Baykal Erdoğan'ı yadırgadı
Abone olCHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, Erzurum'da çiftçilere yönelik tavrını, üzüntüyle karşıladığını belirterek, bu durumu ayıp olarak değerlendirdi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'ın, Erzurum'da
çiftçilere yönelik tavrını, üzüntüyle karşıladığını belirterek,
''Mevcut tablodan şikayet eden çiftçilere hükümetimizin, 'siz yan
gelip yatın, millet sizi beslesin böyle şey olur mu?' tavrını
sergilemesi kadar uygun düşmeyen bir tutum tasavvur edilemez''
dedi. Baykal, Büyük Anadolu Oteli'nde başlayan 2. Tarım Şurası'nın
açılışında yaptığı konuşmada, tarımda, yeni politikaların
oluşturulması ihtiyacının ortaya çıktığı dönemde, bu şuranın
önemine işaret etti. Deniz Baykal, 1997 yılında yapılan 1. Tarım
Şurası'ndan sonra ortaya çıkan tablonun, bu şuranın çerçevesi ile
uyumlu olmadığını belirterek, bu şuranın da önceki gibi
''gerçeklerden kopuk bir şura'' olmamasını diledi. 2. Tarım
Şurası'nın, tarımın içinde bulunduğu durumu, objektif olarak
saptaması ve uluslararası örgütlerle ilişkileri doğru
değerlendirerek, Türkiye yararına bir tarım politikasını ele alıp,
çalışması gerektiğini anlatan Baykal, dış taleplerin, koşulların,
Türkiye'de tarımın desteklenmesini kısıtladığını söyledi. Bunun
nedeninin, ülkenin içinde bulunduğu mali durumdan kaynaklandığını
dile getiren Baykal, ''Bize her türlü engeli koyuyorlar, ama kendi
ülkelerinde tarımlarını, olağanüstü derecede destekliyorlar'' diye
konuştu. ''BİR İNEĞE 2 DOLAR'' Baykal, AB'de bir ineğe günde 2
dolar destek verildiğini ifade ederek, bu rakamın, Türkiye ve
dünyada birçok kişinin gelir düzeyinin üstünde kaldığını belirtti.
''Tarımda ciddi çöküntüler ve tehlikeler bizi bekliyor'' diyen
Baykal, dünyadaki gıda güvenliğinin, Türkiye'nin önemini
artırdığını vurguladı. Baykal, tarımı, sadece ekonomik değil,
sosyal, siyasal, ekolojik boyutları olan faaliyet olarak
nitelendirerek, bu konuya sadece ekonomik yaklaşmanın yanlışlığına
dikkati çekti. Tarımı gerileyen ülkelerin, uzun süre büyümeyi
sürdürmesinin mümkün olmayacağını vurgulayan Baykal, tarımın
istihdama katkısının, ekonomiye katkısının üç katı olduğunu
kaydetti. Baykal, tarımın desteklenmesinin bu açıdan çok önemli
olduğuna işaret ederek, bu durumun Türk tarımında çok önemli bir
atıl işsizlik bulunduğunu ortaya koyduğunu belirtti. Baykal, atıl
istihdam sorununun, Türkiye'nin rekabet gücünü zayıflattığını
vurgulayarak, geçmişe göre, kırsal alanda tarımla uğraşanların
sayısının azaldığını söyledi. ''ÇİFTÇİ KADERİNE TERK EDİLDİ''
Türkiye'nin işlenebilir topraklarının üçte birinin, üretim dışına
çıktığını ifade eden Baykal, Türkiye nüfusunun arttığını, ancak
tarım artışının nüfustan az olduğunu kaydetti. Baykal, hububat,
baklagiller, endüstriyel bitkiler ve yağlı tohumlar gibi tarımsal
ürünlerin üretiminin, 1998 yılında 68 milyon ton olduğunu, bunun
2002 yılında 60 milyon tona gerilediğine dikkati çekti. Baykal,
1980'li yılların başında 1.5 milyar dolar olan tarımda dış ticaret
fazlasının, 1990'ların başında 750 milyon dolara, 2000'lerin
başında 250 milyon dolara gerilediğini ve 2003 yılında da dış
alımın, dış satımdan fazla gerçekleştiğini ve tarımda Türkiye'nin
dış ticaret açığı veren bir ülke haline dönüştüğünü kaydetti.
