Basın ölümlerden ölüm beğenecek
Abone olYeni TCK'da basın özgürlüğüne 25 tehditle hapis cezaları geri geliyor. İntihar, ötenazi hatta ekonomi haberi yapmak suça dönüşüyor. İşte Yeni TCK'nın getirdikleri...
Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyesi ve eski İstanbul Barosu
başkanlarından avukat Turgut Kazan'ın, 1 Nisan'da yürürlüğe girecek
5237 sayılı yeni Türk Ceza Yasası'nın (TCY) basın ve ifade
özgürlüğü açısından yaratabileceği sorunlar hakkındaki raporunu
okuyucuya sunuyoruz. Yeni TCY tasarısı, büyük bir telaşla geçen yaz
TBMM'ye sunuldu. Oysa, alt komisyon hükümet tasarısını önemli
ölçüde değiştirmiş, adeta yeni bir metin hazırlamıştı. Alt
komisyonun bu metni, içeriği tam tartışılamadan, yanlışları
anlaşılamadan 26 Eylül 2004'te kabul edildi. Daha 2.5 ay önce (26
Haziran 2004), iletişim (basın) özgürlüğüyle ilgili, 5187 sayılı
Basın Yasası yürürlüğe girmişti. Bu yasa, demokrasimiz açısından
önemli bir adım sayılarak, basın örgütlerince desteklenmişti.
Artık, basın yoluyla işlenen suçlar için hapis cezası
verilmeyecekti. Ama, 5237 sayılı Ceza Yasası, ifade özgürlüğünü
ciddi biçimde sınırladığı gibi, basın yoluyla işlenen suçlara
verilecek cezanın 1/2 veya 1/3 artırılmasını öngörüyordu. Metinde
hiç yer almayan zina tartışması bu tehlikeli maddeleri konuşmamıza
engel oldu. Yürürlük tarihi (1 Nisan 2005) yaklaştıkça, ifade ve
basın özgürlüğü açısından yaşanacak sorunlar gündeme gelmeye
başladı. Özellikle, Musa Kart'ın kedi karikatürüne duyulan öfke ve
o öfke doğrultusundaki mahkeme kararı, çok uyarıcı oldu.
Başvurularla, köşe yazıları birbirini izledi. Acaba, 5237 sayılı
yasanın, ifade ve basın özgürlüğünü ilgilendiren maddeleri
hangileriydi? Ayrıca, bu maddeler, nasıl bir tehlike içeriyordu?
Bir dökümünü verip kısaca açılayalım: 1) Tanımlar Madde 6/g: Basın
ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve
elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar... Tanımlar
başlıklı bu maddenin (g) bendi ile 'basın ve yayın yolu' deyimi
açıklanıyor. Böylece, yazılı basınla birlikte, 'görsel, işitsel ve
elektronik kitle iletişim araçlarıyla yapılan yayınlar' TCY
kapsamına alınıyor. 2) İntihar Madde 84/3: Başkalarını intihara
alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır. Bu fiilin basın ve yayın yolu ile işlenmesi
halinde, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. 5187 Sayılı Yasa, Madde 20: Cinsel saldırı, cinayet
ve intihar olayları hakkında, haber vermenin sınırlarını aşan ve
okuyucuyu bu tür fiillere özendirebilecek nitelikte olan yazı ve
resim yayımlayanlar bir milyar liradan yirmi milyar liraya kadar
ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli
yayınlarda iki milyar liradan, yaygın süreli yayınlarda on milyar
liradan az olamaz. Görüldüğü gibi, 2.5 ay önce yürürlüğe giren
Basın Yasası'nın 20. maddesi ile yetinilmeyip 'başkalarını intihara
teşvik' suçunun basın-yayın yoluyla işlenmesi durumu, bir
ağırlatıcı neden olarak kabul edilmiş ve dört yıldan 10 yıla dek
hapis cezası öngörülmüş. Basın Yasası'nın 20. maddesi, çok tutarlı
bir bütünlük içeriyor. 'Cinsel saldırı', 'cinayet' ve 'intihar'
olaylarını, 'haber vermenin sınırlarını aşarak', 'özendirici
