Baykal Erdoğana cevap verdi!
Abone olBaykal, Kur'an kursuna tamam dedi Erdoğan Ankara'dan bağırdı! Sesini yükselten Erdoğan'a cevap gecikmedi.
CHP lideri Baykal, Başbakan Erdoğan'ın "çarşafa
dolandılar" eleştirilerine cevabı sert oldu. Baykal, Erdoğan'ın bir
dönem CHP'ye ilişkin sözlerine hatırlatarak "ben dik duruyorum
mesajı" gönderdi. İşte Baykal'ın Erdoğan'a yönelik o
eleştirileri;
Star TV Ana Haber Bülteni'ne katılarak, Uğur Dündar'ın
sorularını yanıtlayan Baykal, Başbakan Erdoğan'ın tartışmayı
“çarşaf kelimesi etrafında geliştirdiğini, bu kelimeyi
kullanmayı sevdiğini” söyledi.
Örtülülere rozet takmasıyla ilgili olarak, Başbakan Erdoğan'ın 25
Kasım'daki AKP Grup Toplantısı'nda, kendisine “dik
durmasını” tavsiyesi ettiğini belirten Baykal, “öyle
anlaşılıyor ki Başbakan başlangıçta verdiği destekten şimdi pişman
olmaya başlamış, bu konuda temel bir görüş ayrımı içine girmiştir,
bir zig zag içindedir. CHP'yi suçlama gayretine girmiştir. Buna
dikkat çekmek istiyorum” diye konuştu.
Yaklaşımlarının, “insanların siyasi inancıyla kılık kıyafeti
arasında bir paralellik kurma anlayışının aşılması bakımından
yararlı olduğunu” dile getiren Baykal, insanların kılık
kıyafetleriyle siyasi tercihlerinin farklı olabileceği fikri;
toplumda kabul gördüğünü söyleyerek "Bu yaklaşımın Türkiye için
yararlı olduğuna inanıyoruz. Bunun din istismarıyla, laikliğe ters
düşmekle ilgisi olmadığından kuşku duymuyoruz." dedi.
ÇARŞAFLI ÜYELERİN İSTİFASI
Bazı çarşaflıların istifa etme kararını da değerlendiren Baykal,
bunun “kalıcı, ciddi bir tavır değil, adaylık tartışmasıyla
ilgili bir görüntü” olduğunu söyledi.
Türban ve çarşafıyla CHP'ye katılan binlerce kişinin, kılık
kıyafetleri ne olursa olsun partiye destek vermeye, parti içinde
çalışmaya devam ettiğini anlatan Baykal, CHP'nin ezber bozduğunu,
“Çarşaflılar, laiklik düşmanıdır, Atatürk düşmanıdır,
CHP'ye oy vermezler” anlayışını ortadan kaldırdığını ifade
etti.
Baykal'ın Erdoğan'a yönelik eleştirileri haberin
devamında...
“YEREL SEÇİM ÖNCESİNDE GÜNDEME GELMESİ
TALİHSİZLİK”
Kur'an eğitiminin önemli ve temel bir konu olduğuna işaret eden
Baykal, Türkiye'nin bu konuda “kendisini aldattığını,
gerçekleri görmezlikten geldiğini, bu konuyu konuşmamayı,
irdelememeyi tercih ettiğini” dile getirdi. Bu konunun çok
daha önce ele alınıp tartışılması gerektiğini belirten Baykal,
şöyle konuştu:
“Yerel seçim öncesinde gündeme gelmesi talihsizliktir, bunu ben de
kabul ediyorum, ama bu süreç kendiliğinden gelişti. Sefa Sirmen
projelerini anlatırken bundan bahsetti, bana da parti genel başkanı
olarak ne düşündüğüm soruldu. Hakkında ciddi zihin yorduğumuz,
kendimizi önemli ölçüde hazırladığımız, elimize imkan, iktidar
geçerse ciddi şekilde kullanmayı kararlaştırdığımız hazır olduğunuz
bir konu. Bunu konuşmaktan hoşlanmıyoruz, ama bu konuyu biliyoruz.
Türkiye'nin böyle bir derdi var, bunu çözecek projemiz var.”
Baykal'ın Erdoğan'a yönelik eleştirileri haberin
devamında...
