Başörtülü vekil olmaz
Abone olBakan Şener başörtüsünden Cumhurbaşkanlığına kadar gündemdeki konulara ilişkin çarpıcı mesajlar verdi
Bakan Şener başörtüsünden Cumhurbaşkanlığı’na kadar gündemdeki
konulara ilişkin çarpıcı mesajlar verdi
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, gündemde tartışılan konuları
BUGÜN’e değerlendirdi
Deneyimli siyasetçi Şener, son dönemlerde aykırı çıkışlarıyla
dikkatleri üzerinde topluyor
Şener ile uzmanlığının ön plana çıktığı ekonomi konularını değil,
onun kamuoyunda pek bilinmeyen siyasi ve fikri yönleri üzerinde
farklı bir röportaj yaptık. Şener de başörtüsünden ‘Kürt Sorunu’na,
Cumhurbaşkanlığı’ndan adil düzene bütün sorularımıza açık
yüreklilikle cevap vermekten çekinmedi.. İşte Şener’in zor sorulara
verdiği ilgi çekici cevaplar:
HİÇBİR KALIBIN ADAMI OLMADIM
- Başbakan gibi Milli Görüş geleneğinden geliyorsunuz. Siz de
‘Milli Görüş Gömleği’ni çıkarttınız mı?
Kendimi bir gömleği çıkarıp bir başka gömleği giymiş gibi
tanımlamıyorum. Hayatımın her döneminde hep bir arayış içinde
oldum. Hiçbir zaman bir kalıbın adamı olmadım. Siyasi hareketimden
önce hiç kimse kalkıp da “şu fraksiyonun, bu cemaatin veya ekolün
mensubuydu” diyemez. Hiçbir katı ve bağnaz mensubiyetim olmadı. Ama
geçmişte de bugün de dini duyarlılığı yüksek düzeyde olan
biriyim.
- Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, adil düzeni savunduğunuzu
yazmıştı...
RP milletvekili iken adil düzen projesini hiç savunmadım. Çünkü,
“adil düzen”, hayatı yorumlama biçimime, toplum ve siyasetle ilgili
düşüncelerime uygun değildi. Toplum mühendisliği projesiydi.
- Yani, ‘Milli Görüş gömleği yoktu ki çıkartmış olayım’ mı
diyorsunuz?
Ben hiçbir kalıbı hayatımın hiçbir safhasında topyekün üzerime
giymiş değilim. Milli Görüş, çok esnek bir kavramdır. Bundan ötürü
kullanmış olabilirim.
KAVAKÇI’YI NAZLI ILICAK İSTEDİ
- Fazilet Partisi Grup Başkanvekili iken başörtülü milletvekiliniz
Merve Kavakçı olayında ön plandaydınız. Bugün, herkesi gerilimden
uzak durmaya çağıran bir Şener var. Bir yer değişimi mi bu?
Tam bir yer değişikliği gibi anlamamak lazım. İnsanlar bulundukları
partiyi savunur ve sahip çıkarlar. Parti disiplini açısından
baktığınızda başka türlüsü mümkün değil. Ya da istifa edip
giderler. Tavrımı bu çerçevede yorumlamak anlamlı olur.
- Kavakçı’nın milletvekili olmasını siz istemediniz mi?
FP döneminde başörtülü bir adayımızın olmasını herkesten çok Nazlı
Ilıcak istiyordu. Merve Kavakçı’nın milletvekili olarak seçildiği
kesinleşince ciddi bir sorunla yüz yüze olduğumuzu anladık. Oturup
bu sorunu nasıl çözebiliriz diye konuştuk. Kavakçı’nın aday
gösterilmesini tasvip etmedim. Karar süreçlerinde bulunmadım.
Meclis’teki o malum yemin töreninden sonra bir basın toplantısı
düzenlendi. Ben grup başkan vekiliydim. Arkadaşlar benim de
bulunmam gerektiğini ifade ettiler. Orada bulunmayı görevim gereği
kabul ettim. Sonraki safhaların hiçbirinde yokum.
- Kavakçı olayı yeniden gündeme gelse, aynı tepkiyi koyar
mısınız?