nitelikte' yayımlamayı yasaklıyor. Doğrudur. Ve yaptırımı hapis
cezası değil, para cezasıdır. Ama Ceza Yasası'nın 84. maddesi ile
ayrıca, 'başkalarını intihara alenen teşvik' suçunu düzenleniyor ve
bu suçun basın yayın yoluyla işlenmesi 'dört yıldan 10 yıla kadar
hapis cezası' gerektiriyor. Eylemin suç sayılması için, belli bir
kişinin muhatap alınması aranmıyor. Yapılan yayının 'başkalarını
intihara teşvik' niteliğinde sayılması yetiyor. Türk Dil Kurumu
sözlüğüne bakıyoruz, 'teşvik'i 'isteklendirme', 'özendirme' olarak
açıklıyor. Bu durumda, bir intihar haberi, intihara teşvik
'özendirme' sayılırsa, (yazılı basın açısından) iki yasayla karşı
karşıya kalınacak. Ve son yasanın (TCY'nın) dört yıldan 10 yıla
kadar hapis tehdidi, görsel, işitsel, yazılı basının korkulu rüyası
olacak. Ayrıca, maddenin son fıkrasıyla, adam öldürme fiiline
dolaylı faillik gündeme girebilecek. Özellikle, cezaevi ölüm
oruçlarını konu alan haberler, 'kasten öldürme suçundan sorumlu
tutulmayı' gerektirebilecek. 3) Hakaret Madde 125/4: Ceza,
hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri; basın ve yayın
yoluyla işlenmesi halinde, üçte biri oranında artırılır. 125.
maddenin bu fıkrasında, hakaret suçunun basın ve yayın yoluyla
işlenmesi halinde, cezanın 1/3 oranında artırılması öngörülüyor. 4)
Haberleşme Gizliliği Madde 132/4: Kişiler arasındaki
haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayımlanması
halinde, ceza yarı oranında artırılır. Bu fıkra ile de, haberleşme
gizliliğinin 'basın ve yayın yoluyla ihlali halinde' cezanın yarı
oranında artırılacağı belirtiliyor. 5) Konuşmaların Kaydı Madde
133: (1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan
herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları
bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar
hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Katıldığı aleni olmayan bir
söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile
kayda alan kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile
cezalandırılır. (3) Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerden biri
işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden yarar sağlayan veya
bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini
temin eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu konuşmaların basın ve yayın
yoluyla yayınlanması halinde de, aynı cezaya hükmolunur. 6) Özel
Hayatın Gizliliği Madde 134/2: Kişilerin özel hayatına ilişkin
görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla
işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır. Konuşmaların kaydı
ve özel hayatın gizliliğine ilişkin ihlallerde de, suç basın
yoluyla işlenmişse, cezanın yarı oranında artırılması kabul
edilmiştir. Elbet özel hayatın gizliliğini korumak, gizli
dinlemelere engel olmak gerek. Ama, özellikle 133. maddede
belirsizlik var. Uygulamada gazeteciler için sorun yaratabilir.
Özellikle, maddenin 2. fıkrası yasallık ilkesine aykırı.
Düzeltilmesi gerekir. 7) Nitelikli Dolandırıcılık Madde 158/g:
'Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak
suretiyle' işlenmesi halinde iki yıldan yedi yıla kadar hapis
cezası öngörülüyor. 'Nitelikli Dolandırıcılık' başlıklı 158.
