Baykal emniyet ve yargıyı eleştirdi
Abone olSedat Peker tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın gündemindeydi. Baykal, grup toplantısında yargı ve emniyeti eleştirdi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yargı ve emniyet güçleri
arasındaki uyumsuzluğun vatandaşın bu kurumlara olan inancını
sarstığını söyledi. Baykal, ''Mafya patronlarının olağanüstü
ilişkileri ve yaptıkları yasadışı işler sisteme olan inancı
sarsıyor'' dedi. Baykal, partisinin TBMM grup toplantısının
açılışında yaptığı konuşmada, son haftada ülke gündemine yeni
tartışma ve gerginlik konularının yansıdığını belirterek,
''Maalesef bu olaylar yargı ve emniyet güçlerine olan güveninin
biraz daha sarsılmasına neden oldu'' diye konuştu. Yargı ve
emniyetin iki ayrı kurum olarak her olayda aynı tavır takınması
gibi bir zorunluluğu olmadığını ve iki kurumun çalışma tarzının
farklı bulunduğunu vurgulayan Baykal, ''Ancak Türkiye'de
yargı-emniyet ilişkilerinde anlaşılması imkansız sonuçlar ortaya
çıkmaya başlamıştır. Bunları yasal düzenlemelerdeki eksiklikler
olarak artık söyleyemeyiz'' görüşünü ifade etti. Baykal, şunları
söyledi: ''Mafya patronlarının olağanüstü ilişkileri ve yaptıkları
yasadışı işler sisteme olan inancı sarsıyor. Bu platformda
değerlendirilmesi gereken bir kişi, hakkındaki ihbarlar nedeniyle
tutuklanıyor. Bu kişi için 3 saat içinde çok değişik kararlar
alınıyor ve sonunda o kişi serbest bırakılıyor, kayboluyor ve sonra
tekrar teslim oluyor. Bu skandala son verme gereği duyulmuyor.
Aranan kişi bu manzara karşısında devlete, (Türkiye'ye ayıp oluyor)
diye gelip teslim oluyor, skandala son veriyor. Hükümet ne yapıyor
bunlar olurken? Hükümet ağlaşıyor, yakınıyor ve acz beyan ediyor.
Artık bu konuda işler şirazesinden çıkmaya başlamıştır Türkiye'de.
Ve biz bundan büyük üzüntü duyuyoruz. Kanayan bir yaradan artık
oluk oluk kan akmaktadır ve bunu ortadan kaldırmak da hükümetin
öncelikli görevidir.'' İLERLEME RAPORU Baykal, Avrupa Birliği
Komisyonu raporunun, ''Türkiye'nin üyelik umudunu sarsmayacak kadar
vaatkar, o umudu hiçbir zaman gerçekleştirmeyecek kadar da
engelleyici'' olduğunu söyledi. Baykal, partisinin grup
toplantısında, Avrupa Birliği Komisyonu'nun raporunu değerlendirdi.
Tavsiye kararının altında kaygılara yol açabilecek hükümler
bulunduğuna dikkat çeken Baykal, buna karşın hükümetin iç politika
kaygılarıyla memnuniyet ve başarı atmosferi yaratmak istediğini
söyledi. Bu atmosferin ''temelsiz olduğunu'' ifade eden Baykal,
sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu rapor Türkiye'nin AB'ye girmesini
güvence altına alan bir rapor olmaktan çok, Avrupa umudunu
Türkiye'nin önünden tümüyle ortadan kaldırmadan tutmaya devam eden
bir rapor... Ama Türkiye'nin tam üye olmasının önüne her türlü
engelin konulduğu, barikatın yerleştirildiği bir rapor olarak
ortaya çıkmıştır. AB, Türkiye için bir hedef olmaya devam ediyor.