“LAİKLİKTE HERKESİN DİNİNİ ÖĞRENME ÖZGÜRLÜĞÜ
VAR”
Geçen yıl Konya'daki bir Kur'an kursunda 18 kız çocuğunun, hayatını
kaybettiğini, “Kur'an'ı ezberledim, ama ne anlama geldiğini
bilmiyorum” dediği için bir kadının Hizbullah tarafından
katledildiğini anlatan Baykal, şunları kaydetti:
“Laiklikte, herkesin dinini öğrenme özgürlüğü vardır. Dünyadaki
bütün insan hakları bildirgelerinin başında herkesin din özgürlüğü,
inanç özgürlüğü, dinini öğrenme ve öğretme özgürlüğü bulunur.
Laiklikle din özgürlüğü arasında nasıl bir çelişki olabilir?
Efendim, 'bu yapılıyor.' Hayır yapılmıyor. Bu laikliğe, yasaya
uygun olarak yapılmıyor. Diyanet'in 6 bin 770 tane Kur'an kursu,
ama on binlerce var. Bunları çözmek için doğru bir kamu
otoritesinin, merkezi otorite veya yerel yönetim otoritesi
olabilir. Onun denetimi altında, doğru Kur'an yorumu ve gerçeğinin,
anne babalarının izniyle, çok uygun ortamlarda, kamunun denetimi
altında, şeffaf şekilde, yetkili insanların ağzından anlatılması
Türkiye'nin temel problemlerinden birisidir.
'Atatürk'ü sevmiyorum, Humeyni'yi seviyorum' diyen genç kız nereden
yetişiyor? Bu konuya el atmak, görmek ve denetim altında almak
zorunda değil miyiz? 'Ya sen uğraşma bunlarla bırak Diyanet zaten
bunları yapıyor' diye devam edebilir miyiz? Başbakan'ın bu tablonun
devam etmesinden hiç şikayetçi olmadığını görüyorum, ama ben
şikayetçiğim bu iyi bir tablo değil. Din eğitiminin olması
gerektiği gibi verilmesini talep etmek dini siyasete alet etmek
değildir. Tam tersine çarpık bir şekilde onun bunun elinde din
eğitimin başka amaçlara hizmet edecek şekilde verilmesinin devam
etmesini isteyenler, ya da bunu istemese de buna göz yumanlar, bunu
laiklik anlayışının gereği sayanlar büyük bir yanılgı
içindedir.”
Baykal'ın Erdoğan'a yönelik eleştirileri haberin
devamında...
KAMUNUN DENETİMİNDE BİR ÜNİTE
Baykal, “Bu uygulama, CHP yerel yönetimlerince başlatılırsa diğer
siyasi partiler de kendi bildikleri çerçeve içinde bu kursları
devam ettirebilirler. O zaman kaotik ortam oluşmaz mı” sorusuna,
“Burada partiler söz konusu değil, burada söz konusu olan yerel
yönetimlerdir. Her an kamunun denetimi altında, devlet sistemimizin
bir parçası ve kendisinden hesap sorulabilir bir ünite olması
önemlidir. Bunu CHP yapacak, başkası yapacak diye bir şey yok”
karşılığını verdi.
Sorumlu belediyelerin bu ölçüler içinde, Diyanet İşleri
Başkanlığının aracılığıyla, aydınlık, sağlıklı ortamlarda bilinçli
insanlar aracılığıyla Kur'an'ın gerçeğinin anlatılmasını
sağlamalarının yararlı olacağına yönelik inancını dile getiren
Baykal, şöyle konuştu:
“Türkiye'de sorun; Kur'an-ı Kerim ile ilgili değil. Türkiye'deki
sorun; hurafe sorunu. Dinin teröre, dinin siyasete alet edilmesi
sorunun temelinde Kur'an-ı Kerim yoktur. Kur'an doğru anlatılmış
olsa bütün bunların önüne geçmek mümkündür. Hepimizin yapması
gereken doğru bir Kur'an-ı Kerim eğitimini insanlarımıza
ulaştırmaktır. Türkiye'de pek çok insan kızlarını, oğullarını böyle
bir ortam olmadığı için, böyle bir eğitime gönderemiyor.”
“Din konuşmak laikliğe aykırıdır”, “din konusundaki sorunların
çözümüne yönelik öneri geliştirmek din istismarıdır” gibi klişe
fikirlerle sorunların çözülemeyeceğine dikkati çeken Baykal,
“Yapmamız gereken kompleksiz, özgüven içinde, tüm çağdaş
toplumlarda olduğu gibi laiklik bilinci içinde bu konuyu ele almak
ve gerekeni yapmaktır” dedi.