maddenin (g) fıkrası ile bu suçun 'basın yayın araçlarının
sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle' işlenmesi durumu, bir
ağırlatıcı neden sayılmıştır. Doğrudur, yerindedir. 8) Suç İşlemeye
Tahrik Madde 214: (1) Suç işlemek için alenen tahrikte bulunan
kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silahlandırarak,
birbirini öldürmeye tahrik eden kişi, on beş yıldan yirmi dört yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Tahrik konusu suçların
işlenmesi halinde, tahrik eden kişi, bu suçlara azmettiren
sıfatıyla cezalandırılır. (218'e göre, basın yayın yoluyla
işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır) 9) Suçu, Suçluyu
Övme Madde 215. (1) İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu
suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, iki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır. (218'e göre, basın yayın yoluyla
işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır.) 10) Düşmanlığa
Tahrik Madde 216: (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya
bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir
kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu
nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin
ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. (2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din,
mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen
aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. (3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri
alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli
olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. (218'e göre, basın yayın yoluyla işlenmesi halinde,
ceza yarı oranında artırılır.) 11) Kanunlara Uymamaya Tahrik Madde
217. - (1) Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi,
tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan
iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(218'e göre, basın yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı
oranında artırılır.) 214, 215, 216 ve 217. maddelerle tahrik ve
övme suçları düzenlenmiştir. 218. madde ile de, bu suçların
basın-yayın yoluyla işlenmesi durumunda, cezanın yarı oranında
artırılacağı belirtiliyor. Özellikle, 215 ve 216/3'te yer alan
düzenleme çok tehlikeli. Örneğin, etik açıdan ötanaziyi
savunamazsınız veya kürtajda yasayla belirlenen süreye karşı
çıkamazsınız. Bu nedenle, 'Bir suçu ve işlenmiş suçtan dolayı bir
kişiyi övme' tanımı belirsiz ve tehlikelidir. Aynı şekilde,
216/3'te yer alan 'Bir kesimin benimsediği dini değerleri
aşağılama' tanımı yetersiz ve tehlikelidir. Ayrıca, Avusturya Ceza
Yasası'nın 283 ve Alman Ceza Yasası'nın 130. maddesinden
esinlenerek (TCK 312 yerine) düzenlendiği anlaşılan, 216. maddenin
1 ve 2. fıkraları soyutluktan yine kurtarılmadığından, sorunlara
yol açacaktır. 12) Örgüt Propagandası Madde 220/8: Örgütün veya
amacının propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile
işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. 220.
maddede kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt
kurulması yasaklandığı gibi, son fıkrada bu örgütün veya amacının
propagandası yasaklanıyor. Ayrıca, propaganda suçunun basın yayın
yoluyla işlenmesi durumunda, yine cezanın yarı oranında
artırılacağı belirtiliyor. 13) Müstehcenlik Madde 226/2-5: (2)
Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile
yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç
yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılır. (5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini
basın ve yayın yolu ile yayımlayan veya yayımlanmasına aracılık
eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını
sağlayan kişi, altı yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır. Öncelikle, 'müstehcenlik'
deyimi yeterli ve belirli bir tanımı içermiyor. Belki, müstehcenlik
