Baş'tan hükümete eleştiriler
Abone olBTP’nin Kayseri’de düzenlediği “Kuşatılan Türkiye” toplantısında konuşan Genel Başkan Haydar Baş, hükümetin dış politikasını eleştirdi.
BTP’nin Kayseri’de düzenlediği “Kuşatılan Türkiye” toplantısında konuşan Genel Başkan Prof. Dr. Haydar Baş, Türk milleti ve Türkiye’nin geleceğini çok yakından ilgilendiren önemli açıklama ve değerlendirmelerde bulundu. 11 Eylül’den sonra ABD’de milliyetçilik akımlarının, dinî duyguların, bayrak sevgisinin zirveye çıktığını, askerin mukaddes bir varlık sayılmaya başlandığını, aidiyet duygusunun öne çıkarılmakta olduğunu, Amerikalılık bilincinin adeta yeniden inşa edildiğini, Washington’da kurulan mezarlıkta ABD tarihinin filmlerle tanıtıldığını, ölen Amerikan askerlerinin resimlerinin gösterildiğini, halkın, askerleri selamlayıp, teşekkür ettiğini, ABD askeri olmanın büyük bir şeref olarak algılandığını, ve yine 11 Eylülden sonra ABD’de Evangelizm patlaması yaşandığını, Evangelist sayısının 80 milyona çıktığını, Evangelistlere göre Hz. İsa’ya inanmadan kurtuluşun mümkün olmadığını söyleyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, “Bugün yalnız ABD değil, bütün dünya millî kimliğine sahip çıkıyor. Zira globalizm karşısında milli duruş şarttır” tespitinde bulunarak şöyle devam etti: Hangi dik duruştan söz ediyorsunuz? “Biz de ise milli duygular körlenmekte, milletin değerleri münakaşa edilmektedir. Bakan Gül, milletin benliğine sahip çıkmasını eleştirmekte, tehlike unsuru saymaktadır. Türk milletinin vatan, millet, devlet ve din kurumları tartışılmaya açılmış, millet işgale hazır hale getirilmiştir. Vatana, millete, dine, Kıbrıs’a sahip çıkmak tehlikeli görülmektedir. Bu yaklaşım milletin sonunu hazırlamaktadır. Türkiye’nin kalıcı bir devlet politikası yoktur. Buna bağlı bir dış politikası da yoktur. Her sahada dışa bağımlı bir anlayış hâkimdir. Vatan toprakları ve stratejik kurumlarımız yok pahasına yabancılara satılmaktadır. Vatan müdafaası, bir milletin kendi değerlerini işgal güçlerine karşı savunmasıdır. Bugün milletçe top yekûn yapmamız gereken de budur. Çünkü dünkü Sevr oyunu, bugün AB adı altında oynanmaktadır. Dışa bağımlı ve mandacı zihniyetler koca bir imparatorluğu yerle bir etmiştir. Başbakan Erdoğan bir yandan ‘AB bizi bölmek istiyor’ derken, diğer yandan dik durmaktan söz ediyor. Burada sormak gerekir. AB talimatlarıyla vatanı satışa çıkaranlar hangi dik duruştan söz ediyor? Lozan’ı delik deşik edenler, bir tek Hıristiyan’ın olmadığı yerlerde 36 bin kilise evi açanlar hangi dik duruştan dem vuruyor? Kıbrıs’ı Rum’a peşkeş çekenler, Türk askerinin başına çuval geçirilmesine seyirci kalanlar hangi dik duruşu konuşuyor? İncirlik’i Amerika’ya açanlar, IMF’ye bu milleti mahkûm edenler hangi dik duruştan söz ediyor? Sayın Başbakan dik durmak istiyorsa; vaziyeti 180 derece değiştirmelidir. Unutulmamalıdır ki her şeyin başı bağımsızlık karakteridir. Bağımsızlık karakterinden taviz verenler en temel hak ve hürriyetlerden mahrum kalırlar. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu büyük bir bağımsızlık mücadelesiyle olmuştur. Hepimizin örnek alması gereken bağımsızlık karakteridir. Mustafa Kemal’in karakteridir. Mustafa Kemal Atatürk İzmir İktisat Kongresi’nde şöyle sesleniyor: ‘Bütün cihan halkı bilmelidir ki, Türk halkı hâkimiyetini hiçbir şahıs ve makama veremez. Hâkimiyet demek; şeref demek, namus demek, haysiyet demektir. Milletin bu evsaf–ı medeniye ve insaniyesinin terkini talep etmek, onu insanlıktan çıkarmak demektir.’ “ Hodri meydan! AB ve ABD’nin bize dönük planları ve hasmane tutumlarının Türk Milletini uyandırmakta olduğuna, mevcut iktidarın AB ve ABD ısrarının ise onları milletten koparttığına, milletin gözünden düşürdüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Baş, devamla şunları söyledi: “Milletimiz BTP’nin tavizsiz çizgisini daha bir idrak ediyor. Ve BTP bir Müdafaa–yı Hukuk Hareketi olarak yükseliyor. İktidar bu gerçeği gördüğü içindir ki; milliyetçiliği tehlike olarak gösteriyor. Başbakan ‘AB bizi bölmek istiyor’ diyerek suret–i Haktan görünmek istese de artık yalancının mumu yatsıya kadar yanacaktır. Maksat güçlenen bu milliyetçi dalgayı durdurmaktır. Yabancı güçler bu rüzgârı söndürmek için provokasyonlar tezgâhlar, iftiralar atar. Hiç birine kulak vermeyeceksiniz. Bendenizin şahsi hayatı, aile hayatım, her gün milyonların huzurundadır. Hodri meydan! Meclis İçtüzüğüne aykırı olmasına rağmen bendeniz hakkında soru önergesi veriliyor. Hodri meydan diyorum. Namusunu para karşılığında satmaya tevessül eden şahsın ağzıyla beni anlatmaya çalışıyorlar. Gel, sana ben öyle bir şamar vurayım ki Everest kadar güçlü olsun. Erciyes diyor ki, ‘Erciyes kadar güçlü olsun.’ Biz, bağımsızlık yoluna kafasını koymuş erleriz. Milletimiz yeniden kuvay–ı milliye saflarında biraraya gelerek bu mücadeleye karar vermiştir. Unutmayalım ki 20. yüzyılda kaybedilmiş bir tek bağımsızlık mücadelesi yoktur. Bu millet tarih boyunca çok büyük badireler geçirmiş, ancak hepsini atlatmış, bayrağı yeniden düştüğü yere koymayı bilmiştir. Bu millet 80 yıl önce bir istiklal mücadelesi vermiştir. Bu gün ise Ege’nin ve Kıbrıs’ın Rum’a satılmasına karşı çıkmak, Apo’nun yeniden yargılanmasına itiraz etmek, toprak satışlarına ‘dur’ demek, her alanda milli bir duruşu savunmak suç haline gelmiştir. Ortada milleti kuşatmış ciddi bir tehdit vardır. Buna karşı çıkmak meşru müdafaadır. Milletin kendini savunma hakkıdır. Millet BTP’nin Kuvayı Milliye çizgisini idrak etmiştir. Bu millet, Kürt’ü ile, Laz’ı ile, Çerkez’i ile, Boşnak’ı ile tek bir millettir. Adı da Türk Milleti’dir. Bu şövenizm değil, milletin öz değerlerine sahip çıkmaktır.” Büyük devlet, büyük adamların işidir Mevcut uygulamalarıyla AKP hükümetinin Türkiye’yi batırmaktan, küresel sömürücülerin limanına bağlamaktan başka bir şey yapmadığının, yapmayacağının iyice ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, hem Türkiye’nin, hem Türk milletinin, hem de dünyadaki mazlum milletlerin BTP iktidarını beklediğini belirterek, BTP iktidarında nasıl bir yol izleneceğini şöyle dile getirdi: “Senyoraj hakkı kullanılacak. Para basılacak. Borçlar temizlenecek. Milletin vergisi millete hizmet olarak dönecek. Biz sadece sizleri değil aç olan bütün dünya insanlığını da doyuracağız. Çünkü Türk milleti insanlık tarihinin en şerefli, en aziz milletidir. Gezdiği bütün coğrafyalarda insanlığın can, mal, namus, din ve vicdan emniyetini doya doya yaşatmış tek millettir. Bu milleti hiç kimsenin bir başka devletin kuyruğu, asalak unsuru haline getirmeye hakkı yoktur ve getiremeyecektir. Bugün dünya bu aziz milleti bekliyor. ‘Neredesin ey millet! Canımı, malımı, namusumu, dinimi, vatanımı sen koruyacaksın, sen kurtaracaksın’ diyor. ‘Askerini gönder’ diyor. Mehmetçiğin başına çuval geçirenler kafasına akıl koysun. Bu asker dünyanın asayişini temin edecektir. BTP işbaşına geldiğinde dönüp şuraya buraya bakmayacak. Geliyorlar, ‘Enkaz devraldım’ diyorlar. Daha evvel senin gözün nerede idi? Biz neyi devralacağımızı biliyoruz. Özür beyan etmeyeceğiz. Geldiğimiz gün kurbanlar kesilecek, davullar–zurnalar çalacak, millet Allah’ın izniyle bayram yapacak. 100 milyarın altında geliri olandan vergi alınmayacak. Ama devletin geliri artacak. Çünkü bizim dönemimizde bugün milletin başına vura vura 100 katrilyon alan devlet yerine onun cebini doldurarak en az bir trilyon dolar vergi alacak. 100–150 katrilyon çoluk çocuk işi olarak kalacak. Büyük devlet, kainat devleti olmak büyük adamların işidir.”