Bayern Münih - Borussia Dortmund: 'Fussball' evine dönüyor
Abone olBBC Muhabiri Chris Bowlby bu Cumartesi günü iki Alman takımı Borussia Dortmund ve Bayer Münih'in 'İngiliz futbolunun evi' Wembley'de oynayacağı Şampiyonlar Ligi Finali üzerinden iki ülkenin fırtınalı futbol ilişkisini anlatıyor.
Bayern Münih ve Borussia Dortmund'un bu Cumartesi günü oynayacağı Şampiyonlar Ligi finali için binlerce Alman taraftar İngiliz futbolunun evi Wembley'e akın edecek.
Bavyera merkezli Süddeutsche gazetesi ay başında Bayern Münih'in Barcelona'yı geçip finale çıkmasından sonra "Fussball (Almanca futbol) is coming home - Futbol evine dönüyor" manşetiyle çıkmıştı.
Bu manşet, Karl Planck'ı mezarında döndürecek türden.
1890'lı yıllarda atlet ve yurtsever bir öğretmen olan Planck Almanya'daki 'İngiliz hastalığından' şikâyetçiydi.
İngiltere'den ithal edilen yeni bir oyun oynanıyordu. Planck oyunu, "saçma, çirkin ve sapkınca" diye tanımlıyordu.
Planck Almanların askerliğe uygun gençler yetiştirmesine daha faydalı olacak jimnastiğe bağlı kalmasını umuyordu.
Ancak binlerce Alman'ın Wembley'deki finale akın edecek olması Planck'ın kaybettiğini, İngiliz sporunun da zafer kazandığını gösteriyor.
19. yüzyıl Almanyası'ndaki İngiliz etkisi o kadar büyüktü ki, tenisten krikete her tür spor ithal edildi. 1914'te sadece Berlin'de 14 kriket takımı vardı.
Almanların futbol aşkı
Ama kitlelerin sevgisini kazanan, İngiliz teknik direktörlerin ve İngilizlerin oyun biçiminden ilham alan Almanların teşvikiyle futbol oldu.
İlk yıllarda kurulan birçok Alman kulübünün isminde, futbolun mucitlerine atıf vardı. Örneğin bir takımın adı Britannia Berlin'di.
Ama futbol Almanya'daki kurulu düzenin onayını aldıkça, kulüp isimleri daha milliyetçi hale geldi.
Alman İmparatoru'nun Germania Berlin takımını tuttuğu söylenir. Borussia Dortmund'un ismindeki Borussia da Prusya'nın Latince ismi.
Birinci Dünya Savaşı, bir süreliğine de olsa İngiltere ile Almanya arasındaki futbol kardeşliğine ara verdi.
Ama Batı Cephesi'nde Noel döneminde yapılan ateşkeslerde, Alman ve İngiliz askerlerin siperler arasındaki bölgelerde birbirleriyle futbol oynadığına dair dokunaklı hikayeler de anlatılıyordu.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında uluslararası futboldaki gelişimle birlikte, Almanya ile İngiltere arasındaki rekabet de arttı.
İngiltere'nin en büyük futbol ülkesi olduğuna dair inancı, 1966'da Wembley'de Almanya'ya karşı oynanan Dünya Kupası finalindeki zaferle iyice pekişti.
Almanya öne geçiyor
Ama İngiltere'nin 1972'de yine Wembley'de oynanan Avrupa Kupası finalinde Almanya'ya yenilmesi, Alman Teknik Direktör Helmut Schön'ün sözlerini doğruladı.
Schön "İngiltere zamanda donmuş gibi görünüyor. Almanlarsa teknik açıdan çok daha üstün" demişti.
Aslında futbol, İngilizler'in teknik ve ekonomik anlamda Almanya'nın gerisinde kaldığı hissiyatının sembolü oldu.
Alman futbolcular, Alman işçiler gibi olağanüstü disiplinli ve örgütlüydü.
Ama 'Tor! Alman Futbolunun Hikâyesi' kitabının yazarı Uli Hesse, kulüpler düzeyinde İngiliz futboluna hayranlığın Almanya'da 1970 ve 80'li yıllarda hala görüldüğünü söylüyor.
Alman taraftarlar İngiliz bayrakları sallıyor ve statlarının İngiltere'dekiler gibi olmasını istiyordu.
'Şimdi imrenen İngilizler'
Hesse, İngiliz futbolundaki ticarileşmenin bu algıyı değiştirdiğini, şimdi 'İngilizler'in pekçok açıdan Almanlar gibi olmak istediğini' söylüyor.
Almanya'da taraftarların daha fazla söz hakkı var, kulüplere talip olmak isteyen yabancılar uzakta tutuluyor ve mükemmel statlardaki bilet fiyatları çok daha ucuz.
İngiliz basınındaki Alman futbolu algısı da değişti.
Örneğin Sun gazetesi Şampiyonlar Ligi finaliyle ilgili haberine 'Anglo-Sakson kuzenlerimizin büyük işgali' başlığını attı.
Peki, İngiltere Futbol Federasyonu'nun 150. kuruluş yılında oynanacak final maçı, futbolun İngiltere ve Almanya'yı nasıl birleştirdiğini herkese hatırlatabilir mi?
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in İngiltere'yi Avrupa Birliği içinde tutmaya kararlı olduğu söyleniyor. Belki futbol sayesinde kurulan ilişkiler yardımcı olabilir.
Bu arada finali televizyonda seyredecek milyonlarca İngiliz futbolsever, en azından bir kez hüzünle sonuçlanmayacak penaltılara tanıklık edebilir.
Ayrıca, Alman kulüp futbolunun ve ekonomisinin başarısını imrenerek izlerken de bir İngiliz icadının, 'Fussball'ın hala çok başarılı olduğunu görerek kendilerini teselli edebilirler.