Bayan Bush'un işkence yorumu
Abone olAmerikanın first lady’si Laura Bush, Bağdat'taki Ebu Garib Cezaevi'ndeki işkence fotoğraflarını gördüğünde neler hissettiğini Hürriyet Gazetesi'ne anlattı.
Laura Bush, Hürriyet'e konuştu: "Bağdat'taki Ebu Garib
Cezaevi'ndeki işkence fotoğraflarını görünce hasta oldum. ABD'nin
değerleri bunlar değil."
Gerçekten hasta etti, zira iğrençti... Bu fotoğraflar gerçek
ABD’yi, Amerikalıyı ve Amerikalı kadın ve erkek askerlerini
yansıtmayan fotoğraflardı... Amerikalı olarak kendi kendimizden çok
fazlasını bekliyoruz sanıyorum...
ABD first lady’si Laura Bush ile Hilton Oteli’nin bir odasında on
dakikadan da az süren söyleşimiz, first lady’nin ‘Bugün müthiş bir
gün geçirdim’ sözleriyle başlıyor. İçeri ökçesiz siyah ayakkabıları
ve zarif siyah takımıyla giren first lady, son derece mütevazı.
Sorulara geçmeden önce heyecanlı bir çocuk gibi gezisini anlatıyor.
Kütüphanecilik tahsili görmüş olan Laura Bush’un Yunan
tragedyalarına, tarihe meraklı olduğunu bildiğimden yanımda ona
armağan etmek üzere iki kitap getiriyorum: ‘Türk el sanatı.’
Ne yazık ki, yardımcısı ‘protokol’ nedeniyle kitapları kendisine
veremiyeceğimizi söylüyor. Kendisine teslim etmemiz gerekiyormuş.
Oysa Sebati Karakurt ile planımız, first lady ‘Topkapı’ kitabına
bakarken fotoğrafını çekmek.
Olmadı. Saat 15.00 sularında planlanmış olan söyleşinin 16.30’a
sarkması gibi.
ÜLKENİZ EGZOTİK
Laura Bush’a ilk soru Türkiye ile ilgili:
Beyaz Saray’a gelmeden önce Türkiye ile ilgili kafanızdaki imaj
neydi? Sizin için bir Batılı ülke miydi yoksa Müslüman kimliğiyle
bir Doğu ülkesi mi?
Sanıyorum ikisi birden .. Türkiye dünyanın en egzotik yerlerinden
biri. Camileriyle, minareleriyle, seramikleriyle Truva gibi zengin
tarihiyle benzersiz bir ülke. Sanırım, çoğu Amerikalının
kafasındaki imaj da böyle. Tarihi zenginliğinin yanı sıra doğal
güzelliği de olan bir ülke.
Peki sadece İstanbul desem ilk aklınıza gelen
nedir?
Yine egzotik, çok güzel, herkesin görmeyi hayal ettiği bir yer.
Aklınıza Türk yemeği, Türk dansı, semazenler filan geliyor.
Amerikalılar için şaşırtıcı bir yer kısaca...
Dünyanın en güçlü adamının eşi olmak sizin için nasıl bir anlam
ifade ediyor?
George Bush ile evli olduğum için çok çok mutluyum, zira onu
seviyorum. Başkan olduğu için, kendi ülkemin insanları ve dünyadaki
insanların sorunlarıyla yakından ilgilenmek fırsatı bulduğum için
mutluyum. Biliyorsunuz, ben öğretmendim, eğitimle iç içe bir
geçmişim var. İnsanlardaki potansiyeli ortaya çıkarmak benim için
önemli. Hem ülkemde, hem yurtdışında bu meseleyle ilgileniyorum.
UNESCO ile birlikte çocuklarla yürüttüğümüz projeler var. Özellikle
Afganistan’da çocukların ve kadınların eğitimini yakından
izliyorum.
Ebu Garib Cezaevi’ndeki işkence fotoğraflarını gördükten sonra,
özellikle bir kadın olarak neler hissetiniz?..
Fotoğraflar beni hasta etti. Gerçekten hasta etti, zira iğrençti...
Bu fotoğraflar gerçek ABD’yi, Amerikalıyı ve Amerikalı kadın ve
erkek askerlerini yansıtmayan fotoğraflardı. Amerikalı olarak kendi
kendimizden çok fazlasını bekliyoruz sanıyorum. İnsanlara saygıyla,
itibarlı bir şekilde davranmalarını bekliyoruz. Bu fotoğraflar
ABD’nin yüzüne bir tokat gibi indi. ABD’nin değerleri, insanlara
saygı ve itibar göstermektir.
KIZLARIN DURUMU
İkiz kızlarınızın bu yıl seçim kampanyasına katılacaklarını
duyduk. Onlar için politik bir gelecek tasarlıyor
musunuz?