yerine 'pornografi' denilmesi daha doğru olurdu. Ayrıca,
müstehcenlik konusunda, genel bir hukuka uygunluk nedeni belirlenip
kabul edilmelidir. Sanat gibi, bilim gibi etkinlik ve çalışmaları
koruyucu bir çözüm üretmek gerekir. Bu yapılmadıkça 226. madde
sorunlara yol açacaktır. 14) Fiyatları Etkileme Madde 237: (1) İşçi
ücretlerinin veya besin veya malların değerlerinin artıp eksilmesi
sonucunu doğurabilecek bir şekilde ve bu maksatla yalan haber veya
havadis yayan veya sair hileli yollara başvuran kimseye üç aydan
iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası verilir. (2) Fiil sonucu
besin veya malların değerleri veya işçi ücretleri artıp eksildiği
takdirde ceza üçte biri oranında artırılır. (3) Fail, ruhsatlı
simsar veya borsa tellalı ise ceza ayrıca sekizde bir oranında
artırılır. Fiyatları etkileme başlıklı bu madde ile işçi
ücretlerinin ve malların değerinin artıp eksilmesine yol açacak
'yalan haber' yayımı yasaklanıyor. Bu düzenleme, ekonomiyle ilgili
incelemeler ve ekonomik duruma ilişkin haberler için
kullanılabilecek, dolayısıyla demokrasi açısından çok ciddi bir
tehdit oluşturabilecektir. 15) İftira, madde 267/1-9: (1) Yetkili
makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın
yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve
kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını
sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi,
bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (9)
Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen
mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla
ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir. Pişmanlık
Madde 269/5: Önceki dört fıkra ile etkin pişmanlık durumunda
cezanın beşte dördüne kadar indirileceği belirtilirken, basınla
ilgili bu fıkrada "İftira suçunun basın ve yayın yoluyla işlenmesi
halinde, bu madde hükümleri uygulanmaz" deniliyor. Yasanın 'İftira'
başlıklı 267. maddesi, 269. maddeyle birlikte, basına öfkenin tipik
bir örneği. Alt komisyon, burada 80 yıllık birikimi hiçe sayıp
Dönmezer taslağı ile hükümet tasarısını da atlayarak, madde metnine
'basın ve yayın yoluyla' sözcüklerini eklemiştir. Hemen belirtelim
ki, bu ekleme çok önemli sonuçlar verebilecektir. Artık, 'iftira'
suçunun oluşması için, 'adliyeye veya durumu adliyeye bildirmekle
görevli bir makama' ihbar ve şikâyet etmiş olmak aranmayacak.
Vurgun/soygun haberini salt yayımlamış olmak yeterli sayılacak ve
bu yayın nedeniyle, ilgili kişi hakkında savcılığın soruşturma
başlatması değil, bağlı olduğu disiplin kurulunun soruşturma
başlatması gazetecinin bir yıldan dört yıla kadar
cezalandırılmasına yol açacaktır. Yapılan düzenleme kesinlikle
yanlış. Bir kere, 'iftira' mevcut yasa ve yeni yasada 'adliyeye
karşı suçlar' bölümünde yer alıyor. Yani, bu suç tipiyle adliyenin
yanıltılması önlenmek isteniyor. Demek ki, disiplin suçunu
ilgilendiren eylemler, bu maddeye giremez, girmemeli. İkincisi, suç
sayılan bir eylemle, disiplin suçunu gerektirecek bir eylemi bir
insana yüklemenin, aynı değerde sayılması ve ikisi için de bir
yıldan dört yıla kadar ceza öngörülmesi olacak şey değildir. Kabul
edilemez. Asıl önemlisi, 'iftira' için mutlak yetkili makama
başvuruda bulunulmuş olması aranmalı. Nitekim, mevcut yasa ve
yerleşmiş uygulama bu yöndedir. Eylemin basın yayın yoluyla
yöneltilmesinin 'iftira' sayılması, vurgun ve soygunla mücadelenin
önünü keser. Elbet, yapılan yayın yanlış olabilir, haksız olabilir.
Bu durum cevap ve düzeltme yoluyla veya tazminat davasıyla
onarılır. Yayımlanan gerçeğe aykırı haber nedeniyle, masum bir
insan soruşturmaya uğramıştır diye, gazeteciyi iftiradan mahkûm
etmek, demokrasiyi öldürür. Bu düzenleme, açık ve saydam toplum
anlayışıyla bağdaşmaz. Sonuçta basın özgürlüğü boğulmuş olur,
haksızlıklar ve yolsuzluklar korunmuş olur. Yine 'iftira' suçuyla
ilgili 269. madde, basına duyulan 'düşmanlığı' apaçık sergiliyor.
