Battal İlgezdi Halkın Nabzı Gazetesi'ne konuştu
Abone olAtaşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, gazeteci İshak Karakaş'ın sorularını yanıtladı.
Ataşehir Belediye Başkanı oturur oturmaz samimi olup
dostça sohbet edebileceğiniz biri. Açık yürekli. Kendinden
emin.
Önce gazeteci ve belediye başkanı resmiyeti ile başlayan sohbetimiz
beklediğimizden uzun sürdü. İstanbul’un model ilçelerinden
Ataşehir’in ilk belediye başkanı Battal İlgezdi bize Ataşehir’in
dikkat çekmeyen sorunlarından söz ederken, nasıl bir mücadele
vermiş olduğunu da anlattı. Ama bu mücadele onu korkutmuyor. Bir
dönem daha
başkanlık yapmak istiyor.
Battal İlgezdi, İstanbul’da sosyal belediyeciliği en iyi yapan
belediye olduklarını söylüyor. Öyle. Ataşehir,
bu açıdan gelip görülmesi gereken bir yer. Yeşil alanları da öyle.
Başkan, “Bir metrekare yeşil alanı imara açmadım, açmam” diyor. Bu
görülüyor.
Randevu talebimize hemen cevap verdiğiniz için teşekkür
ederim.
Ulusal ve yerel basının söyleşi taleplerine elimden geldiğince
karşılık vermeye çalışıyorum.
Yerel medyanın günümüzdeki önemi iyi
anlaşılmalı.
Evet, her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.
Ataşehir örnek ilçe midir? İstanbul böyle mi
büyüyecek?
Şimdi öncelikle bir Ataşehir’i konuşalım. Ataşehir nasıl bir
Ataşehir oldu, ne diyorsunuz?
Tabii olabilir. Bu şekilde benim soruma dönebiliriz.
Ataşehir altı yedi mahalleyi Kadıköy’den aldı, 6 mahalleyi
Ümraniye’den aldı bazı mahalleleri Sancaktepe’den aldı ve böyle
Ataşehir oluştu, Ataşehir’in şöyle bir sıkıntısı var, Ataşehir’in
nasıl İlçe olduğunu konuşurken bu sorunuzun da cevabını vereceğim
size. Ataşehir’in önyüzüne baktığımızda Ataşehir çok çağdaş,
gerçekten çok hızlı gelişen bir
bölge gibi gözüküyor.
Evet?
Ama bir de Ataşehir’in diğer yüzü var, orada mahallelerin imarı
yok, gecekondu bölgeleri bunlar, 1970’li, 1980’lerde yapılmış,
sonra imar affı çıkmış, insanlar burada oturuyorlar, yine aynı
şekilde Kadıköy’den gelen bizim altı mahalleden beşinin imar yok,
yine mesela Kadıköy’den gelen altı mahalleden sadece üçü düzgün,
Yenisahra, Barbaros ve İçerenköy’ün bazı bölgeleri. Buralar hep
yeşil alan, yeni yeni imarı çıkmaya başladı. Buranın bir Kent
vizyonu yok. Ataşehir’e gelen herkes burası ne güzel bir kent
diyor, tabii güzel bir kent, ama çok sağlıklı gelişmiyor.
Neden?
Nedeni şu: Bir kere kentin plan bütünlüğü yoktur, yani siyah ve
beyaz var, gri yoktur, yani öyle birşey ki bizim
on üç mahallemizin çoğunda hiç imar yok, diğer üç dört mahallemizde
imar var. Mesela bu belediye binamızın olduğu yerin imarı var, TOKİ
gelmiş planlamış ama 500 metre ilerde, yolun öbür tarafında,
Yenisahra, Barbaros’ta imar yok, geliyorsun Mustafa Kemal, Aşık
Veysel sağ tarafımızda, beşyüz metre sağımızda hiç imar yoktur,
yani bölgenin bir konsepti yoktur. Burayı İlçe yaparlar, bir ana
arteri yoktur bölgenin, yani siz Ferhatpaşa mahalesinden Örnek
mahallesine gelmek isterseniz üç tane minübüs değiştirmeniz
gerekir. Evet yollar da bayağı yoğun. Yani buranın bir kent
bütünlüğü yoktur. Bu konuda burayı İlçe yapanlar bu işin alt
yapısını hiç düşünmemişler, yani mahellede oturmuşlar, hesap
yapmışlar, demişler ki “biz bu seçimi alırız, burada 50 bin CHP’nin
oyu var, “biz bu seçimi alırız” demişler, kendilerine göre bir İlçe
yapmışlar.