AK Parti artık bu konuda belirlenmiş bir durum varken bunu
zorlamaya kalkışmaz. Başörtülü bir kadın adayın partilerin
milletvekili listelerinde yer alması, mevcut sistem içinde asla
mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi’nin bir kararı var. Türkiye bir
hukuk devletidir. Ama Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu bir başka
karar daha var. O kararda da başörtülü kadınların parti
kurabilecekleri veya kurulan partilerin üyesi olabilecekleri ve
aktif siyaset yapabilecekleri belirtilmektedir. Anayasa
Mahkemesi’nin yasağı artık kesin bir kural haline gelmiştir. Olaya
bu çerçeveden bakılmazsa gerilim ve çatışma yaşanır. Bu yanlış bir
siyasettir.
GÜVEN ARTTIKÇA SORUN ÇÖZÜLÜR
- Siz başörtüsünü bir gerilim alanı olarak mı görüyorsunuz?
Her yer için değil, her alan için değil. Şu anda Türkiye’de
başörtülü çok sayıda insanımız var. Başörtülü insanlarımızın
talepleri var. Siyaset kurumu, en başta konunun bazı çevreleri
rahatsız edecek bir özellikten arındırılmasını sağlamalıdır. Ben
niye bazıları, bazı konularda bağnazlık yapıyorlar diye
sorgulamıyorum. Aksine neden bazı insanlar benim bazı
davranışlarımdan rahatsız oluyorlar diye düşünüyorum. ‘İnsanların
benden rahatsızlık duyduğu alanları tasfiye etmek, benim de sorun
olarak gördüğüm bazı alanların aşılmasının en etkili yoludur’ diye
düşünüyorum. Birbirimize güvenimiz arttıkça, sorunlar da
kendiliğinden çözülmeye başlar. Sürekli gerginlik, yüksek tansiyon,
çatışma, çekişme... Peki sonuç? Hepimizin kan kaybı ve ülkenin
kaybedilen on yılları. Çok yazık!..
Demirel’in yaklaşım tarzını sevimli bulmadım
- Süleyman Demirel’in türbanlı yurttaşlarımıza Arabistan’ı adres
olarak gösteren sözlerini duyduğunuzda ne hissettiniz?
Dikkat ederseniz, negatif konuşmamaya özen gösteriyorum. Sayın
Demirel’in, başörtülü insanlarımız için gösterdiği adres, doğru bir
adres değil. Yaklaşım tarzını da, olayları değerlendirme biçimini
de doğrusu sevimli bulmadım. Cumhurbaşkanlığı makamında bulunmuş
bir kişinin, tüm yurttaşları kucaklayacak bir anlayış ve üslupta
olması gerektiğine inanıyorum.
- Demirel, Hükümetinizle ilgili çarpıcı bir eleştiride bulundu:
‘Güçleri yetiyorsa, türban sorununu çözsünler de görelim!” Böyle
bir restleşme niye sizce?
Benim sevmediğim kulvarlar bunlar. Bu kulvarlarda yürümek, aynı
stilde konuşarak siyaset yapmak benim tercihim değil. Mümkün
olduğunca bu sevimsiz konulara girmemeye çalışırım. Bu konuları hep
birlikte ortak bir demokratik duyarlılık temelinde çözmemiz
gerektiğine inanıyorum. Karşılıklı meydan okumalar, düellolar,
polemik ve tahrikler bence iyi bir tarz değil.
Cumhurbaşkanı olmayı hiç düşünmedim
- Eşi başörtülü olan birinin Çankaya’ya çıkması Türkiye’de bir
sorun oluşturur mu?
Susma hakkımı kullanıyorum.
- Kafanızdaki Cumhurbaşkanı profili nedir? Cumhurbaşkanı hangi
özelliklere sahip olmalıdır?
Ben mevcut duruma bakıyorum. Anayasa, ‘Cumhurbaşkanı’nı TBMM seçer’
diyor. Özelliklerini de belirtiyor. Milletvekilleri kimi seçerse
Cumhurbaşkanı odur.
- Milletvekilleri size teklif getirirlerse kabul eder misiniz?
Böyle bir konu gündeme hiç gelmedi.
- Gönlünüzden Cumhurbaşkanlığı makamına oturmak hiç geçmedi mi?
Hiç düşünmedim. Şimdiye kadar hiçbir yere talip olmadım. Bir yerin
mücadelesini verdiğimi hiç hatırlamıyorum. 15 yıldır işimi hep en
iyi şekilde yapmaya çalıştım. Olaylar beni kendiliğinden bir
yerlere taşıdı.
YARIN: KÜRT SORUNU YOK, TERÖR VAR
Mehmet METİNER /