Madde, yaptığı haksızlığı düzelten faile daha az ceza verileceğini
belirterek, eylemin yaratacağı zararı azaltmayı amaçlıyor. Bu
düzenleme, ceza siyaseti bakımından doğrudur. Dolayısıyla, etkin
pişmanlık bir indirim nedeni sayılmalıdır. Ama, alt komisyon basına
çok kızdığı için, etkin pişmanlık başlıklı 269. maddenin 5.
fıkrasında, 'suçun basın yayın yoluyla işlenmesi halinde, bu madde
hükümleri uygulanmaz' deniliyor. Böylece, gazetecileri mutlaka
cezalandırma yolundaki kararlılık, zararı azaltma amacını terk
ettiriyor. Ve suç siyaseti ile hukuka kesinlikle aykırı bir yol
izleniyor. 16) Gizliliği İhlal, Madde 285/3-4: (3) Bu suçların
basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, ceza yarı oranında
artırılır. (4) Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu
olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin
yayınlanması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına
hükmolunur. Soruşturmanın gizliliğini korumak amacıyla getirilen bu
madde, 1 yıldan 3 yıla kadar ceza öngörüyor. Maddenin 3. fıkrasına
göre, suç basın yayın yoluyla işlenmişse ceza yine yarı oranında
artırılıyor. Ve 4. fıkraya göre, 'soruşturma ve kovuşturma
evresinde', 'kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak
şekilde' görüntülerinin yayımlanması 6 aydan 2 yıla kadar cezayı
gerektiriyor. Yani, kamuoyunun bildiği bir kişi için soruşturma
açılmışsa, haberle birlikte onun resminin yayımlanması sorun
olacak. Tehlikelidir. Düzeltilmesi gerekir. 17) Yargılamayı
Etkileme ve Teşebbüs Madde 288: (1) Bir olayla ilgili olarak
başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya
kadar savcı, hâkim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek
amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, altı aydan
üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Bu suçun basın
ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır.
5187 Sayılı Yasa Madde 19: Hazırlık soruşturmasının başlamasından
takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar
geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme
işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini
yayımlayan kimse, ikimilyar liradan ellimilyar liraya kadar ağır
para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza, bölgesel süreli yayınlarda
onmilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda yirmi milyar liradan az
olamaz. Görülmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya
kadar, bu dava ile ilgili hakim veya mahkeme işlemleri hakkında
mütalaa yayımlayan kişiler hakkında da birinci fıkrada yer alan
cezalar uygulanır. 5187 sayılı Basın Yasası'nın 19. maddesindeki
para cezası yetersiz görülmüş olacak ki, 'Adil yargılamayı
etkilemeye teşebbüs' başlıklı 288. madde ile 9 aydan 3 yıla kadar
hapis cezası öngören bir düzenleme getirilmiş. Böylece, Basın
Yasası'nın 19. maddesine göre açılmış soruşturma ve davaların
yarattığı şaşkınlık geçmeden, gazeteciler için hapis cezası tehdidi
gündeme girmiştir. Bu durumda, yazılı basınla işitsel ve görsel
yayın için farklı uygulamalar doğacak. Yazılı basın TCY'nin 288.
