Başkanlık sisteminin yapısı nasıl olacak?
Abone ol2015 genel seçimlerinin yaklaşmasıyla en çok merak edilen konu 'Başkanlık sistemi' oldu Peki Başkanlık sistemi nasıl kurulacak ve nasıl bir yapıda olacak?
İNTERNETHABER.COM- Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın Başkanlık Sistemi'ne geçiş konusunda son olarak
TRT 1, TRT Haber, TRT Türk ortak yayınında çok başlı bir
yönetimin sıkıntı yarattığını ve ayakları prangaya vurmuş gibi
süreci ağırlaştırdığının altını çizerek "Bizde başkanlık sistemi
olsaydı biz geldiğimiz noktanın çok daha ilerisinde olurduk”
demesinin ardından Başkanlık Sistemi tartışmaları daha da
alevlendi.
2015 genel seçimlerinin yaklaşmasıyla kamuoyunun en çok merak
ettiği konulardan biri haline gelen 'Başkanlık sistemi' nasıl
oluşturulacak ve nasıl ilerleyecek? Yeni Şafak yazarlarından Bülent
Orakoğlu, bugünkü yazısında Türkiye'nin geleceğine yön verecek olan
Başkanlık sisteminin yapısını kaleme aldı.
Orakoğlu, 'Başkanlık sistemlerindeki hükümet istikrarının ve güçlü
muhalefetin, Yeni Türkiye’nin yeni bölgesel ve küresel vizyonuna
önemli katkılar sağlayacağını ve yeniden yapılanma demokratik
değişim ve dönüşüme ayak uyduramayan siyaset kurumlarının da bitişi
anlamına geleceği'ne işaret etti.
İşte o yazıdan çarpıcı satırlar:
(...)
Yaklaşık 30 yıl önce 8.Cumhurbaşkanı Özal tarafından, 12 Eylül
Darbe’sinin flu konjonktürel ortamında, sistemin giderek tıkandığı
ve devamlı siyasi istikrarsızlık ve darbelere zemin yarattığı
gerekçesiyle, ‘’Türkiye için umut, krizden çıkış, yeniden yapılanma
değişim ve dönüşümün’’adresi olarak ortaya atılan Türk usulü
başkanlık sistemi ile ilgili çalışma ve tartışmalar
başlatılmıştı.
Geçmişte Özal, tarafından başlatılan Demirel ve Çiller’in de savunduğu sistem değişikliği günümüzde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘’darbelerin ve darbe teşebbüslerinin, yönetimdeki istikrarsızlık nedeniyle mümkün olabildiği’’ ‘’başkanlık sistemlerinde ise güçlü ve istikrarlı yönetimler oluşturmanın mümkün olduğu’’ ve böylece milli iradeye yönelmiş, tüm darbelerin önüne geçilebileceği öngörüsü ile yeniden devreye sokulduğu anlaşılıyor.
NASIL BİR BAŞKANLIK SİSTEMİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT 3 kanalının ortak yayınında, bazı köşe
yazarları ile yaptığı söyleşide, ‘’Nasıl bir başkanlık sistemi’’
ile ilgili olarak tek meclisli model üzerinde durduklarını
açıklamıştı. Bu sistemde denetim yetkisinin mecliste olacağını
ifade eden Erdoğan’’Başkanın belli yetkiler ile birlikte, meclisin
vereceği yetkileri kullandığını’’ Başbakan’ın, Başkan 1.Yardımcısı
olarak görev aldığını belirterek konu üzerinde uzmanların detaylı
olarak çalıştıklarını belirtmişti.
2015 SEÇİMLERİNDE YAKALANMASI GEREKEN SAYI
Kamuoyunda, başkanlık sistemine desteğin olumlu olarak her geçen
gün arttığına da işaret eden Erdoğan, böyle bir adım atılabilmesi
için anayasa değişikliğinin şart olduğunu bunun için 2015
seçimlerinde 367’yi veya referandum için 330 milletvekili sayısını
yakalamak gerektiğini de belirtmişti.
Eski Türkiye’de, vesayet mekanizmaları ile milli iradeyi temsil eden iktidarlar arasında yaşanan, demokrasi mücadelesi, bu kez küresel ve Batı’lı güçler kontrolündeki yerli işbirlikçi yapıların da dahi olduğu bir şer koalisyonu ile milli irade arasında günümüze kadar uzanan bir yelpazede devam ediyor.
KOBANİ VE CİZRE
Bu şer güçler, Yeni Türkiye’nin Ortadoğu’da ve dünyada söz sahibi
olmasını engellemek için başkanlık sistemini, stratejik
yatırımlarını hedef alarak, ekonomiye darbe vurmak en önemlisi de
Ortadoğu’da KÜRT-TÜRK ittifakını bozmak amacıyla, 7 Şubat MİT
krizinden başlayarak, Gezi kalkışması,17-25 Aralık darbe girişimi,
Kobani ve Cizre kalkışmalarını tezgahlamışlardı.
ANAYASA UZMANLARI NE DİYOR?
Anayasa uzmanları tarafından yapılan değerlendirmelerde, gerçek
parlamenter sistemin özellikleriyle, Türkiye Anayasası’nın
öngördüğü sistemin özellikleri yan yana konduğunda, ülkemizdeki
uygulamanın parlamenter sistem olmadığının açıkça ortaya çıktığı
belirtiliyor. Türkiye’de darbeciler tarafından, demokrasiyi bir
tehdit ve tehlike olarak gören, bir vesayet anlayışıyla,1961 ve
1982 Darbe Anayasa’larının oluşturulduğunu bu nedenle, Türkiye’deki
mevcut durumun adının parlamenter sistem, ya da yarı başkanlık
olarak değerlendirmenin yanlış olacağının da altı özellikle
çiziliyor.
TEHLİKE ÇANLARI
Başkanlık sistemlerinde hükümet istikrarı ve güçlü muhalefet, yerel
yönetimlerin güçlendirilmesi yeni sistemin iki temel hedefi olarak,
Yeni Türkiye’nin yeni bölgesel ve küresel vizyonuna önemli katkılar
sağlarken, yeniden yapılanma demokratik değişim ve dönüşüme ayak
uyduramayan siyaset kurumları açısından tehlike çanlarının çalması
anlamına da geliyor.
"YENİ SİSTEME YUMUŞAK GEÇİŞ..."
Aslında Türkiye’nin, parlamenter sistemden, Türkiye usulü başkanlık
veya yarı başkanlık sistemine geçmesi ülkenin makus talihi olan
siyasi istikrarsızlığı önlemenin tek çaresi gibi görünüyor.
Rahmetli Özal’dan, Tayyip Erdoğan’a Türkiye’nin bölgesel ve küresel
bir güç olmasının olmazsa olmaz şartı olarak da, Türkiye’nin yeni
sisteme yumuşak bir geçişle entegre olmasını elzem kılıyor.