Kampanyaya katılacakları doğru ama politik gelecekleri hakkında
herhangi bir fikrim yok. George 22 yaşında olduğu zaman politikaya
girip girmeyeceğini bilmiyordu. Oysa babasının yanında kampanyaya
katılmıştı. Kızlarıma gelince, babaları Teksas Valisi seçildiğinde
henüz 13 yaşlarındaydılar. Başkan seçildiğinde ise üniversitede ilk
dönemlerini okuyorlardı. Kızlarımdan biri geçenlerde babasına dedi
ki: ‘50 yaşıma geldiğimde senin yanında hiçbir kampanyada
çalışmamış olmayı düşünmek istemiyorum.’
Türk yazar okumadım
Çocukluğunuzdan beri kitaplarla haşır neşir olduğunuzu ve
kütüphanecilik tahsili gördüğünüzü biliyoruz. Acaba hiç hayatınızda
bir Türk yazarı okudunuz mu?
Evet kitap kurdu olduğum doğru, elime sürüyle kitap geçti ama Türk
yazarı pek hatırlamıyorum... Binbir Gece Masalı olabilir mi? Çoğu
kitap İngilizce’ye çevrilmiyor biliyorsunuz.
Beni sevmesini seviyorum
Eşinizin en beğendiğiniz özelliği nedir?
En fazla beni sevmesini seviyorum. Sevecen bir insan, ama aynı
zamanda eğlenceli ve esprili. Onunla birlikte eğleniyorum. Beni
daima desteklemiştir. Birbirimizden duygusal anlamda güç alıyoruz.
Ayrıca kendisi da güçlü biri. Daima ona güvenebileceğimi biliyorum.
Bir kocada bulmanın hayalini kurduğum tüm özelliklere sahip.
Röportajın öyküsü
Çekme... O köpek ajan
ABD first lady’si Laura Bush ile söyleşi yapacağımdan üç gün
öncesinden haberdar olmama rağmen, söyleşinin nerede ve kaçta
yapılacağı son dakikaya kadar gizli tutuluyor.
ABD’nin İstanbul Konsolosluğu’ndan gelen telefon çok kısa ve net:
‘Pazartesi saat 12.00’de, Taksim’de, AKM’nin önünde.’
Laura Bush’un AKM’nin önüne gelecek hali yok elbet. Demek ki
buradan arabayla alınıp başka yere gideceğiz. Başkan Bush ve Beyaz
Saray ekibi, aylardan beri hazırlanmakta olan Hilton’da
kaldıklarına göre oraya gideceğiz.
Saat 11.50’de Sebati Karakurt ile birlikte AKM’nin önündeyiz.
Taksim Meydanı hiç olmadığı kadar tenha.
Tam AKM’nin önünde bekleyen beyaz renkli küçük otobüse biniyoruz.
İçerde ABD Konsolosluğu’ndan tanıdığım bir iki kişi ve TRT’den Ayşe
Özgün var.
Biner binmez Gümüşsuyu Caddesi’nin hemen başındaki barikatlarda ilk
kontrol. NATO toplantısı için aldığım kart, pasaport
gösteriliyor.
İkinci barikat Divan Oteli’nin önünde. Üçüncü kez Divan Oteli’nin
önünde duruyoruz.
Ve beklemeye başlıyoruz.
Dışarısı polis ve gizli servis elemanı kaynıyor. Otelden
köpekleriyle gelecek bir ekip bekliyoruz.
Otobüsün içerisinde uslu uslu beklediğimiz dakikalarda Laura Bush,
yanında Emine Erdoğan olduğu halde Topkapı’yı, Sultanahmet’i ve
Kapalıçarşı’yı geziyor. Otele saat 15.00 sularında döneceği
söyleniyor.
Nihayet köpekli gizli servis elemanları geliyor, çantalar,
kameralar otobüsten çıkartılıp kaldırıma seriliyor. Biz de
otobüsten iniyoruz. Sebati, eşyalarımızı koklayan köpeğin
fotoğrafını çekmek istiyor.
‘Gizli servis elemanlarının fotoğrafı çekilemez.’
‘Köpek de mi?’
‘Evet o da gizli servis elemanı!’
Köpek yerdeki eşyaları koklarken ben elinde bir Türkçe-İngilizce
sözlük gördüğüm gizli servis elemanıyla sohbetteyim.
‘Türkçe öğrenmek için biraz geç değil mi?’
‘Türkiye’ye geleceğimi ancak iki gün önce öğrendim, vakit
yoktu.’
Demek ki sır perdesi sadece bizim için değilmiş.
Haber: Gila BENMAYOR
Kaynak: www.hurriyeti.com