maddesi ile Basın Yasası'nın 19. maddesinin tehdidi altında
kalırken, görsel ve işitsel yayın yalnız 288. maddeye bağlı
tutulacak. Yani görsel, işitsel yayın (mütalaa niteliği taşımamak
kaydıyla) içerik yayımlamakta özgür olacak, ama bu imkân yazılı
basına kapalı kalacaktır. Sırf bu tutarsızlık bile, yapılan
düzenlemenin yanlış olduğunu gösteriyor. 18) Beslenmeyi Engelleme
Madde 298/2: Hükümlü ve tutukluların beslenmesini engelleyenler
hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir. Hükümlü
ve tutukluların açlık grevine veya ölüm orucuna teşvik veya ikna
edilmeleri ya da bu yolda kendilerine talimat verilmesi de
beslenmenin engellenmesi sayılır. Burada, 'açlık grevine ve ölüm
orucuna teşviki' suç sayarken, yasallık ilkesine uygun bir tanım
getirmiyor. Dolayısıyla, cezaevinde yaşanan olayın haberini vermek,
açlık grevine teşvik sayılabilecektir. 19) Cumhurbaşkanına Hakaret
Madde 299/2: Verilecek ceza, suçun alenen işlenmesi halinde, altıda
biri; basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, üçte biri oranında
artırılır. 20) Devlet Organlarını Aşağılama Madde 301:(1) Türklüğü,
Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan
kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2)
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî
veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Türklüğü
aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından
işlenmesi halinde, verilecek ceza 1/3 oranında artırılır. (4)
Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
Mevcut yasadaki 158 ve 159. maddenin karşılığı olan bu maddelerden
ilkiyle cumhurbaşkanına hakaret suçu düzenlenirken, 301. madde ile
TBMM'yi, hükümeti ve diğer devlet organlarını, Türklüğü,
Cumhuriyet'i 'alenen aşağılama' suçu düzenleniyor. Bir kere, 125 ve
299. maddelerde 'hakaret' sözcüğü kullanılırken, uygulamada en çok
karşılaşılacak 301. maddede 'aşağılama' sözcüğünün kullanılması
kesinlikle yanlıştır. Böyle bir düzenleme mevcut 159. maddeden daha
çok sorun yaratacaktır. Çünkü, 'aşağılama' sözcüğü, her türlü
'küçük düşürücü' değerlendirme ve eleştirileri kapsayacak biçimde
yorumlanacaktır. Madde sonuna eklenen fıkra, eleştiri hakkını
korumayacaktır. Ayrıca, 125. maddedeki 'hakaret' suçuyla, 299.
maddedeki 'hakaret' suçunun basın yoluyla işlenmesi 1/3 oranında
ceza artırımını gerektirirken, 300 ve 301. maddedeki 'aşağılama'
suçlarında bu artışın düşünülmemesi, yasa yapımındaki
gelişigüzelliğin tipik bir örneği. 21) Savaşa Tahrik Madde 304: (1)
Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı savaş açması veya hasmane
hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik
eden veya bu amaca yönelik olarak yabancı devlet yetkilileri ile
işbirliği yapan kişi, on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Tahrik fiilinin basın ve yayın yolu ile işlenmesi
halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. (2) Bu madde
uygulamasında, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliğine karşı suç
işlemek üzere oluşturulmuş örgütlerin doğrudan veya dolaylı olarak
desteklenmesi, hasmane hareket olarak kabul edilir. (3) Bu maddede
tanımlanan suçun işlenmesi dolayısıyla tüzelkişiler hakkında
bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. 'Devlete Karşı
Savaşa Tahrik' başlığını taşıyan 304. madde, 'hasmane hareketler
için tahriki' de suç sayıyor. "Türkiye'ye karşı hasmane
hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik'
tanımı, yasallık ilkesine hiç uygun olmayan, soyut bir tanımdır.
Özellikle, Türkiye'deki ABD karşıtlığının, ABD yetkililerince büyük
sorun sayıldığı düşünülürse, yabancı devletlere yönelik her
eleştiri, 10 yıldan 20 yıla kadar hapis tehdidini gündeme
getirebilir. Ve suç basın yoluyla işlenmişse, cezanın 1/3 oranında
artırılacağını ayrıca belirtmek gerekir. Bu düzenleme çok
tehlikelidir. 22) Milli Yararlara Karşı Hareket Madde 305: (1)
Temel milli yararlara karşı fiillerde bulunmak maksadıyla veya bu
nedenle, yabancı kişi veya kuruluşlardan doğrudan doğruya veya
dolaylı olarak kendisi veya başkası için maddi yarar sağlayan
vatandaşa, üç yıldan on yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî
para cezası verilir. Yarar sağlayan veya vaat eden kişi hakkında da
aynı cezaya hükmolunur. (2) Fiilin savaş sırasında işlenmiş ya da
yararın basın ve yayın yoluyla propaganda yapmak için verilmiş veya
vaat edilmiş olması halinde, verilecek ceza yarı oranında
artırılır. (3) Suç savaş hali dışında işlendiği takdirde, bu
nedenle kovuşturma yapılması Adalet Bakanının iznine bağlıdır. (4)
Temel milli yararlar deyiminden; bağımsızlık, toprak bütünlüğü,
milli güvenlik ve Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel
nitelikleri anlaşılır. Bu madde 'temel milli yararlara karşı olan
bir eylemi' cezalandırmıyor. Bu amaçla 'yabancı kişi veya
kuruluştan yarar sağlanması' suç sayılıyor. Yani, başlıkla metin
birbirine uymuyor. Örneğin, herhangi bir yarar sağlamadan, 'temel
milli yararlar' aleyhine eylem yapmışsanız, suç sayılmıyor.
