Basın Konseyi'nden tasarıya destek
Abone olKonsey, TBMM'ye sunulan Basın Yasası Tasarısı'nı, demokratikleşme yolunda önemli bir adım olarak değerlendirdi.
Basın Konseyi'nin ''Basın Kanunu Tasarısı'' ile ilgili görüşünü
içeren raporun, Konsey Başkanı Oktay Ekşi tarafından Türkiye Büyük
Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu Başkanlığı'na sunulduğu
bildirildi. Raporda, ''TBMM'ye sunulan Basın Yasası Tasarısı'nı,
demokratikleşme yolunda önemli bir adım olarak değerlendirdik.
Basın Konseyi olarak tasarıyı desteklediğimizi belirtiyoruz''
denildi. Konsey'den yapılan yazılı açıklamaya göre, TBMM Adalet
Komisyonu Başkanlığı'na sunulan Basın Konseyi'nin Basın Kanunu
Tasarısı ile ilgili görüşlerini içeren raporda şunlar kaydedildi:
''Son 54 senedir yürürlükte bulunan 5680 sayılı Basın Kanunu'nu
yeni baştan düzenlemeyi öngören yasa tasarısını, Basın Konseyi
Yüksek Kurulu olarak dikkatle inceledik. Hemen belirtelim ki,
TBMM'ye sunulan Basın Yasası Tasarısı'nı demokratikleşme yolunda
önemli bir adım olarak değerlendirdik.'' Raporda, taslak metnin
geçen yıl ağustos ayında Devlet Bakanı Beşir Atalay tarafından
kamuoyuna açıklandığı hatırlatıldı. ''Basın Yasası Tasarısı'nın bu
taslağı esas aldığının sanıldığı'' belirtilen raporda, tasarıda
eleştirilen bazı noktalarda düzeltmeler yapıldığı bildirildi.
Raporda, şöyle denildi: ''Kanımızca tasarı kesinlikle yeni
açılımlar getiriyor. Örneğin, 12 Eylül askeri rejiminden kalan ek
ve geçici maddeler kaldırılıyor. Süreli yayınların kapatılması,
dağıtımının durdurulması, baskı makinelerine el konulması dönemi
son buluyor. Sorumlu müdürün, eser sahibiyle birlikte yargılanması
yolu kapatılıyor. Bildirimler güvenlik birimlerine değil,
Cumhuriyet Başsavcılığı'na veriliyor. Soruşturma için (tasarının
25/2. maddesinde yazılı suçlar dışında) en çok üç gazete ve dergiye
el konulabiliyor. Haber kaynağını açıklamama ve tanıklığa
zorlanamama hakkı, yasal bir güvenceye bağlanıyor. Basın suçlarında
hapis cezası yerine, para cezası uygulaması getiriliyor. Ayrıca,
(düzeltme ve cevabı yayınlamama, basılmış eserleri tahrip eylemleri
dışında) para cezaları hapis cezasına çevrilemiyor. Kişilik
haklarının korunması, düzeltme ve cevap hakkına işlerlik
kazandırılması amaçlanıyor. Sorumlu müdürlük için, kısıtlılık ve
kamu hizmetlerinden yasaklılık dışında, (taslakta yer alan) hapis
cezasına çarptırılmamış olmak koşulu (eleştiriler doğrultusunda)
terk ediliyor. Sorumlu müdürlerde yurttaşlık koşulu da
kaldırılıyor, Türkiye'de ikamet koşulu yeter sayılıyor. Beyanname
vermeme ve eksikleri gidermeme eylemleri suç olmaktan çıkarılıyor.
Dolayısıyla, bu eylemler için mevcut yasada (ve taslakta) yer alan
ağır para cezaları kaldırılmış oluyor. Bu durumda, Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın başvurusuyla mahkeme yayını durduruyor. Ancak
durdurma kararına rağmen, beyanname vermeden veya değişiklikleri
bildirmeden yayına devam edilirse, 16. maddeye göre eylem suç
sayılarak cezalandırılıyor.'' TASARIYA DESTEK Raporda, ''taslağa
yöneltilen eleştiriler ışığında para cezalarının bazı eylemlerde
bir miktar azaltıldığı, dava açma süresinin 3 ve 6 ay olarak
kısaltıldığının da görüldüğü'' ifade edilerek, ''Bu nedenlerle
Basın Konseyi olarak tasarıyı desteklediğimizi belirtiyoruz''
denildi. Tasarıdaki bazı maddelerle ilgili düşünce ve önerilerin de
açıklandığı raporda, şu görüşlere yer verildi: ''Dil açısından 2.
maddede 'tanımlar' bölümüyle başlayan ve diğer maddelerde
tekrarlanan 'süresiz yayın' deyimi, 'süre tanımayan yayın' anlamına
geldiği için kanımızca amacı iyi anlatmaktan uzaktır. Oysa bunun
yerine 'süreli olmayan yayın' denebilir. Yine dil açısından, 2/c'de
'haber ajansları' yerine 'haber ajansları bültenleri' denilmelidir.
Ayrıca, 2/b'de kullanılan 'ikametgah' yerine, Medeni Kanun'un 19.
maddesine uygun olarak 'yerleşim yeri' denilmesi daha doğru olur.