Peki, şimdi altyapı çalışmaları var mı?
Tabii tabii, biz şöyle yaptık, ben Ataşehir!de göreve başladığım
sürede, ne oturacak bir yeri ne yeri ne de yurdu
vardı. Ben önce bir onbeş metre karelik bir kulübede başladım.
Şimdi Ataşehir en çağdaş belediye binasına
sahip
Gerçekten öyle.
Artı beş tane kültür merkezi ben yaptım, nikah sarayı ve kültür
merkezleri bitti.
Haberimiz var, buna daha sonra geleceğiz.
Şunu da söyleyeyim de, Ataşehir herkese örnek gösteriliyor, ama çok
sağlıksız gelişiyor, bir kent bütün mahalleri ile örnek şekilde
beraber büyümeli, kent vizyonunu beraber oluşturmalı, ama şimdi siz
bir mahallede kent vizyonu oluşturuyorsanız ya da iki mahallede,
ama diğer tarafta 500 metre ilerde imar yoksa, büyükşehir imar
vermiyorsa, TOKİ
İmar çıkarmıyorsa, bu kent sağlıksız gelişir, bir de bizim önümüde
şöyle bir engel var, bize müthiş bir ambargo
uygulanıyor.
Ama siz bir kurucu başkansınız, halk sizi tanıyor,
seviyor. Kurucu başkan olmanın zorlukları nelerdir?
Çok tabii.
Ataşehir dikkat çeken bir ilçe, Büyükşehir de sizi dikkatle
izliyor.
Şimdi şöyle bir şey var, ben Ataşehir’de bütün altyapı
çalışmalarını yaptım, bir milyon metrekare park yaptım,
asla yeşil alanı imara açmadım, bir metrekare yeşil alanı imara
açmadım, aynen devam ediyorum. İlçe belediye
başkanlarının plan yetkileri yok, 2009 yılında bizim plan yetkimizi
Büyükşehir’e devrettiler.
Öyle mi?
Tabii biz plan yapamıyoruz, ben planını yapmış olsaydım bugün
Ataşehir 5 defa daha fazla Ataşehir’di, 5 kat daha fazla
Ataşehir’di, Büyükşehir kendisinden olmayanlara imar vermiyor,
yetki vermiyor, sıkıntı burada. Şehircilik bakanlığı yeni kuruldu
biliyorsunuz plan yetkilerinin bir kısmı da oraya devredildi, sizin
ya orada ya burada plan yapmanız gerekiyor. Hamd olsun, ikisi de
yapmadığına göre, biz burada oturuyoruz. Ben Türkiyede ilk defa
planı çıkmadı diye
Büyükşehir’in önünde eylem yapan ilk belediye başkanıyım, beş bin
kişi ile Büyükşehir’in önüne gittim ve eylem yaptım. Bir belediye
başkanı seçilene kadar bir partinin adayıdır ama seçildikten sonra
herkesin belediye başkanıdır, orada artık ayrımcılık olmaz, orada
insan ayırt edilmez, ben CHP’liyim diye bana niye ambargo koyuyor
ki Büyükşehir. Büyükşehir hiçbir sorunumu çözmüyor. İstanbulda bir
kuruş yardım edilmeyen tek belediye benim, ne merkezi devlet
tarafından ne de Büyükşehir’den hiç yardım almıyorum. Bütün işleri
kendi kendime yapıyorum.
Peki, bu zorluklara rağmen işinizi nasıl
yapabiliyorsunuz?
