrıs' yanıtını alan
Sayın Lipponen'in imdadına Papandreu yetişti ve 'Biz o dönem size
tam üyelik verilmesi için çok çaba harcadık' dedi. Yani, bu ön
şartı Papandreu görüyor, Lipponen görüyor, kısıtlamalar konusunda
İsveç Başbakanı 'Niye direnmediniz?' diye şaşırıyor, ama bu hükümet
ile yandaşları göz boyuyorlar, bayram ediyorlar, 'AB olmazsa
olmayız, biteriz' anlayışını hakim kılmak istiyorlar. Bizim AB'siz
çok büyük devrimleri, dönüşümleri gerçekleştirdiğimizi unutturmaya
çalışıyorlar, Cumhuriyetin kazanımlarını yok saydırmak istiyorlar.
Hiç kimsenin buna hakkı yok.'' ''TÜRKİYE, 40 YIL AB'YE KATKI
VERDİ'' Baykal, 40 yıl boyunca AB'nin, Türkiye'ye bir katkı
vermediğini, Türkiye'nin ise AB'ye çok büyük katkı verdiğini ifade
ederek, şunları söyledi: ''Her şey bir yana, Türkiye'de Askeri
müdahaleler oldu, demokratik rejimi askıya alma girişimleri oldu.
Biz bunları kendi başımıza hallettik. Avrupa, askeri müdahaleyi
yapanlarla kol kolaydı bizim karşımızda. Biz sürgünlere
gönderildik, hak mahrumiyetlerine tabi tutulduk. Ama her aşamada
kendi göbeğimizi kendimiz kestik. AB'nin desteğiyle falan demokrasi
yapmıyoruz. Biz, demokrasiyi kendimiz yapıyoruz, kurumlaştırıyoruz.
Türkiye'nin gücüne güveniyoruz ve bu inançla AB'nin bütün üyelerine
tanınan hakları istiyor, önümüze konulan hak kısıtlamalarına, yeni
önkoşullara karşı çıkıyor, üzerine düşen her görevi yapmış olmanın
sorumluluğuyla, 'siz ne iseniz, biz de oyuz' diyoruz ve tam
üyelikte ısrar ediyoruz.''