Doğrusu, olacak şey değil. Bu düzenleme, doğrudan ifade özgürlüğünü
ilgilendirir. Örneğin, uluslararası bir kuruluştan sağlanan
destekle yapılan incelemeler için, istenirse bu madde kolaylıkla
uygulanır. Tehlike büyüktür. Önlenmesi ve düzeltilmesi şartı. 23)
Askerlikten Soğutma Madde 318: (1) Halkı, askerlik hizmetinden
soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya
propaganda yapanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası
verilir. (2) Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza yarısı
oranında artırılır. Madde, halkı askerlikten soğutacak şekilde
'teşvik ve telkini' cezalandırıyor. Suç basın yoluyla işlenmişse,
verilecek cezanın yarı oranında artırılması öngörülüyor. Ancak,
AİHM kararına göre, buradaki müdahalenin ve yaptırımın ölçüsüz
olduğunu kabul etmek gerekiyor. Dolayısıyla, madde yeniden
düzenlenmelidir. 24) Savaşta yalan Haber Madde 323: (1) Savaş
sırasında kamunun endişe ve heyecan duymasına neden olacak veya
halkın maneviyatını sarsacak veya düşman karşısında ülkenin
direncini azaltacak şekilde asılsız veya abartılmış veya özel
maksada dayalı havadis veya haber yayan veya nakleden veya temel
milli yararlara zarar verebilecek herhangi bir faaliyette bulunan
kimseye beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Eğer
fiil; a) Propagandayla, b) Askerlere yönelik olarak, c) Bir yabancı
ile anlaşma neticesi işlenmişse, ceza 10 yıldan 20 yıla kadar
hapistir. (3) Fiil, düşmanla anlaşma neticesi işlenmişse müebbet
hapis cezası verilir. (4) Savaş zamanında düşman karşısında
milletin direncini tehlikeyle karşı karşıya bırakacak şekilde
yabancı paraların değerini düşürmeye veya itibarı amme kağıtlarının
değeri üzerinde etki yapmaya yönelik hareketlerde bulunan kimseye
beş yıldan on yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para
cezası verilir. (5) Dördüncü fıkrada yazılı fiil, bir yabancı ile
anlaşma sonucu işlenmişse ceza yarısı; düşmanla anlaşma sonucu
işlenmiş ise bir katı oranında artırılır. 25) Güvenlik Bilgileri
Temini Madde 327: (1) Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal
yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken
bilgileri temin eden kimseye 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası
verilir. (2) Fiil, savaş sırasında işlenmiş veya Devletin savaş
hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini
tehlikeye koymuşsa müebbet hapis cezası verilir. 26) Siyasal Yarara
İlişkin Bilgileri Açıklama Madde 329/1: Devletin güvenliği veya iç
veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli
kalması gereken bilgileri açıklayan kimseye beş yıldan on yıla
kadar hapis cezası verilir. 27) Yasak Bilgiyi Temin Madde 334: (1)
Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre
açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması
gereken bilgileri temin eden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis
cezası verilir. (2) Fiil, Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş
etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya
bırakmış ise faile beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
28) Yasak Bilgiyi Açıklama Madde 336: (1) Yetkili makamların kanun
ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği
bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklayan kimseye üç
yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiil, savaş
zamanında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş
etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeye sokmuş ise faile on
yıldan on beş yıla kadar hapis cezası verilir. (3) Fiil, failin
taksiri sonucu meydana gelmiş ise, birinci fıkrada yazılı olan
halde faile altı aydan iki yıla, ikinci fıkrada yazılı halde üç
yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. 29) Belgeleri Elde
Bulundurma Madde 339: (1) Devletin güvenliği veya iç veya dış
siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri veya
yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından
gizli kalması gereken hususları elde etmeye yarayan ve elde
bulundurulması için kabul edilebilir bir neden gösterilemeyen
belgelerle veya bu nitelikteki herhangi bir şeyle yakalanan kimseye
bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiil, savaş
zamanında işlenirse faile üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası
verilir. Yasanın 6. bölümünde, 'Milli Savunmaya Karşı Suçlar', 7.