Ben bütün bu işleri zor da olsa yapıyorum, benim onlardan tek bir
isteğim var, bana plan yetkilerini versinler yeter, bu vatandaşın
hakkıdır, biz niye seçiyoruz kamu görevlilerini, vatandaşa hizmet
için varız. Kadir bey, şimdi billboardlar’a yazmış, “şu kadar
bilmem ne yaptık, altyapı yaptık, yol yaptık” diye, şimdi 10 gün
sonra, bayramdan sonra, siz gelin okuyun Ataşehir’deki
billboardları. “Ey Kadir bey, duy sesimi, hiç bir şey yapmadın
Ataşehir’e, şunu yapmadın, bunu yapmadın, bunu yapmadın”, ben de
bunları yazıp billboard’lara asıyorum şimdi, öyle şey yok, kimsenin
kimseyi kandırmasına gerek yok.
İstanbul’da ve Ataşehir’de bir inşaat patlaması
yaşanıyor, bunun yararları ve zararları nelerdir?
Demin de söylediğim gibi planlı olması lazım. Şimdi buraya finans
merkei geliyor, artı bundan önce merkezi hükümetin burada TOKİ ile
inşaat yapması, bir de biliyorsunuz 99’da bir deprem oldu, sonra
çok hızlı gelişti burası, Ataköy’den sonra Ataşehir de, konut
yapılıyor, bunun da şöyle bir avantajı var, E5, E6’ya çok yakın,
Kadıköy’e 10 dakikada gidiyorsun, TEM’ çıkıyorsun, yarım saatte
karşıya gidiyorsun, bu yüzden firmalar burayı tercih ediyor, bir de
şimdi
finans merkezi olacak, nereden baksan 40 bin kişi gelecek, buranın
çehresi değişecek.
Bu sizin teşvikinizle mi oldu?
Hayır, bu merkezi hükümetten geldi, burayı seçmişler biz de buyrun
gelin dedik, onlar da geldiler, burayı tespit ettiler, bana göre de
doğru bir yer, ama şimdi orası faailiyete geçince ne olacak, buraya
gelirken trafiğe takıldığınızı söylediniz, yakında oturduğunuz
halde 1 saatte buraya gelemediğinizi söylediniz, yarın finans
merkezi olursa, sağlıklı alt yapıyı kim çözecek, Büyükşehir
çözecek, önce o altyapıyı geliştirmeleri gerekir, sonra diğer işler
gelir.
Siz sosyal projelerinizle tanınıyorsunuz, sosyal
belediyecilik sizce nedir?
Şimdi ben belediye başkanı olmadan önce önüme hedef olarak insanı
koydum, şimdi bu kentte biz beraber yaşıyoruz , demin de söylediğim
gibi Ataşehir siyah ve beyaz, ortada grisi yok, bizim öyle
mahallelerimiz var ki kadınlar hala denizi görmemiş, öyle
mahallelerimiz var ki çocuklar hayatta sinemaya gitmemiş, hayatta
tiyatroya gitmemiş, bu hayatın
gerçekleri, 20 kişi birden yaşıyorlar 2 odada, bunu gelip görmenizi
istiyorum, yani Ataşehir sadece buradan
ibaret değil. Bu gördüğünüz kısım Ataşehir’in yüzde 15’i, bir de
Ataşehir’in yüzde 80’lik kısmı var. Şimdi biz önümüze insanı
koyduğumuz için Ataşehir’de kültürü ile, sanatı ile, eğitimi ile,
bizim okuma yazma bilmeyen, mesela bizim okuma yazma bilmeyen
yüzlerce vadandaşımıza okuma yazma öğrettik, sanat eğitimi verdik,
kendilerini geliştirmeleri,
evden çıkması için, kendilerini bir birey kabul etmeleri için
onlara kurslar açtık. Şimdi bizim 7 Ataevi’miz
var, yüzlerce de öğrencimiz var, 17 bin öğrenci mezun ettim ben, 5
bine yakın öğrencim var, ayda 40 bin kişi
Ataevler’indeki faaliyetlerden yararlanıyor.
Çok büyük bir rakam bu.