Baykal, 1980'li yıllardan beri tarımda çok yanlış politikalar
uygulandığını, ''tarımsal özelleştirmede yağmaların ortaya
çıktığını'' savunarak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın işlevinin
azaltıldığını, karar alamaz hale getirildiğini, bunun da çiftçi
aleyhine olduğunu, çiftçinin kendi kaderine terk edildiğini
söyledi. ''AYNI ZİHNİYET SÜRDÜRÜLMEKTEDİR'' Özellikle 1999'dan
sonra IMF ve Dünya Bankası politikalarıyla çiftçilerin en büyük
zararı gördüğünü ifade eden Baykal, ''Bu politikaların
uygulanmasına devam edilmesi çok ciddi sorgulanması gereken bir
hale dönüşmüştür'' dedi. Baykal, ''Şimdiki hükümet de iktidara
gelmeden önce bu konulardan şikayet etmiş ve değiştireceğini
söylemiş olmasına rağmen, bu politikaları aynı kararlılıkla
sürmüştür. Aynı zihniyet, aynı ölçüler ve olumsuz gelişmeler
kararlılıkla sürdürülmektedir'' diye konuştu. Türk tarımının temel
sorunlarının, bu destekleme politikasıyla çözülmesinin mümkün
olamayacağını öne süren Baykal, Türkiye'nin hızlı bir yatırım
planlamasıyla, kullanılabilir tarımsal alanlarını iki katına
çıkaran, çiftçi örgütlenmesini sağlayan, bilgi ve teknolojiyi
tarlaya taşıyan, rekabet gücünü artıran bir çalışma içine girmesi
gerektiğini belirtti. Baykal, Türkiye'de tarım sektörüne, mali ve
ekonomik ölçüler içinden bakıldığını, Türkiye'de mali politikaların
en önde gelen kurbanı olarak tarım sektörünün seçildiğini ileri
sürdü. ''TÜRK TARIMININ KÖY HİZMETLERİNE İHTİYACI VAR'' AB'nin,
ortak tarım politikasıyla üretim fazlasını nasıl değerlendireceğini
düşündüğünü belirten Baykal, AB'nin Türkiye ile ilgili İlerleme
Raporu'nda önemli bir konunun da gözden kaçtığını söyledi. Baykal,
''Raporda, görüşmeler tam üyelikle sonuçlansa bile Türkiye'yi ortak
tarım politikasının dışında tutuyor. 'Bu konuyu zamanı gelince
konuşuruz, beni bağlamaz, kendi sorununu kendin hallet' demeye
getiriyor'' dedi. Tarımın içinde bulunduğu bu ortamda Köy
Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün kapatılmasını da eleştiren Baykal,
Türk tarımının Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne ihtiyacı olduğunu
vurguladı. Baykal, ''Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün, duble yol
hevesine kurban edilmesi doğru değil'' dedi. Baykal, sözlerini
şöyle sürdürdü: ''Bu çerçevede, Sayın Başbakan'ın, Erzurum'da
çiftçilere yönelik tavrını, üzüntüyle karşıladığımı ifade
etmeliyim. Türkiye'de tarımın nasıl bir ciddi krizle karşı karşıya
bulunduğunu, dünyadaki tablo ortaya koyuyor. Bu tablodan şikayet
eden çiftçilere hükümetimizin, 'siz yan gelip yatın, millet sizi
beslesin böyle şey olur mu?' tavrını sergilemesi kadar uygun
düşmeyen bir tutum tasavvur edilemez. Maalesef bu anlayışın, bu ilk
tezahürü değildir. İktidarlar, çiftçinin ve tarımın içinde
bulunduğu sıkıntılara şefkatle, anlayışla yaklaşmak
durumundadırlar. Tam tersine, onları suçlarcasına, azarlarcasına,
izledikleri politikayı haklı sayıp, onları suçlu hale getirmeye
yönelik değerlendirmeler maalesef uygun düşmüyor. Türkiye'de
iktidarların, tarım, çiftçi kesimine daha anlayışlı, daha saygılı
davranmak zorunluluğu vardır.''