Bay Mikser'in canı sıkılınca
Abone olUmur Talu, medyadaki mikserlerin demokrasi, barış ve huzur havalarının 'mevsim normalleri'nin üstünde seyredişinden fena halde rahatsız olduğunu yazdı.
Umur Talu'nun bugünkü yazısından bir bölüm:
"Yanıbaşın, işgal altındaki Irak'ta çalkalanıp duran Kafkaslar'a,
hedefteki İran'a kadar ateş üstündeyken, senin soğuk, serin, püfür
püfür, "başında esen kavak yelleri" ile Avrupalı neyin olmaya
çalışman, "tarih, coğrafya, strateji ortamaları"nı aşar.
Yeterince net değil mi?
O halde yazıyı baştan okumakta fayda var:
Bir tatlı huzur...
'Mikser" tatilden döner...
Bu kadar demokrasi ve demokratlık, bu kadar barış, bu kadar huzur
havası, "mevsim ortalamaları"nın üstündedir.
Yanıbaşın, işgal altındaki Irak'tan çalkalanıp duran Kafkaslar'a,
hedefteki İran'a kadar ateş üstündeyken, senin soğuk, serin, püfür
püfür, "başında esen kavak yelleri" ile Avrupalı neyin olmaya
çalışman, "tarih, coğrafya, strateji ortalamaları"nı aşar.
Yeterince un, şeker, kafi malzeme vardır zaten; oradan buradan
"kabartma tozu" da oldu mu, yersin!
***
Öfke, tepki, densizlik, celallenme, efelenme, çelişki, çatışma
potansiyelini raflardan indirip alev alev bir atmosfer
yaratmak...
Neden olmasın, her daim pek mümkündür. Resmen Avrupalı olma
isteğini beyan eden bu ülkede, resmen istemeyenler...
Resmen bu isteğini destekleyen ABD'de resmen tam tersi yönlere,
çatışmalara, bataklara itekleyenler...
Resmen seninle masaya oturmaya hazırlanan Avrupa'da resmen
sandalyeden düşürüp yerel, bölgesel belalarına gömmeyi düşleyenler
nasılsa vardır.
Birileri "ateşkes bitti" der...
Birileri "eşit mesafedeyiz." Ekmek parası peşindeki sıradan bir
vatandaşının kafasına cehennemde maskeli bir silah kusar; fonda
"Türkçe" bir koro.
"Teröristlerle çatışma" haberleri iç sayfalardan önlere doğru
hareketlenir.
Bir "taziye"de o "eşit mesafe"yi bile alamayanlar gösteri yapar,
manşetlere, sütunlara, öfkelere layıkıyla oturur.
"Hadi bizi linç edin" dercesine mesajları, yerini bulur.
İstanbul'da "devletin futbol takımı"nın karşısındaki "karpuz yeşili
ve kırmızısı" Diyar takımın kimi taraftarı sahaya bıçak atar, taş
atar; spor sayfaları "teröristler" diye yazar.
İstanbul'un en tarihi semtinde, sıradan turistlerle sıradan
vatandaşların kaldığı otellerde bombalar.
"İslamcı terör" ile "etnik terör" aynı anda fail olabilir
pekala.
***
Hava döner. Küresel ısınmanın şabalağa çevirdiği iklime nazire,
bölgesel ısınmanın lavları, dağlarından kentlerine doğru akar
memleketimin.
Arşivlere kaldırıldığı sanılan sözcükler, cümleler, kinler...
Onca ölümle, onca acıyla toprağa gömüldüğü sanılan heyecanlar,
hezeyanlar sökün eder.
İt de vardır, at da. İt izi at izine karışır.
Baltalar çıkarılır; kılıçlar bilenir, diller sivrileşir, korku ve
endişenin, milli hissiyat ile kitlesel infialin depoları
fullenir.
Sertleşmenin haklılığı ve meşruiyeti, şiddetin doğallığı ve
normalliği için için işlenir.
"Herkesin anladığı bir dil vardır" nasıl olsa. "Başka bir dil,
başka bir yol, başka bir umut" saflık sayılmaya; herkes, bilinen,
bildik, alışıldık, maço dille konuşmaya yahut dersini almaya
zorlanır.
Özne olduğunu sananlar piyonlaşır, irade gösterdiğini düşünenler
yıkım çarkının dişlisi olur.
İnsani, demokratik, adil bir hedefe doğru yolcu edilen tren, az
gidip uz gidip "provokasyon, manipülasyon istasyonu"nda kalır.
Bir tatlı huzur almak için yine Kalamış'a geliriz! Hoş, Kalamış da
"kalamamış" tır, "mış"tır. Evimize, kendimize, aslımıza, kurtlar
soframıza döneriz.
Yazı: Umur Talu
Kaynak: Milliyet