Başörtüsü yasağı yanlış sinyal olacak

Alman hükümetinin göç, mülteci ve uyum sorumlusu Marieluise Beck, bugün başkent Berlin'de, Berlin eyaletinin göç ve uyum sorumlusu Günter Piening ve eyaletin eski yabancılar danışmanı Barbara John ile birlikte başörtüsü konusunda basın toplantısı düzenledi.Alman hükümetinin göç, mülteci ve uyum sorumlusu Marieluise Beck, okullarda getirilecek başörtüsü yasağının yanlış bir sinyal olacağını söyledi. Beck, ''Burada Türkiye'deki laikliği tartışmıyoruz. Ülkemizde yaşayan Müslümanlar için yasalarımız çerçevesinde neler yapabileceğimizi düşünmemiz lazım. Ben de kapanılmasını sevmiyorum, ancak başörtüsü yasağı yanlış sinyal olacaktır. Başörtüsünü yasaklarsak, Müslümanları dışlamış olacağız'' dedi. Birçok kişinin, ''Yasa olmadan yasak olmaz, o halde yasa çıkartalım'' dediğine işaret eden Beck, burada din özgürlüğünün göz ardı edildiğini, yasak yerine ülkedeki farklı dinlerle nasıl ilişki içine girilebileceğinin araştırılması gerektiğini söyledi. Diğer dinlerle sorunların sadece başörtüsünden kaynaklanmadığını belirten Beck, ''Başörtüsünün siyasi bir sembol olabileceği doğrudur, ancak sadece dini sembol olarak da kullanılabilir. Öğretmenlerin başörtüsü taşımaları yasaklanırsa, bu yasak diğer özel yerlerde çalışan Müslüman kadınlara da getirilebilir'' diye konuştu. Başörtüsünün birçok kişi tarafından köktendincilik, terörizm ve kadınların baskı altında kalmasıyla eş tutulduğunu kaydeden Beck, ''Bazı Müslüman kadınlar başörtüsü taşımak için zorlanırken, bir çoğu da özellikle kimliklerini ön plana çıkarmak amacıyla kendi isteğiyle başörtüsü taşıyor. Özellikle 2. ve 3. kuşak Müslüman nesiller, artık Müslüman olduklarını gizlemek istemiyorlar'' ifadesini kullandı. Beck, hoşgörülü demokratik bir toplum olarak, diğer din ve kültürlerden gelen insanlarla diyaloğu aramak yerine, bunların dışlanmalarına izin veremeyeceklerini söyledi. BAŞÖRTÜLÜLER KÖKTENDİNCİ GÖRÜLMEMELİ Berlin eyaleti uyum ve göç sorumlusu Piening de, Almanya'da yaşayan Müslümanların çok büyük bir bölümünün devlet ve din ayrımını takdir ettiğini belirterek, ''Başörtüsü gibi dini sembollerin okullardaki tarafsızlık ilkesine aykırı olup olmadığı tartışılabilir, ancak başörtüsü taşıyan bir kadın köktendinci mücadeleci olarak görülmemeli. Bunu böyle görenler, İslamiyet'i genel olarak anayasa düşmanı bir din olarak kabul etmektedirler'' dedi. Berlin'de 220 bin Müslümanın yaşadığına ve yaklaşık 70 cami bulunduğuna işaret eden Piening, bu nedenle başörtüsü konusunun özellikle Berlin açısından da çok önemli olduğunu belirtti. Başörtüsünün okullarda yasaklanmasının çok daha büyük sorunları beraberinde getireceğini savunan Piening, ''Okullardaki tarafsızlık ilkesine uyulacak olursa, kiliseler de din dersi vermemeli. Bu da bir yarar sağlamayacağı için, diğer din ve kültürlerle barışçı şekilde bir arada yaşamanın yollarını araştırmalıyız'' diye konuştu. FIRSAT EŞİTLİĞİ Berlin'de 22 yıl boyunca görev yapan eski yabancılar danışmanı John da, Müslüman kızların çoğunun, fırsat eşitliğinin azlığından dolayı başörtüsü taşıdığını savunarak, ''Müslüman kızların çoğu okulu tamamlayamadan okuldan ayrılıyor. Çoğu iş bulamıyor. Bazen zorla evlendiriliyorlar. Kendi kimliklerini ön plana çıkarmak için de başörtüsü taşıyorlar. Başörtüsü yasağı bir şey getirmez. Fırsat eşitliğini artırmamız lazım'' ifadesini kullandı. Köktendinciliğe karşı sınır çizilmesi gerektiğini, ancak bunun başörtüsü konusunda olmaması gerektiğini belirten John, ''Göç ülkesi olduğumuz için kültürel ayrılıklar olacaktır. Önemli olan nereye kadar izin verebileceğimizdir. Başörtüsü konusunda sınır çekersek, bu sembolü radikal hale getirmiş oluruz'' diye konuştu. Başörtüsünün yasaklanması durumunda, sadece protesto amacıyla bile daha fazla kadının başörtüsü taşıyabileceğini kaydeden John, ''Din özgürlüğünü demokratik toplumlarda temel değerlerden biri olarak görüyorum. Başörtüsü yasaklanırsa, kadınların kendi kendilerine karar verme hakları da ellerinden alınmış olacak. Bu nedenle başörtüsü yasağının birçok sorunu beraberinde getireceğine inanıyorum'' dedi.