Çok büyük bir rakam, başka birine söylediğiniz zaman olabilir mi
diyor, evet bu olabilir, sosyal belediyeciliği
İstanbul da en iyi yapan belediyeyiz. Kültür ve sanatı en iyi yapan
yine biziz burada, çünkü toplumun ortak
değerleri vardır, ortak noktaları vardır, kültür sanat insanları
bir noktada buluşturuyor, insanlar geliyor, birarada eğleniyor,
gülüyor, yaşam tarzını ortaya koyuyor, bir de şu var varoş denince,
bir vatandaşımız kızmış, ben de artık varoş demiyorum, ama halkın
gerçek tabirlerinden kaçma şansımız yok, demin de söyledim o
bölgelerde insanlarımızı
sokağa çıkarmanın yolu buralardan geçiyor. Birey olduğunu, insan
olduğunu hatırlatmak gerekiyor onlara.
Sosyal demokratların belediyelerinin farkı nedir, ne
olmalıdır?
Sosyal demokratların en büyük özelliği insanı önlerine koymaları
olmalıdır, insanın değeridir, o kentte yaşayan insanın
mutluluğudur, çünkü biz insanın mutluluğunu, bireyin mutluluğunu
öne koymazsak sosyal demokrat belediyecilik yapma şansımız olmaz,
eğer siz her tarafı imara açarsanız, aç imara ne güzel büyüyor
kent, böyle bir şey yok, kent
her yerde herkese var, AVM yapılıyor, şu anda Ataşehir’de beş tane
AVM var, iki tane AVM daha yapılıyor, bu sosyal belediyecilik falan
değil, bunlar beni tatmin etmiyor belediye başkanı olarak, bana
göre insana yönelik şeyler değil bunlar, bunun için insana yönelik
şeyler yaptığın zaman sosyal belediyecilik daha doğru konur, daha
güzel şeyler yapar.
Yeniden adaysınız, kazanacak mısınız?
Takdir halkındır, ben belediye başkanı olmadan 23 bin oy fark
atmıştım, şimdi belediye başkanıyım, bu fark daha büyür diye
düşünüyorum, böyle bir sıkıntım yok, burayı çok istiyorlar ama
alamayacaklar.
Buranın ilk belediye başkanısınız, ilk dönem
hedefleriniz neydi, ne kadarına ulaştınız? Bir kez daha
seçilirseniz neye öncelik verirsiniz?
Aday olurken bir kitapçığım vardı, o kitapçığın hepsini yaptım,
onun 150 fazlasını yaptım, bir kuruş katkı almadım,
bunun altını çiziyorum, ne devletten ne de Büyükşehir’den bir kuruş
katkı almadan, Ataşehir’de şu ana kadar yapılan bütün alt yapıları,
parkları, kültür merkezlerini ben kendi imkanlarımla, kendi
koşullarımla yaptım. Bir de şöyle bir şey var, belediye başkanı her
şeyi parayla yapan değildir, hayır belediye başkanı üreten adamdır.
Şu gördüğünüz
belediye binasını 1 kuruş para harcamadan yaptım, 60 bin metre
karelik kültür merkezini kasadan 1 kuruş para çıkmadan yaptım.
Örnek Mahallesi’ni de yaptım, 20 bin metrekare kültür merkezi var,
yine İçerenköy’de iki kültür merkezi var, bir tanesini İller
Bankası’na 20 yıl vadeli ödemek şartıyla yine kasadan bir kuruş
para çıkmadan yaptım, bu beceri
meselesidir, para ile herkes belediye başkanlığı yapar, önemli olan
yoktan var etmektir, bunu becerirsen iyi bir
belediye başkanısınızdır.
Siz yoktan var mı ettiniz?
Tabi ben yoktan var ediyorum, 150 Triliyon borcun başına
gelmişim.
Şimdi borcunuz var mı?
Şimdi borcum yok, o borçların hepsini temizledim, şu belediye
binasının bugünkü mali değeri yüz trilyon, ama belediye kasasından
bir kuruş para çıkmadı, şu oturduğunuz koltuklar dahil.
Kutlarım sizi Başkan.
Kaynak: Halkın Nabzı Gazetesi