Tasarının 2. maddesinde, 'yaygın', 'bölgesel' ve 'yerel' süreli
yayınların tanımı yapılıyor. Kanımızca uygulamada sakıncalara yol
açacak olan bu tanımlar 'taslakta' da bu şekilde kullanılmıştı.
Kanımızca, 'Aynı imtiyaza (beyannameye) dayalı yayınlar için,
mevcut il sayısının belli bir oranında dağıtım' koşulu aranmalıdır.
Dolayısıyla, söz konusu fıkra 'yaygın süreli yayın, aynı imtiyaza
dayanılarak basılan ve mevcut il sayısının en az 2/3'ünde (veya en
az 60 ilde) dağıtımı yapılan yayındır' şeklinde yazılabilir.''
''BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YERİNE İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ'' Raporda, basın
özgürlüğü kavramına da vurguda bulunularak, şunlar kaydedildi:
''Biz temelde 'basın özgürlüğü' kavramının yanlış olduğunu
düşünüyoruz. Çünkü bunun sonuçta 'basın' için öngörülmüş bir
özgürlük türü olduğunu, toplumun belli bir kesimi için öngörülen
özgürlüğün aslında o kesim için bir 'imtiyaz' teşkil edeceğini,
onun da demokrasiye aykırı olduğunu savunuyoruz. Kanımızca 'basını'
öngören 'basın özgürlüğü' kavramı yerine 'tüm bireylerin'
yararlanacağı 'iletişim özgürlüğü' kavramı kullanılmalıdır.''
Tasarıda, ''basın özgürdür'' denildikten sonra virgül konularak
''sansür edilemez'' sözcüklerinin eklenmesinin düşünülmesi
gerektiği de anlatılan raporda, sorumlu müdürlük için
''yükseköğrenim kurumundan mezun olmak'' ve ''karşılıklılık''
koşulu aranması gerektiği de bildirildi. Raporda, ''Yine sorumlu
müdürlük için, mevcut yasadaki (madde 6) TBMM üyeleriyle ilgili
kural korunmalı ve sorumlu müdür yardımcılığı gibi bir görev
yaratılmamalıdır. Dolayısıyla, 'sorumlu müdürlüğün TBMM üyeliğiyle
bağdaşmayacağı' vurgulanmalıdır'' denildi. Tasarıda ''haber
kaynağı'' başlıklı maddeye ''süreli'' sözcüğünden sonra ''süreli
olmayan'' sözcükleri ve ''haber'' sözcüğünden sonra ''ve bilgi''
sözcüklerinin eklenmesi gerektiği de ifade edilen raporda,
''tasarının hukuki sorumluluğu düzenleyen 13. maddesinin de eksik
ve yetersiz olduğu'' kaydedildi. Tasarının düzeltme ve cevap
hakkının ihlali durumunda ağır para cezası öngörülüyor ve ayrıca
''masraflar yayın sahibi tarafından karşılanmak üzere yazının en
yüksek tirajlı iki gazetede ilan şeklinde yayınlanmasına karar
verilmesi'' kuralı getirdiği de belirtilen raporda, ''maddedeki
para cezalarının çok ağır olduğunu kabul etmek gerektiği''
bildirildi. ''Zorunlu bilgileri göstermeme, teslim yükümlülüğüne
uymama, özendirme ve kimlik açıklama eylemleriyle ilgili taban
cezaların indirilmesinin doğru olduğu'' görüşüne de yer verilen
raporda, ''Ama, yine de önerilen para cezaları 'ölçülülük ilkesine'
ve 'demokratik toplum gereklerine' aykırıdır'' denildi. ''ADLİ
HABERLERDE SORUN OLABİLİR'' Basın Konseyi'nin raporunda,
''tasarıdaki 'yargıyı etkileme' başlıklı maddenin adli haberlerde
sorun yaratabileceği yolunda kaygı olduğu'' belirtilerek, ''daha
önceki bir taslak metinde yer aldığı gibi maddeye 'haber vermenin
sınırlarını aşacak ve yargıyı etkileyecek şekilde' ibaresinin
eklenmesi gerektiği'' kaydedildi. ''Tasarının 5680 sayılı yasayı
yürürlükten kaldıran 30. maddesine, '195 sayılı yasanın 49.
maddesini' de yürürlükten kaldırıldığı kuralı eklenmesi gerektiği''
anlatılan raporda, ''Çünkü bu madde, Basın İlan Kurumu'na, içerik
yönünden basını denetleyip cezalandırma yetkisi veriyor. Böyle bir
yetki keyfilik demektir'' ifadesi kullanıldı. ''Tasarıda, mevcut
yasaya eklenen internetle ilgili kurala yer verilmediğinin
görüldüğü'' vurgulanan raporda, şöyle denildi: ''Mevcut yasaya
(4756 sayılı yasayla eklenen) maddenin eksik ve yetersiz olduğu,
sorunun ayrı bir yasayla çözülmesi gerektiği yolundaki görüş ve
öneriler doğrudur. Ama bağımsız yasa yapılana kadar, bu düzenlemeyi
geçici maddeyle korumanın veya benzer bir kuralı geçici madde
olarak koymanın yararlı olacağı düşünülmelidir.''