Başkanlık mı, denetimsiz güç mü?

Tamer DURAN tamerduran@internethaber.com

AKP İstanbul milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, “Parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığı yoktur” diyor ve ekliyor; “Meclis diye bir şey yoktur. Açık söylüyorum sadece ve sadece bir başbakan var. Onla çalışan bir hükümet var. Biz de onlara yardımcı olan bir organız, onlar ne derse onu yapmak zorundayız”

Burhan Kuzu’nun bu konuşması; AKP’nin lider sultasında yapılandığına dair çok açık ve net ifadeler ve itiraflar olarak hafızamızda yer aldı.

Bu açıklamanın ardından, demokratik olmayan bir siyasi partinin yönettiği ülkede, demokrasiden ya da yeni adıyla ileri demokrasiden bahsetmek ne derece inandırıcı olabilir?

Neyse ki (şimdilik) parlamenter sistem var. Buna bağlı olarak, hükümet eden partinin milletvekilleri gibi başbakanın ağzından çıkan her sözü emir telakki etmeyecek, yanlışlar karşısında itiraz eden muhalefet partileri bulunmakta.

Aynı konuşmasında Türkiye’nin normalleşmesinden dem vuran Sayın Kuzu’nun, başbakanın, başkandan daha güçlü olduğu yönündeki açıklamasını neye yormalı?

Başbakanın kendi yetkilerini bir hayli aşıp, kuvvetler ayrılığını hiçe sayarak diktatörleştiğine mi?

....

O halde normalleşme neyin nesi?

Yoksa;

Beklenmedik bir gelişme karşısında topu başbakana atarak kenara çekilmek için gerektiğinde sığınılacak bir liman olsun diye mi bu açıklama?

Bir başka olasılık da; sadece gereksiz tartışmalarla kamuoyunu oyalamak için mi bütün bu söylemler?

Sayın Kuzu, “Türkiye’den biri çıkıp başkanlık modelinde diktatörlük geliyor dediğinde adamı boğasım geliyor.” diyor.

Soru;

İçinde muhalefetin de bulunduğu parlamenter sistemde dahi güçler ayrılığı ilkesini yerle yeksan eden bir parti liderinin her dediğini desteklemek zorunda kalıyorken, tüm güçlerin tek elde toplandığı bir sistemde kim nasıl itiraz edebilecek?  

Ya da;

Madem başkanlar da seçimle gelip seçimle gidecekler, terör örgütünün siyasi uzantısı olduğunu bildiğimiz isimlerden biri başkan seçilirse?

twitter.com/serhatitamer