Başoğlu'ndan rektöre suçlama var
Abone olİnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde sendika ile rektörlük arasında kavga var. Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Başkanı Mustafa Başoğlu'ndan suçlamalar var.
İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde çalışırken
sendikaya üye oldukları için işten atılan işçiler adına açılan ve
kazanılan alacak davalardan dolayı hak sahibi işçilere paraları,
düzenlenen bir törenle dağıtıldı. Törenden önce bir açıklama yapan
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, İ.
Ü. Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun devleti zarara sokma
politikalarını sürdürdüğünü belirtti. Başoğlu açıklamasında özetle
şunları söyledi: "Değişik tarihlerde yaptığım basın toplantılarında
İ.Ü. Turgut Özal Tıp Merkezi'nde çalışan işçilerin sendikamıza üye
olmamaları için Rektör Prof. Dr. Sayın Fatih Hilmioğlu'nun işçiler
üzerinde baskı kurduğunu, T.C. Yüksek Hakem Kurulu'nun karara
bağladığı toplu iş sözleşmesini uygulamadığını, işçi alacaklarını
ödemediğini, sendikadan istifa etmeyenleri işten attığını
açıklamıştım. 18 Mayıs 2004 tarihinde düzenlediğim basın
toplantısında da Sayın Rektörün bu tutumundan dolayı üniversiteyi,
dolayısıyla devleti 4 trilyon lira zarara sokulduğunu söyledim.
Rektörün bu tutumu dolayısıyla devlet zarara girmeye devam ediyor.
Toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan para 90 Milyar lira civarında
iken, bu paranın zamanında ödenmemesi sonucunda dava açmak zorunda
kaldık. Geç ödenen işçi alacakları ve işçileri sendikaya üye
oldukları için işten atmaları sonucu açılan davalar neticesinde
üniversite 1 Trilyon 100 Milyar lira ödemek zorunda kaldı. Ayrıca
mahkeme masrafları, avukatlık ücreti de üniversitenin zarar
hanesine yazıldı. Üniversiteye karşı başlattığımız hukuk
mücadelesinde bugüne kadar açtığımız bütün davaları kazanmış
olmamız haklılığımızı ve üniversitenin Cumhuriyet Anayasası ve
kanunlarına saygı duymadığını kanıtlamaktadır. İyi niyetli bütün
girişimlerimizi elinin tersi ile iten, sendika ile görüşmeyi
(diyaloğu) reddeden, "bildiğim bildik, benim sözüm kanundur"
anlayışını değiştirmeyen Sayın Hilmioğlu, devleti zarara sokmanın
hesabını mutlaka bağımsız yargıda verecektir. Sayın Hilmioğlu da
bilmelidir ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hukuk devletidir. Bu
Anayasa ile güvence altına alınmış bir kuraldır. Sayın Hilmioğlu da
dahil bütün kamu yetkilileri görevlerini ve yetkilerini kanuna
uygun olarak kullanmak zorundadırlar. Sayın Hilmioğlu'nun devleti
zarara sokan bir başka uygulaması da sendikayı mali baskı altında
tutmak için üyelerimizin ücretinden 2821 Sayılı Kanuna göre kesmek
zorunda olduğu üyelik aidatlarını kesip, sendika hesabına
yatırmamasıdır. Bu yüzden üniversite aleyhine açtığımız 30 Milyar
liralık aidat davası da Yargıtay kararı ile kesinleşmiştir.
Üniversite 30 Milyar lira ödemek yerine 600 milyar lira ödemek
zorunda kalmıştır. Asıl para ile ödemek zorunda kalınan para
arasındaki 570 milyar liralık fark, üniversite yani devlet
kasasından çıkmıştır. Rektör Sayın Hilmioğlu'nun keyfi tutumları
nedeniyle 2001 yılında da toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan işçi
alacaklarını ödememesi ve sendikaya üye oldukları için 19 işçinin
işten atılması ile ilgili olarak açtığımız davayı da kazanmıştık.
Rektör Hilmioğlu, 10 milyar liralık işçi alacağını ödemeyip üstüne
bir de sendikaya üye oldukları için işçileri işten atınca,
üniversite bu parayı mahkeme kararı ile 180 Milyar lira olarak
ödemek zorunda kalmıştır. Üniversitede kanun hakimiyeti
kuruluncaya, işçilerin sendikaya üye olma hakları güvence altına
alınıncaya ve Rektörün keyfi uygulamaları etkisiz hale getirinceye
kadar hukuki mücadelemiz devam edecektir. Bugün işçiler düne göre
sendikaya girmekte daha büyük bir güvenceye sahiptirler. 14
üyemizin işten atılmasının sendikaya üye olmaktan kaynaklandığı
Yargıtay kararı ile kesinleşmiştir. İşveren bu üyelerimize 1 yıllık
ücretleri tutarında para ödemeye mahkum olmuştur. İşçilerin İş
Kanunu'ndan doğan diğer haklarını da ayrıca tahsil edeceğiz."