Basın düşmanı ilan edecekler
Abone ol1 Mayıs'ta bir gazetecinin kolunun kırılması ve diğer bir gazetecinin tarikat liderinin evinin önünde dayak yemesi basın konseyini kızdırdı...
1 Mayıs günü Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ali Deniz
Uslu'nun kolunu üniformalı bir polisin kırması ve Vatan gazetesi
muhabiri İlker Akgüngör'ün bir tarikat liderinin villasını
resimlerini çektiği için dövülmesine Basın Konseyi'nden sert bir
açıklama geldi. Konsey, tutum devam ederse sorumluların 'basın
düşmanı' ilan edileceğini açıkladı...
Basın Konseyi Genel Sekreteri Emre Aygen;
''1 Mayıs 2008 günü Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ali Deniz Uslu'nun kolunu, üniformalı bir polis memurunun sert bir cisimle vurup kırmasına da Vatan gazetesi foto muhabiri İlker Akgüngör'ün bir tarikat liderinin Beykoz'daki villasının resmini çektiği için o lidere bağlı yobazlar tarafından dövülmesine de İstanbul'un ne mülki amiri ne de emniyet müdürü ilgi göstermiştir. Anladığımıza göre, gerek Vali Muammer Güler, gerekse Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, meslektaşlarımızın sırf 'gazeteci' oldukları ve görevlerini yapmaya çalıştıkları için maruz kaldıkları bu saldırıları 'olağan' saymakta veya sadece onaylamakla kalmayıp 'yerinde' bulmaktadırlar. Aksi halde kamusal görev yapan ve içinde yaşadığımız İstanbul'un ne halde olduğunu kendilerine de bildirmek uğruna saldırıya uğrayan meslektaşlarımızın yanında olduklarını gösteren en azından bir beyanları olurdu.
Gazetecilerin uğradığı saldırılara Sayın Vali ve Sayın Emniyet Müdürü'nün gerçekten yukarıda dediğimiz gibi bakıp bakmadıklarını anlamak için birkaç gün daha bekleyeceğimizi, eğer bugünkü tutumlarını sürdürürlerse kendilerini bir aşamada 'basın düşmanı' ilan etmek zorunda kalabileceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.''
Basın Konseyi Genel Sekreteri Emre Aygen;
''1 Mayıs 2008 günü Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ali Deniz Uslu'nun kolunu, üniformalı bir polis memurunun sert bir cisimle vurup kırmasına da Vatan gazetesi foto muhabiri İlker Akgüngör'ün bir tarikat liderinin Beykoz'daki villasının resmini çektiği için o lidere bağlı yobazlar tarafından dövülmesine de İstanbul'un ne mülki amiri ne de emniyet müdürü ilgi göstermiştir. Anladığımıza göre, gerek Vali Muammer Güler, gerekse Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, meslektaşlarımızın sırf 'gazeteci' oldukları ve görevlerini yapmaya çalıştıkları için maruz kaldıkları bu saldırıları 'olağan' saymakta veya sadece onaylamakla kalmayıp 'yerinde' bulmaktadırlar. Aksi halde kamusal görev yapan ve içinde yaşadığımız İstanbul'un ne halde olduğunu kendilerine de bildirmek uğruna saldırıya uğrayan meslektaşlarımızın yanında olduklarını gösteren en azından bir beyanları olurdu.
Gazetecilerin uğradığı saldırılara Sayın Vali ve Sayın Emniyet Müdürü'nün gerçekten yukarıda dediğimiz gibi bakıp bakmadıklarını anlamak için birkaç gün daha bekleyeceğimizi, eğer bugünkü tutumlarını sürdürürlerse kendilerini bir aşamada 'basın düşmanı' ilan etmek zorunda kalabileceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.''