Çünkü AB üyeliği beklentisi ile Türkiye yönetilebilir,
yönlendirebilir diye düşünüyorlar. O umudu sarsmayacak kadar
vaatkar, o umudu hiçbir zaman gerçekleştirmeyecek kadar da
engelleyici bir rapor tanzim edilmiş. Türkiye, 20 yıl daha AB
beklentisi yolunda, eli kolu bağlı bir konumda olmaya devam
edecek.'' Baykal, üyelik müzakeresinin başladığı bazı ülkeler için
geçerli olan kriterlerin Türkiye için geçerli olmadığını da ifade
etti. Üyelik müzakerelerinin Kopenhag Kriterleri'nin
gerçekleştirildiği inancı ile başlatıldığını belirten Baykal, ''O
zaman diğer ülkelerle olduğu gibi bizimle de üyelik müzakeresi
yapın. Bizimle yapılması planlanan, üyelik müzakeresi öncesi
aşama'' dedi. Raporla Türkiye'ye, üyelik müzakeresinin başlatıldığı
düşüncesi ile avunma fırsatının verildiğini kaydeden Baykal, ancak
yapılması gereken çok iş olduğunun da Türkiye'nin önüne konulduğunu
söyledi. CHP Genel Başkanı Baykal, müzakere sürecinin ucunun açık
olduğunun söylendiğine dikkati çekerek, müzakerelerin kesilmesi ya
da onaylanma sürecinin tıkanması durumunda Türkiye'nin Avrupa'dan
tamamen dışlanmayacağının garantisinin verildiğini ifade etti.
Bunların üyelik müzakeresi için yola çıkılırken konuşulmayacak
konular olduğunu belirten Baykal, bunlarla Türkiye'nin
beklentisinin törpülenmek istendiğini de söyledi. EKONOMİDEKİ
SORUNLAR Baykal, ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, 5
yıldan bu yana ''yoğun bakımda olan ekonominin'' en ağır tedavilere
karşın ''koğuş aşamasına'' gelemediğini ifade etti. AK Parti
Hükümeti'nin de ''bu programı değiştirmediği gibi 3 yıl daha
sürdürebilmek için IMF ile görüşme talebi içine girdiğini''
söyleyen Baykal, ''IMF'ye '3 yıl daha elimizi bağlayın, kısıtlayın,
bizi ipotek altına alın' diye başvuruldu'' dedi. Piyasaların IMF
ile devam edilmesini istediğini belirten Baykal, bunun, hükümete
''Güvensizlik oyu'' anlamına geldiğini söyledi. Devlet Bakanı Ali
Babacan'ın, cari açığın milli gelire oranının yüzde 4'e ulaşmasını
kritik eşik olarak değerlendirdiğini anımsatan Baykal, ''Cari açık
yüzde 4.1. Babacan'ın kritik eşiği aşıldı'' dedi. Turizm
gelirlerinin manipülasyon yapılarak yüksek gösterilmesine karşın
cari açığın büyüdüğünü öne süren Baykal, ''Bir iktidar rakamlarla
oynuyor, gerçeklerden kaçıyorsa işler kolay gitmiyor, demektir.
Cari açık masabaşı tertiplerine, oyunlara karşı büyüyor'' diye
konuştu. Tarım kesiminde yaşanan sıkıntıları anlatırken de ''Kasei
fağfura, bir dokun bin ah işit'' diyen Baykal, çiftçilerin
sorunlarının giderek büyüdüğünü söyledi. Baykal, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ile 17 Aralık'ta Brüksel'e gitme konusunda, ''Herkes
bilsin ki Avrupa Birliği (AB) nezdinde Türkiye'nin haklarını
savunma konusunda bütün partilerle işbirliğine hazırız. Ama şov,
bir görüntü verme, durumu idare etme amacıyla yapılacak çalışmalar
bir amaca hizmet etmez'' diye konuştu. Baykal, partisinin TBMM Grup
toplantısında, AB Komisyonu İlerleme Raporu'na ilişkin
eleştirilerini sıralarken, Fransa'da gündeme gelen referandum
tartışmalarına da değindi. Baykal, ''Kaf dağının arkasındaki
mağaranın 7. katındaki devin yanında tutsak olan prensesi kaçırsak,
her türlü engeli aştıktan sonra, bize dönüp 'Bir de Fransa halkına
soralım' diyecekler'' dedi. Raporda, müzakereler başladıktan sonra
askıya alınabilmesine yönelik koşulların da sıralandığına dikkati
çeken Baykal, ''Türkiye'ye bu kadar da haksızlık, laubalilik
yapılamaz. Bu kadar tutarsızlık kabul edilemez'' diye konuştu.
