Türkiye yeni bir güne yeni bir hava ile
başlıyor.
Artık kim ne derse desin, neyi savunursanız savunun kabul
edilmesi gereken bir gerçek; ülkenin tek başına bir iktidarı
muhalefetten daha çok istediğidir.
Anlamanız gereken şudur ki; hangi partiyi tutarsanız tutun AKP
dışında bir parti sempatizanı iseniz dünkü seçimlerde bir yenilgi
daha yaşadınız demektir.
‘Daha’ diyorum, çünkü AKP ilk günden beri her seçimi kazanarak
bunu zaten sürekli hissettiriyordu.
Ancak şimdi artık AKP’ye düşen; yenilgi hissini hissedenlere el
uzatmaktır.
Yenilgi hissini; birlik beraberlik olma hissi ile
değiştirebilmektir.
Ki eğer bunu yapabilirse; işte o zaman bu ülke her anlamda çok
daha güçlü olacaktır.
Ayrıca tek başına iktidar olup tek başına
kalmamak ve de yüzde elli yetmez diyebilmek için bunu
yapması gerek.
Bilinmeli ki seçmen; istikrar için ya da en azından istikrar
umuduyla ve terörle mücadele konusunda açılımı değil, mücadeleyi
ama tam bir mücadeleyi beğendiği için oyunu AKP’ye oy
verdi.
Seçmen; milliyetçi bir anlayışı ve yaklaşımı AKP’ye MHP’den daha
çok yakıştırdığı için oyunu AKP’ye oy verdi.
Seçmen her şeye rağmen tek başına iktidarın yanında tek
başına bir yönetimi, ondan da önemlisi muhtemel başkanlık
ile yönetilmeyi istediğini göstermek için AKP’ye oy
verdi.
Bundan sonra olacak olan da işte odur.
AKP yönetiminin ülke yönetimi konusunda başkanlık sistemini
seçmek için yeterli sayıyı ikna etmesidir.
Çünkü bir önceki seçimde ‘artık başkanlık sistemi tartışılamaz’
diyenler, oyların sayımı bitmeden başkanlık sistemi konuşulacak
diyorsa; zaten sonuç bellidir.
Yani başkanlık sistemi yakındır…
Gerek tek başına iktidar yönetiminde, gerekse başkanlık
sisteminin yapılanmasında; alınan yüzde elli oy değil, oy vermeyen
yüzde ellinin düşünceleri ve yaklaşımları değerlendirilmeli ve o
düşüncelere beklenenden çok daha fazla değer verilmelidir.
Ki o zaman başkanlık sistemi medeni bir anlam kazanır.
Ki o zaman başarı gerçek bir anlama ulaşır.
Daha medeni, daha hoşgörülü ve daha güçlü bir anlama…