Başkanlık sistemini neden destekliyorum?

Başkanlık sistemine kökünden karşı olduğunu söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu dün gerekçesini şu temeller üzerine oturttu...

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Başkanlık sistemine kökünden karşı olduğunu söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu dün gerekçesini şu temeller üzerine oturttu:

"Ne oldu da parlamenter sistemden vazgeçiyoruz? Parlamenter sistem neyimize yetmiyor? Neden bir anayasa değişikliği? Çünkü kendi geleceklerini güvence altına almak için bu anayasa değişikliğini yapıyorlar"

İzlerken, "Hay yaşşa" diye haykırasım geldi.

Çünkü parlamenter sistemi neden istemediğimi bana sorsalar, gerekçelerimi ancak bu kadar güzel, bu kadar şeffaf anlatamazdım.

CHP'nin lideri, siyasi hayatında ilk kez milyonların duygularına tercüman oldu.

Evet; Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan insanların büyük bir kesimi bu sisteme karşı...

Ki ben de karşıyım...

Neden karşı olduğumu, çok da eskilere gitmeden tane tane anlatayım.

Çünkü bu sistem benim inandığım bütün değerleri ayaklar altına aldı, arkasından gittiğim bütün liderleri bir şekilde bertaraf etti. 

Bu sistem sayesinde Adnan Menderes ve onun dava arkadaşı olan bakanlar suçsuz günahsız yere darağaçlarında sallandırıldı. 

Bu sistem sayesinde 1980 darbesi yapıldı, bu sistem sayesinde "Adalet yerini bulsun diye bir sağdan, bir soldan astık" denildi. Bu sistem sayesinde, o dönemde 5 bin insanın nerede olduğunu hala bilmiyoruz.

Bu sistem sayesinde benim seçtiğim Cumhurbaşkanı Özal, dönemin başbakanı Demirel tarafından Çankaya'ya hapsedildi, yalnızlaştırıldı. Öyle bir yalnızlaştırma ki zehirlendiğinde kendisini hastaneye yetiştirecek bir ambulans bile yoktu Çankaya'da...

Bu sistem sayesinde benim Başbakan olarak seçtiğim Erbakan koltuğundan edildi.

Bu sistem sayesinde askerler Erbakan'ı Başbakanlık binası içinde tokatlamaya çalıştı, yine bu sistem sayesinde kendisine "Pe.evenk" diye hakaret etti.

Dönemin Cumhurbaşkanı olan Demirel, bu sistem sayesinde askerle birlik olup "Ya gidersin, ya darbeyle gönderilisirsin" diyerek postmoren darbe yaptı. 

Recep Tayyip Erdoğan bu sistemin getirdiği demokrasi sayesinde şiir okuduğu gerekçesiyle hapse atıldı, bu sistem sayesinde siyasi yasaklı hale getirildi.

O günün ve bugünün sözümona demokratlarına "Sen muhtar bile olamazsın" diye göbek attıran sistem, bu sistemdi.

Bu demokrat sistem sayesinde 28 Şubat kararları alındı. 

"28 Şubat bin yıl sürecek" diyerek toplumun milli ve manevi değerlerini ayaklar altına alanlar bu sisteme güveniyordu.

İmam Hatip Liseleri'nin kapanmasına neden olan demokratik sistem parlamenter sistemdi.

Başı kapalı kızların okul kapılarında yerlerde sürüklenmesine neden olan sistem bu sistemdi. Kur-an kurslarının yasaklanmasına neden olan sistem, demokratik parlamenter sistemdi. 

Meclis'te ve kamuda başörtülü kadınların bulunmasını engelleyen sözümona kadın haklarına saygılı demokratik sistem de bu sistemdi.

Kendimden bir iki örnek vereceğim...

28 Şubat döneminde 80 yaşındaki babamı yol ortasında durdurup üzerini aratan, "Yoksa takma mı bu?" diyerek sakalını çekiştiren namertlere güç veren sistem bu sistemdi.