Karşı karşıya bulunulan tablonun ''güç ve karmaşık olduğunu''
belirten Baykal, hükümetin konuyla ilgili olarak şu ana kadar
sergilediği tavrın topluma güven vermediğini savundu. Baykal,
''Dışişleri Bakanlığı'nın dahi canının sıkıldığını ancak, hükümetin
hala bu yaklaşımı ortaya koyamadığını'' söyledi. ERDOĞAN İLE
BRÜKSEL'E GİTME KONUSU Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir
televizyon programında ''17 Aralık'ta Brüksel'e Deniz Baykal'la
birlikte gider misiniz?'' sorusuna ''Elbette'' yanıtını verdiğini;
kendisinin de bu yöndeki sorulara ''Ulasal bir sorundur, onur
duyarım, severek katılırım'' diye karşılık verdiğini anımsattı. Bu
konunun toplumda ilgiyle karşılandığını ve giderek ciddiyet
kazanmaya başladığını anlatan Baykal, AB'nin kendileri açısından
büyük önem taşıdığını ve bu konuda her türlü katkıya hazır
olduklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu konuda
eğer ciddi bir niyet varsa o zaman dikkat edilmesi gereken konular
var. Öncelikle hükümetin 17 Aralık'a giderken muhataplarımızdan ne
isteyeceğini herhalde bizim de kamuoyunun da bilmesi gerekiyor.
Ben, şu anda hükümet neyi kabul ediyor, neyi kabul etmiyor
bilmiyorum. Bunları bilmeden, hükümetin bu konudaki gerçek
tutumunu, konumunu, durumunu bilmeden bu alanda birlikte bir
çalışmanın içinde olmak söz konusu olamaz.'' İktidar ve muhalefetin
bu konudaki anlayışlarını birbirlerine anlatmaları ve ortak bir
platform oluşturulması, bir çerçeve belirlenmesi gerektiğini
kaydeden Baykal, ''Böyle birşey yok sadece 'gideriz' deniliyor. Bu
olmadan gitmek diye birşey söz konusu olmaz, bunu herkes
bilmelidir'' dedi. ''GÖSTERMELİK ÇALIŞMALAR...'' Baykal, Brüksel'de
nasıl bir çalışma yapılacağının, kimin hangi görüşmeleri
yapacağının önceden belirlenmek durumunda olduğuna dikkati çekerek,
şunları söyledi: ''Bunlar belirlenirse ancak bu beraberlikten
beklenen yarar elde edilebilir. Böyle bir anlayış varsa elbet ortak
bir çalışma yapılabilir ama bu yoksa ne istediklerini bilmediğimiz
bir tablo içinde, kabul edemeyeceğimiz şartların ileri sürüleceği
bir müzakere sürecinin parçası görünümünü vermeyi kesinlikle kabul
edemeyiz. Herkes bilsin ki AB nezdinde Türkiye'nin haklarını
savunma konusunda, bütün partilerle işbirliği yapmaya hazırız. Ama
göstermelik, şov, onun bunun gönlünü tatmin etme, bir görüntü verme
durumu idare etme amacıyla yapılacak olan göstermelik çalışmaların
amaca hizmet etmeyeceğini de söylemeyi görev biliyoruz.'' Bu arada,
CHP grup toplantısının bitiminde salonda bulunan ve üniversite
öğrencileri için af çıkarılmasını isteyen bir grup öğrenci,
Baykal'dan destek istedi. Baykal da hükümetin üçte ikilik bir
çoğunluğa sahip olduğuna dikkati çekerek, istenmesi durumunda
CHP'ye ihtiyaç olmadan böyle bir düzenlemenin yapılabileceğini
söyledi.