bölümünde 'Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk' başlığıyla
(317'den 339. maddeye kadar) çeşitli suçlar düzenleniyor.
Bunlardan, 323, 327, 329/1, 334, 336 ve 339. maddelerin ifade ve
basın özgürlüğünü ilgilendirdiği apaçık anlaşılıyor. 323 ile
'savaşta yalan haber', 327 ile 'devletin siyasal yararlarına
ilişkin bilgileri temin', 329/1 ile bu bilgileri açıklama, 334 ile
yasaklanan bu bilgileri temin, 336 ile bu bilgileri açıklama ve 339
ile bu bilgileri elinde bulundurma suç sayılıyor. Maddelerde yer
alan 'abartılmış veya özel maksada dayalı havadis veya haber',
'milli yararlara zarar verebilecek herhangi bir faaliyet', 'yabancı
paraların değerini düşürmeye ... yönelik hareket', 'iç ve dış
siyasal yararlara aykırılık' gibi tanımlar belirsizdir, kesinlikle
yasallık ilkesine aykırıdır. Bu nedenle, değindiğimiz maddeler
tehlikelidir. Düzeltilmelidir. 30) Ayrıca, yeni yasanın 'Yabancı
Devletlerle Olan İlişkilere Karşı Suçlar' başlıklı 8. (son)
bölümünde (340, 341 ve 342. maddeler) yabancı devlet başkanlarına,
yabancı bayrağa ve yabancı devlet temsilcilerine karşı suçlar yer
alıyor. Dolayısıyla, eleştiri/tahkir değerlendirmesi yönünden, bu
maddeler de ifade ve basın özgürlüğünü ilgilendiriyor. Sonuç
olarak, yeni TCY, belli bir felsefi temele dayanmadığı gibi, kendi
içinde bütünlüğü olmayan, sistematiği bozuk, dili özensiz, cezaları
ölçüsüz ve keyfiliğe açık bir yasa. Oysa kanunilik (yasallık)
ilkesi uyarınca, kişi hak ve özgürlüklerinin korunabilmesi için,
suçların ve temel kavramların yalnızca yasada gösterilmiş olması
yetmez. Ayrıca, bunların farklı anlayış ve yorumlara yol açmayacak
biçimde, doğru, açık ve net olarak tanımlanmaları gerekir. Ama,
salt ifade özgürlüğü açısından ele aldığımız maddelerde vurgulamaya
çalıştığımız gibi, çok belirsiz tanımlar yapılmıştır. Dolayısıyla,
bunlar değişik biçimde anlaşılıp yorumlanacak ve keyfi biçimde
uygulanacaktır. Durum açık. Doğacak tehlikelerin önlenebilmesi
için, yasanın yürürlüğe girmesi (bir yasayla) bir yıl ertelenmeli
veya sorun yaratabilecek maddeler ivedilikle değiştirilmelidir.
Kaynak: Radikal