Acı içinde kıvranarak hastaneye giden 76 yaşındaki başörtülü anneme, "Git başı açık resmini koyduğun nüfus cüzdanıyla gel" diyenler bu sistem sayesinde zulmediyordu.

Bu sistem sayesinde başörtüleri soymak için ikna odaları kuruldu. Bu sistem sayesinde yıllar yılı okullarda katsayı zulmü yaşandı.

Evet...

Tüm bu nedenlerden dolayı, yarınlarda başka zalimler gelip bu zulümleri bir kez daha yaşatmasın diye parlamenter sistemi istemiyoruz.

Bu zalimliklerle bir daha karşılaşmamak adına, geleceğimizi garanti altına almak adına başkanlık sistemini destekliyoruz.

Hiç kimse "Ama bahsettiğin yasaklar da, zulümler de bu sistem sayesinde kaldırıldı" mavalı okumasın.

"Kefenimi giyerek bu yola çıktım" diyen Erdoğan olmasaydı bugün hala Meclis'te başörtülü vekiller olmayacaktı.

Erdoğan olmasaydı İmam Hatip Liseleri hala kapalı olacak, başörtülü öğrenciler ikna odalarında zorla soyundurulacak. Bu dayatmayı kabul etmeyenler de okulundan, eğitiminden uzaklaştırılacak ve cahil bırakılacaktı.

Erdoğan'ın yerine bir başkası olsaydı E-Muhtıralar, darbe girişimleri başarılı olacak, askeri vesayet bugün devam etmiş olacaktı.

Dolasıyla...

Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Neyimize yetmedi bu parlementer sistem" sözlerine cevap verecek olursak...

Yetmez olur mu efendim. 

Fazlasıyla yetti artık. Canımıza kadar yetti artık yani...

Bu ülkenin inançlı kesimi olarak "Yeter artık" demek için, bir daha bu zulümlerle karşılaşmamak için ve geleceğimizi garanti altına almak için başkanlık sistemini istiyor ve destekliyoruz.

Bir önceki yazımda da söyledim.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlık sistemi sayesinde diktatör mü olacak" şeklindeki algı operasyonlarınız tutmuyor, tutmayacak.

Sizin pek demokratik olan parlamenter sisteminiz sayesinde iktidar olmak formaliteydi. "İktidar olabilirsiniz ama muktedir olamazsınız" diyordunuz. Onlar Anayasa'yı değiştiriyor, sizin zihniyetinizdeki mahkemeler "Anayasa'ya aykırı" diye geri çeviriyordu. Bu mahkemeler sayesinde seçilmişlere her türlü ayarı veriyor, istediğiniz frenlemeyi yapıyordunuz. İstediğinizde partilerini kapattırıyor, istediğinizde liderlerini siyasi yasaklı konuma düşürüyordunuz. 

Bir şiir okuduğu için hapse attıklarınız bile oluyordu!

Vesayetiniz, hakimiyetiniz, ceberrutluğunuz, şımarıklığınız, kibiriniz, ağır ağır şıngır mıngır kırıla kırıla alaşşağı edilişini hazmedemiyorsunuz.

Elinizdeki kudreti kaybediyorsunuz. Bağırmanız, çıldırmanız, "Bunu kan akmadan başaramazsınız" demeniz bundan...

Dipnot 1 - 132 Chp'li dün Meclis'te oylanan ve kabul edilen "Mahkemelerin tarafsız ve bağımsız olması" maddesine "Hayır" demiş! Oysa aynı CHP, 2011 yılındaki Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda bu maddeye "Evet" vermişti.

Vay ben ölem!

Dipnot 2- Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ın rakibi olan Ekmeleddin İhsanoğlu, Anayasa değişiklik paketi ile Partili Cumhurbaşkanlığı maddesine "Evet" oyu vermiş!

Allah'ını seven toprak atsın üstüme! :)