Başkanlık Sistemi Türkiye'ye neler getirecek?
Abone olStrateji ve finans uzmanı Ali Serim, Başkanlık sistemi modelinin belirginleşmesinin ardından başkanlık sisteminin getirileri ile ilgili çarpıcı yorumlar yaptı.
Uzun yıllardan beri iş dünyasında başkanlık sistemini savunan
isimlerin başında gelen strateji ve finans uzmanı Ali Serim, Ak
Parti’nin meclise getireceği başkanlık sistemi modelinin ana
hatlarının belirginleşmesi üzerine önemli yorumlarda bulundu.
“En önemlisi başkanlık sitemini Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsiyeti üzerinden tartışmamak. Bazı muhalefet partileri Türkiye’nin bu en önemli gündem maddesini şahsiyet tartışması üzerinden zedelemek istiyor. Oysa sistem değişikliğinin bir ihtiyaç olduğunu siyaset ve ekonomi bilimleriyle uğraşan tüm otoriteler kabul ediyor. Türkiye’de en verimli şekilde devletin organizasyon şemasında modern ihtiyaçlara göre yeniden düzenlemeler yapılması, kalkınmanın hızını arttıracağı gibi istikrara da katkı sağlayacak. Dünyada ve bölgemizde köklü değişiklikler olurken günün ihtiyaçlarına uygun modellerin gelişmesi ve devletin bu modellere göre evrilmesi kadar doğal ne olabilir” diyen Ali Serim referandumun 2017 yılının ilk aylarında yapılmasını ve çıkan sonuca göre atılacak adımların biran önce atılmasının büyük faydaları olacağını kaydetti ve açıklamalarına şöyle devam etti:
“Başkanlık Sisteminin önemli bir avantaj olduğuna inanıyorum”
Ülkemizin ihtiyaçlarına göre şekillenecek Türk tipi bir
başkanlık sisteminin masaya yatırılacağı anlaşılıyor. Osmanlı’dan
beri efektif ve faydalı kurumları Türkleştirip başarılı bir şekilde
kullandığımız tarihi bir gerçek dolayısıyla başkanlık modelini de
iyi bir şekilde modelleyeceğimize tereddüt etmiyorum.
Amerikan Başkanlık Sisteminin tek parlamentolu ve uniter bir versiyonunun masaya geleceği konuşuluyor. Ayrıca MHP ile yakın işbirliğinde çıkabilecek bir modelin MHP tarafından kırmızıçizgi olarak ifade edilen noktalara vurgu yapacak olması da gayet olumlu.
İlk defa iktidar ve bir muhalefet partisi bir taslak üzerinde hakiki manada birlikte çalışma ve ortak bir modeli geliştirme imkânı buluyor olacak. Geçerli olan anayasanın ilk 4 maddesinin korunacak olması çok geniş bir halk kitlesinin hassasiyetlerini karşılayacak, anayasanın 66. maddesinin muhafaza edilmesi, Cumhurbaşkanı yemininin “Başkan Yemini” olarak revize edilmesi, 30-40 adet madde ile yasama-yürütme-yargı bağımsızlığının güçlendirildiği, başkan ile başkan yardımcısının birlikte seçildiği, 5 yılda bir seçim öngören, kilitlenmelere karşı çeşitli fesih mekanizmaları içeren, başkan ile parlamento seçimlerini birlikte gerçekleştiren, başbakanlığı kaldırıp dışarıdan bakanların atandığı, başkanın kararname düzenleyebileceği ve başkana çeşitli veto yetkileri sağlayan bir model üzerinde çalışıldığı çeşitli kaynaklarca ifade ediliyor.
Zaten anlaşılıyor ki ilk taslak da yakın bir zamanda kamuoyu ile paylaşılacak. 2019 yılında geçilmesi planlanan yeni sitemin hayırlı olacağına şüphem yok zira rahmetli 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından tartışmaya açıldığından bu yana başkanlık siteminin önemli birçok avantajı olduğuna inanıyorum.
Bazı örnekler vermek gerekirse: Başkanın sorumluluğu Meclis’e karşı olmayacak. Halka karşı sorumlu olacak. Dengeyi korumak için denetleme yolu da olacak. En önemli denetleme yollarında birisi bütçe olacak. Bütçeyi başkan hazırlayacak, yeni yılın bütçesini sunacak. Meclis bunu onaylayacak, gerekirse eksiltme ya da ilave yapacak. Bakanlar atamayla gelecek. Meclis dışından olacak, milletvekili olmayacak ve bu performansı arttıracak. Büyük ihtimalle milletvekili sayısı 550 olacak. Herhangi bir baraj muhtemelen anayasada olmayacak ya da baraj daha makul bir seviyeye çekilecek. Başkan belli bir süreliğine seçildiğine ve bu süre içinde güvensizlik oyuyla düşürülemediği için istikrarlı bir yönetime neden olan sisteme geçilmiş olacak. Hükümet krizleri görülmeyecek ve sistem tıkanmayacak.
Başkanın doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi onun yönetme gücünü prestijli ve etkin bir hale getirmesini daha da pekişecek. Tereddüt etmeden politikalarını gerçekleştirebilecek. Unutulmamalıdır ki başkanlık sistemi, hesap verilebilirlik açısından daha demokratiktir. Çünkü yürütme tek bir kişinin sorumluluğundadır ve işin sorumlusu bellidir.
Başkan, düşürülemeyeceği için politikalarında rahatça davranabilir. Karar alma süreci hızlıdır. Çünkü yürütme tek bir kişinin elindedir. Bu şekilde ülkemize gerekli olan hızlı karar alabilme imkanı ve siyasi istikrarın kalıcı temelleri atılacaktır. Gerisini ise iyi yönetim ve üretken ekonomimiz hayata geçirecek arzu edilen kalkınma hızı yakalanabilecektir. Bölgemizde etrafımızı saran jeopolitik riskler de düşünülürse başkanlık sistemine geçmekte geç kaldığımız dahi tartışmaya açıktır.
Fakat zararın neresinden dönsek kardır düsturuyla harekete geçilmesiyle neticenin ülkemiz için çok olumlu olacağı kanaatindeyim.