Basın Konseyi komik duruma düştü
Abone olBasın Konseyi ise kendini oldukça komik bir duruma düşerek daha yazıyı okumadan Özışık'tan savunma istedi.
Küfür, hakaret, ölüm tehditleri kâr etmeyince, şikayet öyle mi?
Hem de Basın Konseyi'ne. Üstelik Yurt Partisi lideri Saadettin
Tantan'ın haberi olmadan! Cem Ceren adlı delikanlı, tozu dumana
kattıktan sonra, Basın Konseyi'ne şikayet etmiş beni. Basın
Konseyi'ne gitmeden önce e-mail yoluyla küfür yolladı bu delikanlı,
tehdit etti, "Sana yapacaklarımızı biliyoruz!" dedi. Birçok kez
telefonla aradı. Ciddiye alınmayınca, Yurt Partisi'nin İstanbul İl
Başkanlığı'na ait mührün üzerine, 'İstanbul Gençlik Kolları
Başkanı' sıfatıyla imzasını basarak, bir şikayet dilekçesi gönderdi
Basın Konseyi'ne. Kıbrıs seçimlerinde 'hayır' diyen Denktaş'ı,
Bahçeli'yi, Tantan'ı istifaya davet etmek, basın meslek ilkelerinin
3.4 ve 12 nolu kurallarını ihlal etmekmiş! Basın Konseyi de,
yazılan yazıyı okumadan benden savunma istemiş 7 Mayıs 2004 resmi
yazısıyla. Savunma yapacağım elbet.. Ama harcanan zamana
acıyorum... Halbuki, yazılan yazı ortada... Basın meslek
ilkelerinin ihlal edilip edilmediğini öğrenmek, yapılan
yazışmalardan çok daha kolay! Anlaşılıyor ki, Basın Konseyi
"Denktaş, Bahçeli, Tantan istifa" yazımı okumamış. Yoksa her önüne
konulan şikayet dilekçesini işleme koymak mümkün değil! İyi oldu
aslında; Basın Konseyi'nin nasıl çalıştığını, gelen şikayetleri
nasıl değerlendirdiğini de öğrenmiş olduk böylece. İnceleme yapmaz
mı insan? Şikayete neden olan yazıyı okumak gerekmez mi? Hayır!
Şikayet dilekçesi yeterli... Bir sürü yazışma... Yazık... Harcanan
zamana yazık...